• Sonuç bulunamadı

Sosyal Güvenlik Kurumundan Belge Alınması

15 YIL SİGORTALILIK SÜRESİ VE 3600 PRİM ÖDEME GÜNÜNÜ DOLDURANLARIN İŞTEN

1.3. Sosyal Güvenlik Kurumundan Belge Alınması

Sosyal Güvenlik Kurumu, 15 yıl sigortalılık ve 3600 prim ödeme günü-nün bulunduğuna ilişkin bir yazı vermektedir. Bu yazılar maktu olup, başvuran kişinin asgari 15 yıllık sigorta süresi ile en az 3600 prim ödeme gün sayısının bulunduğunu gösteren bir yazı olup, 1475 sayılı İş Kanununun 14. maddesinin birinci fıkrasının beş nolu bendi gereğince kıdem tazminatı işlemlerinde kulla-nılmak üzere verildiğine yönelik ifadelerden oluşmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumunun 2013/26 sayılı Genelgesi ile bu yazının verilmesine ilişkin usul ve esaslar yeniden düzenlenmiştir.

24

ÖZKARACA, 167. “506 sayılı Yasanın 60/F maddesi hükmü gereği olsa da, bu işlemin davacı işçinin işyerinden ayrılmasından önce gerçekleştirilmesi gerekir. 1475 sayılı Yasanın 14/5 bent hükmü açısından işçinin işyerinden ayrıldığı tarihteki fiili durum önemlidir… Somut olayda davacı işçi işyerinden 1.5.2006 tarihinde ayrılmış ve ardından Sosyal Sigortalar Ku-rumuna askerlik borçlanması için 25.5.2006 tarihinde başvurmuştur. Kurum 31.5.2006 tarihli yazı ile 6 ay içinde primlerin ödenmesi şartıyla askerlik borçlanması yapabileceğini bildir-miştir. Primlerin ne zaman ödendiği ve askerlik borçlanmasının hangi tarihte tamamlanmış olduğu hususu dosya içeriğinden belirlenememiş olsa da, somut olay yönünden bu durumun araştırılmasına gerek görülmemiştir. Zira her durumda işlem, davacı işçinin işyerinden ay-rılmasından sonraya aittir. Bu durumda davacı işçinin kıdem tazminatını talep koşulları ger-çekleşmiş değildir.”, Yar. 9.HD., 25.12.2007 T., 2007/22324 E., 2007/39155 K., karar için bkz. ÖZKARACA, 167-168.

15 Yıl Sigortalılık Süresi ve 3600 Prim Ödeme Gününü Dolduranların İşten Ayrılmalarında ... 47

Genelgenin “Kıdem Tazminatına Esas Yazı Verilmesi” başlıklı 4. mad-desinde sigortalıların Kanunda öngörülen yaş dışındaki diğer koşulları (prim gün sayısı ve sigortalılık süresi) yerine getirip getirmediğinin kontrol edileceği, 08.09.1999 tarihinden önce sigortalı olup bu tarihten sonra işten ayrılanlara asgari 15 yıllık sigortalılık süresi ve en az 3600 prim gün sayısı ile aylık bağla-nabildiğinden, bu koşulların oluşup oluşmadığına bakılacağı, gerek sigortalılık süresi, gerekse gün koşulunun tespitinde hizmet birleştirmeleri ile bu süreleri etkileyen faktörlerin (itibari hizmet süreleri, fiili hizmet süresi zamları gibi) dikkate alınacağı, 2829 sayılı Kanunun 8. maddesine göre değerlendirme ya-pılmaksızın son statünün 4/1-(a) olmasının bu belgenin verilmesi için yeterli olacağı, bundan böyle, kıdem tazminatına esas yazının verilebilmesi için sigor-talının müracaat tarihinde işten ayrılma koşulunun aranmayacağı ifade edilmek-tedir.

