1.3. Tarihsel Süreç (Kölelik)
1.3.2. Kölelik ve İnsan Ticaretinin Tarihçesi
1.3.2.2. Orta çağ ve On beşinci Yüzyıla Kadar Olan Dönemde Kölelik
Yukarıda da değindiğimiz gibi eski çağlardan beri kölelik kurumu var olmuş ve eski toplumlarda kölelik hem sosyal hayatta hem de ticari hayatta önemli bir yer bulmuştur. Bu dönemde kölelik, kısmen savaşlarda esir edilen insanlardan kısmen de kendilerini ve çocuklarını köleleştirenlerden oluşmaktadır.144
Köleleştirilen insanlar, şehir merkezlerinde kurulan köle pazarlarında alıcılara satılmakta145 ve ev hizmetleri, aşçılık, bekçilik, çocuk doğurmak ve emzirmek, şarkı söylemek, çalgı çalmak, cinsel yönden hizmet etmek gibi amaçlarla çalıştırılmaktaydı.146
Köle ticaretinin her ne kadar Hristiyanlık, İslamiyet ve Musevilik gibi dini inanışlarda doğru olmadığı ve desteklenmediği, başka bir tabirle köleliğe karşı durulduğu belirtilse de toplum yapısıyla bu kadar iç içe olan bir kurumu tamamen kaldırmaları çok mümkün olmamıştır. Bu inanışlardan İslamiyet, köleliği bir anda kaldırmak yerine aşama aşama sosyal hayattan çıkarmaya çalışmış ve yine bu inanışa göre köle azat etmeyi, öldükten sonraki yaşam için mükâfatlandırılacak bir eylem olarak kabul etmiştir. Hristiyanlık ve Musevilik de köleliği doğrudan kaldırmak yerine dindaşının yani din kardeşinin köleleştirilmesi ve köle olarak satılmasını yasaklamıştır.
137
Bozkurt, a.g.e., s.98.
138 M.S. VI – M.S. VIII yy. 139
Aydın Melisa, a.g.e., s.19.
140
Güngör, a.g.e., s.14.
141
M.S. VIII – M.S. XIII yy.
142
Bozkurt, a.g.e., s.99.
143
Bozkurt, a.g.e., s.99.
144
Zeynep Güngörmez, “Ortaçağda Akdeniz Köle Ticaretine Dair Bazı Tespitler”, Sosyal ve Kültürel Araştırmalar
Dergisi, 2(4), 2016, s.87.
145
Güngörmez, a.g.e., s.90.
146
İslamiyet inancında köleler ticari mal gibi görülür, satım ve bağışlama sözleşmelerine konu olabilir ve ev işleri ya da askerlik gibi hizmetlerde kullanılırdı.147
Ancak İslam hukukundaki kölelik anlayışı diğer medeniyetlerden farklıydı. Kuran’ın ilk suresi Fatiha Suresi’nde, köleliğin yalnızca Allah’a olacağına, başka kimseye köle olunmaması gerektiğine yer verilmiştir.148
Ayrıca bu din, İslam dinini yaymak için yapılan savaşlarda kaybeden ülke vatandaşlarından oluşan esirler dışında, köle ve cariye edinilmesini de yasaklamış ve alınan köle ve cariyelere de adalet ve merhametle muamele edilmesini emretmiştir.149
Feodalitede sosyal ve ekonomik hayat ise birbirinden farklı statüleri olan dört sınıftan oluşmaktaydı. Bunlar;
1. Ruhaniler
2. Asiller (Senyörler ve halefleri) 3. Hür şehirli ve köylüler
4. Esirler (serfler) ‘dir.150
Feodalite siyasi bakımdan ele alındığında, var olan siyasi hâkimiyetin parçalanması yani ortadan kaldırılmasından ibaret olduğu anlaşılmakta ve feodalitenin hâkim olduğu toplumda araziler belirli kişi ve grup olan asiller (senyörler) arasında paylaştırılmaktadır.151
Orta çağ Avrupası’nda tarihçilere göre feodalitenin ortaya çıkmasında etkili olan iki topluluk vardı ve bunlar Roma İmparatorluğu özellikle çöküş döneminde ve Germen kavimleriydi.152
Feodalitede sosyal yapı toprağa bağlıydı ve kişilerin toprakla olan ilgisi o sosyal yapı içindeki yerini belirlemede etkin rol oynamaktaydı.153 Feodalitede toprak sahibi olmak, aynı zamanda o arazi üzerindeki halka hükmedebilme yani siyasal iktidarın da sahibi olma hakkı verirken, bu kişiler o topraklar üzerinde adli, idari ve mali konularda da karar alabilme yetkisine sahip olan senyörlerdi.154
Hâkimiyet hakkına sahip olan senyörler ellerindeki toprak parçalarına Fief (sadakat veya bazı hizmetler karşılığında arazilerin ekip biçme haklarını bir sözleşme ile başka birine devretme) adı verilir ve bu toprakların üzerinde vassal adı verilen kimselere intifa hakkı tanınırdı.155
Bu dönemde toprak sahibi olmayan insanlar, toprağın asıl sahiplerine bağımlı, köleleşmiş bir hayat sürmekte ve
147 Güngörmez, a.g.e., s.93. 148
Hamza Yardımcıoğlu, Köleler ve Efendiler, 1. Baskı, Şira Yayınları, İstanbul, 2017, s.13.
