• Sonuç bulunamadı

Araştırmamızın sınırları içerisinde aşağıdaki sonuçlar ve öneriler ortaya çıkarılabilir:

i. Zigoma implantlarının alveoler kortikal kemikteki çıkış bölgesinde maksimum gerilme stresi ogmentasyonsuz modelde tüm yükleme bölgelerinde az miktarda olsa da, daha yüksektir ve her iki modelde de en yüksek değerler, santral dişten yükleme yapıldığı anda ölçülmüştür, ölçülen stres değerleri her iki modelde de yükleme bölgesi posteriora ilerledikçe azalmıştır.

ii. Zigoma implantlarının alveoler kortikal kemik çıkış bölgesindeki maksimum sıkışma stresi ogmentasyonsuz modelde tüm yükleme bölgelerinde daha yüksektir ve her iki modelde de en yüksek değerler, ikinci molar bölgeden yükleme yapıldığı anda ölçülmüştür, ölçülen stres değerleri her iki modelde de yükleme bölgesi posteriora ilerledikçe artmıştır ve ogmentasyonsuz model özellikle birinci molar bölgeden yapılan yükleme esnasında zigoma implantının distal yüzeyindeki kortikal kemikte %22 daha yüksek değer ölçülmüştür.

iii. Zigoma implantlarının alveoler kortikal kemik çıkış bölgesindeki maksimum sıkışma stresi santral dişten yükleme yapıldığı esnada ogmentasyonsuz modelde zigoma implantının bukkal yüzeyindeki kortikal kemikte diğer modelden %369 daha yüksek değer göstermiştir.

iv. Zigomatikomaksiller sütur bölgesindeki maksimum gerilim stresi santral dişten yükleme yapıldığı anda, ogmentasyonlu modelde % 13 daha yüksektir, tüm yükleme bölgelerinde ogmentasyonlu model daha yüksek değerler göstermiştir ve yükleme bölgesi posteriora ilerledikçe ölçülen değerler azalmıştır. Bu ogmentasyonlu modelin tüm incelenen değerler arasında yüksek olduğu tek bölgedir.

v. Zigomatikomaksiller sütur bölgesindeki maksimum sıkışma stresi santral dişten yükleme yapıldığı anda, ogmentasyonsuz modelde % 8 daha yüksektir, tüm yükleme bölgelerinde ogmentasyonsuz model daha yüksek değerler göstermiştir ve yükleme

181

bölgesi posteriora ilerledikçe ölçülen değerler azalmıştır. Ancak birinci molar bölgeden yükleme yapıldığı anda ogmentasyonsuz model, diğer modelden % 285 daha yüksek değer göstermiştir.

vi. Zigoma implantlarının apeks bölgesi süngerimsi kemikte ölçülen maksimum gerilim stresi ikinci molar diş bölgesinden yükleme yapıldığı anda, ogmentasyonsuz modelde zigoma implantının palatinalindeki süngerimsi kemikte % 2 daha yüksektir, birinci molar bölge hariç, tüm yükleme bölgelerinde ogmentasyonsuz model daha yüksek değerler göstermiştir ve yükleme bölgesi posteriora ilerledikçe ölçülen değerler artmıştır. Ancak bu durum implantın mesailindeki süngerimsi kemikte, farklılık göstererek yükleme bölgesi posteriora ilerledikçe premolar bölgede azalmış daha sonra molar bölgede tekrar artmıştır. Bu sonuçta, zigoma implantı ile beraber kaç adet konvansiyonel implant kullanımının daha başarlı olacağı yönünde tartışmayı ortaya çıkarmaktadır.

vii. Zigoma implantlarının apeks bölgesi süngerimsi kemikte ölçülen maksimum sıkışma stresi santral diş bölgesinden yükleme yapıldığı anda, ogmentasyonsuz modelde zigoma implantının apikalindeki süngerimsi kemikte % 0,1 daha yüksektir, ve tüm yükleme bölgelerinde her iki modelde benzer değerler göstermiştir ve yükleme bölgesi posteriora ilerledikçe ölçülen değerler azalmıştır. Ancak bu durum implantın mesialindeki süngerimsi kemikte, farklılık göstererek yükleme bölgesi posteriora ilerledikçe premolar bölgede azalmış daha sonra molar bölgede tekrar artmıştır.

viii. Sinüs ogmentasyonu yapılan modelde tüm yükleme bölgelerinde zigoma implantının Von Mises stres değerleri, ogmentasyonsuz modelle karşılaştırıldığında daha düşüktür.

Bu durum ogmentasyonlu modelin, stresleri destek dokulara daha fazla ilettiğini göstermektedir.

ix. Tüm yükleme bölgelerine bakıldığında, modeller kıyaslandığında zigoma implantına ait en yüksek Von Mises stres değeri, ikinci molar bölgeden yükleme yapıldığı esnada ogmentasyonsuz modelde ölçülmüştür.

