• Sonuç bulunamadı

3. TOPLUMSAL ELEŞTİRİ VE TAHSİN YÜCEL’İN ÖYKÜ KİŞİLERİ

3.4. TOPLUM VE SİYASET

3.4.3. Siyaset ve Emperyalizm Eleştirisi

Yazarın son dönem öykülerinde kullandığı temalardan biri de emperyalizmdir. Tahsin Yücel’in öykülerinde, “emperyalizm” kavramını çoğunlukla siyaset kavra- mıyla birlikte kullanır. Bu kavram, İngiliz ve Amerikan kültürüyle yetişen kişiler vasıtasıyla karşımıza çıkar. Kültürel emperyalizmin yanı sıra ekonomik emperyalizm de öykülerde dile getirilir. Ulus özelliği kazanamamış Hayristan ülkesinde, emper- yalizm kavramını Tahsin Yücel, bütün yönleriyle tenkit eder. Yazar, kültürel emper- yalizmle yoğrulan devlet bürokrasisini de ironik bir dille eleştirir.

3.4.3.1. Naim Eltalibi (Kule)

“Kule” adlı öyküde, Cabir Elcabir yönetiminin sonlarına doğru başkentin en işlek caddesinde, dört yerinden vurulmuş bir genç kadın cesedi bulunur. Buna benzer olay- lar şehrin dört bir yanında olmaya başlar. Tahir Elcezmi adlı polis, bir suçlu yakala- yarak olayı çözmeye başlar. Bu polis tarafından ünlü bir mağaza sahibinin bu olayları planladığı öğrenilir. Bu olayların arkasında “Elyesevi” denilen Lady’s mağazasının sahibi çıkar. Elyesevi ülke dışına kaçar. Ülkede insanlar öldürülmeye başlayınca Kurmay Albay Eltalibi, darbe yaparak ülkenin başına geçer.

169 İbrahim Tatarlı, “Ölümünün 10.Yıldönümünde Suat Derviş Üzerine Bir İnceleme”, Nesin Vakfı Edebyat Yıllığı, Kardeşler Basımevi, İstanbul, 1983, s. 607-612.

Başkan Eltalibi, büyük devletlerden bu suçluyu iade etmelerini ister. Büyük devletler “Toraman Toprakları” nda maden arama işi kendilerine verilirse Elyesevi’yi teslim edebileceklerini söylerler. Başkan Eltalibi ile büyük devletler arasında antlaşma sağlanır. Bu anlaşmaya göre; Hayristan ülkesinde idam cezası kaldırılacak, bu terö- rist başına deniz ortasında bir ada tahsil edilecek ve “Toraman Toprakları” nda ma- den arama işi bu güçlere verilecek. Terörist başı ülkeye getirilir, devlet tarafından sorgulanır. Ülkede cinayetler bir anda azalır. Toraman toprağını sekiz ay boyunca inceleyen büyük devletler, bir şey bulamadan ülkelerine geri dönerler.

Yazar, Hayristan ülkesi üzerinden emperyalist güçleri eleştirir. Bu emperyalist güçle- rin, ekonomik sömürgecilik anlayışı ile ülkeyi nasıl karıştırdığını gözler önüne serer. Yazar, ülkenin siyasi iktidarına yapılan baskıyı ve ülkedeki karışıklığı ironik bir dile eleştirilir. Ayrıca, büyük devletlerin ülke yönetimin değiştirmek için de bu tip olay- ları kurguladığı da ortaya çıkar. Büyük devletler, gelişmemiş ülkelerde askerlere dar- be yaptırarak yönetimlerini değiştirir. Yazar, Hayristan ülkesini bize sunarak bizim tarihimizle ilgili bazı olayları anımsatmaya çalışır. Yazar Türkiye Cumhuriyetinde, terörist elebaşının yakalanması ve ülkeye getirilmesi olayını böyle bir öyküyle sunar. Yazar, her ne kadar bu olayların Hayristan ülkesinde olduğunu söylese de buna benzer olaylar, bizim ülkemizde de olmuştur. Yazar, toplumcu gerçekçi sanat anlayışla; askeri darbeleri ve büyük devletlerin sömürgecilik anlayışını eleştirir. Sosyolojik açıdan öyküye bakıldığı zaman; siyasi ve askeri yozlaşmaların Türk toplumunda oluşturduğu travmaya dikkat çeker. Yazar, emperyalist güçlerin ülke yönetimini ele geçirmek amacıyla kullandıkları piyon durumundaki kişileri de çeşitli istiareler ile okuyucuya sunar.

