• Sonuç bulunamadı

2.2. R EFİK H ALİD ’ İN P EYAM S ABAH G AZETESİNDEKİ Y AZILARI

2.2.1. Gazete ve Gazetecilik

2.2.3.2. Suç ve Hukuk Üzerine Meseleler

Refik Halid’in “Suç ve Hukuk Üzerine Meseleler” alt başlığında ele alınan makaleleri halihazırda yürütülen mahkemelerden çıkan haksız kararların, dolandırıcıların ele alındığı yazılardan oluşmaktadır.

Suç ve hukuk üzerine yazdığı yazılardan biri olan “Tamahkârlık” başlıklı yazısında iş adamı adı altında halkı dolandıran bir grup insanı ele alan Refik Halid parasını yatıranları da şöyle eleştirir: “Haydi, iş adamında kabahat var, fakat parasını yatıranlar acaba büsbütün masum ve bigünah mı? […] Artık doğru düşünelim, parayı alıp yutanın kabahati var ama götürüp verende hiç yok mu?”390

Refik Halid “Yutanlar” başlıklı makalesinde daha önceden ele aldığı ve gündemde sıkça rastlanan Pembe Konak meselesine değinir ve artık bu hadisenin yavaş yavaş

389 “Karnımızın Mevcudu”, Peyam-Sabah, 26 Kanunuevvel 1921.

unutulmaya başlamasından yakınarak tefecilerin, hırsızlık olaylarının artışına dikkat çeker. Ayrıca yazarın eleştirdiği bir diğer husus da hükûmetin bu meselelerde vaat ettiği kanunları ve cezaları hazırlamamasıdır:

Hani Hükûmet ikraz müesseseleri için takyîdat düşünüyor, kanunlar hazırlıyordu? Hani polis teftişe başlıyordu? Hani artık halkın ızrarına meydan verilmeyecek, hani faizler bir hadd-i makule ettirilecek, hani itibar malı aranacaktı? Hepsi laf… […] Bir Frenkçe gazetede okudum, Paris’te bir lokantacı müşteriden maden suyu için kıymetinin birkaç misli para istemiş, Hükûmet haber almış, lokantacıyı mahkemeye vermiş ve bir ay hapse, bin frank ceza-yı nakdiye ve işbu kararın bir hafta müddetçe dükkânın camekanında teşhirine mahkûm etmiş! Şayet bu bir ay hapis, bin frank ceza ve kararın teşhiri cürmün mahiyetine göre bizde bu tefeciler hakkında da tatbik edilse, muhakkak müesseselerin müebbet görmeye ve bir milyon frank cezaya ve bütün müesseselerin beş sene kararlarla donatılıp teşhirine hükmetmek icap eder!391

“İki Adalet” başlıklı yazısında Bayramzade adında bir harp zengini hakkında çıkan hukukî karar hakkında yazar ve adalet hususunda düşüncelerini dile getirir. Adaletin işlenmemesine dikkat çeken sanatçı şöyle söyler:

Iydzade unutulmuş, o dahi şimdi korktuğu ve layık olduğu akıbete uğrayacakmış! Bereket adalet-i ilahiyeye! […] Eğer adaletin kestiği celbnâmeye ve kanunun temin ettiği cezaya kalsaydı Bayramzâde’de şimdiye ya burada ya orada diğerleri gibi, vazife-i vataniyyesini ifa etmekle ve ibraz-ı hamiyyetle meşgul bulunurdu!392

“Müsterah” başlıklı makalesinde Hizmet-i Umumi müdürü İsmail Faik Bey’e verilen cezayı eleştirir ve kanunlar hakkında konuşur. Sanatçı İsmail Faik için verilen cezayı hafif bulduğunu söyleyerek hukukun yarım yamalak işlenmesine dikkat çeker:

Dün gazeteler böyle yazıyordu: “Hizmet-i Umumiye müessesinin müselmân ailelerin harâbisini intaç eden iflas üzerine İsmail Faik Bey icra kanunun 131 ve 421’inci maddelerine tevfikâten hapsedilmiştir. Doksan gün sonra mumaileyh serbest kalacaktır.” Yani benim gibi, sizin gibi, her günahsız, cürümsüz bir masum gibi serbest! […] Şimdi müdür-i umumi

