3. ÖNCÜL DERECELENDİRME KODLAYICILARI 1. Zarf Görevli Öncül Derecelendirme Kodlayıcıları
3.1.1. Eylemleri Derecelendiren Zarf Görevli Öncül Derecelendirme Kodlayıcıları Kodlayıcıları
3.1.1.2. Çok, daha çok, en çok, en son
Erkek olmadığı için de çok dövündüler. (Tekin, SAÖ, s.18)
Çok, dövünme eyleminin miktarını bildirmek amacı ile kullanıma çıkmış zarf görevli öncül bir dil birimidir. Eylemin şiddetini artırmaktadır.
dövünme bakımından
erkek olmadığı için de dövündüler (alt sırada) erkek olmadığı için de çok dövündüler (üst sırada)
Atiye’nin babası “Bana çok eziyet ediyorlar, kızım,” dedi. (Tekin, SAÖ, s. 44)
eziyetin derecesi
bana eziyet ediyorlar, kızım (alt sırada) bana çok eziyet ediyorlar, kızım (üst sırada)
Gelmedi bu bahar, gelmedi çok bekledik. (Tekin, SAÖ, s. 66) beklemenin derecesi
gelmedi bu bahar, gelmedi bekledik (alt sırada) gelmedi bu bahar, gelmedi çok bekledik (üst sırada)
159 Çok mu özledin Elmas gelini?
Çok özledim. (Tekin, SAÖ, s. 70)
Tulumba ve Dirmit’in diyaloglarından alınan örneklerde özlemenin derecesi artırılmaktadır.
özlemenin derecesi
(tulumbanın sorusu) (alt sırada) (Dirmit’in cevabı)
özledin mi Elmas gelini özledim
çok mu özledin Elmas gelini çok özledim
(üst sırada)
Elmas gelini çok özledim, tulumba. (Tekin, SAÖ, s. 61) özlemenin derecesi
Elmas gelini özledim, tulumba (alt sırada)
Elmas gelini çok özledim, tulumba (üst sırada)
Dirmit ona yeminle Akçalılıların yolda tutup kendisini sevmelerinden, ellerine kazak eldiven alıp kapılarına gelmelerinden çok utandığını söylediyse de kuşkuş otu Dirmit’e kulak asmadı. (Tekin, SAÖ, s. 124)
utanmanın derecesi bakımından
Dirmit ... utandığını söylediyse de kuşkuş otu … kulak asmadı (alt sırada) Dirmit … çok utandığını söylediyse de kuşkuş otu … kulak asmadı (üst sırada)
Atiye, herkesten çok Mahmut'un arkasından okuyup üfledi. (Tekin, SAÖ, s. 203)
160
Herkesten çok yapısı, Mahmut ve ailenin diğer üyeleri arasında bir karşılaştırma ilgisi kurmuştur. Arkasından okuyup üflenme bakımında Mahmut, en üst sırada yer almaktadır. Ailenin geri kalanı ise derecelendirme basamağının en alt sırasındadır.
arkasından okuyup üflenme bakımından
Mahmut (en üst sırada) ailenin diğer üyeleri (en alt sırada)
Mahmut çok sinirli olduğunu, sevdiği kızın başka oğlanlarla oyun oynamasına, konuşmasına gelemeyeceğini, eğer başka oğlanlara baktığını görürse, oğlanları da, kendisini de döveceğini söyledi. (Tekin, SAÖ, s.