3.4.3.2. Harun Elmansur (Talih ve Tarih)

“Talih ve Tarih” adlı öyküde, Harun Elmansur adlı bir gazetecinin önceleri İngiliz sömürgeciliğini övmesi daha sonra da Hayristan yöneticileri ile iyi ilişkiler içine girmesi ironik bir şekilde anlatılır. Harun Elmansur’un; iyi, kusursuz bir şekilde İngilizce konuşması, Türkçe sözcükleri yerinde ve doğru kullanması, isterse iyi bir romancı olabilecek iken gazeteci olması okuyucuya ironik bir şekilde sunulur. Harun Elmansur, İngilizler tarafından İngilizce olarak çıkan Mornig Star gazetesine

köşe yazarı olarak getirilir. Harun Elmansur, bu gazetede İngiliz yanlısı bir tutum içinde hareket eder. Bu yüzden İngilizler, kendi çıkarlarını iyi savunduğunu düşün- düğü bu gazeteciyi her yerde ön plana çıkarır. İngilizler, Harun Elmansur’a yeni bir görev vermek için Alessabah gazetesinde önemli bir yere getirir. Aydın kesim, bu yazarın İngilizceyi kusursuz konuşmasını her yerde vurgulayarak onun dilinin ne kadar sanatsal olduğunu söyleyerek över.

Moda şarkıların başarısını andıran bir başarıydı onunki. Bir de içinde bulunan konumu en üst düzeye yerleştirerek rahatlığı, devinimsizliği, alışkıyı ve güveni övmesindendi. Ayrıca gazetenin öteki köşe yazarları da sık sık onun yazılarına göndermede bulunuyor, onun hem büyük bir usta hem de halkın iyiliği uğruna canını tehlikeye atmaktan korkmayan bir aydın olduğu kanısını yerleştirmek için ellerinden geleni yapıyorlardı.170 Köşe yazılarında; sömüren ile sömürülenin eşitliğini anlatan Harun Elmansur, Hayristan ve İngiliz halkının kız alıp kız vererek dost olabileceklerini savunur. Bu düşünce ile iki ülke arasında bir köprü kurulabileceğini söyler. Mornig Star ve Ales- sabah gazetelerinde İngiliz ve Hayristan dostluğunu öven Harun Elmansur, ülkenin en önemli adamlarından biri haline gelir. Ne var ki bu olaydan iki yıl dört ay sonra, General Elhalas’ın ülke yönetimini ele geçirmesiyle birlikte Hayristan ülkesinde her şey değişir. Harun Elmansur, radyoda yeni yönetimin bildirgesini okur. Harun Elmansur, büyük önder Elhalas ve kahraman askerlerini radyoda saatlerce över. Bu sömürü düzeninin böyle gitmeyeceğini savunarak Elhalas’ın doğru olanı yaptığını söyler. Bir taraftan da kendisini, İngiliz ajanlarının kaçırdığını ve Elhalas’ın askerle- ri tarafından kurtarıldığını söyler. Bir zamanlar İngilizlerin el üstünde tuttuğu Harun Elmansur, yeni yönetim tarafından da ön plana çıkarılır. Harun Elmansur’un ülke gündeminde bu kadar önemli bir yer tutması bazı aydınlar tarafından onun dahi ola- rak nitelendirilmesine sebep olur. Harun Elmansur’a, eskiden avunduğu İngiliz yanlı- sı düşünceleri sorulunca o da eski siyasilerin dediği gibi “dün dündür, bugün de bu- gün” sözünü hatırlatır.

Harun Elmansur, televizyonda “Başkanla Baş Başa” adlı söyleşiler yapar. Harun Elmansur, Elhalas’ın çok büyük bir adam olduğunu her yerde söylemeye başlar. Bu sırada Elhalas ölür ve yerine Elnebi geçer. Harun Elmansur, yeni başkan Elnebi’yi överek onun danışmanları arasına girer.