182

x. Zigoma implantlarına ait Von Mises stres dağılımlarına bakıldığında,ogmentasyonsuz model daha yüksek değerler gösterse de, her iki modelde aynı yükleme bölgelerinde, maksimum stres noktalarının benzer noktalar olduğu görülmüştür.

xi. Metal alt yapıya ait maksimum Von Mises değerleri, her iki modelde de santral dişten yükleme yapıldığında en yüksek ve aynı değeri göstermiştir. Bu durum premolar bölgeden yapılan yüklemede aynı olsa da, birinci molar ve ikinci molar bölgeden yükleme yapıldığında ogmentasyonsuz model sırasıyla %13 ve %22 daha yüksek ölçülmüştür.

Sonuçlara bakıldığında, maksiller sinüsün greftle ogmente edilmesiyle, özellikle posterior bölgeden yükleme yapıldığında alveoler krette oluşan gerilim ve sıkışma streslerinin, greftler aracılığıyla daha homojen dağıldığı ve kortikal kemikte oluşan stresi azalttığı görülmektedir.

Ogmentasyon yapılan modelde, greft materyalinin yükleme esnasında oluşan gerilim streslerini zigomatikomaksiller sütur bölgesine ilettiği, ancak genel duruma bakıldığında, diğer bölgelerde oluşan stresleri azalttığı görülmektedir. Sonuç olarak, ogmentasyonlu modelde, streslerin bir bölgede yoğunlaşmasından ziyade, çevre dokulara dağıtıldığı söylenebilir.

Zigomatikomaksiller sütur bölgesinde oluşan sıkışma streslerinin, ogmentasyonlu modelde tüm yükleme alanlarında daha düşük çıkması, yine kullanılan greft materyalinin yükleme esnasında oluşan stresleri çevre dokuya homojen olarak dağıtmasına bağlanabilir.

Zigoma implantlarının apeks bölgesindeki gerilim ve sıkışma streslerinin ogmentasyonlu modelde daha düşük değerler göstermesi, zigoma implantı boyunca iletilen streslerin, implant gövdesinin de greft materyalinin içerisinde yer alması sonucu, çevre dokulara dağıtıldığını göstermektedir.

Zigoma implantlarına ait maksimum Von Mises stres değerlerinin yükleme posteriora ilerledikçe artması beklenen bir sonuçtur. Ogmentasyon yapılan modelde daha düşük sonuçlar göstermesi ise, implant gövdesinin greft materyali ile desteklenmesine bağlanabilir.

183

Metal alt yapıya ait maksimum Von Mises stres değerlerinin anteriordan yükleme yapıldığında aynı değerlerde çıkması, modellerin anterior bölge planlamasında farklılık göstermemesine bağlanırken, yükleme noktası posterior bölgelere ilerledikçe, ogmentasyonlu modelin daha düşük değerler göstermesi, oluşan streslerin greft materyali aracığıyla çevre dokulara iletilmesine bağlanabilir.

Çalışmamızın sonuçları göz önünde bulundurulduğunda, ogmentasyonlu modelin genelde tüm yükleme bölgelerinde ve tüm stres alanlarında daha iyi sonuçlar göstermesi, kullanılan greft materyalinin stresleri çevre dokuya iletmekte faydalı olduğunu gösterdiğini düşünmekteyiz. Aynı zamanda atrofik posterior maksilla alveoler krette yeterli kemik desteği oluşturmak ve stresleri dağıtmak için özellikle kret bölgesine yakın bölgeyi greftlemenin faydalı olabileceğini düşünmekteyiz. Ancak elde edilen stes değerlerinin birbirine yakın olması nedeni ile bu çalışmanın klinik implant-kemik rezorpsiyonunun takip edildiği bir çalışma ile desteklenmesi gerekmektedir. Çünkü konsept olarak greft kullanımı zigoma implantı yapımı ile çelşki içerisindedir. Her iki modelinde implant çıkış noktalarının kret tepesinde yer aldığı düşünüldüğünde, yapılacak protezin ebatlarının minimum seviyede tutulması, kantilever etkisini de azaltacağı için, implantlar ve çevre doku üzerinde oluşan stresleri azaltacağını düşünmekteyiz.

Çalışmamızda kullanılan üç boyutlu modeller belirli bir klinik durumu yansıtacak şekilde bir hastaya ait tomografi görüntüsünden faydalanılarak hazırlanmıştır. Kullanılan doku ve protetik malzemelere ait mekanik özellikler literatürde tanımlanan şekliyle belirlenmiş ve sınırlanmıştır. Ancak anatomik varyasyonlar ve kullanılan malzemelerdeki çeşitlilik bu çalışmanın şeklini ve elde edilecek bulguları değiştirebilir. İmplantların makro ve mikro yapısındaki farklılıklar ve implant dizaynları, bulgular üzerinde belirleyici rol oynayacaktır; bu nedenle çalışmamızdan elde ettiğimiz sonuçlar farklı implant sistemleri için değişiklikler gösterebilir. Dolayısıyla ileride benzer çalışmalar farklı implant sistemleri için de yapılarak, implant sistemlerinin biyomekanik özellikleri karşılaştırılabilir. Ayrıca zigoma implantı ile beraber düşünülen konvansiyonel implantların sayısı ve konumunun konsepte etkisi halen yeterli düzeyde araştırılmamıştır.

184