• Sonuç bulunamadı

İKİNCİ BÖLÜM LİTERATÜR TARAMAS

2.1. Spot ve Vadeli İşlem Piyasalarda Teknik Kuralların Uygulamaları

2.1.1 Spot Piyasalarda Teknik Kuralların Uygulamaları

Bessembinder ve Chan (1995) yaptıkları çalışmada basit teknik kuralların karlılığını beş Asya borsasında (Malezya, Tayland, Tayvan, Hong Kong ve Japonya) incelemiştir. Bu çalışmada 1975-1989 dönemine ait günlük hisse senedi fiyat endeksleri kullanılarak Brock vd., (1992) ABD Dow Jones endeksi için tahmin gücüne sahip olduğunu gösterdiği üç teknik kuralın (Değişen Uzunluk Hareketli Ortalama (VMA), Sabit Uzunluk Hareketli Ortalama (FMA), İşlem Aralığı Kırılma (TRB)) performansı analiz edilmiştir. Çalışmada başabaş al-sat / sat-al işlem maliyeti %1,57 olarak kabul edilmiştir. Elde edilen sonuçlar bu kuralların tüm borsalarda tahmin gücüne sahip olduğunu göstermiştir. Ayrıca bu çalışmaya göre Malezya, Tayland ve Tayvan gibi gelişmekte olan piyasalarda öngörülebilirlik Hong Kong ve Japonya gibi gelişmiş piyasalara göre daha yüksektir. Yazarlar ABD borsalarından elde edilen teknik sinyallerin Asya borsalarında anlamlı öngörülebilirliğe sahip olduğu kanısına varmıştır.

Hudson vd., (1996) çalışmasında Brock vd., (1992)’ın kullandığı basit teknik kuralların performansını 1935-1994 dönemine ait UK Financial Times Ordinary endeks verileri kullanarak incelemiştir. Elde edilen sonuçlar, bu uzun veriler serisi için teknik kuralların geçerliliğini göstermektedir. Ancak, yüksek işlem maliyeti bu kuralların karlılığının al-ve-tut stratejisinden daha düşük seviyede olmasına neden olmuştur.

Ratner ve Leal (1999) yaptıkları çalışmada teknik analizin geçerliliğini Latin Amerika ve Asya’da bulunan gelişmekte olan on farklı piyasada (Arjantin, Brezilya, Şili, Hindistan, Kore, Malezya, Meksika, Filipinler, Tayvan ve Tayland) test etmişlerdir. ABD ve Japonya da karşılaştırma amacıyla teste dahil edilmiştir. Bu çalışmada 1985:01 – 1995:04 dönemine ait günlük kapanış endeks verileri kullanılmıştır ve bootstrap simulasyonu ile VMA modellerinin performansı incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar teknik kuralların işlem maliyeti sonrasında bile karlı olduğunu göstermektedir. Ayrıca, karların istatistiksel anlamlılığı dikkate alınmazsa, bu teknik kuralların tüm borsalarda piyasa yönünü doğru bir biçimde kestirdiği gözlenmektedir.

Gunasekarage ve Power (2001) çalışmalarında hareketli ortalama kurallarının performansını Güney Asya’da bulunan dört farklı borsada (Pakistan, Hindistan, Bangladeş ve Sri Lanka) test etmişlerdir. 1990:01-2000:03 dönemine ait günlük endeks verileri kullanılarak VMA ve FMA teknik kurallarının karlılığı incelenmiştir. Bulgular VMA kurallarının tüm borsalarda al-ve-tut stratejisine göre daha yüksek performans gösterdiğini kanıtlamıştır. Ayrıca, FMA kuralları da Hindistan piyasası hariç tüm piyasalarda daha fazla getiri elde etmiştir. Yazarlar teknik kuralların Hint piyasasında etkili olamamasını Hint piyasasının o bölgenin en büyük piyasası olması ve en çok yabancı yatırımcıya sahip olması; dolayısıyla da Güney Asya’da bölgenin en etkin piyasalarında birisi olmasına bağlamaktadırlar.