391 “Yutanlar”, Peyam-Sabah, 05 Mayıs 1921.

alacaklı taarruzlarından muhafaza için polis, gardiyan himayesinde, sakin bir mahalde, senelerden beri ilk defa olarak endişesiz, sefa-yı hatırla oturuyor, bir iyi dinlenip kanuna dua ediyor. Ve kendi kendine şaşıyor: – Sanki bu kanunu bilhassa kendim için ben yaptım, o kadar lehimde! Diyor.393

Refik Halid “Bir Mütalaa” başlıklı yazısında dolandırmaya giderken dolandırılan bir adamın serbest kalmasını ele alır.394

“Eğlence” başlıklı makalesinde küçük bir kız çocuğunun eğlence olsun diye bir binayı yakmasını ele alır ve bu durumu İttihat ve Terakki fırkasına bağlar. İttihat ve Terakki’yle beraber çoğalan harik, harp, idam ve yağmalara dikkat çeken sanatçı bahsi geçen kızı da cemiyet için yeni bir reise olarak addeder. Yazısının devamında mahkemeden çıkan kararı da eleştiren yazar şöyle söyler:

[…] Allah için söylemeli, cemiyete reise olarak tam çekirdekten yetişmiyor mu? Mamafih benim asıl tüylerimi ürperten cihet o değil, mahkemenin kararı… Sinninin dûn olması yüzünden beraat kararı vermiş ve bu elli ayaklı seyyar kundağı ahşap ve zaten dört köşesinden yanmış olan İstanbul’un içine bırakıyormuş… Demek ki şehrimizin bir defa daha kül, kömür olup olmaması meselesi hanım kızımızın keyfine, içinin sıkılıp sıkılmamasına tabi!395

Yazar “Cinayet Bolluğu” başlıklı makalesinde Harb-i Umumi’den sonra cinayetlerdeki artıştan söz eder ve gazetelerdeki manşetleri örnek gösterir. Harb-i Umumi’den itibaren artış gösteren ölüm haberlerine dikkat çeken sanatçı şöyle söyler:

Harb-i Umumî insanları ölüme, öldürmeye alıştırdı; artık mütekabilen ahali gözü öldürmekte yaşıyor; alışlarda, verişlerde, aşk ve alakalarda, teşebbüs-i şahsilerde, olan biten bu işlerde ehil olan bu… En akla gelmez ehemmiyetsiz şeyler, kanlı bir vaka ile bitiyor, dünya azılı ve kabadayı kesildi. […] Bu gidişle, galiba, en ufak alışverişte ölümü şart koşmak adet hükmüne girecek, atik ve akıllı davranamayanların akıbeti ise parça parça bir bodrumda bitecek!396

393 “Müsterah”, Peyam-Sabah, 01 Haziran 1921.

394 “Bir Mütalaa”, Peyam-Sabah, 18 Temmuz 1921.

395 “Eğlence”, Peyam-Sabah, 31 Temmuz 1921.

“İki Madde” başlıklı yazısında Refik Halid silah taşımak ve kullanmak hususunda yeni bir kanun hazırlanması gerektiği ve bu silah oyununa bir son verilip adam öldürmenin yollarının kolaylaştırılmaması üzerinde durur.397

“Hürriyet Bunlar İçin” başlıklı makalesinde sanatçı Ayıplı Halid denen bir zatın işlediği suçların herkesçe bilinmesine rağmen hiçbir ceza verilmemesini eleştirir ve kanunun gücünü sorgular:

[…] Artık bu böyle olduktan, bu Ayıplı Halid o kadar mesâvî ve îtisaftan sonra yine serbest kalıp istediği aileyi yıkmakta ve aleyhine yürüyen her gazeteciyi de kanuna çarpmakta, hukuk-u medeniyyesine de bir siyasiden fazla, belegan ma-belag sahip olduktan sonra bütün İstanbul halkını dolandırmaz ve bütün genç kızları kandırıp zifafına almaya çalışmazsa aptallık eder!398

