• Sonuç bulunamadı

Suç Geliri ve Aklama Suçunun Çıkışı ve Türkiye’de Gelişimi

Belgede Ferhat KARA (sayfa 26-0)

Kara para sanıldığının aksine günümüz icatlarından bir konu değildir. Asurlular-dan kalan ticari yazışmaları çözen bilim adamları, Anadolu’ya ihraç edilecek malla-rın devlete ödenecek vergilerinden kurtulmak isteyen Asurlu iş adamlamalla-rının sahte beyan yoluna başvurmak suretiyle devleti yanıltarak kara para elde ettiklerini22 or-taya çıkarmışlardır.

19 Leonides BUENCAMİNO and Sergei GORBUNOV; Informal Money Transfer Systems: Opportunities and Challenges for Development Finance, (United Nations, November 2002), s.2

20 Yeşil hat, eşyanın belge kontrolüne veya fiziki muayeneye tabi tutulmadığı hattır.

21 Kırmızı hat, eşyanın fiziki muayenesi ile birlikte belge kontrolünün de yapıldığı hattır.

22 Ergin ERGÜL, Karapara Ensdüstrisi ve Aklama Suçu (İstanbul, Yargı Yayınevi, 2001) S.2

Kara paranın bilinen en güzel örneği ise 1920 Amerika’sının ünlü gangsteri Al Capone’nun yasa dışı yaptığı işlerden el ettiği gelirleri sahibi olduğu çamaşırhane-lerden gelir göstermek suretiyle aklamasıdır. “Aklama” deyiminin günümüzde de hala kullanılıyor olmasının bu çamaşırhanelerde pis paranın yıkanmasıyla da bağ-lantılı olduğunu söyleyebiliriz.

Türkiye’de ise kara paranın sistematik olarak aklanması 20. Yüzyılda 1960’lı yılların ortalarında ortaya çıkmıştır. 30 Ekim 1961 tarihinde, Türkiye ile Almanya arasında imzalanan “İşgücü Alımı Anlaşması” sonrasında Türkiye’den Almanya’ya gönderilen gurbetçi vatandaşlarımız yoluyla başta uyuşturucu maddeden elde edi-len kara paranın yüksek işçi geliri gösterilerek bu paralar yasallaştırılması sağlan-mıştır. Yapılan tahminlere göre de bu rakam yaklaşık 500 milyon Alman Markı23 olarak telaffuz edilmektedir.

İlerleyen yıllarda kara para aklama Türkiye’de çok daha karmaşık hale gelmiş ve çeşitli yöntemlerle yapılmaya devam etmiştir.

Bilindiği üzere gelişmekte olan ülkelerin üretim kapasiteleri yeterli değildir ve bu kapasiteyi artırabilmeleri için üretim araçlarına ihtiyaç duymaktadırlar. Fakat bu araçları üretebilecek yeterli endüstrisi derinliği de oluşmadığından üretim araçlarını ithal etmeye mecburdurlar. Bu ithalatın en önemli unsuru ise şüphesiz yeterli dövi-zin ülke rezervlerinde bulunmasıdır.

1980’li yıllarda, üretim ve ihracat kısıntısı nedeniyle dövize ihtiyacı olan ve zamanın

“Gelişmekte Olan Ülkeler” kategorisinde bulunan Türkiye, ihracatı artırmak için çeşitli tedbirler almaya çalışmıştır. 1984 yılına gelindiğinde Türk Vergi Sistemi’ne giren Kat-ma Değer Vergisi’yle ortaya çıkan vergi iadesi ve hayali ihracat, kara para aklaKat-ma için müthiş bir yöntem haline gelmiştir. Tabiri caiz ise çifte vurgun hayali ihracat ile yapıl-mıştır. İhraç edilen mal ve hizmetleri değerinden yüksek göstermek suretiyle hem Katma Değer Vergisi iadesi alınmış hem de ihraç olunan malların değerini aşan kı-sımda kara para ülkeye girmiştir. Bu yöntem günümüzde de hala devam etmektedir.

