• Sonuç bulunamadı

“Yapılandırmacılık”, İngilizce “constructivism” sözcüğünün karşılığıdır (Demirel, 2001, s.133). Ayrıca İngilizce “structuralism”, Fransızca “structuralisme”, Almanca “strukturalismus” terimlerinin Türkçe karşılığı olarak da “yapısalcılık” sözcüğü kullanılmaktadır (Oğuzkan,1993:158).Yine “oluşturmacılık”, “kurmacılık”, “bütünleştiricilik”, “yapılandırıcı öğrenme”, “yapısalcı öğrenme”, “oluşumcu yaklaşım” gibi kelime ve kavramlarla ‘yapılandırmacılık’ ifade edilmektedir. Yapılandırmacılık terimi, bilginin öğrenci tarafından yapılandırılmasını anlatır. Yani bireyler bilgiyi aynen almaz, kendi bilgilerini yeniden oluştururlar. Birey tarafından oluşturulan bilgi, kişinin öğrendiğinden ve anladığından daha çoktur (Özden, 2003; Yaşar, 1998; Paavola ve Lakkala, 2004; Koç, 2007).

Yapılandırmacılık, Demirel (2005: 233) ve Açıkgöz’ün (2004: 60) belirttiği gibi aslında bir eğitim kuramı olarak ortaya çıkmamış, bilme ve bilgiye ilişkin bir kuram olarak doğmuştur. Ancak günümüzde, bireyin zihninin işleyişini açıklamadaki gücü ve modern dünyada benimsenip öne çıkarılan değerlerle uyuşması sayesinde aile sağaltımından eğitime birçok alanda benimsenen bir teori haline gelmiştir. Bu teorinin özü; bilginin, bireyin zihninde ve bireysel özelliklerine göre anlamlandırıldığı, yapılandırıldığıdır.

Yapılandırmacılık, bilginin birey tarafından duyular vasıtasıyla edilgin olarak alınmadığını, tam tersine öğrenenler tarafından yapılandırıldığını, üretildiğini öne süren bir öğrenme kuramıdır (Açıkgöz 2005, s.60-61). Yapılandırmacı eğitimin en önemli özelliği, öğrenenin bilgiyi yapılandırmasına, oluşturmasına, yorumlamasına ve geliştirmesine fırsat vermesidir. Alışılmış yöntemde öğretmen bilgiyi verebilir ya da öğrenenler bilgiyi kitaplardan veya başka kaynaklardan edinebilirler. Ama bilgiyi algılamak, bilgiyi yapılandırmak ile eş anlamlı değildir Öğrenen, yeni bir bilgi ile karşılaştığında, dünyayı tanımlama ve açık ama niçin önceden oluşturduğu kurallarını kullanır veya algıladığı bilgiyi açıklamak için yeni kurallar oluşturur (Brooks ve Brooks, 1993: 9). Başka bir ifadeyle ‘Bilen gerçeği kendi yaşantılarına ve çevreyle etkileşimine dayalı olarak yaratır.’Yapılandırmacılığa göre bilgiyi yapılandırma gereksinimi, bireyin çevresiyle etkileşimi sırasında geçirdiği yaşantılardan anlam çıkarmaya çalışırken ortaya çıkar(Sabancı.2008: 31). Önceki bilgiler ve yaşantılar yeni öğrenmeler için temeldir. Yeni bilgi, eski bilgi ile bütünleştiği zaman anlamlı duruma gelir. Bu bütünleşmenin gerçekleşmediği durumlar, bireyin zihninde bir bilgi yığılmasına neden olmak dışında bir işleve sahip olmayacaktır. Bunun için de amaç; bilgi aktarmak değil, öğrencinin deneyimleriyle yeni bilgileri buluşturarak, öğrencinin bilgiyi anlamlandıracağı bir süreç hazırlamak olmalıdır (Airaisan ve Walsh, 1997: 19). Nesnel anlayışın savunduğu bicimde bilginin ve gerçekliğin nesnel, mutlak bir değerinin olacağı görüşünün tam karşısında yer alan öznel anlayış, gerçeği bilmenin tek tip yolunun olamayacağı görüşünden yola çıkar. Nesnel anlayışta var olan bilgiyi olduğu gibi alması öngörülen, birer alıcı konumunda kalan öğrenciler; öznel anlayış çerçevesinde yer alan epistemoloji içinde, önceki deneyimleriyle etkileşimleri sonucunda, bilgiyi aktif olarak yapılandırırlar (Fer & Cırık, 2007: 46-47).