Kurum, söz konusu yazıyı vermek zorundadır. Bu yazı uygulamada “kıdem tazminatı alabilir” yazısı olarak anılmaktadır. Kurumdan alınacak bel-gede “işçinin kıdem tazminatına hak kazanmış olduğu” ibaresinin yer almasına gerek bulunmamaktadır. Kıdem tazminatı ödenmesi konusunda karar veren makamın, Sosyal Güvenlik Kurumu olamayacağı, aksinin kabulü halinde ise taraflar arasındaki iş sözleşmesinin tarafı olmayan kurumun kararının belirleyici olacağı, bu durumun temelde özel hukuk ilişkisi niteliğinde olan iş sözleşmesi içeriğine uygun düşmeyeceği, Yargıtay tarafından ifade edilmektedir25.

25

Açılan bir davada “Uyuşmazlık davacıya açılan sigortalılık süreleri dikkate alınarak SGK Başkanlığınca 1475 sayılı Yasa'nın 14/5. maddesi hükmü uyarınca "kıdem tazminatı alabilir" yazısının verilip verilmeyeceği noktasındadır. Davanın yasal dayanağı, Kıdem tazminatını düzenleyen ve 4857 sayılı Yasa'nın 120. maddesinde yürürlükten kaldırılmadığı belirtilen 1475 sayılı Yasa'nın 14. maddesinin 5.bendidir. Bu maddeye göre: iş sözleşmesinin, 506 sayılı Yasa'nın 60. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) ait bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı yasanın geçici 81. maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle feshedilmesi, haklı fesih sayılmış ve bu durum-daki kişilere kıdem tazminatı ödeneceği belirtilmiştir. Anılan yasal düzenlemede, 506 sayılı Yasa'nın geçici 81. maddesinin A-B-C bentlerine göre bir ayırıma gidilmediği açık olmakla

48 Dr. Öğr. Üyesi Baki Oğuz MÜLAYİM ERÜHFD, C. XIII, S. 1, (2018)

Bu yazının sunulması ile işçinin, yaşlılık, emeklilik, malullük ve toptan ödeme yönlerinden bağlı bulunduğu mevzuata göre hak kazanıp kazanmadığı sosyal güvenlik hukuku anlamında denetlenmiş olur. Ayrıca yasal şartları sağ-lamayan işçinin, bu düzenleme kapsamda kıdem tazminatı talebi ile işten ayrıl-ması önlenmiş olur26. İşçinin, Sosyal Güvenlik Kurumundan yazı aldığı tarih itibarı ile işverene başvurmak sureti ile iş sözleşmesini derhal fesih etmek gibi bir yükümlülüğü de bulunmamaktadır27.

anılan yasanın (C) bendi gereğince sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısını tamamlaya-rak kendi istekleriyle iş akdinin feshedilmesi de haklı fesih sayılması gerektiği, anılan yasal düzenlemede, kişinin davalı Kurumdan alacağı yazı ile sigortalılık süresini belirledikten son-ra kıdem tazminatı almaya hak kazanacağı yolunda bir kuson-ral konulmadığı, davalı Kurumdan sadece isçinin sigortalılık süresi, prim ödeme gün ve aylığa esas yaş şartı ile yaşlılık aylığına hak kazanma yolunda bilgi tespit yazısı düzenleyebileceği, aksinin kabulü halinde ise taraflar arasındaki iş sözleşmesine ilişkin hukuki ilişkide, taraf olmayan Kurumun kararının belirleyi-ci olacağı, bunun ise temelde özel hukuk ilişkisi niteliğinde olan "iş sözleşmesi" içeriğine uy-gun düşmeyeceği açıktır. Bu halde ise, mahkemenin davacının talep tarihinde 506 sayılı Ya-sa'nın 81. maddesinin 4759 sayılı Yasa ile değişik ( C ) bendinde öngörülen yaş şartı dışında kısmi yaşlılık aylığı için yeterli olan en az 15 yıl sigortalılık süresi ile 3600 gün prim ödeme şartına haiz olduğunu, belirlenen bu niteliklerin davacı yanca 1475 sayılı Yasa'nın 14. mad-desine eklenen 5.bent hükmü gereğince işverene ibrazının yapılabileceği yolunda davalı Ku-rumca işlem yapılmasına dair hüküm kurulması gerekirken; yasal düzenlemenin aksine mah-kemece yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. ”şeklinde karar verilmiştir. Yar. 21. HD., 22.12.2009 T., 2008/18459 E. 2009/16908 K., karar için bkz. http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=74230, (Erişim Tarihi 20.08.2017).

