• Sonuç bulunamadı

SPK Mevzuatı Açısından Bağımsız Dış Denetim

2.9. ADLĐ MUHASEBECĐLĐK MESLEĞĐNĐN GELĐŞĐM SÜRECĐ

3.1.3. Denetime Đlişkin Düzenlemeler

3.1.3.2. Türkiye’nin Denetime Đlişkin Yaptığı Düzenlemeler

3.1.3.2.2. SPK Mevzuatı Açısından Bağımsız Dış Denetim

Ülkemizde, denetleme ilke ve kuralları ilk kez Sermaye Piyasası Kurulunun 1988 yılında yayınladığı tebliğler ile yasal bir nitelik kazanmıştır. Bu kurallar, Sermaye Piyasası Mevzuatı’na tabi olan kuruluşlarda yapılan denetimin sermaye piyasası mevzuatı yönünden geçerliliğini sağlamak için kabul edilmiştir. Sermaye piyasasında bağımsız denetime ilişkin ilke ve kurallara büyük ölçüde Seri X, No:16 sayılı Tebliğde yer verilmiştir (Küçüksözen ve Sayar, 2002: 51). 1 Haziran 1989 tarihinde kabul edilen 3568 sayılı SM, SMMM ve YMM’lik Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca hazırlanan Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Malî Müşavir ve Yeminli Malî Müşavirlerin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hükümlerinde de denetim standartlarına yer verildiği görülmektedir. Ancak, burada yer alan standartların, genel kabul görmüş denetim standartları düzeyinde olmadığı görülmüş ve TÜRMOB tarafından genel kabul görmüş denetim standartlarına uyumlu bağımsız denetim standartlarının oluşturulması çalışmalarına başlanmıştır (Aksoy, 2001: 63). Muhasebe ve denetim standartlarının oluşturulması görevi daha sonra TÜRMOB tarafından 9 Şubat 1994 tarihinde kurulan Türkiye Muhasebe ve Denetim Standartları Kurulu’na (TMUDESK) verilmiştir. Türkiye Muhasebe ve Denetim Standartları Kurulu (TMUDESK), denetlenmiş finansal tabloların ihtiyaca uygun, gerçek, güvenilir, dengeli, karşılaştırılabilir ve anlaşılabilir nitelikte olmaları için ulusal muhasebe ilkelerinin gelişmesi ve benimsenmesini sağlayacak ve kamu yararı için uygulanacak ulusal muhasebe standartları ile muhasebe meslek mensuplarının, denetim faaliyetlerini disiplinli yürütebilmeleri için ulusal denetim standartlarını saptamak ve yayınlamak üzere Türkiye Serbest Muhasebeci Malî Müşavirler ve Yeminli Malî Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) tarafından kurulmuştur (turmob.org.tr-TMUDESK Yönergesi). Ancak, TMUDESK’nun bu muhasebe standartları oluşturma görevi, 15.12.1999 tarih ve 4487 sayılı Kanun’un 27. maddesinde yapılan değişiklikle yeni kurulan Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu'na

verilmiştir. Şu anda bu Kurul, muhasebe alanındaki standartların çıkarılmasına yönelik çalışmalarında belli bir aşama kaydetmesine karşılık, denetim alanında herhangi bir standart yayınlamamıştır. Sermaye Piyasası Kurulu ve 3568 sayılı Kanun’da denetime ilişkin standartlar incelendiği zaman Sermaye Piyasası Kurulu’nun düzenlemelerinde yer alan standartların büyük ölçüde genel kabul görmüş denetim standartları paralelinde olduğu görülmektedir. 3568 sayılı Kanun’da yer alan açıklamaların ise bu konuda çok yetersiz kaldığı görülmektedir (Kavut, 2000: 9-28; Dönmez, 2002: 56-98).

3.1.3.2.3. 3568 Sayılı SMMM ve YMM’lik Kanunu Açısından Bağımsız Denetim 3568 sayılı SM, SMMM ve YMM’ lik Kanunu’nun genel yapısı içerisinde “bağımlı-bağımsız meslek mensubu” gibi bir ayrım bulunmamaktadır. Kanunun Birinci Bölümünü oluşturan “Genel Hükümler” başlığında, mesleğin tanımı yapılarak bir çerçeve çizilmekte ve bu hükümlere göre meslek icrasına hak kazananlara da SM, SMMM, YMM unvanları verileceği belirtilmektedir.

Ancak, 3568 sayılı SM, SMMM ve YMM kanununa göre yetki almakla birlikte, bir işyerinde hizmet akdi ile çalışan ve sadece çalıştığı işyerinde mesleğin konusuna giren muhasebe ve sair işleri yürüterek, gerekli bildirge ve beyannameleri hazırlayan meslek mensubu, genel olarak “Bağımlı çalışan meslek mensubu” şeklinde adlandırılmaktadır.