Tian et. al, (2002) yaptıkları çalışmada ABD ve Çin borslarında basit teknik kuralların karlılığını incelemişlerdir. Bu çalışmada 1992:10-2000-12 dönemine ait ABD Dow Jones Endüstriyel Ortalaması (DJIA) ve Şanghai A, Şanghai B, Şenzhen A ve Şenzhen B günlük endeks verileri kullanılarak VMA, FMA ve TRB teknik kurallarının performansı test edilmiştir. Bulgular kuralların AB piyasasında etkili olmadığını, ancak, Çin piyasalarında işlem maliyeti sonrasında bile etkili olduğunu göstermektedir.

Kwon ve Kish’un (2002) çalışmasında teknik analizin öngörü gücünü 1962:07-1996- 12 dönemine ait New York borsası (NYSE) değer-ağırlıklı endeks verileri kullanılarak test edilmiştir. Basit hareketli ortalama (SMA), değişim oranı (ROC), göreceli güç göstergesi endeksi (RSI) ve hareketli ortalama yakınsama ayrışma (MACD) teknik kuralları kullanılmıştır. Bu kuralların istatistiksel anlamlılığı geleneksel t-test ve rassal yürüyüşü ve GARCH-M’i kullanan artık özçıkarım metodolojisi (residuals bootstrap methodology) ile test edilmiştir. Elde edilen bulgular teknik kuralların al-ve-tut stratejisine göre daha karlı olduğu kanısına varmıştır. Ayrıca, farklı alt-örneklemlere uygulanan kurallar daha zayıf öngörülebilirliğe sahiptir, yani piyasalarin teknolojik gelişmelerden dolayı gittikçe etkin hale geldiği söylenmiştir.

Chang vd., (2004) yaptıkları çalışmada teknik kuralların performansını Arjantin, Brezilya, Şili, Hindistan, Endonezya, Malezya, Meksika, Filipinler, Güney Kore, Tayvan ve Tayland gibi gelişmekte olan on bir piyasa ve AB ve Japonya gibi gelişmiş iki piyasada incelemişlerdir. 1991:01-2001:01 dönemine ait günlük endeksler kullanılmıştır; ve sonuçların sağlamlığını (robustness) kontrol etmek için verileri iki alt döneme bölünmüştür. Bulgular “gelişmekte olan piyasalar rassal yürüyüşe sahiptir” olan sıfır hipotezinin red edildiğini gösterektedir. AB ve Japonya’da ise rassal yürüyüş hipotezi red edilememiştir. Yazarlar, basit teknik kuralların yaygın kullanımının tahmin güçlerinin ortadan kalkmasına neden olduğunu belirtmişlerdir.

Cai vd., (2005), Tian vd.’in (2002) çalışmasını genişletmiş ve AB, BK, Hong Kong, Japonya ve Çin borsalarında piyasa etkinliği ve teknik kuralların (VMA ve TRB) performansını analiz etmişlerdir. Bu çalışmada 1969:11-1980:11 ve 1996:05-2003:10 dönemlerine ait günlük hisse senedi endeks verileri kullanılmıştır. Bulgular teknik kurallarının 70’li yıllarda tahmin gücüne sahip olduğunu, ancak 90’larda tahmin gücünü yitirdiğini göstermektedir.

Ming ve Hwa (2006) yaptıkları çalışmada basit hareketli ortalamaları (VMA ve FMA) ve TRB’ın performansını Çin, Tayland, Tayvan, Malezya, Singapur, Hong Kong, Kore, Endonezya ve Japonya gibi dokuz Asya borsasında incelemiştir. Çalışmada 1988:01-2003:12 dönemine ait günlük endeks verileri kullanılmıştır. Bulgular VMA ve FMA kuralların Japonya hariç tüm piyasalarda ekonomik olarak anlamlı performans gösterdiklerini göstermiştir. Teknik analizin gelişmiş piyasalarda geçerliliğini yitirdiğini ancak gelişmekte olan piyasalarda hala geçerli olduğu belirtmektedirler.