26

TİRYAKİ, Hamit, İş Hukukunda Güncel Makaleler, Ankara, 2016, 157. Bu doğrultuda bir Yargıtay kararı “4857 sayılı İş Kanunu'nun 120. maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte olan 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesinin birinci fıkrasının dördüncü bendinde, işçinin bağlı bu-lunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla ayrılması halinde, kıdem tazminatına hak kazanılabileceği hükme bağlanmış-tır. O halde anılan hüküm uyarınca, fesih bildiriminde bulunulabilmesi için işçinin bağlı bu-lunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik, malullük ya da toptan ödemeye hak kazan-mış olması şarttır. Bundan başka işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa bahsi geçen işlemler için başvurması ve bu yöndeki yazıyı işverene bildirmesi gerekir. Böylece işçinin yaş-lılık, emeklilik, mamullük ve toptan ödeme yönlerinden bağlı bulunduğu mevzuata göre hak kazanıp kazanmadığı denetlenmiş olur.” şeklindedir. Yargıtay 9.HD. 10.02.2015 T., 2013/8624 E., 2015/5468 K., karar için bkz. http://kararara.com/forum/viewtopic. php?f=216&t= 173245, (Erişim Tarihi 20.08.2017).

27

Bu doğrultuda Yar. 7. HD., 17.04.2014 T., 2013/19277 E., 2014/8598 K., “Davacı, davalı işyerinde 20.10.2000-05.03.2012 tarihleri arasında çalıştığını, 05.03.2012 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığını, SGK’dan aldığı 13.12.2011 tarihli yazı ile 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 gün prim ödeme gün sayısını doldurduğunun ve kıdem tazminatı alabileceğinin belirtil-diğini, 18.04.2012 tarihli noter ihtarnamesi ile kıdem tazminatı alacağının ödenmesini istedi-ğini, ancak cevap alamadığını ileri sürerek, kıdem tazminatı ile yıllık izin alacaklarının tahsi-lini istemiştir. Davalı, davacının emeklilik için gerekli yaş koşulunu yerine getirmediğini,

da-15 Yıl Sigortalılık Süresi ve 3600 Prim Ödeme Gününü Dolduranların İşten Ayrılmalarında ... 49

İşveren, söz konusu belge işçi tarafından sunulduğunda, işten ayrılmak isteyen işçiden ek bir belge talep etmemelidir. Bu belge sunulmaksızın işten

