• Sonuç bulunamadı

B. YAŞADIĞI DÖNEMDE HUZEYFE YEMÂN’IN TOPLUMDAKİ YERİ

4. Sosyal Alanda Huzeyfe b Yemân

İnsanoğlu bir takım özelliklerinden dolayı diğer yaratılmışlardan farklı bir konuma sahiptir. Allah (c.c.) ona akıl, irade ve düşünme kabiliyeti vermiş ve kendisine bazı sorumluluklar yüklemiştir. Sahip olduğu hasletler sebebiyle insan, diğer insanlarla bir arada yaşamak durumundadır. Birlikte yaşarken toplumun huzuru ve sükûneti açısından düzenlenmiş kurallara uymak mecburiyetindedir. İnsan, toplu halde yaşarken hayatını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için diğer insanlarla irtibat halinde olmalı, yeteneklerinden diğer insanları istifade ettirirken kendisi de başkalarının ürettiğinden ve yeteneklerinden faydalanmak durumundadır. Bunun gereği olarak toplumun diğer bireyleriyle alış-verişte bulunmak, komşuluk ilişkisinde bulunmak, farklı konularda ortak hareket etmek ve bir takım kurallara riayet etmek durumundadır.

Farklı bir takım hasletlere sahip olan Huzeyfe b. Yemân, yaşadığı toplum içerisinde sahip olduğu yeteneklerini, birikimini kullanmak suretiyle diğer insanlara faydalı olmaya çalışmıştır. Onlarla ilişkiler kurmuş, bildiklerini paylaşmış, İslam toplumunun teşekkülünde aktif rol almıştır.

Huzeyfe’nin yaşadığı toplumda ön plana çıktığı en önemli hadiselerden birisi insanlık tarihinin bir daha eşine rastlayamadığı Hz. Peygamber (a.s.)’in Ensar-Muhacir kardeşliği projesinde yer almasıdır. Allah’ın elçisi, bu projede gerek Mekke’den hicret edip Medine’ye gelen Muhacir’den, gerekse Medine’de bulunup hicret eden kardeşlerine kucak açıp, onlarla her şeyini paylaşan Ensar’dan sahabenin ileri gelenlerinden pek çok kişiyi kardeş ilan etmiş, böylece toplumda huzur ve mutluluğu sağlamıştır. Bu çalışmada Huzeyfe b. Yemân’ın diğer sahabilerden farklı bir konumda olduğu açıktır. Hz. Peygamber (a.s.), onu muhacirlerin büyüklerinden, İslam’a ilk giren, kalbi imanla dolu ve İslam’ın ilk kadın şehidi Sümeyye (r.ha.)’nin oğlu Ammâr b. Yâsir

282

ile kardeş ilan etmiştir.283 İslam’ın ilk kadın şehidinin oğlu ile kardeş ilan edilmek Huzeyfe için ayrı bir şeref, ayrı bir onurdur.

Huzeyfe b. Yemân, sahip olduğu üstün zekâsını, kabiliyetlerini, ilmini ve birikimini sadece kendisi için değil, yaşadığı toplumun mutlu ve huzurlu olması için kullanmıştır. Toplumun problemleri ile doğrudan ilgilenmiş, çözümler üretmeye çalışmıştır. Sadece dini konularda söz sahibi olmakla yetinmemiş, birçok dünyevi konuda da toplumu aydınlatmıştır. Onun Müslümanların durumlarını düzeltecek ve onları ilgilendiren her meselede güzel bir görüşü ve düşüncesi vardır. Nitekim bir gün Hz. Ali’ye Huzeyfe hakkında sorulunca Hz. Ali: “O münafıkları bilir, en zor konular

ona sorulurdu. Hangi zor meseleyi ona sorsanız onun bu konuda bilgi sahibi olduğunu görürdünüz.”284 demek suretiyle onun sahip olduğu bikrimi takdir etmiştir.