149
Güngör, a.g.e., s.31.
150
Selçuk Özçelik, “Feodalitenin İçtimai Mahiyeti, Menşei, Avrupa’nın Siyasi ve Medeni İnkişafındaki Rolü”, İÜHFM, 1951, s.350-351.
151
Selçuk Özçelik, “Avrupa Feodalitesinin Siyasi ve İktisadi Mahiyeti ”, İÜHFM, 1950, s.325.
152
Özçelik, a.g.e., s.365.
153
Özçelik, a.g.e., s.350.
154
Özçelik, Avrupa Feodalitesinin Siyasi ve İktisadi Mahiyeti, s.326.
155
feodalitede toprakların varlığı ve işletilmesi önemli görülüp, bunun sağlanabilmesi için insan gücüne ihtiyaç duyulmaktadır. Bu insan gücü ilk çağda köleler tarafından sağlanır iken feodal dönemde köle sayısı ilk çağda olduğu kadar çok olmadığı için köle bulmak konusunda sıkıntı yaşanmakta ve böylelikle köle ihtiyacını yani insan gücü ihtiyacı karşılamak üzere eski çağlardaki köleler ile feodal dönemde ortaya çıkan özgür köylüler arasında serfler adı verilen bir grup ortaya çıkmıştır.156
Serfler bulundukları Fief adı verilen araziyi terk edemeyen, mal mülk sahibi olan, aile kurabilen ve efendisi tarafından kendisine verilen işleri yapmakla yükümlü olan ayrıca vergi mükellefi olan kişilerdi.157
Serflerin de özgürlüğüne kavuşması da kölelerde olduğu gibi azatlanma yoluyla ancak bu azatlanmanın meşru olabilmesi ve hukuki sonuç doğurabilmesi onu azat eden senyör Suzerain ( Toprağı üzerinde başka bir kimseye yani vassala imtiyaz hakkı tanıyan senyör ) olmalı aksi takdirde vassalın azat ettiği köle Suzerain olan senyöre karşı köle olmaya devam etmekteydi.158 Serfler ayrıca bir sene ya da bir gün şehirde özgür bir hayat sürmüşse veya ruhani bir görev edinmiş ya da rahip sıfatı kazanmışsa da özgürlüğüne kavuşabilmekteydi.159
Feodalite, belli bir süre sonra zihniyet farklılaşmasına bağlı olarak yozlaşmaya başlamış, yeni değerlerle farklı bir sistemin oluşmasıyla yavaş yavaş sona ermiş ve bu süreçte ruhani liderler arasında mücadele şiddetlenmiş, mezhep ve tarikatların arasında yorum farkı belirginleşmiş ve feodal beyler ile kilise zayıflamaya başlamıştır.160 Batı Avrupa’da XII. yüzyıldan itibaren feodalite, nüfus oranındaki ciddi artışlarla emek gücü arzının toprak işlemek gerekli olan talebi aşması üzerine yavaş yavaş çözülmeye başlamıştır.161
Zamanla halkın özgürleşmeye başlaması ve senyörlerin hakimiyeti altından kurtulmaya başlamasıyla ve hatta özgürlüklerini para karşılığı senyörlerden satın almalarının akabinde feodalite çökmeye başlamış ve merkezi monarşilerin güçlenmesi söz konusu olmuştur.162
156 Özçelik, a.g.e., s.356. 157 Özçelik, a.g.e., s.356. 158 Özçelik, a.g.e., s.360. 159 Özçelik, a.g.e., s.360. 160
Enis Öksüz, “Feodal Düzen Ve Sosyal Değişmeler”, İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Konferansları Dergisi, 18(1), 1980, s.88.
161
Pınar Ülgen, “Ortaçağ Avrupa’sında Feodal Sisteme Genel Bir Bakış” Mukaddime, 1(1), 2010, s.12.
162