129)
sinirli olma bakımından
Mahmut sinirli olduğunu … söyledi (alt sırada) Mahmut çok sinirli olduğunu … söyledi (üst sırada)
Zekiye “Ben yatağı çok sevdim,” dedi. (Tekin, SAÖ, s. 11) yatağı sevme bakımından
ben yatağı sevdim (alt sırada)
ben yatağı çok sevdim (üst sırada)
Atiye daha çok hizmet, hürmet etmesi için Nuğber’in kulağına nasihat okudu. (Tekin, SAÖ, s. 197)
hizmet, hürmet etmenin derecesi bakımından
Atiye hizmet, hürmet etmesi için Nuğber’in kulağına nasihat okudu (azalan) Atiye çok hizmet, hürmet etmesi için Nuğber’in kulağına nasihat okudu
Atiye daha çok hizmet, hürmet etmesi için Nuğber’in kulağına nasihat okudu (artan)
161
Mahmut gitarın içine daha çok ses çıkarsın diye kırıp kırıp yumurta kabukları yapıştırdı. (Tekin, SAÖ, s. 183)
ses çıkarma bakımından (azalan)
Mahmut gitarın içine ses çıkarsın diye kırıp kırıp yumurta kabukları yapıştırdı Mahmut gitarın içine çok ses çıkarsın diye kırıp kırıp yumurta kabukları yapıştırdı Mahmut gitarın içine daha çok ses çıkarsın diye kırıp kırıp yumurta kabukları yapıştırdı
(artan)
Atiye ilkin Dirmit’in defterinden ne vakitten beri huylandığını, Dirmit’in deftere olan düşkünlüğünü, deftere anadan babadan daha çok kıymet verdiğini saydı döktü. (Tekin, SAÖ, s. 187-188)
{-DAn} daha çok yapısı ile defter ve ana-baba kavramları arasında bir karşılaştırma ilgisi kurulmuş; defter, ana ve babaya değer bakımından üstün gelmiştir.
Dirmit’in verdiği kıymet bakımından defter derecelendirme ilişkisinin üst sırasındadır.
Dirmit’in verdiği değer bakımından
defter (üst sırada) ana ve baba (alt sırada)
Mahmut tavuklar için onca eziyet çekmeyi, evinden uzak tanımadığı insanlarla yatıp kalkmayı, en çok da gelip sonunda inşaat işine bel bağlamayı kaldıramadı. (Tekin, SAÖ, s. 201)
Mahmut’un kaldıramadığı, kabullenemediği şeyler arasında karşılaştırma ilişkisi kurulmuş; en çok da yapısı, inşaat işine bel bağlamayı derecelendirmenin en üst basamağına taşımıştır. Üç durumun kıyaslandığı bu örnekte, tavuklar için onca eziyet çekme ve evinden uzak tanımadığı insanlarla yatıp kalkma arasındaki üstünlük ilişkisi belirtilmemiştir. Söz diziminden hareketle evinden uzak tanımadığı insanlarla yatıp
162
kalkmanın tavuklar için eziyet çekmekten daha üst basamakta olduğu düşünülebilir ancak bu alıcının çıkarımı olacaktır. Vericinin dil bilgisel kodlayıcılarla kurduğu ilişkiye göre:
Mahmut’un kaldıramadığı şeyler bakımından
inşaat işine bel bağlama (en üst sırada)
tavuklar için onca eziyet çekme ve evinden uzak … yatıp kalkma (alt sırada)
Huvat ama en çok itin kuduz olmasından korktu. (Tekin, SAÖ, s.
37)
Çok zarfı, korkmanın derecesini artırırken en çok yapısı, korkulacak diğer şeyler ve itin kuduz olması arasında bir karşılaştırma ilişkisi kurmuştur. Bu karşılaştırmadan doğan sonuç, itin kuduz olmasının korkulacak diğer şeyler arasında en üst sırada olduğudur. İtin kuduz olması ihtimali, korkunun en üst basamağına taşınmıştır.
korkulacak şeyler korkunun boyutu
diğer sebepler (alt) ama en çok itin kuduz olmasından korktu (artan)
itin kuduz olması (en üst) ama itin kuduz olmasından korktu (azalan)
Mahmut kokuların içinde en çok manikürcü Sevcan’ın kokusunu sevdi. (Tekin, SAÖ, s. 117)
sevilen kokular bakımından
manikürcü Sevcan’ın kokusu (en üst sırada) diğer kokular (alt sırada)
Huvat çekildiği yerde en çok kendi aklını beğendi. (Tekin, SAÖ, s.
238)
163 Huvat’ın beğendiği akıllar bakımından
kendi aklı (en üst sırada) diğer akıllar (alt sırada)
Huvat en son kendi elini oğluna uzattı. (Tekin, SAÖ, s. 160)
Huvat, elini oğluna uzatma (öptürme) bakımından ailenin diğer üyelerine göre en son sıradadır.
elini uzatma bakımından Huvat (alt sırada) diğer ailenin bireyleri (üst sırada)
3.1.1.3. Az
Dirmit, “Köpek karı yağdı anne, kar dişlendi kız, saçaklar buzlandı, ne olur gönder az,” diye günlerce yalvardı. (Tekin, SAÖ, s. 32)
Gönder- eylemi bir kez yapılacağına göre az, azlık-çokluk zarfının birincil nesnenin dışarıda kalış süresini belirlediği düşünülebilir. Azlık-çokluk zarfı, birincil nesnenin dışarıda kalış süresini azalan yönde etkilemektedir.