Müslümanlar, Kadisiye’nin fethinden sonra Medâin şehrine yerleşmişlerdi. Ancak bu durum Müslümanlar için birtakım sıkıntılara sebep olmuştur. Müslümanların Medâin’de sağlıkları bozuldu, oraya uyum sağlamakta güçlük çektiler. Bu durumu tespit eden Huzeyfe, Hz. Ömer’e bir tavsiye mektubu göndererek ona bilgi verir ve bu probleme bir çözüm üretmesini ondan ister. Şa’bî’den bir rivayete göre Huzeyfe Hz. Ömer’e Arapların karınları gevşedi, uzuvları hafifledi, tembelleşti ve renkleri değişti, demek suretiyle Medâin halkının durumunu bildirmiştir. Bu mektubu alan Hz. Ömer, Selmân-ı Fârisî ve Huzeyfe b. Yemân’ı durumu araştırıp, bu problemi çözmek ve kendisi bilgilendirmek üzere görevlendirmiştir. Selmân ve Huzeyfe, Müslümanlar için uygun bir yerleşim yeri bulmak üzere araştırmaya koyulurlar. Nihayet Kûfe’nin bulunduğu yere gelince buranın şartları itibari ile arapların yapısına uygun olduğuna kanaat getirip yerleşim yeri haline getirilmesine karar verirler. Neticeyi Sa’d b. Ebî Vakkâs aracılığı ile Hz. Ömer’e bildirirler.285 Böylece Kûfe şehri kurulur, Araplar Medâin’deki karşılaşmış oldukları problemlerden ve sağlık sorunlarından kurtulmuş olurlar. Daha sonra Kûfe şehri İslam’ın önde gelen ilim merkezlerinden biri haline dönüşür.

Kûfe’nin yerinin Arapların fiziki şartlarına, yaşam koşullarına uygun olduğu kanısına varmak suretiyle, oranın bir yaşam şehri ve daha sonra da bir ilim merkezi

283

İbn Hişâm es-Sîretü’n-Nebeviyye, II, 125.

284

Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, II, 363.

285

haline getirilmesi, Huzeyfe’nin basiretini ve ileri görüşlülüğünü açıkça ortaya koymaktadır.

Bilinçli bir Müslüman olan Huzeyfe b. Yemân, nakletmiş olduğu rivayetlerle ve söylemiş olduğu hikmetli sözlerle başta kendi dönemindeki insanlar olmak üzere bütün insanları dünya ve ahretini mahvetmemeleri için uyarmaktan çekinmemiştir.

Huzeyfe Hz. Peygamber (a.s.)’in şu sözünü hatırlatarak insanları uyarır. “İslam’ın

prensipleri bir elbisenin alası gibi silinip gider. Yani namaz nedir? Oruç nedir? Sadaka nedir? düşünülmez hale gelir. Öyle bir gün gelir ki Allah’ın kitabının bir ayeti bile uygulanamaz hale gelir. Toplumun yaşlı olanları bile kelime-i tevhîdi söylerken bilinçli değil de babalarından duydukları için söyler duruma gelirler.” Huzeyfe, bu ifadeleri

kullanınca İbn Züfer namaz, zekât, sadaka ve diğer ibadetler olmayınca söyledikleri kelime-i tevhidin onlara ne faydası olacak ki, der. Bunun üzerine Huzeyfe, ondan yüzünü çevirir. Züfer sözünü üç defa tekrar edince Huzeyfe ona, o kelime onları ateşten kurtaracaktır, der.286

Huzeyfe, emanet ve güven duygusunun kalplerden çekilip alınması hususunda da şu rivayeti zikrederek Müslümanları uyarır: “Hz. Peygamber (a.s.) bize iki hadise

anlattı. Onlardan biri gerçekleşti, diğerini ise bekliyorum. Gerçekleşen, emanetin kalplere inmesi ve Kur’an’ın nazil olması ile o kalp sahiplerinin Kur’an ve sünnet ile amel etmeleridir ki, ben bunu gördüm. Beklediğim ise, emanetin ortadan kalkacağı ve insanların özellikle ticarette emanetlere riayet etmeyecekleri hususudur. Öyle olacak ki falanca memlekette bir adam var, ne kadar güvenilir, ne kadar emanet sahibi diye parmakla gösterilecek, hâlbuki o adamın kalbinde hardal tanesi kadar dahi iman olmayacaktır.”287

Huzeyfe b. Yemân’ın insanları uyarmak üzere söylediği hikmetli sözleri de mevcuttur:

“Sizin en hayırlılarınız ahiret için dünyayı, dünya için de ahireti terk edenler değil

fakat her ikisi için de çalışanlarınızdır. Öyle bir zaman gelecek ki, iyiliği emretmeyen ve kötülükten men etmeyen kimseleri içinizden en hayırlı kişiler olarak göreceksiniz.”

286

Hâkim, el-Müstedrek, IV, 545.

