• Sonuç bulunamadı

1.1. Kent Sosyolojisi

1.1.9. Sosyolojik Açıdan Mekân

Mekân en genel anlamıyla, insanların yaĢayabilmesi için elveriĢli Ģartların bulunduğu, sınırları belirlenmiĢ bir alan olarak tanımlanabilir. TümtaĢ‟ ın özetlemesine göre mekân olgusu, insanların yerleĢik hayata geçmesiyle birlikte ortaya çıkmıĢ, günümüze gelindiğinde ise, mekân „yaĢam alanı‟ terimi ile somutlaĢtırılarak ifade edilmiĢtir. TümtaĢ, birçok disiplinde mekân kavramının pek çok anlama geldiğini ama esas olarak „yer‟ anlamında kullanıldığını söylemektedir. Bunlara ilaveten bu „yer‟ olarak ifade edilen mekan kavramının insanın varoluĢuyla birlikte önemli bir paradigma haline geldiğini ifade etmektedir (TümtaĢ, 2012: 6).

Ghulyan‟ ın aktardığına göre, Lefebvre mekânı üreten Ģeyin üretim biçimi olduğunu savunmaktadır. Yeni mekânların meydana gelmesi, yeni toplumsal iliĢkilerin doğmasını da sağlamaktadır. Ona göre mekan; toplumla birlikte var olagelmiĢtir ve ideoloji ya da siyasetten arındırılmamıĢ olup onlarla iç içedir. Toplumsal tarihin baĢlangıcı da doğada var olan mekân ile iliĢkilendirilmektedir (Akt. Ghulyan, 2017: 1- 29). Bu açıklamadan hareketle Lefebvre‟nin, mekânın zaten hep var olduğunu ve toplumdan topluma farklılık göstermesinden ziyade bağımsız olarak oluĢtuğunu bu sayede insanlık tarihinin baĢladığını savunduğu vurgulanabilir.

Bal‟ ın mekân kavramına iliĢkin görüĢleri özetlenecek olursa; toplumlarda mekâna yüklenilen anlamların farklı olabileceği söylenebilir. Tarım toplumları ile

kapitalist toplumlarda mekân kavramının farklı anlamlar ifade edeceğini savunulmaktadır. Tarım toplumlarında mekân, birincil iliĢkilerin yoğun olduğu, insanların üretimlerini gerçekleĢtirdiği, insana bağlı olan bir alandır. Kapitalist toplumlarda ise mekân, değiĢimlere ayak uyduran, metalaĢan ve insana bağlı olan değil, egemen olan bir alandır. Kentsel mekân ise, kentin içerisinde var olan ve yayılan arazidir. Mekân fiziki olarak zaten var olmasına rağmen, sosyal olarak ise insanlar tarafından meydana getirilmiĢtir. Ġnsanın toplumsal bir varlık olmasından hareketle, iliĢkiler zaman içerisinde toplumda oluĢmakta ve bu duruma bağlı olarak insanlar da yaĢadıkları mekâna göre Ģekil almaktadırlar. Mekân nasıl özellik sergilerse o mekânda yaĢayan insan iliĢkileri, değerleri de mekânın özelliğine göre Ģekil almaktadır. Köy yaĢamı, kent yaĢamı, gecekondu veya villa yaĢamı belirli bir mekânı temsil eder ve buralarda yaĢayan insanlar da bu alanların özelliklerine göre Ģekil almaktadırlar. Sosyolojik olarak mekân ve toplum arasındaki iliĢkiye bakıldığı zaman ise, sosyoloji mekân ve toplum arasında bağ kurmaktadır. Her toplum oluĢmaya baĢladığı ilk günden bugüne değin bir mekânda var olmuĢtur. Mekân sosyolojisi de mekân kavramını ele aldığında toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel etmenleri birlikte ele almaktadır. Çünkü mekân kavramını oluĢturan Ģekillendiren de, bu etmenlerin hepsidir (Bal, 2011: 227-228). Toplumla mekân konusunda kurulan bağlara iliĢkin henüz netliğe varılmamıĢ görüĢler de söz konusudur. TümtaĢ‟ ın aktardığına göre, ġengül mekân tanımlamasında üç temel yaklaĢımdan bahsetmektedir. Ġlkinde mekân ve sosyal iliĢkiler arasında iliĢkinin olmadığını savunan yaklaĢımıdır. Ona göre, mekân ve sosyal iliĢkiler birbirinden bağımsız bir Ģekildedir. Ġkinci yaklaĢımında ise, mekânın sosyal olandan bağımsız olamayacağını savunur. Son yaklaĢımı ise, bu iki anlayıĢına eleĢtiri olarak ortaya çıkmıĢtır. Bu yaklaĢımda mekânın kendisini oluĢturan nesneler üzerinde etki yaratabildiğini fakat kendisini oluĢturtan öğelere de indirgenemeyeceğini savunur (Akt. TümtaĢ, 2012: 7).