Wang ve Chan (2007) NASDAQ ve Taiwan Ağırlıklı Endeks (TWI) için teknik analizin geçerliliğini desen tanıma metodolojisine (pattern recognition methodology) dayanan boğa bayrak formasyonu (bull flag) teknik kurallarını kullanarak incelemişlerdir. NASDAQ için 1985:04-2004:03 ve TWI için 1971:06-2004:03 dönemlerine ait günlük veriler kullanılmıştır. Bulguların sağlamlığını kontrol etmek için veriler iki örtüşmeyen (non- overlapping) örnekleme bölünmüştür. Bulgular, kuralların, istatistiksel anlamlılığına bakılmaksızın, piyasa yönünü doğru bir şekilde tahmin ettiklerini göstermektedir. Ayrıca, kurallar NASDAQ’a göre TWI’da daha çok tahmin gücüne sahiptir. Bu bulgular Bessembinder ve Chan (1995) ve Ranter ve Leal (1999)’in çalışmalarını desteklemektedir.

Balsara vd., (2007) rassal yürüyüş modeli ve teknik analiz stratejilerini Çin borsasında incelemişlerdir. Çalışmada 1990:12-2005:06 dönemine ait Şanghai ve Şanzhen borsalarında işlem gören A sınıf ve B sınıf bireysel hisse senetleri ve endekslerinin günlük veriler

kullanılmıştır. Rassal yürüyüş modelini test etmek için ARIMA modelinden faydalanılmıştır. Bulgular ARIMA modelinin rassal yürüyüş modeline dayanan al-ve-tut stratejisine göre daha yüksek performansa sahip olduğunu göstermektedir. Ayrıca, teknik kuralların yüzde 0,50 işlem maliyeti sonrasında bile istatiksel olarak anlamlı pozitif karlar ile sonuçlandığı görülmüştür.

Marshall vd., (2008) teknik analizinin performansını ABD borsasında 2002:01- 2003:12 dönemine ait gün içi verileri kullanarak analiz etmişlerdir. Çalışmada beş ana sınıflardan (Filtreler, Hareketli Ortalama, Destek ve Direnç, Kanal Kırılması ve Denge Hacim Kuralları) teknik kuralları kullanılmıştır. Bulgular bu piyasada teknik analiz kuralların etkili olmadığını göstermektedir. Ancak, bazı kuralların veri süzgeçleme yanlılığını (data snooping bias) dikkate almadan önce anlamlı performans gösterdiği gözlemlenmiştir.

Chong ve Ng (2008) MACD ve RSI’in performansını Londra Borsasında 1935:07- 1994:01 dönemine ait FT30 endeks verilerini kullanarak incelemişlerdir. Veri süzgeçleme sorununu önlemek için, kullanılan veriler iki örtüşmeyen örnekleme bölünmüştür. Yazarlar teknik kuralların al-ve-tut stratejisine göre daha yüksek karlara sahip olabileceği kanısına varmışlardır.

Fifield vd., (2008) hareketli ortalama kurallarının gelişmekte olan on beş farklı piyasa (Arjantin, Şili, Hong Kong, Hindistan, Endonezya, Kore, Malezya, Meksika, Filipinler, Güney Afrika, Sri Lanka, Tayvan, Tayland, Türkiye ve Zimbabve) ve gelişmiş üç piyasada (Japonya, AB ve BK) 1989:01-2003:12 dönemine ait günlük endeks verileri kullanarak incelemişlerdir. Bulgular gelişmekte olan piyasalarda hisse senedi fiyat dinamiklerinin gelişmiş piyasalara göre daha farklı olduğunu göstermektedir; çünkü teknik kurallar gelişmekte olan piyasalarda gelişmiş piyasalara göre işlem maliyeti sonrasında bile anlamlı performans göstermektedir. Ayrıca, kısa vadeli hareketli ortalama kuralları gelişmekte olan piyasalarda yüksek performans sergilemektedir.

