• Sonuç bulunamadı

Sosyal Fayda ve Maliyetlerin Belirlenmesi

5. EKONOMİK DEĞERLEMEDE SOSYAL FAYDA-MALİYET ANALİZİ

5.2 Sosyal Fayda ve Maliyetlerin Belirlenmesi

Kamu yatırımlarını özel sektör yatırımlarından ayıran en temel nokta; kamu yatırımlarında önceliğin ülke ekonomisine ve buna paralel olarak ülkenin sahip olduğu kıt kaynakların projeler arasında optimum tahsisine, ülkedeki refah düzeyine ve adil gelir dağılımına, büyüme ve kalkınma potansiyeline ve istihdam yaratma gücüne sağladığı katkılardan ileri geliyor olmasıdır. Bu bağlamda, özel sektör yatırımlarında göz önüne alınan bireysel fayda ve maliyetler, kamu yatırımlarından doğan sosyal fayda ve maliyetlerden ayrışmakta; bireysel fayda ve maliyet unsurları toplumsal kazançlar söz konusu olduğunda geçerliliğini yitirmektedir.

Şekil 5.1 Sosyal fayda ve bireysel fayda eğrisi (Kaplan 2014)

Ekonomide projenin büyüklüğüne karar veren ve OA ölçeğini seçerek ΔOBA üçgeninin alanı kadar kâr elde etmek isteyen X kişisi ve X kişisinin OA ölçeğini seçmesi sonucunda kendisine ΔODA üçgeninin alanı kadar maliyet yüklenecek olan Y kişisi bulunmaktadır (Şekil 5.1). Projenin yapılabilirliği Y kişisi açısından düşünülürse,

39

projenin ölçeğinin ne olduğu fark etmeksizin kendisine bir maliyet yükleneceğinden projenin hiçbir koşulda kabul edilemez olması gerekmektedir. Bireysel fayda ve maliyetlerin çakıştığı söz konusu durum toplumsal açıdan ele alınırsa, proje kârının ve maliyetinin bir bütün olarak değerlendirilerek net kârın sıfır olduğu noktada projenin sınırlandırılması çözüm olarak düşünülebilmektedir. M noktası, X kişisinin projeden sağlayacağı faydanın Y kişisinin proje için katlanacağı maliyete eşit olduğu noktadır ve proje ölçeğinin M noktasında sınırlandırılması topluma ΔOEB alanı kadar bir kazanç sağlayacaktır. Şekilde görüldüğü üzere, proje iki farklı kişi açısından farklı fayda ve maliyetler ortaya çıkarmakta; X kişisi için maksimum faydanın sağlandığı OA ölçeği Y kişisi için yüksek bir maliyet doğurmaktadır ve bu noktada Y kişisi için projenin yapılabilirliği söz konusu değildir. Bu doğrultuda görülmektedir ki; bireysel açıdan tercih edilen kârlılık düzeyi toplumsal kazançlar söz konusu olduğunda geçerliliğini yitirmekte, optimum toplumsal fayda projenin OM ölçeğinde sınırlandırılmasıyla sağlanabilmektedir.

Çalışmanın önceki bölümlerinde de sıkça değinildiği üzere, kamu sektörü, yatırımlar aracılığıyla sınırsızca artan toplumsal ihtiyaçların karşılanmasında mevcut kıt kaynakları en etkin şekilde kullanarak ülkenin büyümesine ve sosyo-ekonomik kalkınmasına katkıda bulunmak üzere bazı görev ve sorumluluklar üstlenmektedir.

Ancak, özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yatırımlara aktarılacak beşeri ve finansal kaynakların kısıtlılığı, kaynakların özel ve kamusal ihtiyaçlar arasındaki dağılımının ne şekilde ve ne oranda olacağı konusunda sıkıntı yaratmaktadır. Öyle ki;

kamuya tahsis edilen kaynaklar neticesinde özel sektöre olan fon arzında sıkıntı yaşanabilmekte ya da kaynakların bir projede kullanılması ile alternatif projelerden doğabilecek faydalardan feragat edilerek bir fırsat maliyeti yaratıldığı gözlemlenebilmektedir. Ülke yatırımlarının etkinliği konusunda önemli bir sıkıntı arz eden bu durum ve buna ek olarak kamu yatırımlarının taşıdığı ekonomik ve sosyal sorumluluklar neticesinde, proje değerleme sürecine dâhil edilmesi gereken özellikle parasallaştırılamayan mal ve hizmetler konusunda fayda ve maliyetlerinin belirlenmesi belli zorlukları beraberinde getirmektedir.

40

5.2.1 Sosyal fayda ve maliyetlerin sınıflandırılması

i) Doğrudan/Dolaylı Fayda ve Maliyetler: Bir kamu yatırım projesinden doğan fayda ve maliyetler, direkt olarak yatırımı üstlenen kurum ve kişilerle ilgili olabileceği gibi yatırımla ilgisi olmayan bazı kesimler üzerinde de etki yaratabilmektedir. Doğrudan faydalar, proje ile üretilen mal ve hizmetleri bizzat kullanan nihai tüketicilerin sağladığı faydaları ve tatmin düzeyini ifade etmekte, tüketicilerin sağlayacakları fayda karşısında ödemeye razı oldukları (willingness to pay) fiyat ise, elde edilen fayda ve tatmin düzeyini göstermektedir. Projenin gerçekleştirilmesi durumunda katlanılacak olan doğrudan maliyetler, projenin işletme faaliyetleri için ihtiyaç duyulan kaynak girdilerinden oluşmaktadır ve ilgili kaynak girdilerinin bu projede kullanılması sebebiyle alternatif projelerden sağlanabilecek faydalardan feragat edilmesi suretiyle vazgeçilen faydaların fırsat maliyetini temsil etmektedir (Kaplan 2014).