287

Huzeyfe bir adama: “İnsanların en kötüsünü öldürmen seni sevindirir mi?” diye sorar. “Evet” cevabını alınca o kişiye: “O zaman sen ondan daha kötü olursun.” der.288

Huzeyfe b. Yemân sosyal alanda da son derece etkin bir kişi olarak içinde bulunduğu toplumun mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşaması için her türlü gayreti göstermiştir.

288

SONUÇ

Huzeyfe b. Yemân, sahabe içerisinde farklı özellikleri ve konumu ile ön plana çıkmış bir kişidir. Künyesi Ebû Abdullah, lakabı ise el-Yemân’dır. Medine’de dünyaya gelmiştir. Ancak Mekke’den Medine’ye hicret etmiştir. Allah Rasûlü’nün kendisini muhayyer bırakması üzerine ensardan olmayı tercih etmiş ve Hz. Peygamber (a.s.) tarafından muhacirlerden Ammâr b. Yâsir ile kardeş ilan edilmiştir. Hz. Peygamber (a.s.)’in Bedir savaşı dışındaki bütün savaşlarına iştirak etmiştir. Uhud savaşında babasının şehit olması karşısında metaneti ve sabrıyla günümüz insanına örnek olacak bir tavır sergilemiştir. Ayrıca Hendek savaşında gösterdiği üstün cesaret daha sonraki Müslümanlar için adeta ilham kaynağı olacak bir numunedir.

Hz. Ömer ve Hz. Osman dönemlerinde askeri, siyasi pek çok görev üstlenmiştir. Nihavend savaşında ordu komutanının şehit edilmesi ve düşmanın sayıca kendilerinden kat kat üstün olasına rağmen asla ümitsizliğe düşmeden büyük bir zafer elde etmesi ve komutanlık dehasını ortaya koyması örnek alınacak bir davranıştır. Medâin valiliği esnasında halka son derece adil davranması, kibir ve gurura kapılmadan vazifesini yerine getirmesi idareciler açısından dikkatle incelenmesi gereken bir noktadır.

Kıraatlerin birleştirilmesini talep ederek Kur’an’a yapmış olduğu hizmet, İslam ümmetinin selameti açısından son derece önemlidir. Bu sayede Müslümanları fitne ve fesada sürükleyebilecek büyük bir tehlikeyi, basireti sayesinde çözüme kavuşturmuştur.

Huzeyfe b. Yemân’ın hadis rivayetindeki konumu oldukça mühimdir. O, Hz. Peygamber (a.s.)’in hadislerini büyük bir titizlikle nakletmiş, özellikle fitne hususundaki hadisleri rivayet etmekle sahabe içerisinde önemli bir yere sahip olmuştur.

Hz. Peygamber (a.s.)’in yanında uzun süre kalması, onun vermiş olduğu fetvalara şahit olması sebebiyle fıkhi bilgisi de olgunluk kazanmıştır. Fetvalarında sünnetten asla taviz vermemiş ve hakkaniyetten ayrılmamıştır. Fetva verirken günaha düşülmediği sürece kolay olanı tercih etmiş ve her konuda fütursuzca fetva vermekten kaçınmıştır.

Allah’ın elçisi Hz. Peygamber (a.s.) onu kendisine sırdaş edinmiş, diğer sahabilere vermediği pek çok sırlarını onunla paylaşmıştır. Sahip olduğu ilimle ve birikimle Kur’an, sünnet ve fıkıh alanında İslamî ilimlere oldukça katkıda bulunmuştur.

Huzeyfe b. Yemân, Hz. Peygamber (a.s.) döneminde olduğu gibi daha sonraki dönemlerde de her şeyi ile İslam’ın hizmetinde olmuş, cephelerde ön saflarda yer almıştır. Özellikle meydana gelecek fitneler ve münafıklar hakkında Müslümanları uyarmış, İslam uğrunda hiçbir fedakârlık ve hizmetten kaçmamıştır.

Huzeyfe b.Yemân’ın hayatı daha sonraki Müslümanlara Hz. Peygamber (a.s.)’in dönemini aydınlatacak bilgiler ve gölgesinde gölgelenilecek fikirler vermektedir. O, kendi nefsi ve dünya için yaşamamış, hayatını dininin ve akidesinin hizmetine adamıştır. Nifak, Münafıklar, İslam ümmetinin geleceği ve Kur’an’ın çoğaltılmasıyla ilgili rivayetler ne zaman akla gelse mutlaka bu değerli sahabe hatırlanacaktır. Hakiki bir mü’min, gerçek bir dost görmek ve tanımak isteyen kişinin onun hayatına bakması yeterlidir.