“Bir Mülakat” başlıklı makalesinde gazetelerden birinde okuduğu bir mülakat üzerine konuşur. Mülakatın kiminle yapıldığını söylemeyen Refik Halid daha sonra bir katille yapılmış olan bu mülakatın bir kahramanla yapılmış edası verilmesini eleştirir. Sanatçı işlenen suçların bu derece takdirle karşılanmasına dikkat çekerek düşüncelerini şöyle ifade eder: “Adam öldürmek galiba hürmet ve muhabbet görmenin en kısa yolu!”399

“Mütâlaat” başlıklı makalesinde Refik Halid yurt dışında Landru isimli bir şahsın işlediği kadın cinayetler hakkında konuşur. Aynı olayın Türkiye’de yaşanması durumunda kazılan topraktan bazen odun bazen de adam çıkabileceğini söyleyerek ülkenin siyasi ve ekonomik durumuna değinir. 400

“Tasfiye” başlıklı makalesinde son günlerde İttihat ve Terakki aleyhtarlığının çoğaldığından söz ederek bu aleyhtarlığın sadece beş kişiyle sınırlandırılmasını ve asıl şahıslara söz dokundurulmamasını eleştirir: “İttihat ve Terakki’den meydanda yalnız beş mücrim var, beş kişi: Enver, Cemal, Küçük Talat, Nazım ve Halil Paşa! Diğerlerinden

397 “İki Madde”, Peyam-Sabah, 13 Teşrinievvel 1921.

398 “Hürriyet Bunlar İçin”, Peyam-Sabah, 22 Teşrinievvel 1921. 399 “Bir Mülakat”, Peyam-Sabah, 28 Teşrinievvel 1921. 400 “Mütâlaat”, Peyam-Sabah, 14 Teşrinisani 1921.

kimisi Kabil’e sefir, kimi orduya kumandan, kimi vali, kimi reis… Kabak bunların başına patladı!”401

“Kadınların Hakkı” başlıklı makalesinde Refik Halid Landru cinayetleri hakkında yazar. Mahkemedeki jürinin tamamen erkeklerden oluşmasına itiraz eden Refik Halid, Landru’nun aldığı ceza üzerinden kadınların da bu hususta mahkemeye dahil edilmesi gerektiği üzerinde durur:

Hayır, Landru için idam gayrı kâfi bir cezadır; hususuyla on kadını kül eden bu caninin ipini de bir erkek çekecek! Hiç olmazsa -bu defa- kadınlara o hakkı vermelidir: Landru’nun bir kafasını kesecek olan bıçağın sustasına bir kadın basmalı, Landru ölümü bir kadın eliyle bulmalıdır!402 “Üç Dava” başlıklı makalesinde gündemi meşgul eden üç cinayet vakası üzerinde duran sanatçı bir kez daha adam vurup öldürmenin çoğaldığına değinerek düşüncelerini şöyle ifade eder: “Bu üç davadan artık ne mana çıkarılacağını ben size bırakıyorum! Mamafih ille fikrimi sorarsanız söyleyeyim: ‘Bütün bu işlerden anlıyorum ki vurmak vurulmaktan yeğdir!’”403

Refik Halid’in “Tasfiye” başlıklı yazısında üzerinde durduğu mesele îâşe suçları ve îâşe adı altında yapılan hukuksuzluklardır. Harb-i Umumi ve mütareke dönemlerinde îâşe adıyla yapılan yolsuzlukları dile getiren sanatçı hukukun bu husustaki kararını eleştirir:

Yani çıka çıka bu beş senelik îâşe dalaverelerinden bir una kepek karıştırmak cürmü meydana çıkabildi. Halbuki una kepek değil, hâşâ sümme hâşâ daha neler, ne yenip yutulmaz nesneler karıştıranlar bile olmuştu! Onlar hep temize çıktı; artık bu dava ile de o îâşe defteri kapandı, rafa kondu!404

401 “Tasfiye”, Peyam-Sabah, 06 Teşrinisani 1921.

402 “Kadınların Hakkı”, Peyam-Sabah, 04 Kanunuevvel 1921.

403 “Üç Dava”, Peyam-Sabah, 07 Kanunuevvel 1921.

“Bir İnsafsız” başlıklı makalesinde ise Refik Halid Beyoğlu Kâtip-i adillerinden birinin bin lira çalış ortadan kaybolmasına değinir. Bunca zaman çalıp çırpan bu adamın kimsenin farkına varmamasını eleştirir.405

Benzer Belgeler