Dirmit’in dışarıda kalma süresi
Dirmit, “… ne olur gönder” diye günlerce yalvardı (artan) Dirmit, “… ne olur gönder az,” diye günlerce yalvardı (azalan)
Ama Atiye’yi az sonra bir kaygıdır tuttu. (Tekin, SAÖ, s. 107)
164
Az, öncül derecelendirme kodlayıcısı ile eylemin sonralık derecesi azaltılmıştır.
eylemin sonra gerçekleşmesi bakımından
ama Atiye’yi sonra bir kaygıdır tuttu (artan) ama Atiye’yi az sonra bir kaygıdır tuttu (azalan)
O okurken Mahmut gece lambalarının gece satılmasının daha iyi olacağını düşündü, fiyatlarını az düşürdü. (Tekin, SAÖ, s. 182)
Az derecelendirme zarfı, düşür- eyleminin derecesini azaltırken fiyatların derecesini de artırmaktadır.
fiyat düşürme bakımından lambaların fiyatları bakımından
(artan) Mahmut lambaların fiyatlarını düşürdü (azalan) (azalan) Mahmut lambaların fiyatlarını az düşürdü (artan)
Atiye, oğlanın yaşça Nuğber’den az ufak olduğunu ama eli yüzü temiz, helal süt içmiş bir çocuğa benzediğini kocasına söyledi. (Tekin, SAÖ, s. 192-193)
İncelenen örnekte {-Dan} az ufak yapısıyla oğlan ve Nuğber arasında yaşça üstünlük bakımından karşılaştırmaya bağlı bir derecelendirme ilişkisi kurulurken az öncül dil birimiyle de yaş farkı bakımından bir derecelendirme ilişkisi kurulmuştur.
yaş bakımından yaş farkı bakımından
oğlan (üst sırada) Atiye, oğlan’ın ufak olduğunu … söyledi (artan) Nuğber (alt sırada) Atiye, oğlanın az ufak olduğunu … söyledi (azalan)
Atiye, “Günah lan, az Zekiye’nin yanına var!” diye oğlunu dürte dürte bir hal oldu.
165
Yanına var- eylemi bir kez yapılacağından yanına var- eylemini belirten derecelendirme zarfının Zekiye’nin yanında kalınma süresini sınırlandırdığı düşünülmektedir. Buna göre:
Zekiye’nin yanında kalış süresi (artan)
Atiye, “Günah lan, Zekiye’nin yanına var!” diye oğlunu dürte dürte bir hal oldu Atiye, “Günah lan, az Zekiye’nin yanına var!” diye oğlunu dürte dürte bir hal oldu
(azalan)
Akşam oldu hava az karardı. (Tekin, SAÖ, s. 214) kararmanın derecesi bakımından
akşam oldu hava karardı (artan) akşam oldu hava az karardı (azalan)
“Ne çırpınıp duruyorsun, dur az,” deyip yüreğine vurdu. (Tekin, SAÖ, s. 230)
Az derecelendirme zarfı, dur- eyleminin süresini azaltmaktadır.
durmanın süresi bakımından
Atiye “Ne çırpınıp duruyorsun, dur,” deyip yüreğine vurdu (artan) Atiye “Ne çırpınıp duruyorsun, dur az,” deyip yüreğine vurdu (azalan)
Halit az düşündü. (Tekin, SAÖ, s. 236)
Az öncül dil birimi, düşün- eylemini azalan yönde etkileyen bir derecelendirme kodlayıcısı olarak kullanıma çıkmıştır.
166 düşünmenin derecesi bakımından Halit düşündü (artan) Halit az düşündü (azalan)
Kadın arkasından az gülüp söyledi. (Tekin, SAÖ, s. 215) gülüp söylemenin derecesi bakımından
kadın arkasından gülüp söyledi (artan)
kadın arkasından az gülüp söyledi (azalan)