Son anlarında dahi zühd ve takvadan asla taviz vermeyen Huzeyfe b. Yemân, 36/656 yılında Medâin’de vefat etmiş ve aynı yerde defnedilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA

ABDUSSETTÂR, eş-Şeyh, A’lâmu’l-Huffâz ve’l-Muhaddisîn, Beyrut 1997. ABDURREZZÂK, Abdurrezzâk b. Hemmâm b. Nâfî es-San’ânî (v.211/826), (thk: Habiburrahman el-A’zamî), el-Musannef fi’l-Hadîs, I-XI, Beyrut 1983.

AHMED B. HANBEL (v.241/855), el-Müsned, I-X, Beyrut 1411.

BAŞARAN, Selman, “Huzeyfe bin Yemân”, XVIII, 434-435, DİA, İstanbul 1998. BELÂZÜRÎ, Ahmed b. Yahya b. Câbir b. Dâvûd (v.279/892), Ensâbu’l-Eşraf, I- II, Bağdat ts.

BEYHÂKÎ, Ebû Bekr Ahmed b. Hüseyin (v.458/1066), Delâilü’n-Nübüvve ve

Ma’rifeti Ahvâli Sâhibi’ş-Şerîa’, (thk: Abdulmu’tî Kal’acî), I-VII, Beyrut 1985.

_________, es-Sünenü’l-Kübrâ, I-X, Haydarâbâd 1352.

BUHÂRÎ, Ebû Abdillah Muhammed b. İsmail (v.256/869), el-Câmiu’s-Sahîh, I- VIII, İstanbul 1981.

_________, Kitâbu’t-Târîhi’l-Kebîr, I-IV, Haydarâbâd 1360-80. _________, et-Târîhu’s-Sağîr, I-II, Kahire 1977.

_________, el-Edebü’l-Müfred, I-II, Kahire 1388.

CESSÂS, Ebû Bekir Ahmed bin Ali er-Râzî el-Hanefî (v.370/981), Ahkâmu’l-

Kur’an, I-III, Beyrut 1335.

CÜRCÂNÎ, Seyyid Şerîf (v.816/1413), et-Ta’rifât, Beyrut ts.

DÂRİMÎ, Ebû Muhammed Abdullah b. Abdurrahim (v.255/869), Sünenü Dârimî, İstanbul 1981.

EBÛ DÂVUD, Süleyman b. Eşa’s es-Sicistânî (v.275/888), Sünenü Ebî Dâvûd, I- V, İstanbul 1981.

EBÛ NUAYM, Ahmed b. Abdillah el-İsfahânî (v.430/1038), Hilyetü’l-Evliyâ, I- X, Mısır ts.

EBÛ YUSUF, Yâkub b. İbrahim (v.182/798), Kitâbu’l-Harâc, (nşr: Muhibbuddin el-Hatib), Kahire 1384.

ERUL, Bünyamin, “Huzeyfe b. el-Yemân ve Sır Katipliği”, İslâmiyât, X, Sy.3,109-129, Ankara 2007.

FESEVÎ, Yakub b. Süfyan b. Cüvân (v.277/890), el-Ma’rife ve’t-Târih, (thk: Ekrem Ziya Ömer), I-III, Bağdat 1974-76.

HÂKİM, Ebû Abdillah en-Neysâbûrî (v.405/1014), el-Müstedrek a’le’s-Sahîhayn, I-IV, Beyrut ts.

______, Ma’rifetü Ulûmi’l-Hadîs, Medine 1977.

HAMİDULLAH, Muhammed (v.2002), el-Vesâiku’s-Siyâsiyye, Beyrut 1987. HATÎB el-BAĞDÂDÎ, Ebûbekir Ahmed b. Ali (v.463/1071), Târîhu Bağdâd, I- XIV, Kahire 1931.

HEYSEMÎ, Nureddin Ali b. Ebî Bekr (v.807/1404), Mecmeu’z-Zevâid ve

Menbeu’l-Fevâid, I-X, Beyrut 1994.

HUMEYDÎ, Ebû Bekr Abdullah b. Ez-Zübeyr b. İsa (v.219/834), el-Müsned, (nşr: Habiburrahman el-A’zamî), I-II, Beyrut 1382.