Krausz vd., (2009) teknik kuralların performansını dokuz adet Pasifik Bazin borsasında (Avustralya, Hong Kong, Endonezya, Japonya, Kore, Malezya, Singapur, Tayland ve Tayvan) kuruluşlarından Aralık 2007’e kadarki günlük endeks verileri kullanarak araştırmıştır. Yazarlar endeks getirilerin teorik olarak doğrusal olmadığı ancak öngörülebilir olduğunu göstermişlerdir. Ayrıca, ampirik sonuçlar Kore hariç tüm piyasalarda endeks getirilerinin asimetrik dinamiklerini kullanarak teknik kuralların anlamlı performans gösterdiğini belirtilmiştir.

Milionis ve Papanagiotou (2011) yaptıkları çalışmada zayıf piyasa etkinliğini NYSE, Atina borsası ve Viyana borsasında test etmişlerdir. Diğer geçmiş çalışmalardan farklı olarak,

hareketli ortalama kuralların tüm uzunluklarını dikkate almışlardır. Bu çalışmada 1993:04- 2005-04 dönemine ait günlük kapanış endeksleri kullanılmış ve toplam örneklem üç alt periyoda (1993-97, 1997-01, 2001-05) bölünmüştür. Bulgular NYSE borsasında tüm alt periyodlar için zayıf piyasa etkinliğini desteklemektedir; ancak Viyana borsasında bu hipotezi sadece 1993-97 alt dönemi için rededilmiştir. Diğer yandan, Atina borsasında bu hipotez sadece 2001-05 alt periyodu için işlem maliyeti dikkate alınca reddedilmiştir.

Shynkevich (2012) çok sayıda teknik kurallarını ABD piyasasında bir takım teknoliji ve küçük firmalardan oluşan bir portföy üzerinde uygulamıştır. Çalışma verileri olarak 1995- 2010 dönemine ait günlük kapnış fiyatları kullanılmış ve toplam örneklem iki alt periyoda bölünmüştür. Çalışmada veri süzgeçleme problemini ortadan kaldırmak için White Gerçeklik Sinamasi (White’s Reality Check) ve Hansen Üstün Öngörü Yeteneği (Hansen’s Superior Predictive Ability) yöntemlerden faydalanmıştır. Bulgular 1995-2002 alt dönemi için teknik kuralların bir çok portföylerde işlem maliyeti dahilinde istatistiksel olarak anlamlı performans gösterdiğini sergilemiştir. Ancak, kurallar ikinci alt periyod için al-ve-tut stratejisine göre daha yüksek performans gösterememişlerdir. Bu bulgular teknik kuralların zaman içerisinde tahmin gücünü kaybettiğini kanıtlamaktadır.

Teknik analizin spot piyasalardaki performansını araştıran çalışmaların çoğunun sonuçları analizin gelişmekte olan piyasalarda hala işlem maliyetleri sonrasında karlılık sağlayabileceği, ancak gelişmiş piyasalarda analizin karlılığa bir katkı sağlamadığını göstermektedir. Gelişmiş piyasalarla ilgili erken dönem çalışmaları teknik kuralların performansı ile ilgili olumlu sonuçlar raporlamaktayken, daha sonraki dönemlerde gerçekleştirilen çalışmalar kurallarının işlem maliyetleri sonrası anlamlı karlılık sağlayadığı yönünde bulgular raporlamaktadır. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan piyasalarla ilgili çalışmalarda kullanılan teknik kurallar genellik piyada katılımcıları tarafından yaygın bir şekilde kullanılan popüler kurallardır. Veri süzgeçleme sorununu dikkate alan çalışmaların da genelde çözüm için kullandıkları yöntemin çıkarım ve uygulama için farklı periyotların seçilmesi olduğu görülmektedir. Daha önceki bölümde ifade edildiği üzere bu yöntem popüler kuralların kullanıldığı çalışmaların çokluğu nedeniyle sorunun çözümüne bir katkıda bulunamamaktadır. Ayrıca işlem maliyetleri konusunda aynı piyasada, birbirine yakın dönemlerde bile önemli farklılar göze çarpmaktadır.