Türkiye’de aklama suçu hukukumuza ancak 1996 yılında çıkarılan 4208 sayılı Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun ile girmiştir. Maliye Bakanlığı bünyesinde, Türkiye’nin mali istihbarat birimi olan Mali Suçları Araştırma Kurulu da yine 4208 sayılı Yasa ile kurulmuştur. Yaklaşık 10 yıl kara paranın önlenmesi mücadelesi 4208 sayılı yasa ile olmuştur. 2006 yılında zamanın ihtiyaçlarına daha iyi hitap edebilen 5549 sayılı 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun yürürlüğe girmiş ve “kara para” kavramı yerine “suçtan kaynak-lanan malvarlığı” olarak ifade edilmiş ve kavramsal çerçeve Türk Ceza Kanunu’yla uyumlu hale getirilmiştir.

23 Ayla YAZICI, “Yeni Kara para Aklama Yöntemleri Olarak Akıllı Kartlar Ve Internet”, Anadaolu Üniversi-tesi Sosyal Bilimler Dergisi, cilt:8, sayı: 2, 2008, s.156.

2- MALİ SUÇLARI ARAŞTIRMA KURULU ve MALİ SUÇLARLA MÜCADELE KOORDİNASYON KURULU

2.1- Mali Suçları Araştırma Kurulu

2.1.1- MASAK Görev Yetki ve Sorumlulukları

Suç gelirlerinin aklanmasının ve terörün finansmanının önlenmesi konusunda daha öncede belirttiğimiz gibi ulusal ve uluslararası mücadele devam etmektedir.

Ulusal mücadelenin en önemli ayağını ise hiç şüphesiz Mali Suçları Araştırma Ku-rulu oluşturmaktadır.

Günümüz dünyasında birçok ülkede faaliyet gösteren mali istihbarat birimleri-nin (Financial Intelligence Unit - FIU) fonksiyonu da suç gelirleribirimleri-nin aklanması ile mücadele etmektir.

Ülkemizde bu mücadele esas itibariyle, Maliye Bakanlığı bünyesinde ana hizmet birimi statüsünde ve doğrudan Maliye Bakanı’na bağlı olarak görev yapan Mali Suç-ları Araştırma Kurulu(MASAK)Başkanlığınca yürütülmektedir.

Bu anlamda MASAK’ın temel fonksiyonu da suç gelirlerinin aklanması alanın-daki gelişmeler ile aklama suçunun önlenmesi ve ortaya çıkarılmasına yönelik yöntemler konusunda araştırmalar ve sektörel çalışmalar yapmak, önlemler ge-liştirmek, veri toplamak, toplanan verileri analiz etmek ve değerlendirmek, araş-tırma ve incelemeler yapmak veya yaparaş-tırmak ve elde edilen bilgi ve sonuçları ilgili makamlara iletmektir.

MASAK, anılan fonksiyonları icra edebilmek için politika oluşturulmasına kat-kıda bulunmakta, uygulama stratejileri geliştirmekte, belirlenen politikalar çerçe-vesinde kanun, tüzük ve yönetmelik taslakları hazırlamakta, uygulamaya ilişkin gerekli diğer düzenlemeleri yapmakta, ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordi-nasyon sağlamakta, görüş ve bilgi alışverişinde bulunmaktadır.

Mali Suçları Araştırma Kurulu daha önce de belirttiğimiz üzere 4208 sayılı Ka-ra PaKa-ranın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanunla kurulmuş ve 17 Şubat 1997 tarihinde faaliyetine başlamıştır. Hali hazırda yürürlükte bulunan 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının önlenmesi Hakkında Kanunla kurulun görev ve yetkileri yeniden belirlenmiştir.24

Başkanlığın görev ve yetkileri 5549 sayılı Yasanın 19. maddesinde belirtilmiştir.