İBN ABDİLBER, Ebû Ömer Yusuf b. Abdillah b. Muhammed (v.463/1071), el-

İstîâb fî Ma’rifeti’l-Ashâb, I-IV, Kahire 1939.

İBN ASÂKİR, Ebû’l-Kâsım Ali b. El-Hasen (v.571/1176), Târîhu Medîneti

Dımeşk, I-LXX, Beyrut 1979-1998.

İBN EBÎ ŞEYBE, Ebû Bekr Muhammed b. İbrahim (v.235/849), Kitâbu’l-

Musannef fi’l-Ehâdîs ve’l-Âsâr, (thk: Muhtar Ahmed en-Nedvî), I-XV, Bombay 1386-

1403.

İBN HACER, Ebu’l-Fazl Ahmed b. Hacer el-Askalânî (v.852/1448), el-İsâbe fî

Temyîzi’s-Sahâbe, I-IV, Kahire 1328.

__________, Tehzîbü’t-Tehzîb, I-XII, Haydarâbâd 1325-27. __________, Takrîbu’t-Tehzîb, I-II, Beyrut 1975.

__________,el-Metâlibü’l-Âliye bi zevâidi’l-Mesânidi’s-Semâniye, (nşr: Habiburrahman el-A’zamî), I-IV, Kuveyt 1970-73.

__________, Târîhu’s-Sahâbe (thk: Befran ed-Dennâvî), Beyrut 1988.

İBN HİŞÂM, Ebû Muhammed Abdulmelik (v.218/833), es-Sîretü’n-Nebeviyye, I- IV, Mısır 1936.

İBN KAYYIM, Muhammed b. Ebî Bekir el-Cevziyye (v.751/1350)), İ’lâmu’l-

Muvakkıîn an-Rabbi’l-Âlemîn, (nşr: Abdurrahman el-Vekîl), I-IV, Kahire 1969.

İBN KESÎR, Imâdüddin Ebu’l-Fidâ Hafız ed-Dımeşkî (v.774/1372), el-Bidâye

ve’n-Nihâye, I-XIV, Beyrut 1977.

İBN KUTEYBE, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim (v.276/889), el-Maârif, Kahire 1969.

____________, Te’vîlü Muhtelifi’l-Hadis, Kahire 1966.

İBN MÂCE, Ebû Abdullah Muhammed b. Yezîd el-Kazvînî (v.275/888), Sünenü

İbn Mâce, (nşr: Muhammed Fuad Abdülbaki), I-II, Kahire 1953.

İBN MANZÛR, Ebu’l-Fadl Cemâluddîn Muhammed b. Mükerrem (v.711/1311),

Lisânü’l-Arab, I-XV, Beyrut 1968.

İBN SA’D, Ebî Abdillah Muhammed (v.230/844), et-Tabakâtü’l-Kübrâ, I-XV, Beyrut 1957.

İBNÜ’L-CEZERÎ, Ebu’l-Hayr Muhammed b. Muhammed el-Cezerî (v.833/1429),

en-Neşr fi’l-Kıraati’l-Aşr, I-II, Dımeşk 1345.

İBN’ÜL-İMÂD, Edib Ebî Felâh Abdi’l-Hayy el-Hanbelî (v.1089/1679),

Şezerâtü’z-Zeheb fî Ahbâri men Zeheb, (thk: Abdulkadir el-Arnavud-Mahmud el-

Arnavud), I-XI, Beyrut 1406-16.

İBNÜ’L-ESÎR, İzzuddin Ebü’l-Hasen Ali b. Muhammed (v.630/1232), Üsdü’l-

Ğâbe fî Ma’rifeti’s-Sahâbe, I-VII, Kahire 1970.

__________, el-Kâmil fi’t-Târîh, I-XII, Beyrut 1965.

İBRAHİM, Muhammed Ali, Huzeyfetü’bnü’l-Yemân Emînu Sırrı Rasûlillah, Dımeşk 1996.

KABÂVE, Fahreddin, el-Mevsûatü’l-Arabiyye, Huzeyfetü’bnü’l-Yemân, Dımeşk 2003.

KANDEHLEVÎ, Muhammed Yusuf (v.1403/1982), Hayâtü’s-Sahâbe, (trc: Sıtkı Gülle), I-IV, İstanbul 1994.

