• Sonuç bulunamadı

Mağdur

Belgede İnsan Ticareti Suçu (sayfa 82-86)

1.5. İnsan Ticareti Suçunu Yasaklayan Uluslararası Düzenlemeler

2.3.3. Suçun Maddi Unsurları

2.3.3.3. Mağdur

Mağdur, sözcüğü Arapça ’da zulüm, merhametsizlik, haksızlık ifadelerinin karşılığı olan

“gadr” sözcüğünden türetilen bir ifade olup422

, Türk Dil Kurumu tarafından “haksızlığa uğramış

kimse”423 olarak tanımlanırken suçtan veya haksız eylemden zarar gören kimse şeklinde de tanımlanmaktadır.424

Suçun mağduru ya da pasif süjesi ifadesi ile suç fiili ile saldırıya uğrayan kişi yani suç kurbanı akla gelmekte ve hukuk sistemi tarafından korunan hak veya menfaatinin sahibi asıl kişiden bahsedilmektedir.425

Bir kimsenin bir suçun mağduru olabilmesi için öncelikle suçun konusu, o kişinin kendisine ait olmalı işlenen suç ile mülkiyet hakkı ya da kişilik haklarından bir veya birkaçı ihlal edilmiş olmalı ve bu ihlal neticesinde ilgili kişinin doğrudan ya da dolaylı olarak zarar görmüş olmalıdır.426

Suçun mağduru kişiler kimi zaman belirli bir veya birkaç kişi olurken kimi zaman ise tüm toplum bireyleri olabilmektedir.427

Mağdur ve fail sıfatları farklı kişilerde olup, bu sıfatlar tek bir kişi üzerinde birleşemez. Bir kimse, bir suçun hem faili hem de mağduru olamaz.428 Bu görüşten hareketle, intihar, intihar teşebbüsü, kendini sakatlama veya kendi malına zarar verme gibi eylemler suç telakki edilmez ve

421 Yenidünya, a.g.e., s.172.

422

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Mağdur Hakları İnceleme Raporu, 12. 6. 2014, s.2.

423 Türk Dil Kurumu (TDK), http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.5bb20

205f322e1.26474191, (01.10.2018)

424

Yılmaz, a.g.e., s.469.

425

Tuğrul Katoğlu, “Ceza Hukukunda Suçun Mağduru Kavramının Sınırları”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Dergisi, 61(2), 2012, s.659-662.

426

Ahmet Bozdağ, “Ceza Muhakemesi Hukukunda Mağdurun Hukuki Yardım Alma Hakkı”, Türkiye Barolar Birliği

Dergisi, 132, 2017, s.124-125.

427

Artuk vd., Ceza Hukuku Özel Hükümler, s.224.

428

Bahri Öztürk ve Mustafa Ruhan Erdem, Öztürk Uygulamalı Ceza Hukuku ve Emniyet Tedbirleri Hukuku, 8. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara, 2005, s.224.

eylemi gerçekleştiren kişiye ceza verilmez ancak eğer bu eylem ile bir başkasına veya onun hak veya menfaatine zarar dokunmuşsa o zaman cezaya hükmedilir.429

Anlatılanlar ışığında, mağdur kavramından suçu oluşturan fiilden zarar gören herkesin kastedilmediği, sadece bu fiil ile ihlal edilmiş olan hak veya menfaatin hamili olan kişilerden bahsedildiği anlaşılmaktadır.430

Bu durumu örneklemek gerekirse, bir kimseyi öldürme suçunda, bu eylemin mağduru yaşama hakkı elinden alınan yani ihlal edilen hakkın hamilidir. Kimi zaman ise bir suçtan mağdur olan ile zarar gören aynı kişi olabilmektedir. Örneğin, malvarlığına karşı işlenen suçlardan olan hırsızlık suçunda, mağdur olan kişi suça konu olan eşyası çalınan kişi iken suçtan zarar gören kişi de aynı kişi olarak, mağdur ve suçtan zarar gören sıfatı tek bir kişide birleşebilmektedir.

