• Sonuç bulunamadı

Okullarda Verilen Değerler Eğitimi İle Ailedeki Değerlerin Çatışması

1.2. Değerler Eğitimi Uygulamalarında Karşılaşılan Sorunlar ve Çözümlerine Dair

3.2.1. Okullarda Verilen Değerler Eğitimi İle Ailedeki Değerlerin Çatışması

Katılımcı öğretmenlerimiz genel olarak değerler eğitiminin ilk olarak ailede başladığını, daha sonra sorumluluğun bir kısmının öğretmen ve okullara geçtiğini ifade etmişlerdir. Bu konudaki sorumluluğu aile, okul ve çevre paylaşmalıdır. Böylece sadece okulda değil, çocuğun tüm yaşam alanı değerler ile donatılabilir. Ailede değerlerin önemsenmemesi okuldaki eğitimi de olumsuz etkileyebilmektedir. Katılımcı eğitimcilerimiz bu konudaki problemlerini ve bu problemleri nasıl çözmeye çalıştıklarını şöyle aktarmışlardır:

“Bizim kazandırmak istediğimiz değerlerle ilgili aile yeterince bilinçli olmayabiliyor. Bunu yaşıyoruz mesela örneğin büyüklerine saygıyla ilgili belli değerleri kazandırmaya çalışırken çocuğun aileden yetişme problemleri olduğunu görüyoruz. Veya anne babası ayrı olabiliyor öğrencinin. Ya da anne babaya sahip olmayabiliyor. Ve bu değerleri henüz daha aile içerisinde almadan bize geldiği için bu konuda ilk olarak aile bilinçsizliği ile ilgili bir sorun yaşayabiliyoruz.” (K.4, 33)

K.4 bu konunun çözümü için neler yapılması gerektiğini şöyle ifade etmiştir: “Bu sorunların çözümü için aileyle iletişimi kuvvetlendirebiliriz. Çünkü mutlaka öğrencinin bu kazanımlar için ilk örnek aldığı birim ailedir. Dolayısıyla aileyle iletişimi kuvvetlendirebiliriz”

“Tabi ki değerler en başta aileden geliyor. Bazı noktalarda verilen değerlerde ailenin desteğinin olmaması en büyük sorunlardan bir tanesi. Okulda verilen değerle ailede görülen ve anlatılan değerin paralel olmaması bu konudaki en büyük engellerden bir tanesi. Çözüm önerisi olarak şüphesiz velilerle iş birliği bu konuda en büyük yardımcımız oluyor bizim için. Bazen seminer, bazen bir konferans velilere yönelik bazen bir bilgilendirme broşürü, dergi bu konuda çözüm önerisi olabiliyor. Bununla birlikte aileden gelen yerleşmiş bir karakter de var. Özellikle ben lisede çalıştığım için bu sorunu daha çok görüyorum. On beş on altı yaşına gelmiş bir çocuğun yerleşmiş bir değer kültürü oluyor. Bunu yıkmak en az bir on beş on altı yıl alacakmış gibi gözüküyor. Hemen yeni bir değer oluşturmak o çocuğun zihninde zor oluyor gibi görünüyor. Bunları aşmak için toplantılar seminerler düzenliyoruz.”(K.1, 29)

“Değerler eğitimi... Bazen kavramlar havada kalabiliyor. Çocuk bunu ya bir kereye mahsus yapıyor mesela yardımlaşma örneğini o an denilince yapıyor sonra uygulamada sıkıntı yaşayabiliyor. Ya da işte sevgi saygı konusunda anlatıyoruz bahsediyoruz ama ergenliğinde vermiş olduğu duygu yoğunluğundan dolayı öfke kontrolünde sıkıntı yaşayabiliyoruz. Çocuğun o an sinirlendiğinde kendini kontrol edemeyip o değeri çiğneyebiliyor. Ya da işte biz öğretiyoruz, uygulamaya da başlıyoruz ama çocuk ailesinden ya da çevresinden bu tarz davranışları görmediğinden dolayı bu değer unutulabiliyor ya da havada kalıyor. Bunun için de birebir görüşmeler yapıyoruz”.(K.3, 28)

“ Öğrencilerin ailesinde gördüğü sıradan olan ama aslında değerlerimizde örtüşmeyen hususlar bizim okulda vermeye çalıştığımız değerler eğitimini olumsuz etkiliyor. Telefonda meşgul olduğunu söyleyen ama aslında meşgul olmayan bir baba, komşusuyla yıllardır küs olan bir anne gibi. Bu tarz davranışlar öğrencinin gözünde o kadar sıradanlaşıyor ki onu yanlış olarak görmüyor zamanla”. (K.5, 36)

“Öğrencilerimizin gelmiş olduğu ailenin yapısı da bu açıdan çok karşımıza çıkabiliyor. Özellikle ailedeki nefret ailedeki kötü alışkanlıklar öğrenciye olduğu gibi yansıyor. İlk olarak ailede doğruyu öğrendiği için yani ailede gördüğü her şey ona doğru geldiği için biz anlattığımızda sanki böyle çok gereksiz bir şeyden bahsediyormuşuz gibi geliyor öğrenciye. Tabi bunun için seminerler veriyoruz ailelerimizle ayrıca görüşüyoruz. Toplantıların veli toplantılarının dışında ayda bir rehber öğretmenimiz ve özellikle imam hatip olduğu için meslek dersleri öğretmenlerimizle değerler üzerine ailelerimizi bilinçlendirmeye çalışıyoruz”. (K.2, 29)

E.1 çekirdek aile yapısının değerlerin öğrenimi konusunda çocukları olumsuz etkilediğini, özellikle eskiden büyüklerden daha kolay kazanılan değerlerin ihmal edildiğini şu şeklide ifade etmiştir:

“Birçok ailenin çekirdek aile olması günümüzde yani çocukların babaanne dede hala teyze gibi birinci derece akrabalarından uzak yaşıyor olmaları, çocukların bazı değerleri almasını etkiliyor. Çünkü çocuk mesela beş kişiden yoğun bir şeklide alması gereken bir değeri sadece iki kişiden alabiliyor. Hatta anne ve baba çalışıyorsa

ve eve geç vakitte geliyorlarsa, anne babadan bile alamıyor. Dediğim gibi asıl problemimiz çekirdek aile. Çekirdek ailede yaşaması çocukların, öğretmenin sınıfta verdiği değerlerle ilgili örnekleri anlatımları evde de tekrar edilmesi o çocuğa söylenmesi ve yapılmasını istemesi işini zorlaştırıyor çünkü çocuğa o değeri verebilecek az kişi var.” (E.1, 37)

E.1, çekirdek ailede yetişen bireylerin değerleri öğrenme veya pekiştirme noktasında eskiye göre daha fazla sıkıntı yaşadıklarını dile getirmişlerdir. Çünkü çocuklar büyüklerin yanında nasıl davranması gerektiğini, saygı, sevgi, merhamet, yardımseverlik gibi değerleri öncelikle ailede öğrenir ve tüm aile bireylerinin aynı tavrı sergilemesiyle bunu davranışı pekiştirirler. Oysa şimdi çekirdek ailede, hele ki annenin de çalışması durumunda çocuk değerleri daha az sayıda kişiden öğrenmek zorunda kalmaktadır.