Öznel anlayışa göre bilgi ve gerçek, bireyin zihninin dışında değil, içindedir Çünkü anlam birey tarafından yapılandırılır. İnsan zihni, dış dünyadan gelen tüm girdileri uyarlama yeteneğine sahiptir. Bu uyarlamayı, bireysel deneyimlerine ve inançlarına göre yapar. Öznel anlayış ontolojik gerçeğe değil, oluşturulan gerçeğe odaklanır. Eğer birey, bilgiyi anlamlandırabiliyor ve yaşamında kullanabiliyorsa öğrenmenin gerçekleştiği söylenebilir. Buradan hareketle öznel anlayış, dünya

üzerinde kesin gerçekliklerin bulunmadığı, bireylerin var olan bilgiyi pasif olarak almadıkları, bilgiyi önceki deneyimleri ve çevreleri ile etkileşimleri sonucunda aktif olarak kendilerinin yapılandırdıkları düşüncesi üstüne kuruludur. Bu bağlamda oznel anlayış, birey tarafından algılanmayan bilginin o birey için var olamayacağını, bireylerin öğrendiklerini yansıtmasının da, tamamen bireyin kendisine özgü olduğu fikri üstüne kuruludur (Fer ve Cırık, 2007: 49-50). Öznel öğrenme kuramları içinde en çok on plana çıkan yaklaşım ise yapılandırmacılıktır. Yapılandırmacılığın öğrenmeye ilişkin iki temel varsayımı vardır (Matthews,1992).

1. Birey bilgi bilişi tarafından etkin şekilde biçimlendirilir, edilgen bir şekilde dış dünyadan alınmaz.

2. Öğrenme birisinin zihnindeki dünyadan bağımsız bir keşif süreci değil, onun zihinsel dünyasını düzenlemeye dönük bir uyarlama sürecidir.

Yapılandırmacı öğrenmede temel alınanlar aşağıdaki gibi özetlenebilir; (Bruce A. ve ark., 1998: 10)

1. Bilgiyi araştırma yorumlama ve analiz etme. 2. Bilgiyi ve düşündürme sürecini geliştirme.

3. Geçmişteki yaşantılarla yeni yaşantıları bütünleştirme “Yapılandırmacı öğrenmenin amacı; (Atabay, 2006:11). - Bilimsel düşünceyi öğretmek,

- Problem çözme becerisini kazandırmak, - Neden-sonuç ilişkisi kurmayı öğretmek, - Kendilerini yenilemeyi öğretmek, - Toplumsal bilinç kazandırmak, - İletişim becerisini kazandırmak,

- Akıl, bilgi, teknoloji üretebilmeyi sağlamak, - Yönetici ve girişimci insan olmayı öğretmek, - Sosyal becerileri geliştirmektir.”

Öğrenenin etkin rol aldığı yapılandırmacı öğrenmede sadece okumak ve dinlemek yerine tartışma, fikirleri savunma, hipotez kurma, sorgulama ve fikirler paylaşma gibi öğrenme sürecine etkin katılım yoluyla öğrenme gerçekleştirir. Bireylerin etkileşimi önemlidir. Öğrenenler, bilgiyi olduğu gibi kabul etmezler, bilgiyi yaratır ya da tekrar keşfederler (Perkins, 1999: 7).

Yapılandırmacılık yaklaşımı bir ses kayıt cihazı ile daha iyi anlaşılabilir. Ses kayıt cihazı sesleri kaydeder ve gerektiğinde bu sesleri çıkarır. Yapılandırmacılığa göre öğrenciler bir ses kayıt cihazı gibi algılanamaz. Onlar bilgileri depolamaktan çok bilgiyi deneyimleri vasıtasıyla değiştirir ve öğrenmeleri için gerekli olan bilgiyi kendileri oluşturur. Öğretmenin görevi, deneyimlerine ve problem çözmeye dayanarak öğrenmeye çalışan öğrencilerin çabasına aktif öğrenme çevresini oluşturarak destek olmaktır. Bu destek; öğrencinin bilgiyi aramasına, kararlar vermesine, eleştirel düşünmesine, öğrendiklerini yeni durumlara uygulamasına olanak sağlamalıdır (Doğanay ve Tok, 2007: 216-217).