Yukarıda anlatılanların yanı sıra “suçtan zarar gören” kavramı, mağdur ifadesine kıyasla daha geniştir ve bu kavramla suçu oluşturan eylemin gerçekleştirilmesiyle sahip olduğu hak veya menfaati doğrudan ya da dolaylı olarak zarar gören kimseden bahsedilmektedir.431

İşlenen bir suç ile sadece mağdurun hak veya menfaati ihlal edilmez, kimi zaman mağdurun dışında kimselerin de hukuken korunan hakları ihlal edilebilir ve böylelikle bir suçtan etkilenen mağdur dışında biri ya da birileri olmuş olur. Bu kimseler hakkında, suçtan zarar gören diye bahsedilir. Örnek vermek gerekirse, kasten öldürme suçunda, yukarıda da bahsettiğimiz gibi mağdur, yaşama hakkı elinden alınan yani öldürülen kimse iken suçtan zarar gören ise ölenin mirasçıları (eş, çocuklar) veya akrabaları olacak, hukuken zarar gördükleri için açılan ceza davasına da taraf olarak katılabileceklerdir.432

TCK kapsamında yalnızca gerçek kişiler bir suçun mağduru olabilmekte, tüzel kişiler ise yalnızca suçtan zarar gören sıfatına haiz olmaktadır.433

İşlenen suçtan ötürü mağdur sıfatının edinilebilmesi için eylemin yöneldiği kişinin, suçun işlendiği anda hayatta olması gerekmektedir.434

Bu durumu örneklemek gerekirse, ölmüş bir kimsenin üzerindeki yüzük, küpe veya saat gibi eşyaların alınması şeklinde gerçekleştirilen bir hırsızlık suçunda, eylemin mağduru ölen kimse olmayıp, o kişinin mirasçıları olacaktır.435

429 Olgun Değirmenci, “Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukukunda Mağdur Hakları”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi,

S.77, 2008, s.39.

430

Katoğlu, a.g.e., s.662.

431

Artuk ve Gökçen, a.g.e., s.304

432

Artuk ve Gökçen, a.g.e., s.304

433

Mahmut Koca ve İlhan Üzülmez, “Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukukunda Mağdurun Korunması ve Mağdura Tanınan Haklar”, Hukuki Perspektifler Dergisi, S.7, 2006, s. 141; Artuk, Gökçen ve Yenidünya, a.g.e., s.445; Yenidünya, a.g.e., s.173.

434

Artuk ve Gökçen, a.g.e., s.305

435

Devletin, işlenen herhangi bir suç açısından mağdur olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ile ilgili tartışmalar söz konusudur. Bu konuda yaygın görüşe göre işlenen her suç, genel menfaati ve devletin koyduğu kuralları ihlal etmektedir. Bu da devletin işlenen suç açısından, koyduğu kuralların uyulması ile oluşacak çıkarın asıl sahibi olma vasfına haiz olduğu436

ve işlenen suç neticesinde bu çıkarını kaybetmekle pasif süje olarak değerlendirilmesi gerektiği yönündedir.

İşlenen suç ile birden fazla kişinin hak ve menfaatine yönelmiş bir eylem söz konusu ise bu durum, o suç için birden fazla mağdurun var olduğunu gösterir. Örneğin, fail birden fazla kişiye ait olan cep telefonu, cüzdan veya saati çalmış olsa ve çaldığı bu eşyaların birden çok kişiye ait olduğunu biliyor ya da bilebilecek durumda olsa, mağdur sayısı kadar hırsızlık suçu işlemiş kabul edilecektir. Eğer bilebilecek durumda değil ise tek bir hırsızlık suçunun oluşacağı görüşü Yargıtay kararlarında benimsenmiştir.437

İnsan ticareti suçu, insanı metalaştıran, ona insan olduğu için sahip olduğu temel hak ve hürriyetler ile insan onurunu yok sayacak bir muameleyi reva gören hem yerel bazda hem de küresel anlamda tüm insanlık için tehdit oluşturan bir eylemdir. İnsan ticareti suçunda mağdur kimse, bahsi geçen eylemle insan onuru ayaklar altına alınan, temel hak ve hürriyetleri yok sayılan ve eşya muamelesi gören gerçek kişidir.