vacının başka bir bankada iş bulması nedeniyle istifa ettiğini, davacının SGK belgesini 13.12.2011 tarihinde almasına rağmen 3 ay sonra 05.03.2012 tarihinde iş akdini feshetmesi-nin dikkat çekici olduğunu bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının 01.11.2000-05.03.2012 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığı, 13.12.2011 tarihli SGK yazısı ile da-vacının 15 yıl sigortalılık ve 3600 gün prim ödeme koşullarını yerine getirdiği ve kıdem taz-minatı almaya hak kazandığının bildirildiği, davacının 05.03.2012 tarihinde davalı işyerinden ayrılarak 09.03.2012 tarihinde başka bir bankada çalışmaya başladığının sabit olduğu, dava-cının yasal koşulları yerine getirdiğini öğrendiğinde değil başka bir işe başlamadan üç gün önce iş akdini feshettiği, emeklilikten belli bir süre sonra ekonomik veya başka nedenlerle ça-lışmaya başlamanın hayatın olağan akışına uygun düştüğü halde emeklilikten üç gün sonra işe başlamasının kişide emeklilik iradesi olmadığını açıkça ortaya koyduğu, davacının emekli-lik iradesi olmadığından kıdem tazminatı hakkı doğmadığı gerekçesiyle davacının kıdem taz-minatı talebinin reddine, yıllık izin ücreti talebinin kabulüne karar verilmiştir……Somut olayda; davacının iş akdini feshettiği tarih itibariyle 1475 sayılı Yasanın 14/5.maddesi gere-ğince 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 gün prim ödeme gün sayısını doldurduğu sabittir. Ça-lışma hakkı anayasal bir hak olup davacının yasada belirlenen koşulları yerine getirdiğinin anlaşılması karşısında davacının davalı işyerinden ayrıldıktan kısa bir süre sonra başka bir işyerinde çalışmaya başlaması yasanın kendisine tanıdığı bu haktan yararlanmasına engel değildir. Davacının yasal koşulları gerçekleştirmesi karşısında kıdem tazminatı talebinin ka-bulü gerekirken somut olayda MK.nun 2. maddesinin uygulanma olanağı bulunmadığı halde mahkemece hakkın kötüye kullanıldığı gerekçesiyle kıdem tazminatı telebinin reddine karar verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.”. Karara karşı oyda “Somut olayda davacı 1475 sayılı Yasanın 14/5.maddesi gereğince yaş dışındaki koşulları yerine getirdiği gerekçesiyle emeklilik nedeniyle kıdem tazminatı talebinde bulunmuş olup davacının davalı işyerindeki işinden 05.03.2012 tarihinde ayrıldığı, 09.03.2012 tarihinde başka bir işyerinde çalışmaya başladığı sabittir. Davacı emeklilik nedeniyle iş akdini feshetmiş olsaydı SGK'na başvurduğu 13.12.2011 tarihinde feshetmesi gerekirdi. Oysa davacı SGK'ndan 15 yıl ve 3600 gün prim sayısı şartlarını taşıdığını öğrendikten hemen sonra değil, bu tarihten yaklaşık 3 ay sonraki, muhtemelen fesihten hemen 4 gün sonra çalışmaya başladığı işyerinde çalışmayı garantile-dikten sonra feshetmiştir. Emeklilik hakkını kazanan davacının bu nedenle iş akdini feshetme-si yasal hakkıdır. Ancak bu yasal hak kötüye kullanılmamalıdır. Hukuk hiçbir şekilde kötüniyeti korumaz. Yasaların sağladığı haklar başkalarının zararına ve aleyhine olacak şe-kilde kullanılamaz. Davacı, davalı işyerinde çalışmaktayken yeni bir iş aramaya koyulmuş ve böyle bir işyeri bulup çalışma şartlarında anlaştıktan sonra çalışmakta olduğu işyerinden ya-sayla kendisine tanınan hakkı başkasının aleyhine olacak şekilde kötüye kullanarak fesih yapması ihtimal dahilindedir. Davacının, davalı işyerinde çalışırken yeni bir iş arayıp ara-madığı, yeni bir işyerinde çalışmak için başvuru yapıp yapmadığı ve bu yeni işyerinde işe başlamak için gerekli belgeler yönünden hazırlık yapıp yapmadığı araştırılmalı, bu amaçla dava dışı ……Bankası AŞ.Genel Merkez veya Kadirli Şubesinden varsa bu belgeler celbedilmeli ve yapılacak bu araştırma sonucunda davacının fesih öncesi böyle bir başvurusu olduğunun tespiti halinde şimdiki gibi karar vermek; başvurusu yoksa ve dava dışı işyerine olan başvurusu tamamen fesihten sonra olması halinde ise davacının emeklilik nedeniyle ya-sal olarak fesih hakkını kullandıktan sonra yeni bir işyerinde çalışmasının doğal olduğunun kabulü ile davacının kıdem tazminatı talebinin kabulüne karar vermek gerekirken eksik ince-leme ile karar verilmesi nedeniyle kararın bu nedenle bozulması gerektiği için Sayın Daire çoğunluğunun bozma nedenine katılmamaktayım.”, şeklinde görüş belirtilmektedir. Kanaati-mizce Yargıtay kararı isabetli olup, aksi yöndeki karşı oy, yerinde değildir. Karar için bkz. https://kararara.com/forum/viewtopic.php?f=214&t=147182 (Erişim Tarihi 01.09.2017).

