• Sonuç bulunamadı

SSCB’nin Çekilişi

3.2. Afganistan ve Taliban

3.2.3. SSCB’nin Çekilişi

Brejnev'den sonra iktidara gelen Gorbaçov bu bataklıktan çıkmak gerektiğinin farkındaydı. Sovyetler'in Afganistan'dan çıkması için kendileri açısından en uygun yol, Sovyet ordusu bu ülkeden çekilirken, komünist sistemin kalmasını sağlayacak bir formül bulmaktı. Sovyetler, bu yeni strateji çerçevesinde ilk önce Afganistan yönetiminde değişiklik yaptılar. Babrak Karmal'ın yerine Dr. Necibullah getirildi. Sovyetler'in güvendiği Necibullah'ın aynı zamanda Afganistan'daki en büyük etnik grubu oluşturan Peştunların Gılzay boyundan gelmesi, halk tarafından benimsenme şansını arttırır diye düşünüldü.

Necibullah, 1986 aralığında Moskova'ya yaptığı üç haftalık geziden döndükten sonra, Afgan sorununu çözmeye yönelik yeni barış planını açıkladı. Sovyetler tarafından hazırlanan ve Afgan liderine verilen barış planında, Afganistan'da yeni bir

Milli Birlik koalisyon hükümetinin kurulması öngörülüyordu. Necibullah, Eski Afgan hükümetlerinden farklı olarak kendi yönetiminin, İslam'a ve Afgan halkının ulusal değerlerine saygılı olduğunu iddia ediyordu. Komünist ihtilal öncesi Afgan yönetimlerinin eski bürokratlarını ve mücahit liderlerini yeni bir anayasa hazırlamak için kendileriyle görüşmeye ve kurulacak koalisyon hükümetine katılmaya çağırdı. Necibullah'ın barış planında ayrıca ülkedeki Sovyet ordusunun uygun bir zaman dilimi içerisinde geri çekileceği, bütün muhalifler için genel af ilan edileceği belirtiliyordu. Kabil hükümeti iyi niyetli olduğunu göstermek için altı aylık bir ateşkes ilan etti. Ancak mücahitler daha önceki barış planları gibi bunu da derhal reddettiler. Mücahitler, Necibullah'ın planını, Sovyetlerin cephede kazanamadıklarını barış masasında elde etmeye yönelik bir taktik olarak değerlendiriyorlardı. Onlara göre sorunun tek çözümü, Sovyet ordusunun Afganistan'dan koşulsuz olarak geri çekilmesiydi.

SSCB’de "Perestroika" adını alan reformların mimarı Gorbaçov, 1988 yılına gelindiğinde artık çoktandır düşündüğü, ancak iç dengeler açısından beklettiği işgali sona erdirmeye karar verdi. Gorbaçev 8 Şubat 1988 tarihinde televizyona çıkarak Sovyet ordusunu Afganistan'dan çekmeye karar verdiklerim açıkladı. Gorbaçev, konuşmasında, Afganistan'la Sovyetler Birliği arasındaki işbirliğinin süreceğini ve Necibullah rejimine Sovyet desteğinin süreceğini söyledi. Gorbaçev, geri çekilmenin on ay süreceğini de belirtti. Gorbaçov'in bu kararı Afganlı Mücahitler arasında büyük bir sevinç yaşattı. Karar Washinton ve İslamabad'da da dikkatle izlendi. Pakistan ve ABD derhal Sovyetler Birliği'yle görüşmelere başladı. Cenevre'de BM'nin gözetiminde bir düzine görüşmeden sonra taraflar anlaşmaya vardılar. 15 Nisan 1988 tarihinde Cenevre'de Pakistan, Afganistan ve ABD arasında Afgan İşgali’ni sona erdiren dört anlaşma imzalandı.

Cenevre'deki anlaşmaların ilki Afganistan ile Pakistan arasında imzalandı, iki ülke birbirlerinin içişlerine karışmamaya karar aldı. İkinci anlaşma “Uluslararası Garantilerle İlgili Bildiri" ismini taşıyordu. Garantör ülkeler olarak bu anlaşmaya SSCB ve ABD imza attılar. Anlaşmada garantör ülkelerin Pakistan ile Afganistan'ın içişlerine hiçbir müdahalede bulunmayacağı ve iki ülke arasında imzalanan karşılıklı ilişkiler konusundaki anlaşmanın yükümlülüklerine saygı gösterecekleri belirtiliyordu.

