• Sonuç bulunamadı

SOĞUK SAVAŞ YILLARI VE KOSOVA’NIN BAĞIMSIZLIK ARAYIŞI

I.Dünya Savaşının başlamasına müteakip Kosova bölgesi Avusturya-Macaristan işgaline uğramış fakat savaşta yenilince Kosova toprakları yeniden Sırbistan kontrolüne geçmiştir. Bu tarihten itibaren ise Kosova tam olarak sömürge haline getirilmeye çalışılmıştır. Gittikçe etkisi artan ve 1921 yılına gelindiğinde ise tamamıyla Sırpların kontrolüne geçen Sırp-Sloven-Hırvat Krallığı 1929 tarihinde ise adeta tam bir diktatörlüğe dönüşmüştür. Fakat baskıcı bir yönetim modelini temsil eden ve I. Yugoslavya olarak isimlendirilen bu devlet 1941 tarihinde tekrar parçalanmıştır.109

2.2.1. Yugoslavya Federasyonu İçinde Kosova’nın Statü Sorunu

II. Dünya Savaşı sonrasında ise Komünist Parti yönetimi iktidara gelmiş ve 29 Kasım 1945 tarihinde cumhuriyeti ilân etmiştir. Kurulan bu cumhuriyetin cumhurbaşkanı olarak da Mareşal Tito seçilmiştir. Birleştirici saiklerle hareket eden Tito, bölgedeki tüm farklı unsurları birleştirerek yeni bir ülke oluşturma idealine sahip bir lider olarak Yugoslavya Federasyonu’nu kurmuştur. II. Yugoslavya olarak bilinen bu cumhuriyeti altı kurucu federe cumhuriyetten meydana gelmiş bir

108“Ülke profili: Kosova”, AljazeeraTurk, 5 Aralık 2013, http://www.aljazeera.com.tr/ulke-profili/ulke-profili-kosova, (Erişim Tarihi: 11.05.2018).

109 Yılmaz, Kosova bağımsızlık yolunda, s. 34-36.

51 federasyon olarak şu devletler oluşturmuştur: Sırbistan, Hırvatistan, Slovenya, Makedonya, Karadağ ve Bosna Hersek ve iki özerk vilayet olan Voyvodina ve Kosova. Kosova’nın durumu ise Mareşal Tito’nun 1946 yılında çıkardığı bir kanunla değişmiş ve Voyvodina’yla beraber Kosova Sırbistan’a bağlanmıştır.110

Yugoslavya Anayasasında 1963 yılında yapılan bir değişiklikle Kosova Belgrad yönetimine bağlanmış ve daha önce verilmiş olan özerklik yetkileri ellerinden alınmıştır. Buna karşılık hoşnutsuzluğu artan Kosova halkı Avrupa’nın da desteğini talep ederek kendilerine de cumhuriyet statüsü verilmesini talep etmiştir.

Bu durumun Yugoslavya’nın devlet bütünlüğü bakımından olumsuz neticeleri olabileceğini düşünen ve kitlelerin fikirlerine duyarsız kalmayan Tito yönetimi, 1974 yılında yapılan anayasa değişikliğiyle Kosova’nın statüsünü ‘Özerk Bölge’den

‘Özerk Eyalet’e dönüştürerek Arnavutlara geniş haklar sağlamıştır. Kendi parlamentolarını kurabilme, kendi ordu ve polis teşkilatını kurabilme, kendi anayasasını yapabilme gibi önemli hakların verildiği bu anayasa değişikliği neticesinde esasen devlet yapısında bir değişikliğe gidilmemiş ve Kosova da cumhuriyet statüsüne kavuşturulmamıştır.111

Tito’nun 1980’deki ölümünün ardından Kosovalı Arnavutlar, Kosova’nın özerk eyalet statüsünden bağımsız cumhuriyete dönüşmesi için gösterilere başlamış, Belgrad yönetimi ise bu durum karşısında baskılarını arttırmıştır. Yugoslavya devlet başkanlığına 1989 yılında seçilen Slobodan Miloseviç’in, Kosova ve Voyvodina’nın 1974 yılında kavuştuğu özerklik statülerine anayasal bir değişiklikle son vermesi ve Arnavutların ve Türklerin bağımsız bir Kosova cumhuriyetine ulaşmayı hayal ederlerken ellerinde bulunan geniş hakları yani özerkliği de kaybederek azınlık statüsünde değerlendirilmeleri bölgedeki huzursuzların artmasına neden olmuştur.

