• Sonuç bulunamadı

Sosyal Medya Kullanımının Verilen Değerler Eğitimini Olumsuz Etkilediğine Dair

3.6. Sosyal Hayatta Karşılaşılan Ahlaki ve Diğer Problemlerin Çözümü ve Okulda Verilen

3.6.2. Sosyal Medya Kullanımının Verilen Değerler Eğitimini Olumsuz Etkilediğine Dair

Modern hayatın insanlara getirdiği çok sayıda olumsuzluk vardır. Artan şiddet olayları ve terör saldırılarının yanında yalnızlığa itilen, her şeyi maddiyat olarak görüp bir türlü mutluluğu yakalayamayan insanların sayısı hızla artmaktadır. Öner’e göre modern dünyada medya, bundan önceki toplumların kitlesel tören alanları işlevini görmektedir. Bu şekilde küresel ve kültürel değerler tıpkı mallar gibi ülkeler arası dolaşıma girmektedir (Öner, 2007, s.170). Olumlu etkilerinden çok olumsuz etkilerini gördüğümüz sosyal medya kullanımı özellikle gençler arasında hızla yayılmakta ve kültürel değerlerimizi eritmektedir. Bu açıdan değerler eğitimi birlik ve beraberliği sağlayarak insanı bencil anlayıştan kurtaracak yegane güçtür. Katılımcı öğretmenlerimiz bu konudaki endişelerini şu şekilde ifade etmişlerdir:

“Kısmen katılıyorum ama büyük bir çoğunluğuyla okuldaki değerler eğitimiyle hallolmayacak problemler var çünkü okul dışında gördükleri örnekler günümüzde özellikle çok da iyi örnekler değil. Örneğin sosyal medya fenomenleri, televizyon dizilerindeki karakterler, oynadıkları bilgisayar oyunları tamamen kötü örnekler içeriyor diyebiliriz. Ve bu kötü örnekleri biz ne kadar engellemeye çalışsak da büyük bir çoğunluğunun yaptığı ve uyguladığı şeyler olduğu için çocukların vazgeçmelerini çok da sağlayamıyoruz öğrencilerimizin. Ve bu sebeple sadece okulda verilen eğitimle değerler eğitimin kazanılmasını çok da mümkün olduğunu düşünmüyorum”. (K.4,33)

“Sosyal hayatta karşılaşılan ahlaki ve diğer problemlerin çözümü okulda verilen değerler eğitimi ile mümkündür ancak gençlerimizin zihnini meşgul eden o kadar çok uyarıcı var ki gerçekten bizim zamanımıza göre işleri zor. Veya bizim eğitimciler olarak bizlerin işi zor. Günlerinin büyük bir çoğunluğunu ekran karşısında geçiriyorlar. Aileler onları takip etmekte ve teknolojiye ayak uydurmakta zorlanınca gençler de bunu fırsat olarak düşünüyor. Şiddet ve cinsel içerikli videolara ulaşmak çok kolay artık. Beni asıl korkutan bunları izlerken rahatsız olmamaları ve bu tür olayların toplumda sıradanlaşmaya başlaması.” (K.6, 30)

"Tek başına okulda verilen eğitimin yeterli olmayacağı açıktır. Çünkü okul dediğimiz kavram son 2-3 yıl içinde çok büyük değişimler geçirdi. Belki