170

Harun Elmansur, büyük önder Elhalas hakkında olumsuz şeyler söylemeye başlar. Harun Elmansur, kendisini tarihin babası olarak gördüğü için gündemdeki olayları hep tarihi olaylarla açıklar. Harun Elmansur, ülkedeki ekonomik durumu misyon sözcüğü ile açıklar. Harun Elmansur, Elnebi ile birlikte ülke ekonomisinin güçlene- ceğini söyler. Ülkenin parasının ne kadar çok olduğundan söz edip Hayristan ülke- sindeki ekonomik gelişmeleri övmekten geri durmaz. Profesör Elcabir’in yönetimi ele geçirmesiyle birlikte Harun Elmansur’un övgüleri yön değiştirir. Elcabir’in misyon sahibi bir yönetici olduğunu söyler.

Elcabirin yerine Genarel Elzuhur’un yönetimi ele geçirmesiyle bir hafta sessiz kalır, sonrada ona hoş geldin, diyerek yeni yönetime övgülere başlar.Yazar, Harun Elmansur’un gazetelerde yazdığı İngiliz yanlısı görüşlerle, siyaset kurumu arsındaki çıkar ilişkisini eleştirir. Ülkedeki aydınların Harun Elmansur’u mesnetsiz bir şekilde övmeleri, İngiliz yanlısı emperyalist görüşlerine rağmen devlet büyükleri tarafından takdirle karşılanması da ayrı bir eleştiri konusu olur.

Yazarın, ülkedeki aydınların Harun Elmansur’un kusursuz İnglizce konuşmasını ve Türkçe sözcükleri yerinde ve doğru kullanmasını bir ironi oluşturarak dahi sözcüğü ile anlatmaya çalışması dikkat çekicidir. Ülkede, Harun Elmansur’un emperyalist düşünceleri bilinmesine karşın her yeni yönetim tarafından baş tacı edilmesi de bir ironi olarak ortaya çıkar. Hatta Harun Elmansur’un bazı başkanların başdanışmanı olarak ülke gündemini belirlemesi de siyaset kurumu ve emperyalist düşünce arsındaki çıkar ilişkisini gözler önüne serer. Yazar, her ne kadar Harun Elmansur’u eleştirir gibi görünse de asılında, eleştiri okları siyaset kurumunadır.

Siyaset kurumundaki yozlaşma ve emperyalist kişilerin ülke gündemi üzerindeki nü- fuzu, Harun Elmansur adlı öykü kişisi üzerinden verilir. Harun Elmansur’un her şeyi tarihle açıklayan tutumu, misyon kelimesini gerekli gereksiz şekilde kullanması da sıkça eleştirilir. Öyküde, bir zamanlar bir İngiliz ajanı olarak bilinen Harun Elmansur’un, aydınlar tarafından bu kadar kısa sürede beğenilmesi ve benimsenmesi ülke için ayrı bir sorun olarak sunulur.

Marksist sanat anlayışla öyküye bakıldığında; bir üstyapı olan siyaset kurumu ile altyapı unsurlarının çatışma içinde olduğu görülür. Bu durum ulus bilincini kazanmamış ülkelerde sıkça görülür. Toplumcu gerçekçi sanat anlayışıyla öyküye bakıldığında; sınıflar arası çatışma, emperyalist güçlerin sömürgecilik anlayışı, ay- dınların yozlaşmış tutumları ortaya çıkarılarak toplumsal sorunlar tespit edilmelidir. Emperyalist güçlerin sömürgecilik anlayışı ve siyaset kurumundaki yozlaşma yazar tarafından ironilerle açıklanır.

Siyaset kurumu ve emperyalist güçler arasındaki ilişki, öykü boyunca yazar tarafından tenkit edilir. Tarihsel açıdan öyküye bakıldığında, az gelişmiş ve ulus bilincini kazanamamış ülkelerde siyaset kurumu ve emperyalist güçler arasındaki çıkar ilişkisi günümüze kadar sürer. Yazar; siyaset kurumu, emperyalist anlayış ve aydınların yozlaşmış tutumlarını ortaya çıkararak bu konuda çözüm yolları bulmak ister.