Bu durumun ortaya çıkmasında ise hiç şüphesiz ulusların kendi kaderlerini tayin haklarının olması ancak bunun ne şekilde uygulanacağının bilinmemesi etkili olmuştur. Bu bağlamda Kosova’da yaşayan Arnavutların sayıca çok olmaları kurucu ulus olmaları için yeterli görülmemiş; çünkü halihazırda Kosovalıların Arnavutluk adında bir ana devletlerinin bulunması bu duruma gerekçe gösterilmiştir. Netice

110 Yılmaz, Kosova bağımsızlık yolunda, s. 37-39.

111Yılmaz, Kosova bağımsızlık yolunda, s. 40.

52 olarak, Kosova probleminin temelinde 1990 sonrasında etkileri fazlasıyla ortaya çıkan anayasal statünün ihlalinin bulunduğunu ifade edebiliriz.112

2.2.2. Yugoslav Lider Tito’nun Ölümü ve Başlayan Çözülme

YSFC lideri Tito’nun ölümü ve Miloseviç’in başa gelmesi çok etnili bir yapıyı haiz Yugoslavya’yı adeta Sırpların kaderinde tek hakim olduğu bir devlet konumuna getirmiştir. Kosovalı Arnavutlar ise siyasi mücadelelerinde daha aktif olma zorunluluğunu hissetmeye başlamış ve birtakım siyasi faaliyetleri hayata geçirmeye gayret etmişlerdir. Bu çerçevede Kosovalı Arnavutlar ilk siyasi partileri olan Kosova Demokratik Birliğini (LDK), 28 Aralık 1989 tarihinde İbrahim Rugova liderliğinde kurmuşlardır.

1990’lara gelindiğinde Yugoslavya’nın dağılma sürecine adım adım yaklaşılmış ve Kosovalı Arnavutlar 22 Eylül 1991 tarihinde bağımsızlığını ilan etmişlerdir. Bu karar 26-30 Eylül 1991 tarihinde yapılan bir referandum ile halkın

%87’lik katılımı ve %99,87 gibi çoğunlukla kabul görmüş ve Kosovalı Arnavutlar, sonraki süreç içerisinde siyasal kurumları, eğitim, sağlık sistemleri, mali yapıları vb.

alanlarda tam olarak bir devlet modeli ortaya koyamasalar da kurulmak istenen devletin altyapısını hazırlamış ve birtakım kazanımlar elde etmişler ve Türkiye’den de yanlarında olmasını istemişlerdir. 11 Şubat 1992 tarihinde İbrahim Rugova’nın Türkiye’yi ziyaretinde dile getirdiği ilan ettikleri Kosova cumhuriyetinin tanınması talebi her ne kadar Türkiye tarafından kabul edilmemiş olsa da Kosovalı Arnavutlara siyasi destek sözü verilmiştir.113

1992 yılına gelindiğinde ise Yugoslavya’dan Bosna Hersek, Slovenya, Hırvatistan koparak bağımsızlık kazanmışlar sonrasında Sırbistan ve Karadağ da kendi aralarında yeni bir Yugoslavya Cumhuriyeti kurmuşlardır. Kosova ve

112 Fuat Aksu, “Kosova Krizinde Türkiye’nin Dış Politikası”, Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 3, Sayı 1, Nisan 2010, s. 56.

113 İlhan Uzgel, “Kosova ve Güneydoğu: Benzerlikler ve Farklılıklar”, Türk Dış Politikası:

Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar (1919-1980), Der.: Baskın Oran, Cilt 2, İletişim Yayınları, İstanbul, 2001, s. 510.

53 Voyvodina ise bu yeni Yugoslav cumhuriyeti içerisinde özerk bölgeler olarak yer almışlardır.114