TCK 80. maddede, mağdurlardan bahsederken kişiler ifadesi kullanılmış olsa da aslında buradan mağdurun birden fazla kimse olması gerektiği kanaati çıkarılmamalı zaten kanun metninin devamında mağdurun ifadesi ile tekil bir ifade kullanılarak bunun amaçlanmadığı anlaşılmaktadır.438

Ayrıca kanun metni incelendiğinde, mağdur olmak için özgü ya da ek bir şarta yer verilmediği ve bu nedenle kadın, erkek ya da yetişkin veya çocuk, herkesin bu suçun mağduru olabileceği anlaşılmaktadır.439

Mağdur olan kimsenin hasta veya engelli olması, mağdur sıfatında herhangi bir değişikliğe yol açmaz.440

Ayrıca mağdurun, hukuki anlamda temyiz gücüne sahip olup olmaması, fiilin işlendiği anda hareket serbestisinin olup olmaması, akıl hastalığı, yaş küçüklüğü gibi vasıfları mağdur sıfatı açısından herhangi bir önem arz etmez.441

Fiilin farkında olmayan, yani hareket serbestisinin olup olmadığının bilincinde olmayan örneğin bayılmış ya da çok sarhoş olmuş bir kimse de mağdur olabilmektedir.442

436

Artuk ve Gökçen, a.g.e., s.304.

437

Bkz; T.C. Yargıtay, 13. CD, E: 2017/139.

438

Yenidünya, a.g.e., s.177.

439

Değirmenci, Mukayeseli Hukukta ve Türk Hukukunda İnsan Ticareti Suçu, s.77.

440

Doğan Soyaslan, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 7. Baskı, Yetkin Yayınevi, Ankara, 2016, s.232.

441

Yenidünya, a.g.e., s.177.

442

İnsan ticareti suçunu çocuklar açısından ele aldığımızda hem iç hukukta hem de mukayeseli hukukta bu konu üzerinde özel ihtimam gösterildiği, özellikle insan ticareti suçuyla mücadele anlamında yayınlanan uluslararası belgeler ve imzalanan sözleşmelerde çocuklar için ayrı hükümlere yer verildiği görülmektedir. Kanun hükmünde, çocuklar insan ticareti suçuna konu olduğu takdirde, onlar üzerinde tehdit, baskı, cebir veya şiddet gibi herhangi bir araç fiile başvurulmasa da bu suç işlenmiş kabul edileceğinden ve fail ya da faillerin cezalandırılacağından bahsedilmiştir.

İnsan ticareti suçu mağdurunun açık bir şekilde tanımlanması, mağdura yapılacak yardımlar ve ona yönelik koruma faaliyetleri açısından önem taşımaktadır.443

Mağdura yönelik koruma faaliyetlerinin sürdürülebilmesi için öncelikle mağdurlarının tespit edilmesi ve insan tacirleri tarafından istismarının önlenmesi gerekmektedir.444

İnsan ticareti mağdurlarına yönelik sağlık, barınma, beslenme, güvende olma, psikolojik destek alma gibi yollarla koruma ve destek olma faaliyetleri yürütme ve mağdurlara fail gibi muamele edilmesinin önüne geçme, bu yolların başında gelmektedir. Ayrıca devletlerin kendi bünyesinde, insan ticaretine konu olan mağdurlara yönelik tanık koruma programlarıyla da koruma faaliyetleri sürdürmesi mümkündür.

İnsan ticareti suçunun küresel boyutta olması ve büyük bir piyasanın olmasından ötürü bu suç için tanık olunması ciddi tehlikelere yol açabilir. Tanık olan kimsenin vücut bütünlüğünün korunması ve olası tehlikelere karşı önlem alınması için bilgilerinin gizlenmesi, koruyucu önlemlerin alınması, kimi zaman tehlike ciddi boyutlara gelirse eğer o kişinin tanıklıktan çekilmesine müsaade edilmesi yerinde olacaktır. Bizim de benimsediğimiz görüş, tanığın tanıklık yapması onun vücut bütünlüğü veya sağlığı için büyük bir riske yol açacaksa, o kimsenin hayatı ve vücut bütünlüğünün korunması anayasal olarak güvence altına alındığından, ifade yükümü geri planda bırakılabilir.445

Kişi için hayati risk söz konusu iken yine de insan ticareti için tanıklık yapmaya zorlanması, anayasa tarafından güvence altına alınan yaşama hakkı, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı, temel hak ve özgürlüklerin dokunulmaz, vazgeçilmez, devredilmez olması ve ilgili kişiye sıkı sıkıya bağlı olması ilkesi ile insan haysiyetinin dokunulmaz olduğu ilkesine aykırı olacaktır.446

443

Değirmenci, Mukayeseli Hukukta ve Türk Hukukunda İnsan Ticareti Suçu, s.77.

444 Yenidünya, a.g.e., s.179. 445 Yenidünya, a.g.e., s.181. 446 Yenidünya, a.g.e., s.181.

Belgede İnsan Ticareti Suçu (sayfa 82-86)