Maddeye göre MASAK’ın görev ve yetkileri şöyledir.

Malî Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı doğrudan Maliye Bakanı’na bağlı olup görev ve yetkileri şunlardır:

a) Suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi amacıyla politika hazırlamak ve uygulama stratejileri geliştirmek, bu amaçla kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak, ortak çalışmalar yapmak, görüş ve bilgi alışveri-şinde bulunmak.

24 www.masak.gov.tr

b) Belirlenen politikalar çerçevesinde kanun, tüzük ve yönetmelik taslakları hazırlamak, bu Kanun ile buna ilişkin Bakanlar Kurulu kararlarının uygulan-ması konusunda düzenlemeler yapmak.

c) Suç gelirlerinin aklanması alanındaki gelişmeler ile aklama suçunun ön-lenmesi ve ortaya çıkarılmasına yönelik yöntemler konusunda araştırmalar yapmak.

ç) Suç gelirlerinin aklanmasını önlemek amacıyla sektörel çalışmalar yapmak, önlemler geliştirmek ve uygulamayı izlemek.

d) Kamuoyu duyarlılığını ve desteğini artırmaya yönelik çalışmalar yapmak.

e) Suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanının önlenmesi kapsamında veri toplamak, şüpheli işlem bildirimlerini almak, analiz etmek ve değerlen-dirmek.

f) Değerlendirme sürecinde gerek duyulduğunda kolluk ve diğer birimlerden kendi görev alanlarında inceleme ve araştırma yapılması talebinde bulun-mak.

g) Bu Kanun kapsamına giren işlemler ile ilgili olarak, araştırma ve inceleme yapmak veya yaptırmak.

ğ) Yapılan araştırma ve inceleme sonucunda aklama suçunun işlendiği husu-sunda olguların varlığının tespiti halinde, Ceza Muhakemesi Kanunu hü-kümlerine göre gerekli işlemler yapılmak üzere Cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunmak.

h) Cumhuriyet savcıları tarafından intikal ettirilen konuları incelemek ve akla-ma suçunun tespitine ilişkin talepleri yerine getirmek.

ı) Aklama veya terörün finansmanı suçunun işlendiğine dair ciddi şüphelerin mevcut olması durumunda konuyu ilgili Cumhuriyet savcılığına intikal ettir-mek.

i) Kanun ve ilgili mevzuat kapsamında yükümlülük denetimi yapılmasını sağ-lamak.

j) Kamu kurum ve kuruluşları, gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kuruluşlardan her türlü bilgi ve belgeyi istemek.

k) Bilgi ve ihtisasına ihtiyaç duyulması halinde, diğer kamu kurum ve kuruluş-larında çalışanların Başkanlık bünyesinde geçici olarak görevlendirilmelerini talep etmek.

l) Görev alanına giren konularda uluslararası ilişkileri yürütmek, görüş ve bilgi alışverişinde bulunmak.

m) Yabancı ülkelerdeki muadil kurumlarla bilgi ve belge değişiminde bulunmak, bu amaçla uluslararası antlaşma niteliğinde olmayan mutabakat muhtırası imzalamak.

Başkanlıkça birinci fıkranın (f) bendine göre kendisinden talepte bulunulan bi-rim, bu talebin gereğini ivedi olarak yerine getirmek zorundadır.

Başkanlık, aklama suçunun araştırılması ve incelenmesi görevlerini denetim elemanları vasıtasıyla yerine getirir. Görevlendirilecek denetim elemanları Başka-nın talebi üzerine ilgili birim amirinin teklifi ve bağlı veya ilgili bulundukları BakaBaşka-nın onayı ile belirlenir.

Başkanlığın talebi üzerine görevlendirilecek denetim elemanları görevlendirme konusuna giren hususlarda bilgi ve belge istemeye, araştırma ve inceleme yap-maya, uygulamayı takip ve denetlemeye, bu maksatla her türlü evrakın tetkikine yetkilidir.