KOÇYİĞİT, Talat, Hadisçilerle Kelamcılar Arasındaki Münakaşalar, T.D.V. Ankara 1988.

KÖTEN, Akif, “Asrı Saadette Suffe Ashabı”, Bütün Yönleriyle Asrı Saadette

İslam, (Edr: Vecdi Akyüz), I-V, İstanbul 1994-95.

KUTUP, Muhammed Ali, Mevsûatü Ricâlün ve Nisâün havle’r-Rasûl, Kahire 2004.

MA’MER b. RÂŞİD (v.152/769), el-Câmi’,(Abdurrezzâk’ın el-Musannef’i ile birlikte) (thk: Habiburrahman el-A’zamî), I-XI, Beyrut ts.

MİZZÎ, Yusuf b. Abdurrahman (v.742/1341), Tehzîbu’l-Kemâl fî Esmâi’r-Ricâl, I-XV, Beyrut 1982.

MÜSLİM, Ebû’l-Hüseyn Müslim b. Haccâc el-Kuşeyrî en-Neysâburî (v.261/874),

el-Câmiu’s-Sahîh, (Muhammed Fuad Abdulbaki), I-V, Kahire 1955-56.

MÜTTEKÎ, Ali b. Hüsâmiddîn Abdilmelik (v.975/1567), Kenzü’l-Ummâl, I- XVIII, Beyrut 1979.

NESÂÎ, Ebû Abdirrahman Ahmed b. Ali b. Şuayb (v.303/915), Sünenü’n-Nesâî, (thk: Cemâleddin es-Suyûtî), I-II, Beyrut ts.

NEVEVÎ, Ebû Zekeriyya Muhyiddin b. Şeref (v.676/1277), Tehzîbu’l-Esmâ ve’l-

Luğât, I-II, Beyrut ts.

RABİ’ b. HABÎB, b. Ömer el-Ezdî (v.160?/777?), el-Câmiu’s-Sahîh, I-IV, Kahire 1349.

RAFİ, Ahmed Fidai, Companions of The Holy Prophet (s.a.w.), Yeni Delhi ts. TABERÂNÎ, Ebu’l-Kasım Süleyman b. Ahmed (v.360/970), el-Mu’cemu’l-Kebir, (thk: Hamdi Abdulmecid es-Selefî), I-XII, Mısır 1984.

TABERÎ, Ebû Cafer Muhammed b. Cerir (v.310/922), Târîhu-l-Ümem ve’l-

Mülûk, I-XI, Beyrut ts.

_______, Câmiu’l-Beyan fî Tefsîri’l-Kur’an, I-XIII, Kahire 1955-58.

TAHAVÎ, Ebû Cafer Ahmed b. Muhammed (v.321/933), Müşkilü’l-Âsâr, I-IV, Haydarâbâd 1333.

TİRMİZÎ, Ebû İsa Muhammed b. İsa b. Sevre (v.279/892), Sünenü’t-Tirmizî, I-V, İstanbul 1981.

VÂKIDÎ, Muhammed b. Ömer (v.207/822), Kitâbü’l-Meğâzî, I-III, Beyrut 1966. ZEHEBÎ, Şemsuddin Muhammed b. Ahmed b. Osman (v.748/1374), Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, (thk: Şuayb el-Arnavud), I-XXIII, Beyrut 1981-85.

_______, el-İber fî Haberi men Ğaber, I-V, Beyrut 1985. _______, et-Tefsir ve’l-Müfessirûn, I-II, Beyrut 1976.

ZERKEŞÎ, Bedruddin Muhammed b. Abdillah (v.794/1392), el-Burhan fî

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Özgeçmiş Adı Soyadı: İbrahim Özcan

Doğum Yeri: Bozkır Doğum Tarihi: 26.01.1979 Medeni Durumu: Evli

Öğrenim Durumu

Derece Okulun Adı Program Yer Yıl

İlköğretim Kızılçakır Köyü İlkokul Konya 1989

Ortaöğretim Çumra İHL Ortaokul Konya 1995

Lise Konya İHL Lise Konya 1999

Lisans Selçuk İlahiyat F. Lisans Konya 2004

Yüksek Lisans Becerileri: İlgi Alanları: İş Deneyimi: Aldığı Ödüller: Hakkımda bilgi almak için önerebileceğim şahıslar: Tel: 0506 241 02 98 E-Posta: i.ozcan42@hotmail.com

Benzer Belgeler