Yapılandırmacılıkta kazanılan her bilgi bir sonraki bilgiyi yapılandırmaya zemin hazırlar. Çünkü yeni bilgiler önceden yapılanmış bilgiler üzerine inşa edilir. Böylece yapılandırmacı öğrenme var olanlarla, yeni olan öğrenmeler arasında bağ kurma ve her yeni bilgiyi var olanlarla bütünleştirme sürecidir. Ancak bu süreç sadece bilgilerin üst üste yığılması olarak algılanmamalıdır. Birey bilgiyi gerçekten yapılandırmışsa kendi yorumunu yapacak ve bilgiyi temelden kuracaktır. Yapılandırmacılık bilginin biriktirilmesi ve ezberlenmesi değil, düşünme ve analiz etme ile ilgilidir (Keskinkılıç ve Keskinkılıç, 2005: 70). Yapılandırmacılık öğrenciye bilginin ne zaman ve nerede kullanılacağını kazandırır. Öğrenciler var olan bilgiyle yeni bilgileri karşılaştırarak bilgilerini yeniler, değiştirir ve bilgilerine yeni bilgiler ekler (Şimşek, 2002: 128).

Kısaca yapılandırmacılık; yeni karşılaştığımız bilgileri önceki bilgilerimizle ilişkilendirerek öğrenmek, böylece daha önceden bildiğimiz konulara bağlı olarak yeni öğrenmeler oluşturmaktır (Thomas M. ve ark.2005).

Yapılandırmacılık, gerçeğin dış dünyada, bilenden ayrı olarak durduğu, bilginin doğru olması için gerçeğe uygun olması ve gerçeği yansıtması gerektiği gibi düşünceleri reddeder. Ancak bu, kuşkuculukta olduğu gibi; doğrunun olmadığı ya da

kendimiz dışında gerçeğin olmadığı anlamında değildir. Aksine, gerçek vardır, ancak gerçeğe yaşantılarımız ölçüsünde ulaşabiliriz (Von Glasersfeld, 1998: 23). Yaşantılar sonucu sahip olunan bilgiler, bir yandan yeni öğrenilenleri etkilerken, diğer yandan kendileri de yapılandırma sürecinden etkilenirler. Yeni öğrenilenler, önceden bilinenlerle uyumlu ise, yeni bilgiler özümsenir; değilse şu üç olasılıktan biri ortaya çıkar (Appleton ve Asoko, 1996 Akt. Açıkgöz, 2004: 62):

1. Öğrenci ilk olarak, var olan bilgilerinin yetersiz olduğunu ve yeniden yapılandırılması gerektiğini düşünebilir.

2. Öğrenci, var olan düşünceleri yeniden yapılandırmaz, doğru yanıtı bekler. Otorite tarafından verilen yanıt ezberlenir, benzer bağlamlarda hatırlanır ancak değişik bağlamlarda hatırlanmaz.

3. Bu olasılıkların hiçbiri gerçekleşmez. Öğrenci hiç çaba göstermez ve öğrenme gerçekleşmez.

Okullardaki başarısızlıkların en önemli nedenleri, son iki durumun gerçekleşiyor olmasıdır. Yapılandırmacı yaklaşımlar arasındaki farklılıklara rağmen, onların üç temel varsayımı vurguladıkları anlaşılmaktadır.

1. Bilgi, pasif olarak ya da kişisel bir katkıda bulunma olmaksızın inşa edilemez.

2. Anlama, adaptasyon sonucu ortaya çıkar; kişi kendi tecrübeleri, bilgi ve birikimleriyle tartışılan konu arasında uyumlandırma sağlayarak ele alınan konuyu anlar.

3. Bilgi, etkileşim sonucu oluşturulur; kullanılan dil ve içinde bulunulan sosyal yapı bu etkileşimde önemli rol oynar (Durmuş, 2001: 35).

Bu noktada, davranışçı kuramı temele alan geleneksel yaklaşım ile bilişsel kuramdan beslenen yapılandırmacı yaklaşım arasındaki farkların gösterilmesi faydalı olacaktır. İki yaklaşım arasındaki temel farklılıklar Tablo 2,1’de gösterilmiştir. ( Özden, 2003: 64).