2.2- Malî Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulu

5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun 20.

maddesi ile Suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesine ilişkin kanun taslakları ile Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe girecek yönetmelik taslaklarını değerlendir-mek ve uygulamayla ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyon sağlamak üzere Malî Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulu oluşturulmuştur

Koordinasyon Kurulu; Maliye Bakanlığı Müsteşarının başkanlığında, Malî Suçla-rı Araştırma Kurulu Başkanı, Gelir İdaresi Başkanı, Vergi Denetim Kurulu Başkanı, İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı, Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürü, Dışişleri Bakanlığı Ekonomik İşler Müdürü, Hazine Kontrolörleri Kurulu Başkanı, Sigorta Denetleme Kurulu Başkanı, Hazine Müsteşarlığı Malî Sektörle İlişkiler ve Kambiyo Genel Müdürü, Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürü, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Rehberlik ve Teftiş Başkanı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Gümrük-ler Genel Müdürü, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkan Yardımcısı, Sermaye Piyasası Kurulu Başkan Yardımcısı ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkan Yardımcısından oluşur. Maliye Bakanlığı Müsteşarının yokluğunda Mali Suç-ları Araştırma Kurulu Başkanı toplantıya başkanlık eder.

Görüş ve bilgilerine gerek duyulan kurum ve kuruluşların temsilcileri oy hakkı olmaksızın Koordinasyon Kurulu toplantısına çağrılabilir. Bu temsilciler çağrılma amaçlarına uygun şekilde gerekli hazırlığı yaparlar.

2.2.1- Görev ve Yetkiler

Koordinasyon Kurulu, suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesine ilişkin kanun taslakları ile Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe girecek yönetmelik taslaklarını değerlendirmek ve uygulamayla ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyon sağlamakla görevli ve yetkilidir.

Başkan, Koordinasyon Kurulu toplantılarını düzenlemek ve gerektiğinde Kurulu olağanüstü toplantıya çağırmak; çalışmaların verimli ve etkin bir şekilde yürütül-mesini sağlamak; toplantılarda alınan karar ve önerileri ilgili makamlara bildirmek-le görevli ve yetkilidir.

Koordinasyon Kurulunun üyeleri, alınan kararların kendi kurum ve kuruluşla-rında etkin bir şekilde uygulanmasını takip etmek ve sonuçlarını Malî Suçları Araş-tırma Kurulu Başkanlığı’na iletmekle görevli ve yetkilidir.

2.2.2- Toplanma ve Çalışma Esasları

Koordinasyon Kurulu, Nisan ve Eylül aylarında olmak üzere yılda iki kez olağan olarak toplanır. Koordinasyon Kurulu toplantılarına 4’üncü maddede sayılan üyeler veya bunların herhangi bir nedenle işlerinden geçici veya sürekli olarak ayrılmaları durumunda yerlerine usulüne uygun şekilde atanan vekilleri iştirak eder. Bu kim-seler yerlerine başkalarını gönderemezler.

Koordinasyon Kurulunun olağan toplantı gündemi, tarihi ve yeri Malî Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı’nın önerisi üzerine veya resen Başkan tarafından tayin edilerek toplantı tarihinden en az on beş gün önce üyelere bildirilir.

Başkan resen veya Koordinasyon Kurulu üyelerinden birinin yazılı başvurusu üzerine Koordinasyon Kurulunu olağanüstü toplantıya çağırabilir.

Koordinasyon Kurulu, oy hakkı bulunan üye sayısının yarısından bir fazlası ile toplanır. Kararlar, toplantıya katılan üyelerin çoğunluğu ile alınır. Üyeler çekimser oy kullanamazlar. Oyların eşitliği halinde başkanın oyu iki oy sayılır.

2.2.3- Sekreterya Hizmeti

Koordinasyon Kurulunun sekreterya hizmetleri Malî Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığınca yürütülür.