3.4.3.3. Semavi Bey (Para ile Burun)

“Para ve Burun” adlı öyküde, Semavi Bey adında zengin bir adam, kızını burnu gü- zel bir adam ile evlendirmek ister. Daha önce kız çocuğunun burnundaki eğrilikleri estetik ameliyatı ile düzelttiren Semavi Bey, soyunun güzel olması için kızına güzel burunlu bir damat arar. Bu sorunu çözmek için de ülkenin en iyi romancısı, en iyi ressamı ve en iyi eleştirmenini bulur. Semavi Bey, damat adayını seçmek için nasıl bir yol izleyeceğini bu sanatçılara sorar. Semavi Bey ve ülkenin bu önemeli sanatçı- ları, bu konuda düşünmeye başlar. Sonunda Semavi Bey, büyük bir heyecanla damat adaylarına ne soracağını bulduğunu söyler. Damat adaylarına “para nedir”, diye bir soru yöneltmeyi doğru bulur. Bir odada toplanan damat adaylarından üç tanesi, Semavi Bey’in dikkatini çeker. Birincisi; Semavi Bey’in kızını çok seven ve ona “mor gözlüm” ifadesini kullanan Erol adında bir gençtir. İkincisi; akrostiş sanatıyla Semavi Bey’in kızına şiirler yazan Kalem Ali adındaki şair ruhlu bir geçtir. Üçüncü- sü; Semavi Bey’in kızını sırf parası için seven büyük burunlu bir gençtir. Sınav salonuna alınan bu gençlere, ülkenin en iyi romancısı “para” hakkındaki görüşlerini yazmalarını ister. Sınav salonuna, Semavi Bey’in kızı davet edilerek gençlerin daha rahat yazmaları sağlanır. Bizim Erol sınav kağıdına “mor gözlüm” diye başlar. Bu

ifade daha sonra büyük romancının hoşuna gider ve sınav kağıdındaki bu ifadeyi daha sonraki eserlerinde kullanır. Bu romancı, Erol’un sınav kağıdını da imha eder. Kalem Ali bu konuda çok güzel şeyler yazar fakat büyük romancı ve eleştirmen sanatçıların sıkıntı çekmesi gerektiğini düşünerek onun kağıdını da elerler. Hıyar Fikret kağıda hiçbir şey yazamaz. Kalem Ali’den kendisine yardım etmesini ister. Kalem Ali, Hıyar Fikret için bir şeyler yazar. Bu sınav kağıdı sanatçılar ve Semavi Bey tarafından çok beğenilir.

Burnu istediği kadar büyük olsundu, çirkin olsundu, merihe çaresi bulunurdu, bulunmasa bile ne çıkardı? Kararı karardı, kızını ona verecekti! O sözü başkasından aldığını bilse de değiştirmezdi kararını. Neden değiştirecekti? Soyunun en şanlı geleneklerinden biri de başkasının malına konmaktı, büyük dedesinden başlardı.171

Yazar, sanatın kapitalist düşüncenin bir türü olarak toplumsal değerlerdeki yozlaş- mayı ironik bir dille eleştirir. Bu eleştiriyi sadece ironiyle değil, burun imgesiyle de yapar. Burun ve para sözcüklerini yan yana getiren yazar, dönemin sanat anlayışını ve kapitalist düşünceleri sık sık tenkit eder. Sanatçıların para karşılığında sanatını ic- ra etmesini kapitalizmin sanatı metalaştırması olarak görür. Sanatçının kapitalist dü- zenin bir uşağı olmasını; burun, para ve damat adayları gibi unsurlarla eleştirir.

Yine dönemin edebiyat çevrelerinin sorunlarını; ünlü romancı, ünlü ressam ve ünlü eleştirmen ağzından okuyucuya sunar. Bu sorunları toplumsal gerçekçilik anlayışı ile ele alır. Tarihi açıdan öykülere bakıldığında, henüz ulus özelliği kazanamamış toplumlarda bu tür toplumsal sorunlar olabilir. Yazar, bizim ülkemizde de Semavi Bey gibi kapitalist anlayışa sahip ve sanatı sömüren kişilerin olabileceğini okuyucu- ya hissettirir. Sanat ve para kavramlarını uydurma bir sınav üzerinden eleştirir ki bu da ülkemizde yapılan bazı sınavlara bir gönderme özelliği taşır. Burjuvanın sanata çarpık bakış açısı da Tahsin Yücel’in eleştirel dilinden nasibini alır. Yazar, kapita- lizmin sanatı metalaştırmasını eleştirerek toplumsal yozlaşmaya dikkat çeker.

Benzer Belgeler