Tablo 2.1 Geleneksel ve Yapılandırmacı Yaklaşımlardaki Eğitim Durumları GELENEKSEL

YAKLAŞIM EĞİTİM DURUMLARI

YAPILANDIRMACI YAKLAŞIM

Öğretmen Konunun belirlenmesi Öğrenci

Yok Konunun uygunluğunun belirlenmesi Var

Öğretmen Soruların sorulması Öğrenci

Öğretmen Kaynakların bulunması Öğrenci

Öğretmen Kaynakların belirlenmesi Öğrenci

Öğretmen Gerekli insan kaynakları ile bağlantı

kurulması Öğrenci

Öğretmen Araştırmaların ve etkinliklerin planlanması Öğrenci

Yok

Değişik değerlendirme tekniklerinin kullanılması Var

Yok

Var

Yok Öğrencilerin kendilerini değerlendirmesi Var

Yok Kavram ve becerileri yeni durumlara uygulanması Var

Yok Öğrencilerin sorumluluk üstlenmesi Var

Yok

Bilimsel kavram ve ilkelerin ihtiyaç duyuldukça ortaya

çıkarılması

Var

Yok Öğrenmenin okul ortamının dışına taşınması Var

Kaynak: Yager, 2000; bulunduğu eser: Özden, 2003: 64.

Tablo 2.1’den anlaşılacağı üzere, geleneksel yaklaşımda öğretmenin yapması beklenen; konunun belirlenmesi, soruların sorulması, kaynakların belirlenmesi ve bulunması, gerekli insan kaynaklarıyla bağlantı kurulması, araştırma ve etkinliklerin planlanması davranışlarını yapılandırmacı yaklaşımda öğrenci yapmakta ve bu yollarla öğrenci, eğitim ortamında aktif olabilmektedir. Ayrıca; konu uygunluğunun belirlenmesi, değişik değerlendirme tekniklerinin kullanılması, öğrencilerin kendilerini değerlendirmesi, kavram ve becerilerin yeni durumlara uygulanması, öğrencilerin sorumluluk üstlenmesi, bilimsel kavram ve ilkelerin ihtiyaç duyuldukça ortaya çıkarılması ve öğrenmenin okul dışına taşınması, geleneksel yaklaşımda yer almamakta ama yapılandırmacı yaklaşımda yer almakta ve önem taşımaktadır.

Yapılandırmacı öğrenmede amaç, öğrenenlerin önceden belli bir hiyerarşiye göre belirlenmiş hedeflere ulaşmalarına yardımcı olmak değil, öğrenenlerin bilgiyi zihinsel olarak anlamlandırmaları için öğrenme fırsatları sağlamaktır (Wilson ve Brent, 1997: 208). Bu anlamda yapılandırmacı yaklaşımın farklılığı, öğretmenlerin ve yöneticilerin yapılandırmacı eğitim programına adaptelerini güçleştirmektedir. Çünkü hedeflerin tespitinde, bugüne kadar öğrencinin söz hakkı olmamakla beraber öğrenciye bu süreçte ilk kez rol verilmesi, uygulamada özellikle öğretmenler ve yöneticiler için bazı uyum sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Yapılandırmacı yaklaşımın, geleneksel yaklaşıma göre en önemli farklarından birisi; insanın düşünme yeteneğine sahip bir varlık olduğu göz önüne alındığında, zihinsel süreçlerin ve zihinsel becerilerin öğretim sürecine dâhil edilmesidir. Yapılandırmacı yaklaşım, bilginin yapılandırıldığını ve öğretmen tarafından aktarılan bilginin, bireyin zihninde yeni anlamlar oluşturmayacağını kabul eder. Öğrenme konusunda davranışçı geleneksel yaklaşım ile yapılandırmacı yaklaşımın ayrıldığı temel noktalar şöyle karşılaştırılabilir (Özden,2003: 55-56).

GELENEKSEL DAVRANIŞÇI

YAKLAŞIM YAPILANDIRMACI YAKLAŞIM

Bilgi bireylerin dışındadır, nesneldir. Öğretmenlerden, öğrencilere transfer edilebilir

Bilgi kişisel anlama sahiptir, özneldir. öğrencilerin kendileri tarafından oluşturulur.

Öğrenciler duydukları ve okuduklarını öğrenirler.

Öğrenciler kendi bilgilerini oluştururlar. Duyduklarını ve okuduklarını önceki öğrenmelerine ve alışkanlıklarına dayalı olarak yorumlarlar. Öğrenme öğrencilerin öğretilenleri tekrar etmelerine bağlıdır.

Öğrenme daha çok öğretmenin iyi anlatmasına bağlıdır.

Öğrenme öğrencilerin kavramsal anlamayı gösterebilmelerine bağlıdır

Benzer Belgeler