3- KARA PARA AKLAMAYA KARŞI ULUSLARARASI MÜCADELENİN TEMEL UNSURLARI

Günümüz “nimet”lerinden görülen küreselleşme ve iletişim çağının mutlaka olumlu yanları olduğu kadar bir takım olumsuz yanları da bulunmaktadır. Kısaca;

küreselleşme ile dünya, küçük bir köy haline getirilmiştir. Teknolojik imkânlarla ile-tişimin sınır ve mesafe tanımadığı bir dünyada bir ülkenin kendini izole edip olumlu veya olumsuz tüm dış etkenlerden kaçınması imkânsız hale gelmiştir. Ticaret, eko-nomi, politika, sosyal ve kültürel bağlantılar gibi olumlu birtakım olgular küresel-leştiği kadar terörizm, suç örgütleri ve tabi ki kara para aklama da küreselleşmiştir.

Günümüzde bazı ülkelerde iç savaş, işgal, kargaşa vs. gibi sebeplerle çok ciddi otorite boşluğu vardır. Bu ülkelerin içinde bulunduğu durum suç örgütlerinin gelişip palazlanmasına ortam hazırlamaktadır. Örneğin 2011 yılından bu yana iç savaşın içinde olduğu Suriye’de organ tacirliği yapanlara dair çok ciddi haberler medyaya yansımıştır.25 Bir başka örnek ise dünyadaki afyonlu uyuşturucuların yüzde 90’ının

25 Suriyeli Mültecilerin Sırtından Para Kazanan Organ Taciri,

http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-39704728 Erişim Tarihi :17 Ekim 2017

üretildiği Afganistan’dır.261979 yılında Rus İşgali ile başlayan savaş süreci, aktörleri değişse de günümüzde de hala devam etmektedir. Yıllar boyunca süren savaş ve işgalin belki sebebi belki de nedeni olan iç savaşla beraber Afganistan uluslararası uyuşturucu ticaretinin tarlası haline gelmiştir. Afganistan’dan uyuşturucu ticaretiyle elde edilen kara para sizce Afganistan’da mı harcanacaktır? Tabi ki hayır. Aklayıcı-ların otorite boşluğundan yararlanarak suç işleyebildikleri ülkeler vasıtasıyla elde ettikleri kara para, daha önce bazılarını anlattığımız yöntemlerle birçok ülkeyi ge-zerek vasıl olması istenen ülkede aklanıp yasal zemine getirilecektir. Bu aşamadan sonra aklanan para, dünyanın istenilen yerinde harcanabilecektir. Mesela Afganis-tan veya Suriye’de kimilerince hiç bitmesi istenmeyen terörizme harcanabilir ve-ya onları maşa olarak kullananların istediği bir yerde. Şahsi kanaatimdir ki, dünve-ya şehrinin kenar mahallelerinden suçla elde edilen kara para, lüks mahallelerinde yatırıma, lükse, şatafata ve güce dönüşmektedir.

Organize suç örgütleri elde ettikleri ekonomik gücün de etkisiyle, siyasi, adli, idari ve ekonomik mekanizmaların işleyişinde zafiyete ve toplumsal yozlaşmalara yol açmakta; siyaset, yargı, bürokrasi ve hatta özel sektörde rüşvet ve yolsuzluğu artırmakta;27 toplumun ve değerlerin temelini sarsmaktadır.

Aklamanın ortaya çıkardığı tehditler nedeniyle önce bazı ülkelerde aklamayla mücadeleye yönelik adımlar atıldığı görülmektedir. Doğrudan aklama ifadesi kulla-nılmasa da, aklamanın unsurlarını içeren ilk çaba 1970’li yıllarda ABD’de ve 1980’li yılların ikinci yarısının başında İngiltere’de ortaya çıkmıştır.28 Ulusal düzeydeki bu çabaların tek başına yeterli olmaması nedeniyle, daha sonra uluslararası düzeyde mücadele için adımlar atılmaya, stratejiler geliştirilmeye başlanmıştır.

