• Sonuç bulunamadı

2.6. Yapılandırmacılık Modelleri

2.6.3. Sosyal Yapılandırmacılık

Yapılandırmacılık; öğrenenin, geçmiş bilgileri ile yeni bilgisi arasında bağ kurarak anlamı yapılandırdığı üzerine odaklanan öğrenen merkezli bir öğrenme anlayışıdır (Henson, 2003). Bu anlayış, literatürde çeşitli başlıklar altında toplanır. Bunlardan bilişsel, radikal ve sosyal yapılandırmacılık en yaygın olanlarıdır. Piaget’nin fikirlerinin öncülüğünde ilerleyen bilişsel yapılandırmacılık ve Glasersfeld’in geliştirdiği radikal yapılandırmacılık, öğrenme surecini açıklarken günlük yaşamdaki bireysel deneyimler ve bu deneyimden ne anlaşıldığına odaklanır. Vygotsky’nin görüşlerini temel alan sosyal yapılandırmacılık ise kültürel ve sosyal olarak düzenlenmiş etkinliklerle bilgiyi yapılandırma arasında bağlantı kurmayı esas alır (Fer, 2009). Sosyal yapılandırmacılara göre bilgi, sosyal grubun ortak kararıyla oluşturulur. Sosyal bağlamda anlam yapılandırılırken de bireyler; oluşturdukları anlamı paylaşarak diğer bireylerin düşünüşlerini etkiler, kendileri de bu bireylerden etkilenir (Fer & Cırık, 2007).

Birey, yaşamının büyük bölümünü sosyal bir topluluk içinde geçirmekte ve yaşamı süresince bu toplulukla etkileşimde bulunarak bilgi alışverişi yapmaktadır. Buna bağlı olarak; yaşamında sahip olduğu birçok deneyim ve fikir, sosyal topluluk içerisindeki etkileşimlerine bağlı olarak şekillenmektedir. Sosyal yapılandırmacılık (social constructivism), sosyalleşme sürecinde eğitimin önemini vurgular ve bireysel gelişimin sosyal gelişim ile elde edileceğine inanır. Bireyler bilgiyi çevreyle etkileşerek yapılandırır ve süreç içinde hem çevre hem de birey değişir. Okullar; okuma, yazma matematik gibi konu alanlarının, kültürel araçlar olarak kullanıldığı sosyokültürel ortamlardır (Abdal-Haqq, 1998). Sosyo-kültürel oluşturmacı yaklaşımın kurucusu olarak, Vygotsky görülmektedir. Vygotsky de, Piaget’in görüşlerinin bir çok yönüne katılmaktadır. Ancak Piaget, çalışmasının merkezine, bireylerin bilişsel yapılarının aydınlatılmasını almışken, sosyal etkileşimin öğrenmeye olan etkisini incelememiştir. Vygotsky, kültürel ve sosyal etkileri vurgulayarak, bilişsel gelişimde bireylerin diğer insanlarla etkileşimlerinin etkili olduğunu belirtmiştir. Birey ve toplum arasındaki ilişki, sosyal etkileşim, dil ve kültürün öğrenme üzerindeki etkisi Vygotsky’nin çalışmasının odak noktaları olmuştur (Fosnot, 1996: 18-26; Rice & Wilson, 1999: 28-33). Vygotsky’ye göre; kültür içerisinde kazanılmış olan deneyimler, çocuğun gelişimini önemli oranda etkilemektedir. Vygotsky, kültürel deneyimlerin kazanımının, dilin, sembollerin ve kavramların, çocuğun zihinsel gelişiminin içeriğini oluşturduğunu vurgulamıştır (Arievitch & Stetsenko, 2000).

Bilişsel yapılandırmacılığın öğrenmede bireyselliğine karşılık Vygotsky’nin yapılandırmacılığında bilginin zihinde inşasında, bireyin içinde bulunduğu toplum da en az birey kadar etkilidir. Piaget’nin bilişsel yapılandırmacılığını, bilgi ve anlam oluşturmada daha çok birey ön plana çıkardığı ve toplumsal süreçlerin etkisine az yer verdiği gerekçesiyle eleştiren L. S. Vygotsky, toplumsal süreçlere gönderme yapan yeni bir kuram oluşturur (Aydın, 2007: 16). Vygotsky’ye göre, insanlar problemleri çözerken yeni stratejileri keşfetmek için dil becerilerini kullanmakta ve başka insanların fikirlerini edinmektedirler (Yurdakul,2010: 44). Vygotsky, öğrenmede sosyal etkileşimin önemini vurgulamış ve eğitim literatürüne yakınsal gelişim alanı (zone of proximal development) kavramını kazandırmıştır. Vygotsky’ye göre,