başladığında çocukların hayatının yüzde altmışını yetmişini kapsayan bir şeyken okul, öğretmen dersler, ödevler.. şu anda o kadar değil. Zaman olarak aynı. Okul öğrencinin hayatında zaman olarak aynı şeyi kapsıyor ama etki olarak aynı şeyi kapsamıyor artık. Bunun tabi sebepleri var. Başta sosyal medya olmak üzere. Sosyal medya öğrencilerin okuldayken bile kullanmaktan vazgeçmedikleri bir şey olduğu için, bazen bizim yaratmaya çalıştığımız etkinin önüne geçebiliyor. Bu ciddi bir sıkıntı. Ülkeyi yöneten insanlardan en tepedeki insanlardan en aşağıya kadar yani mahalledeki esnafa kadar. Sokakta genç insanların arasında yürüyen sıradan, o çocuklarla bir tanışıklığı, bağı olmayan insanların hal ve hareketlerine kadar her şey, o değerlerin yerleşmesine veya yerleşmemesine hizmet edebiliyor. Toplum peki bunun farkında mı? Kısmen farkında tabi. Çünkü herkesin çocuğu var. Herkes çocuğunda olumsuz davranışların yerleşmesini hiç kimse istemiyor. Herkes olumlu davranışların yerleşmesini istiyor. Belli bir yaşın üzerindeki herkes tüm hareketlerin gençler tarafından kopya edildiğini, alındığını rol model olarak kendisinin görüldüğünün herkes farkındadır. Yani bunun belki bilimsel olarak açıklaması yoktur ama bunun böyle olduğu bilinmektedir. Bizim toplumumuz bunu bilmektedir. Okulun bu anlamda daha yetersiz olması, toplumun tamamlayıcı etkisinin tam olarak yerine getirememesinden ya da tamamlayıcı görevini tam olarak yerine getirememesinden kaynaklanıyor. Çünkü insanlardan şöyle sözler duyuyoruz; bu nasıl lise öğrencisi? Size okulda ne öğretiyorlar? Size okulda sadece ders mi anlatıyorlar? Hiç başka bir davranış kazandırmıyorlar mı? gibi şeyler duyarız. Hatta bunları bazen öğretmenlerin olduğu ortamlarda söylerler. Her ne kadar oradaki bulunan öğrenciyi doğrudan hedef almasa da bu sözler genel olarak okulların yetersizliğine vurgu yapmakta. Ama televizyonların sosyal medyanın sıradan insanların işini, görevini yapmadığı bir durumda okulun tek başına bu etkiyi oluşturması çok zor olur. Çünkü çocuğun hayatında liseden sonra aslında okul diye bir şey olmuyor. Çünkü üniversite hayatı bizim anladığımız anlamda artık yetişkin bir insanın eğitim gördüğü yer. Yani artık oradaki çocuklara, daha doğrusu gençlere bir şeyler kazandırmak çok çok zor oluyor. Bu konuda belki de son fırsat lise hayatıdır. Evet lise hayatında öğrenilen, okunan şeyle, görülen hareketler, öğretmenlerin tavır ve davranışları, idarecilerin tavır ve davranışları muhakkak ki öğrencilerin hayatında çok büyük etkiler bırakıyor. Bunu inkar edemeyiz”. (E.1,37)

Teknolojik gelişmeler, insanlığı yalnızlığa sürüklemektedir. Tanrıverdi ve Sağır’a göre sosyal medyanın gençleri sanal dünyaya yöneltmesine ve kişilik yapılarını olumsuz etkilemeye de zemin hazırladığı yapılan araştırmalarla ortaya çıkmıştır. Örneğin, ABD’deki Michigan Üniversitesi’ndeki araştırmalar, Facebook'un sosyalleşme ihtiyacını karşıladığını ancak, kullanıcıların mutluluğunu olumsuz yönde etkilediğini ve hayattan tatmin derecesinin ve mutluluğun azaldığını kanıtlamaktadır (Tanrıverdi & Sağır, 2014, s.782). Ayrıca sosyal medya yüz yüze samimi iletişim imkanlarını kısıtlamaktadır. Sanal dünyada, ekranların karşısındaki insanlar gerçeklikten uzaklaşarak birbirleriyle samimi iletişimlerini kaybetmekte, özellikle ailede başlayan bu yozlaşma insanların birbirlerine hatta kendine tahammüllerini azaltarak daha saygısız, hoşgörüsüz bir dünya haline getirmektedir. Bu açıdan değer eğitimi her açıdan huzur ve mutluluğu sağlayacak bir sistem olarak insanlara kazandırılmalıdır.

3.6.3. Değerler Eğitimi İçin Okul, Aile ve Çevre İşbirliğinin Gerektiğine