Birçok nedenden ötürü kara para aklamayla mücadele, bir ülkenin tek başına yeterli olabileceği bir eylem değildir. Kara paranın kaynağı olan suçun uluslararası bir suç olması ihtimalinin yüksek olması bir yana, Kara para; aklanma yolculuğu boyunca birçok ülkede seyahat edebilmektedir. Bu anlamda kara paranın menşei olan öncül suçun işlendiği ülkeden çıkışı ile başlayan seyahat, birçok ülkeyi geze-rek adeta bir dünya turuna dönüşebilmektedir. Bu sebeple aklayıcıların uluslararası düzeyde yapmış oldukları illegal organizasyonlara karşı mücadele yine ulusların ve uluslar üstü örgütlerin yapacakları işbirliği ile mümkün olacaktır.

26 Afganistan: Uyuşturucunun da Bağımlılığında Başkenti, http://www.bbc.com/turkce/haber-ler/2013/04/130411_afganistan_uyusturucu ErişimTarihi :17 Ekim 2017

27 Hasan AYKIN, Aklama Ve Terörün Finansmanı İle Mücadelenin Küresel Boyutu, Maliye Bakanlığı Stra-teji Geliştirme Başkanlığı Yayın No:406 s.24

28 Hasan AYKIN, a.g.e. s.24

3.1- Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi

Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi Konferans genel kurulunun 19 Aralık 1988 tarihli 6.toplantısında kabul edilmiştir. Sözleşme Türkiye tarafından Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca kabu-lünden bir gün sonra, 20.12.1988 tarihinde imzalanmış 22.11.1995 tarih ve 4136 sayılı Kanun ile onaylanarak 25.11.1995 tarih ve 22474 sayılı Resmi Gazete’de ya-yımlanmıştır.

Taraf devletlerin bir araya gelme amacına yönelik sözleşmenin hangi hususlar üzerinde anlaşıldığı yine sözleşmenin giriş kısmında şöyle açıklanmıştır;

Bu Sözleşmeye Taraf Devletler, Bireylerin sağlık ve refahını ciddi bir biçimde tehdit eden ve toplumun ekonomik, kültürel ve siyasal temellerine zararlı etkileri olan uyuşturucu ve psikotrop maddelerin yasadışı üretimi ve talebi ile kaçakçılığının yaygın boyutlarından ve gösterdiği artıştan derin endişe duyarak,

Ölçülemeyecek boyutlara ulaşan bir tehlike oluşturan uyuşturucu ve psikotrop madde kaçakçılığının sürekli bir şekilde toplumdaki çeşitli gruplar içinde gittikçe yaygınlaşmakta olmasından ve özellikle çocukların dünyanın birçok bölgesinde bir uyuşturucu madde tüketici pazarı olarak sömürülmesi ve uyuşturucu ve psikotrop maddelerin yasadışı üretim, dağıtım ve ticaretinde kullanılmasından endişe duyarak,

Devletlerin yasal ekonomilerinin temellerini çökerten ve egemenlik, güvenlik ve istikrarını tehdit eden kaçakçılık ile diğer benzer örgütlü suçlar arsındaki bağların varlığını kabul ederek,

Kaçakçılığın, ortadan kaldırılması amacıyla, ivedi önlemler alınmasını ve birinci öncelik verilmesini gerektiren uluslararası bir suç olduğunu da kabul ederek,

Kaçakçılığın ülkeler ötesi suç örgütlerinin Devletin yapısına, yasal mali ve ticari faaliyetlere ve topluma her düzeyde nüfuz etmesine, bozmasına yoldan çıkarması-na imkân veren büyük mali kâr ve servet sağladığının bilincinde olarak,