50 Dr. Öğr. Üyesi Baki Oğuz MÜLAYİM ERÜHFD, C. XIII, S. 1, (2018)

ayrılması durumunda işçi, gene kıdem tazminatına hak kazanmaktadır. Ancak işçinin iş sözleşmesini, 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 prim ödeme gününün doldurulması nedeni ile fesih etmesi gerekmektedir. Bu durumda işveren, bel-genin işçi tarafından sunulmasına kadar kıdem tazminatı ödemek zorunda kal-mamalıdır. Zira söz konusu belge sunulmadığı takdirde, işten ayrılan işçinin bu düzenleme kapsamında gereken şartları yerine getirdiğine dair işverenin bilgisi bulunmamaktadır. Bu doğrultuda, Sosyal Güvenlik Kurumundan alınan belge-nin sunulması önemlidir. İşçibelge-nin tek taraflı olarak yaptığı istifa sonrasında ala-cağı belgeyi sunması ise kıdem tazminatına hak kazandırmaz28.

28

Nitekim iş sözleşmesini istifa yolu ile sona erdiren ancak sonrasında kurumdan belge almak sureti ile işverene başvuran işçi hakkında Yar. 9. HD., 18.05.2015 T., 2014/5070 E., 2015/17913 K. nolu kararı “Somut olayda davacı, dava dilekçesinde fesih sebebi ile ilgili bir beyanda bulunmamış, istifa dilekçesindeki imzayı kabul etmiş, dilekçeyi baskı altında imzala-dığı iddiasını ise ispat edememiştir. Davacının istifadan sonra Kuruma yaptığı başvurunun fesihle ilgisi yoktur. Kaldı ki davacı, iş sözleşmesini yaşlılık aylığı almak amacıyla veya haklı nedenle derhâl feshettiği yönünde bir iddia da öne sürmemiş, tahsis talebinde bulunmamış, is-tifadan 7 ay sonra başka bir yerde çalışmaya başlamış ve yeni işe girdikten 10 gün sonra bu davayı açmıştır. Açıklanan nedenlerle iş sözleşmesinin, istifa yoluyla davacı tarafından feshe-dildiği sonucuna varılarak kıdem tazminatı talebinin reddi gerekirken mahkemece, hatalı de-ğerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiş-tir.” şeklinde karar vermiştir. Karara karşı olan azlık oyu ise “İş hukukunun işçiyi koruyan özelliği ön plana çıkarıldığında, işçi açısından menfaat ve karma teorilerin benimsenmesi ge-rekir. Zira kıdem tazminatı işçinin işyerindeki yıpranmasının, geçmiş hizmetlerinin karşılığı-dır ve bir menfaat olduğu da açıktır. Kıdem tazminatının gerçekleşme koşulları ve miktarı doğrudan kanunla belirlenmiştir. Bu menfaat hukuk düzeni tarafından korumaya alınmıştır. Hakkın kötüye kullanıldığı savunulmadığı sürece menfaat teorisi gereği işçi bundan yarar-landırılmalıdır. Dosya içeriğine göre davacı işçi, fesih tarihinde yaş hariç diğer emeklilik ko-şullarını sağlamıştır. Kısaca bu tarih itibari ile kıdem tazminatına hak kazanmıştır. Davacının bu yönde iradesini açıklamaması ve kurumdan aldığı belgeyi daha sonra ibraz etmesi hak ka-zanmayı ortadan kaldırmaz. Bu durum ancak muaccel olma ve temerrüt olgusunu etkiler. Kaldı ki iş sözleşmesini sona erdiren davacı ertesi gün kuruma başvurmuş ve yaş hariç emek-lilik şartlarını taşıdığını belgelemiştir. Davacının yeni iş bulduğun için ayrıldığı da savunul-mamıştır. Yaklaşık 7 ay sonra iş bulması bu hakkını kötüye kullandığını da göstermez. Zira çalışma bir anayasal haktır. Mahkemenin kıdem tazminatını hüküm altına alması isabetli-dir.”, şeklindedir. Karar için bkz. Çalışma ve Toplum Dergisi, Yargıtay Kararları, 2016/2, 927-931.

15 Yıl Sigortalılık Süresi ve 3600 Prim Ödeme Gününü Dolduranların İşten Ayrılmalarında ... 51

1.4. İş Sözleşmesinin 15 Yıl Sigortalılık ve 3600 Prim Ödeme