Urry‟ nin çalıĢmasına bakıldığı zaman; Simmel‟ in mekân sosyolojisi ile ilgili olan görüĢleri dikkat çekmektedir. Simmel boĢ bir mekâna, toplumsal etkileĢimlerin anlam kazandırdığını savunmaktadır. Simmel‟ e göre, toplumsal örgütlenme mekândan giderek koparılmaktadır. Simmel boĢ bir mekâna anlam kazandıran mekânsal biçimlerin beĢ temel özelliğini çözümleme yoluna gitmiĢtir. Bu özellikler Ģunlardır:

“ Bir mekânın eşsiz ya da biricik niteliği, bir mekânın mekânsal olarak „çerçevelenmiş‟ parça ve etkinliklere bölünebilme biçimleri, toplumsal etkileşimlerin mekân içine yerleştirilebilme düzeyi, özellikle kentteki yakınlık/ uzaklık derecesi ve görme duyusunun rolü, konumların değişme olanağı ve özellikle „yabancının‟ gelişinin sonuçları” (Akt. Urry, 1999: 20).

Ghulyan, Lefebvre‟ nin mekân analizlerini Ģöyle özetlemektedir: lefebvre mekânın ilk olarak ilkel toplumlarla birlikte var olduğunu savunmaktadır. Bu dönemlerde teknoloji geliĢmediği için insanların mekân deneyimlerinin daha farklı olduğunu ve insan iliĢkilerinin de genellikle doğaya hitap etme Ģeklinde olduğunu söylemektedir. Ayrıca kapitalizmin geliĢim sürecini de mekânla iliĢkilendirmektedir. Çünkü ona göre sermayeyi ve birikim süreçlerini oluĢturan da mekânın kendisidir (Akt. Ghulyan, 2017)

Bıçkı ise Harvey‟ in mekâna iliĢkin görüĢlerini Ģöyle özetlemektedir: Harvey‟ e göre, sermayenin ve üretimin örgütlenmesi ile sosyal iliĢkilerin biçimlenmesinde mekân önemli bir rol oynamaktadır. Oynadığı bu önemli rol ise, kendisini kentsel yapıda var etmektedir. Kentsel yapı, üretim örgütlenmesi ve sosyal iliĢkileri etkilemektedir. Kent formunda mekânsal olarak farklılaĢmalar meydana geldiğinde ise, gelir dağılımı değiĢmekte ve sınıf çeliĢkileri oluĢmaktadır (Akt. Bıçkı, 2006: 115-116).

Bal ise Katznelson‟ un görüĢünü Ģöyle özetlemiĢtir: Katznelson kent mekânının yanında devlet üzerinde de durmaktadır. Ona göre, sermaye birikim süreçleri, sınıf çeliĢkileri, kendisini kent mekânında göstermektedir. Bu gibi durumlara ise devlet müdahale etmektedir. Devleti bir anlamda kentsel mekânda dengeleyici unsur olarak görmüĢtür ( Akt. Bal, 2011: 230).

Yukarıda yer alan görüĢlerin kısa bir özeti yapılacak olursa, mekân kavramı insanın var oluĢuyla birlikte kendisine yer bulmuĢtur. Her toplumda mekâna yüklenilen anlam farklı olsa da esas itibariye bakıldığı zaman insanların değer yargılarıyla Ģekillendiği görülmüĢtür. Kentsel mekânın üretimi, geliĢtirilmesi ve dönüĢümünde; birikim süreci, sermaye, üretimin örgütlenmesi ve devlet önemli rol oynamaktadır.