Projeden sağlanan faydaların yatırımlarla direkt olarak ilgisi olmayan bir başka deyişle nihai tüketici durumunda bulunmayan kurum ve kişiler üzerinde yarattığı olumlu sosyal, ekonomik ve çevresel etkiler ise dolaylı faydaları ifade etmekte ve dışsal bir nitelik taşımaktadırlar. Dolaylı maliyetler de tıpkı dolaylı faydalar gibi projeden doğan dışsallıklarla birebir ilintili olmakla beraber burada söz konusu olan dışsal etkiler olumsuz nitelik taşımaktadırlar. Büyük ölçüde gayri maddi yani para ile ifade edilemeyen fayda ve maliyetler olarak nitelendirilebilen söz konusu olumlu ve olumsuz dışsallıkların SFMA’ya dâhil edilmesi, projelerin ekonomik değerlemesinde yatırım değerinin doğru ve net olarak tespitinde oldukça önemli bir husus olarak ortaya çıkmaktadır.

ii) Reel/Parasal Fayda ve Maliyetler: Reel faydalar, projeden üretilen mal ve hizmetlerin topluma sağlamış olduğu faydalar olup, toplumdaki kişi ve kurumların sağladığı fayda ve tatmin düzeyindeki herhangi bir artışı ya da kaynak maliyetlerindeki herhangi bir azalışı temsil etmektedirler. Bir başka deyişle, reel faydalar toplumsal refah düzeyinde olumlu bir etki yaratarak, refah seviyesindeki artış oranını yansıtmaktadırlar. Projeye aktarılan kaynakların alternatif maliyetleri ile ifade edilen reel maliyetler ise; söz konusu maliyetlerin alternatif projelerde kullanılmamış olması sonucu vazgeçilen olası fayda kayıplarını yansıtmaktadırlar. Ergen (2008) tarafından değinildiği üzere; bu

41

kavram genellikle kıt ekonomik kaynakların kamu ve özel sektörden hangisinde kullanılıyorsa diğerinde kullanılması halinde elde edilecek faydadan feragat edilen düzeyi ifade etmektedir. Ancak, kaynakların iki sektör arasındaki transferlerinin her zaman tasarruf-yatırım kararları ve gelir dağılımı üzerindeki etkileri tam olarak bilinmeyeceğinden dolayı kamu hizmetlerinin gerçek maliyetlerinin, çoğu zaman kamu ekonomisine aktarılan kaynakların piyasa değerine eşit olduğunu söylemek mümkün olmayabilmektedir.

Gerek yürütülen kamu yatırım projesinin, gerekse ekonominin kendi iç dinamiklerinin etkisiyle ortaya çıkan göreli fiyat değişimlerinin bir yansıması olan parasal fayda ve maliyetler, ekonomideki toplam gelir ve üretim düzeyinde herhangi bir artışa ya da azalışa neden olmaksızın toplumdaki gelir dağılımını etkileyen unsurlar olarak nitelendirilmektedirler. Gümüş (1994) tarafından da ifade edildiği üzere; kamusal harcamalar ekonomideki nispi fiyat yapısını değiştirmekte, bu durum bazı kişi ve kurumlar için fayda ve maliyet unsurları ortaya çıkarırken bazıları için de ters yönlü bir etki yapmakta, dolayısıyla toplum açısından net bir fayda ve ya maliyet oluşumundan bahsedilememektedir. Gelirin yeniden dağılımı olarak ifade edilebilen parasal fayda ve maliyetler, bazı kişi ve kurumların refahını diğerlerinin refahı aleyhine iyileştirmekte iken söz konusu bu iyileşme net bir faydayı değil sadece parasal etkileri içermektedir.

iii) Maddi/Maddi Olmayan Fayda ve Maliyetler: Parasal olarak ifade edilebilen maddi fayda ve maliyetler, herhangi bir kamu yatırımı ile üretilen mal ve hizmetlerin piyasada oluşan fiyatları üzerinden değerlendirilebilmektedir. Ekonomide tam rekabet koşulları hâkim iken, yatırımların değeri üretilen mal ve hizmetlerin piyasa fiyatları ile ölçülebilirken; özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde görülen eksik rekabet koşulları ve oluşan dışsallıklar neticesinde devletin sermaye piyasalarına, fiyatlara ve döviz kuruna müdahalesinden ötürü piyasa fiyatları sosyal fayda ve maliyetleri yansıtmamaktadır.

Piyasada herhangi bir fiyata konu olmayan ve dolayısıyla parasal olarak ölçülebilmesi imkânsız olarak görülen fayda ve maliyet unsurları ise, maddi olmayan fayda ve maliyetleri oluşturmaktadırlar. Özellikle eğitim, sağlık, milli güvenlik, adalet, bölgesel kalkınma ve çevre yatırımlarından sağlanan faydalar ile söz konusu yatırımların

42

topluma yükledikleri maliyetlerin parasal olarak ölçülebilmesi oldukça güçtür. Ancak, Gümüş (1994) tarafından da ele alındığı üzere; değerleme sürecinde bazı durumlarda büyük önem arz eden ölçülemeyen fayda ve maliyet unsurları, proje hesaplarında doğrudan doğruya yer almasalar dâhi proje değerinin doğruluğu ve netliği açısından bir şekilde değerleme sürecine dâhil edilmelilerdir.