Üçüncü anlaşma Afgan mültecilerin gönüllü olarak ülkelerine geri dönmesini içeriyordu. Anlaşmaya göre, Pakistan'da bulunan Afganlı mülteciler ülkesine gitmeye zorlanmayacak, geri dönüş kişisel isteğe bağlı olacaktı. Dördüncü anlaşma ise Sovyetlerin Afganistan'dan çekilişiyle ilgiliydi ve anlaşmaya göre Moskova askerlerinin tamamını on ay içinde geri çekecekti. Cenevre Anlaşması yapılmış, Sovyetler askerlerini çekme hazırlığına başlamışlardı ama Afganistan'da değişen bir şey yoktu. Afgan hükümeti ile mücahitler arasında çatışmalar sürüyordu.

Anlaşmadan kısa süre sonra 17 Ağustos 1988'de mücahitlerin en büyük destekçisi Pakistan Devlet Başkanı Ziya-Ül Hak'ın ölümü bölgedeki dengeleri iyice karıştırdı. Ziya-Ül Hak'ın bindiği hava kuvvetlerine ait uçak İslamabad'a gelirken, kalkıştan yaklaşık on dakika sonra havada patladı. Yapılan incelemede olayın suikast olduğu ortaya çıktı. Uçakta Amerikan büyükelçisi Arnold Rahel de bulunuyordu. Afgan Mücahitlerinin en büyük destekçisi Ziya-ül Hak'ın ölümü, tam da Sovyetler'in Afganis-tan'dan geri çekildikleri kritik bir dönemde, İslamabad'ın Afganistan politikasında karışıklığa ve belirsizliğe yol açtı. Daha sonra Sovyetler mücahit gruplarıyla Sovyet esirler konusunda ve çeşitli barış planları üstüne görüşmeler yaptı, ancak bu görüşme-lerden bir sonuç çıkmadı.

15 Şubat 1989 günü son Sovyet askeri de Afganistan'ı terk etti. Sovyet İşgali’nin bitmesi Afganistan'da hiçbir şeyi değiştirmedi. Cenevre Anlaşmaları Afganistan'a barış getirmedi. Sovyet ordusun çekilmesinden sonra Necibullah iktidarının iki üç ay içinde mücahitler karşısında yenilmesi, mücahitlerin Kabil'i ele ge-çirmesi bekleniyordu. Ancak gelişmeler hiç de öyle olmadı. Sovyet askerlerinin Afganistan'dan çıkmasından bir yıl sonra Necibullah hâlâ iktidardaydı ve mücahitler hiçbir büyük kenti ele geçirememişti. Celalabad'a yönelik saldırıda ise yenilgiye uğradı-lar. Ancak 1990'ların ortalarından sonra Sovyetler, Afganistan ve Necibullah iktidarını tamamen gözden çıkarmaya başladı. 13 Eylül 1989 Sovyet ve Amerikan Dışişleri Bakanları Moskova'da bir araya gelerek savaşan taraflara askeri yardımı durdurma ka-rarı aldılar. Kısa süre sonra da kendi sorunlarıyla uğraştıkları için Necibullah kendi başına kaldı. Necibullah'ın en önemli komutanlarından General Abdurreşit Dostum, Mücahitlerin önemli komutanlarından Ahmed Şah Mesud'la anlaşarak mücahitlere katıldı. Mesud'la anlaşan General Dostum'un birlikleri 1992 Nisanı'nda Kabil'de başta

havaalanı, radyo televizyon binaları olmak üzere birçok kilit noktayı ele geçirdiler. Necibullah Birleşmiş Milletler Binası'na sığındı.

Necibullah iktidarının düşmesinden sonra ardı arkası kesilmeyen bir iç savaşın içine düştü Afganistan. Hepsi de İslami devlet idealinde olan çok sayıda mücahit grup arasındaki iktidar savaşları Afgan halkı için tam bir kâbusa döndü. Kabil bir hayalet kente döndü. Birleşmiş Mületler'in barış girişimleri sonuç vermedi. Afganistan'a barışın gelmesi için Birleşmiş Milletler temsilcisi Mahmud Mestiri çok uğraştı. Mestiri son olarak 1995 yılı başlarında mücahit liderleriyle görüşerek, geniş tabanlı bir hükümet modeli önerdi. Ancak tarafları yine ikna edemedi ve görevinden istifa etti. Varolan gruplar arasında anlaşma sağlanamayıp yine silahların konuşmaya başladığı bu dönemde ortaya Talibanlar çıktı.