Yapılan bilimsel nitelikli araştırma sonuçlarına göre, kamu ve/veya özel sektörde çalışan “Bağımlı meslek mensupları” nın toplam meslek mensubu içerisindeki oranı % 50 düzeyinde seyretmektedir. Yine, araştırmalara göre, meslek mensuplarının % 92 gibi çok yüksek bir oranda kendi meslek örgütlerinin çalışmalarından memnun olmadığına; ayrıca, başka bir iş imkânı bulmaları halinde mesleklerini değiştirmeyi düşündüklerine işaret etmektedir.

Bu sonuçlar ciddî bir aidiyet sorununa işaret ettiği gibi, yetişmiş ve nitelikli meslek mensuplarının örgütlü bir yapı içerisinde tutulması ve daha katılımcı olmasının sağlanmasının aciliyetini ve önemini de ortaya koymaktadır. Odaların, meslek mensubunun bir kamu görevi ifa ettiğini unutmadan, sorunların çözümüne yönelik daha aktif çaba sergilemeleri ve ülke yararı açısından bu güçlü insan kaynağını meslek içerisinde tutmanın yollarını mutlaka bulmaları gerekmektedir.

660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile (KHK) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGMSDK) kurulmuş ve denetim standartlarını belirlemek, bağımsız denetçi, bağımsız denetim kuruluşlarını yetkilendirmek ve bunların faaliyetlerini denetlemek yetkisi kuruma verilmiştir. Denetim standartları ve bağımsız denetimle ilgili olarak diğer kanunlarda yer alan hükümlerin 660 sayılı KHK’ye aykırılık teşkil eden hükümleri uygulanmayacaktır. Özellikle KHK'nin 9 ve geçici 1 maddeleri düzenlemeleri ile normlar hiyerarşisine aykırı olarak alt hukuk normu (660 sayılı KHK) üst hukuk normu olan 6102 sayılı yeni TTK, 2499 sayılı SPK'nun önüne geçirilmiştir. 6300 sayılı Yasa düzenlemeleri ile bu aykırılık giderilmeye çalışılmış Bağımsız Denetim ve Denetim Standartları ile düzenleme kanun hükmü haline getirilmiştir. 6300 sayılı Kanun'un 6'ncı maddesine göre KGMSDK'nu 660 sayılı KHK'nin 9'uncu maddesi uyarınca belirlenen standartlardan farklı düzenlemeler yapmaya, bağımsız denetimin kapsamını ve içeriğini belirlemeye yetkilidir. Temel sorun 660 sayılı KHK'nin bazı hükümlerinin 6300 sayılı Kanun'un bazı maddeleri ile değiştirilmesinin normlar hiyerarşisine açıkça aykırı olan KHK'ye hukuka uygunluk kazandırıp kazandırmadığı hakkında tartışmalar sürecektir.660 sayılı KHK'nın 24'üncü maddesi gereği; "bağımsız denetim kuruluşları ve bağımsız denetçiler, verdikleri hizmetlerden doğabilecek zararları karşılamak amacıyla, genel şartları Hazine Müsteşarlığı'nca belirlenen sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır. Oysa, Sermaye Piyasası Kanunu Taslağı'nın 63'üncü maddesinin 2'nci fıkrasına göre, kurul tarafından ilan edilen listede yer alan bağımsız denetim kuruluşlarının, bu madde uyarınca doğabilecek sorumlulukları için meslekî sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu getirebilir.Alt hukuk normunda (KHK) meslekî sorumluluk sigortası için zorunluluk varken, üst hukuk normu olan SPK Kanunu'nda kurulun takdiri esas alınmaktadır. Bu düzenlemelerde de, aynı hukuksal bakış açısı sürdürülmüş KHK'daki yetkili kuruluş olan KGMSDK'ya taslak yasaya göre yetkili SPK'ya göre daha çok yetki tanınmıştır (Soykan, 2012: 1).

660 nolu KHK'nın 3'üncü maddesine göre, Başbakan, kurumun yönetimi ile ilgili yetkilerini gerekli gördüğü takdirde bir bakan eliyle yürütebilir. Mevcut düzenlemenin yasa ile yapılmadığı bir yana KHK'nın bu hükmü ile her hangi bir bakana (Maliye, Bilim Sanayi ve Teknoloji, Gümrük ve Ticaret dışında bir bakanlıkta olabilir) yürütme yetkisi verilebilir. Yasada belirtilmeksizin "gereği halinde" görevlendirme

yapılacağı söylenmek suretiyle sınırları belirli olmayan bir şekilde idareye yetki tanınması Anayasa'nın 128'inci maddesi anlamında bir yasal düzenleme niteliği taşımamakta ve anılan maddeye aykırı bulunmaktadır. (Anayasa Mahkemesi'nin E: 2005/145 K: 2009/112 nolu kararı).Ayrıca Anayasa'nın 128'inci maddesinde, memurların ve diğer kamu görevlilerinin özlük haklarının yasayla düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Memur ve diğer kamu görevlilerinin yerine getirmekle yükümlü oldukları görevi yürütmekte iken bir başka görev ile görevlendirilmeleri de bu kişilerin özlük hakları kapsamında yer almakta ve yasayla düzenlenmesi zorunlu bulunmaktadır (Soykan, 2012: 1).