• Sonuç bulunamadı

Sorunun Doğru ve Yanlış Tespitleri

Gerek burada öne süreceğim sorun: kapitalizmin geliş­

mesinde lüksün önemi; gerekse, lüksün kapitalizmi teşvik edecek konumda olup olmadığı, eğer öyleyse, araçlarının neler olduğu sorusu, 17. ve 18. yüzyıl iktisatçılarını, hem uy­

gulamacıları hem de kvramcıları daima uğraştırmıştır. Bu soru, bir anlamda, bütün diğer ekonomi politik soruların çevrelediği çekirdek soruydu; tıpkı günümüzdeki, tarım devleti mi yoksa sanayi devleti mi sorusu gibi. Gerçi o za­

manlar kapitalizmden söz edilmiyordu henüz, ama sözü edi­

len şey; sanayi ya da imalathane veya zenginlik ya da başka bir şey olarak adlandırılıyordu. Ancak bir konu üzerinde herkes hemfikirdi; lüksün, o dönemler doğmakta olan eko­

nomi biçimlerini, yani kapitalist olan ekonomi biçimlerini geliştirdiği biliniyordu; bu nedenle ekonomik "kalkınma"nın yandaşları, aynı zamanda ateşli birer lüks taraftarıydı. Tek korkuları, büyük bir lüks tüketiminin sermaye oluşumunu sekteye uğratması ihtimaliydi; ancak, gerekli sermayenin yeniden üretimini ve birikimini teminat altına alacak tasar­

ruf ehli insanların her zaman için fazlasıyla bulunacak ol­

ması düşüncesinden dayanak alarak da, tıpkı Adam Smith gibi kendilerini teskin ediyorlardı.

Hükümetler politikalarını, lüks dostu olmayı gözeterek düzenliyordu.

Hızlı bir kapitalist gelişime ev sahipliği yapan ülkelerde aşırı sarfiyat yasakları, 17. yüzyılda ortadan kalkıyor; birta­

kım lüks masraflarının, belirli leziz lokma vesairenin yasak­

lanmasını da içeren son "kıyafet düzenlemesi" İngiltere' de

195

*Aşk, Lüks ve Kapitalizm*

1621 yılına denk düşer;ı Fransa' da2 ise, sofra lüksü ile ilgili son emirname 1629 tarihlidir; ayrıca 1644 ve 1672 tarihle­

rinde de, değerli madenlerin lüks amaçlı aşırı kullanımı ya­

saklanmıştır (esasen madeni para politikasından dolayı);

1656'da bir de, 50 L.'nin üzerindeki (kunduz) şapkaların ya­

saklandığını görüyoruz; ve 1708'de Fransa'da, son kıyafet yasası çıkartılmıştır. O tarihten itibaren, hükümet çevreleri dahi (kapitalist sanayinin çıkarları için) lüks harcamaların

"zorunluluğu" konusunda ikna olmuş, edebiyatın önde ge­

len isimleri de lüksün yanında yer almaya başlamıştır (ta ki sonradan, Jan Jak'çıların karşı hareketi başlayıncaya dek).

Lükste kaydadeğer buldukları şey, her şeyden önce onun pazar kurucu -piyasa oluşturucu- gücüydü.

"il faut bien", diyor Montesquieu,3 "qu'il y ait du luxe (NB. in den Monarchien!). Si les riches n'y depensent pas beaucoup, les pauvres mourront de faim." ["Pekala lüks olmalıdır. (Elbette Monarşilerde!) Eğer zenginler bu denli harcama yapmasaydı, yoksullar aç kalırdı."]

İlham dolu Abbe Coyer'nin "ticaretle uğraşan soylular"

üzerine olan ikinci yazısında, lüksün (erken-)kapitalist geli­

şimin nezdinde taşıdığı öneme dair çok hassas bir imleme buluyoruz:4 "Le luxe tient de la nature du feu qui echauffe et qui peut brüler. S'il consume des maisons opulentes, il sou­

tient nos manufactures. S'il absorbe le patrimoine d'un dis­

sipateur, il nourrit nos ouvriers. S'il diminue les facultes du

1 Adı geçen bilgiler için bkz., Anderson, Orig. of Comm. s. h. a.

2 Bu konuda en iyi, Encyclopedie' deki "Lois somtuaires" maddesi bilgilendiricidir.

3 Montesquieu, Espr. des Lois, 1, VII., böl. iV.

4 Abbe Coyer, Developpement et defense du systeme de la noblesse com­

merçante, 1 (1757), 52.