Kaçakçıları bu suçlarından sağladıkları kazançlardan mahrum ederek, kaçakçı-lık yapmalarına neden olan temel saiki böylece ortadan kaldırmaya kararlı olarak, Uyuşturucu ve psikotrop maddelerin kötüye kullanılması sorununun temelinde yatan nedenleri ve özellikle bu maddelere olan yasadışı talebi ve kaçakçılığından elde edilen büyük kazançları ortadan kaldırmayı arzu ederek,

Uyuşturucu ve psikotrop maddelerin imalinde kullanılan ve kolaylıkla temin edi-lebildikleri için bu tür maddelerin gizlice imalinde artışa yol açan kimyasal madde-lerle eritkenler gibi belirli maddelerin denetimi için önlem alınması gerektiğini göz önünde tutarak,

Deniz yoluyla yapılan kaçakçılığın önlenmesi için uluslararası işbirliğini geliştir-meye kararlı olarak,

Kaçakçılığın ortadan kaldırılmasının tüm Devletlerin ortak sorumluluğunda bu-lunduğuna ilişkin ve bu amaçla uluslararası işbirliği çerçevesinde eşgüdümlü bir eylemin gerekli olduğuna inanarak,

Birleşmiş Milletler’in uyuşturucu ve psikotrop maddelerin denetimi konusun-daki yetkinliğini belirterek ve bu denetimle ilgili diğer uluslararası kuruluşların Bir-leşmiş Milletler çerçevesinde faaliyet göstermelerini dileyerek,

Uyuşturucu ve psikotrop maddeler konusunda yürürlükte bulunan antlaşmaların yönlendirici ilkelerini ve bu antlaşmaların tesis ettiği denetim sistemlerini teyit ederek,

Uyuşturucu madde kaçakçılığının boyutlarını, yaygınlığını ve vahim sonuçlarını göğüsleyebilmek amacıyla 1961 tarihli Uyuşturucu Maddeler Tek Sözleşmesi, 1961 tarihli Uyuşturucu Maddeler Tek Sözleşmesini Değiştiren 1972 tarihli Protokol ile Değiştirilmiş 1961 tarihli Uyuşturucu Maddeler Tek Sözleşmesi ve 1971 tarihli Psi-kotrop Maddeler Sözleşmesiyle getirilmiş olan önlemlerin güçlendirilmesi ve yeni önlemler getirilmesi gerektiğini kabul ederek,

Kaçakçılığı oluşturan uluslararası suç nitelikli eylemlerin önlenmesi amacıyla, cezai konularda uluslararası işbirliğine olanak: sağlayan etkin hukuki olanakların güçlendirilmesi ve geliştirilmesinin de önemini kabul ederek.

Doğruca kaçakçılığa karşı ve sorunun özellikle uyuşturucu ve psikotrop mad-deler konusunda mevcut uluslararası; antlaşmalarda değinilmeyen yönleri de dahil olmak üzere her yönünü bir bütün olarak değerlendiren kapsamlı, etkili ve uygula-nabilir bir uluslararası sözleşme akdetmek arzusuyla,29 sözleşme üzerinde anlaşıl-dığı belirtilmiştir.

Sözleşme, uyuşturucu ve psikotrop madde kaçakçılığının uluslararası boyutu bulunan değişik yönleri daha etkin bir biçimde mücadele etmelerini sağlayabilmek için taraflar arasındaki işbirliğini artırmayı amaçlamaktadır.

Sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde, Taraflar, kendi hukuk sistemlerinin temel hükümlerine uygun olarak, yasa yapmak ve idari önlemler dahil gereken önlemleri alacakları kararlaştırılmıştır.

Sözleşmenin 3. maddesinde sayılan fiillerin kasıtlı olarak işlenmesinin taraf

Sözleşmenin 3. maddesinde sayılan fiillerin kasıtlı olarak işlenmesinin taraf

Belgede Ferhat KARA (sayfa 26-0)