yakınsal gelişim alanı bireyin bağımsız problem çözme yoluyla sağlanan gerçek gelişim seviyesi ile kendisinden daha büyük ve daha yetenekli bir kişinin rehberliğinde ya da işbirliği yoluyla sağlanan potansiyel gelişim seviyesi arasındaki mesafedir. Bu kavram ile “etkili öğrenme çocuğun bir öğretmenden, uzmandan ya da kendisinden daha yetenekli bir arkadaşından yardım alması halinde gerçekleşir.” fikrini ileri sürmüştür (Vygotsky, 1978, Akt. Çakır, 2009: 19). Vygotsky, araştırmalarında, şu anda “işbirliğine dayalı öğrenme” olarak bilinen çalışma sistemini kullanmıştır. Bu sistem içerisinde, her öğrenme grubunun, birbirleriyle işbirliği içinde olmalarını desteklemiştir. Öğrenenlerle yapmış olduğu çalışmalarda; öğrenenlerin, küçük gruplar halinde çalışarak problemleri çözerken birbirleri ile yardımlaştıklarını; dolayısıyla problemin çözümünü hem daha kolay, hem de daha çabuk gerçekleştirdiklerini gözlemlemiştir. Problem çözmeyi öğrenmenin,işaretleri ve sembolleri öğrenmede olduğu gibi, sosyal bağlam içerisinde meydana geldiğini belirtmiştir (Gredler, 2001: 305; Henson, 2003: 5-12; Richardson, 1997: 7-8). Vygotsky, bireyin bilgiyi yapılandırması ve özümlemesi sürecinde birey üzerine odaklanmak yerine, sosyal çevrenin öneminin vurgulanması gerektiği düşüncesini ortaya koymuş; sosyal çevre içerisindeki öğrenme sürecinde hem bireyin kendisinde hem de içinde bulunduğu çevrede değişiklikler meydana geldiğini ifade etmiştir (Richardson, 1997: 8).

Özden (2003: 62), sosyal yapılandırmacı yaklaşımın aşağıdaki görüşleri savunduğunu belirtir:

• Öğrenme ve gelişim, sosyal bir etkileşimdir.

• Öğretmen, öğrencinin öğrenme sürecinde kolaylaştırıcı bir rol oynar.

• Öğrencilerin birbirleriyle çalışmaları ve etkileşimleri sağlanmalıdır çünkü öğrenci, kazandığı yeni bilgiyi tartışarak benimser.

Öğretmenlerin ve yetişkinlerin, öğrenenlerin uygun deneyimleri yaşamasında ve öğrenmenin gerçekleştirilmesinde, ne türden görevleri yerine getirmeleri gerektiği açıklanmalıdır. Vygotsky’ye göre; öğretmenlerin ve diğer yetişkinlerin asıl görevi dışsal denetimi giderek azaltarak çocuğun içsel denetimini beslemek ve kendi kendini düzenlemesini desteklemektir. Yetişkinin, çocuğun bilgiyi içselleştirmesine

ve kazanmasına yardım edebilmesi için iki noktayı belirlemesi gerekir: Birincisi; çocuğun, herhangi bir yetişkinin yardımı olmaksızın, bağımsız olarak, kendi kendine sağlayabileceği gelişim düzeyini belirlemektir. İkincisi ise; çocuğun, bir yetişkinin rehberliğinde çalıştığında gösterebileceği potansiyel gelişim düzeyini belirlemektir. Bu iki düzey arasındaki fark, çocuğun “yakınsal gelişim alan”ıdır (Senemoğlu,2002, s.63-64). Vygotsky, yakınsal gelişim alanını keşfetmekle, çocuğun bireysel olarak ulaşabileceği başarı ile bir başkasının yardımıyla ulaşabileceği başarı arasındaki ilişkiyi ortaya koymuştur (Chaiklin, 2003: s.50; Newmaan & Holzman, 1993: s.56). Bu bakış açısından; yakınsal gelişim alanı, hem teorik hem de deneysel bir keşiftir. Eğer çocuk gelişiminde nedensel dinamikleri anlayabilirsek, bireyin mevcut gelişimini değerlendirebilir ve onun bu süreçte nelere gereksinim duyduğunu belirleyebiliriz (Chaiklin, 2003: 50-51).