l!f,Kapitalizmin Lüksten Doğmasıl!f,

petit nombre, il multiple les subsistances publiques. Qu' on proscrive nos etoffes de Lyon, nos dorures, nos tapisseries, nos dantelles, nos glaces, nos bijoux, nos equipages, l' ele­

gance de nos meubles, les delices de nos tables, je vois tout a coup des millions de bras tomber dans l' engourdissement; et j'entens autant de voix demander du pain . . . " ["Lüks, ısıtan ve yakıp kavurabilen ateşe benzer. Zengin evleri sardığında, bizim imalathanelerimizi besler. Bir sefa pezevenginin ser­

vetini silip süpürdüğünde, bizim işçilerimizi geçindirir. Azın­

lığın zenginliğini azalttığında, çoğunluğun gelirini artırır.

Eğer bizim Lyon kumaşlarımız, kuyumlarımız, halılarımız, dantellerimiz, aynalarımız, mücevherlerimiz, giysilerimiz, şık möblelerimiz, sofralarımızın lüksü gözardı edilse, mil­

yonlarca elin bir anda atıl duruma düştüğünü görürdüm;

aynı anda da ekmek için yalvaran sesler duyardım . . . "]

Zengin Fransız "lüks literatürü"nde, lüks dostu yazıların arasında öne çıkan bir makale vardır: Theorie du Luxe ou Trai­

te dans lequel on entreprend d' etablir que le Luxe est un ressort non seulement utile, mais meme indispensablement necessaire a la prosperite des Etats ["Lüks Kuramı Üzerine ya da lüksün yal­

nızca yararlı bir araç olmakla kalmayıp, aynı zamanda dev­

letin refahı için de elzem olduğunu kanıtlama girişimi üze­

rine bir tez"], 2 cilt, 1771. Slogan olarak Voltaire'in Mon­

dain' deki bir deyişini taşıyor: "Le superflu, chose tresneces­

saire." ["Bolluk, son derece gerekli bir şey."] Kitabın yayım­

cısı da, zeki Yahudi Pinto'dur.

Lüksün gerçi "kötü" ve kusurlu olduğu, ancak sanayiyi teşvik ediyor olmasından dolayı çoğunluğa yarar sağladığı yönündeki görüş, İngiltere'ye de hakimdi: "Prodigality is a

197

�Aşk, Lüks ve Kapitalizm�

Vice that is prejudicial to the man but not to Trade."5 ["İsraf, insana zarar verici bir kusurdur, ama ticarete değil."] Güçlü

"etik" eğilimlerine karşın D. Hume6 bile şu sonuca varıyor:

"iyi" lüks iyidir, "kötü" lüks, her ne kadar bir kusur ise de, yine de, ortadan kalkmasıyla birlikte yerine geçmesi muh­

temel olan tembellikten daha iyidir. Bu anlayış daha sonra Bemard Mandeville tarafından, yazdığı anlar-meseli man­

zum eserinde toplum felsefesinin bir dizgesi haline getiril­

miştir. Şairin "Lüks"ü vızıldadığı dizeler şöyledir:7

"The Root of Evil, A varice

That danın' d ill natur' d baneful Vice, Was Slave to Prodigality

That noble Sin; whilst Luxury Employ'd a Million of the Poor, And odious Pride a Million more:

Envy itself and Vanity, Were Ministers of lndustry;

Their darling Folly, Fickleness,

in diet, Furniture and Dress,

That strange ridic'lous Vice, was made The very Wheel that turn'd the Trade."

"Kötülüğün kökeni, hırs . lanetli sayrıl mahvedici kusur,

5 Barbon, A discourse of Trade (1690), 62; Cunningham, Growth, 2, 392, ki bu içerikte olan daha pek çok kısım öne sürülüyor.

6 D. Hume, Essays: Of refinement in the arts, 1793 basımı; 2, 19 ve devamı.

7 The Fable of the Bees: or Private Vices, Public Benefits, 6. Basım, 1732, s. 10; buna ek olarak, imlemeler 1-N.

198