Şekil 2.1. Yakınsal Gelişim Alanı (Özden, 2003: s.61)

YARDIM ALARAK ÇÖZÜLEBİLECEK PROBLEMLER YARDIMSIZ ÇÖZÜLEMEYECEK PROBLEMLER YARDIM ALMADAN ÇÖZÜLEBİLECEK PROBLEMLER PROBLE M ÇÖZ ME ARTAR

Yakınsal gelişim alanı genellikle, öğrenme potansiyelinin bireysel alanı olarak tanımlanmaktadır. Bireyde var olan öğrenme gücü, yetişkin birisinin yönlendirmesiyle daha da geliştirilebilmektedir. Çocuğun kendinden daha bilgili birisiyle etkileşim içerisinde bulunması, onun tek başına ortaya koyacağı performanstan daha fazlasını ortaya koymasını sağlar (Tudge, 1990: 156-157; Zuckerman, 2003: 181). Ancak burada çocuğun yakınsal gelişim alanının düzeyi önemlidir. Çocuk, yakınsal gelişim alanının üzerindeki görevlerde, kendisine yardım edilse bile başarılı olamayacaktır. Bu çocuğun olgunlaşması ile bağlantılı; yani gelişim potansiyeli ile sınırlıdır. Vygotsky bu durumu şöyle bir örnekle açıklamaktadır: Eğer ben satranç oynayabilecek olgunluğa erişmemişsem, bir satranç ustası, satranç maçının nasıl yapılacağını gösterse de satranç maçı yapamayacağımdır. Çünkü satranç oynayabilecek olgunluğa erişmemişimdir (Newmaan & Holzman, 1993: 56).

Vygotsky’ye göre; öğretmen, öğrenmenin gerçekleştirilmesinde önemli bir role sahiptir. Yetenekli öğretmen, günlük ders programı ne olursa olsun, çocuğun mevcut problemlerin üstesinden gelmesini sağlamak için ona yardımcı olur. Yakınsal gelişim alanı kavramı, nitelikli yardımın önemi üzerine odaklanmaktadır (Arievitch & Stetsenko, 2000; Chaiklin, 2003: 42-43). Öğretim, çocuğun yakınsal gelişim alanını etkili olarak kullanmasını sağlamalıdır. Gelişimin tam olarak sağlanabilmesi için çocuğun, sistematik olarak, daha karmaşık durumlara yönlendirilmesi gerekmektedir (Senemoğlu, 2002: 64). Vygotsky; yetenekli öğrenenlerin, arkadaşlarının gelişimine yetişkinler kadar yardımcı olabileceğini belirtmiştir (Tudge, 1990: 155). İşbirliği içerisinde çalışan çocuklar, bir diğerinin yakınsal gelişim alanını destekleyebilmektedirler (Newmaan & Holzman, 1993: 77). Ancak çocuğun etkileşimde bulunduğu kişi daha az yetenekliyse bu etkileşimin sonucunda çocukta gerileme olabilir (Tudge, 1990: 158).

Vygotsky Toplumsal Yapılandırmacılık kuramında bilişsel gelişimi üç temel kavramla özetle şöyle açıklamaktadır:

·İçselleştirme Kavramı (The Concept of Internalization): Bu kavram, gözlenen sosyal ortamdaki bilginin emilmesi ya da kazanılması anlamında kullanılmaktadır. Vygotsky’ye göre, bilgi ve becerilerin kazanılması ve öğrenilmesi;

problem çözme sırasında sembolleri kullanma eğilimiyle ve sosyal etkileşim yoluyla gerçekleşmektedir. Ayrıca Vygotsky, düşünce ve dilin birbiriyle yakından ilişkili olduğunu; bu bağlamda dil gelişiminin, karmaşık fikirlerin içselleştirilmesi için gerekli olduğunu düşünmektedir.

·Yakınsal Gelişim Alanı-(YGA) (The Zone of Proximal Development): Vygotsky’nin öğrenme ve bilişsel gelişimde sosyal etkileşim vurgusu YGA ile açıklığa kavuşur. Vygotsky, bireyin manipüle edilmiş yaşantılarla öğrenemeyeceğini, buna karşın öğrenmenin sosyal olarak oluşturulabileceğini ileri sürmektedir. YGA, bir çocuğun kendi başına ulaşabileceği performans düzeyi ile bir uzmanın rehberliğinde ulaşabileceği performans düzeyi arasındaki aralık olarak değerlendirilmektedir. YGA, öğrenmenin oluştuğu yer ya da alandır. içselleştirme ise bu alandaki öğrenme işlemini tanımlar. Öğretmen ve akran dayanışması, öğrenene YGA içinde bilgilendirme sağlayarak zihinsel yardım etmektedir.

·Destekleyici (Scaffolding):

Bir öğretmen ya da aile tarafından genellikle ortam aracılığıyla sağlanan yardım ve desteği açıklamaktadır. YGA içinde öğrenene nasıl yardım ve destek sağlanacağını betimlemektedir (Yurdakul,2010: 45).

Benzer Belgeler