• Sonuç bulunamadı

Siyasal Haklardan Yararlanmada Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık

B- Çalışma Yaşamında Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık Alanları ve Nedenleri

IV- Siyasal Haklardan Yararlanmada Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık

Kadın, erkek eşitsizliğinin en somut biçimde gözlenebildiği alan siyasal alandır. Siyasal ilgiden başlamak üzere, siyasal katılmanın hemen hemen tüm düzeylerinde kadınların katılımının sınırlılığı bilinen bir gerçektir. Parlamentolarda, belediye meclislerinde, il genel meclislerinde kadınların temsil oranı son derece düşüktür. Kadınların siyasette oy verme davranışı ile sınırlı kaldıkları gözlenmektedir. Kadınlarla ilgili kamuoyunda yer alan düşünceye göre; kadınlar erkeklerin etkisi altında oy kullandıkları, yani oy kullanırken bağımsız olmadıkları düşünülmektedir.

Kadının siyasal alanda güç kullanma, etkin rol oynama düzeyi, sosyokültürel, ekonomik, siyasal bir dizi nedenden dolayı tüm dünya ülkelerinde erkeklere göre çok düşüktür390 . Kadınların siyasette aktif olarak bulunmamalarının sebepleri: kadınların ailedeki konumları itibariyle siyasete uzak duruşları, erkek egemen anlayışa dayalı siyasal ve ideolojik yapılanmanın etkisi, eğitimsizlik, işsizlik, yoksulluk, bilgilenme hakkından yoksun bırakılma, tek başına karar verememe, annelik ve eş durumu halleridir391 . Kadının iyi bir işi ve iyi bir geliri olsa bile, sosyal ve ailedeki rolünün getirdiği engelin yanı sıra, siyasetin yürütüldüğü ortamlar, kadınların sürekli bulunmasının gerektiği alanlar olmuştur. Siyaset, yalnızca parti genel merkezlerinin binalarında yapılan bir faaliyet olmadığı ve özellikle parti içi adaylık seçimleri, yönetim kadroları seçimleri ve genel seçimlerde, uzun zaman harcamayı ve kulis faaliyetlerini gerektirmektedir392. Bu ise kadınların içinde bulundukları sosyal durum itibariyle pek mümkün olmamaktadır.

Erkekler, kadınların siyasette yeterince yer almamalarının sebebini şu şekilde düşünmektedirler: kadınların siyasete ilgi göstermediklerini, bilinç düzeylerinin eksik olduğunu, hakları için yeterince mücadele etmediklerini, kadınların politikada yeterli deneyime sahip olmadıklarını düşünürler. Erkekler, kadınların karar alma mekanizmalarındaki yokluğunun parti içindeki cinsiyetçilikten ve dolayısıyla bir anlamda kendilerinden kaynaklandığını, bundan sorumlu olabilecekleri gerçeğini

390

Duroğlu, Sibel, Türkiye’de İlk Kadın Milletvekilleri, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2007,s.131.

391

Yılmaz, s.160-165.

392

görmek istemezler. Sorunun kaynağını kendileri dışında tanımlarlar ve kadınlarla birlikte çalışmaktan memnun olduklarını söylerler393 .

Siyasal haklar açısından bakıldığında, kadın erkek eşitliği, bugün pek çok ülkede biçimsel olarak gerçekleşmiş durumdadır, ama bu eşitliğin tam anlamıyla yaşama geçirildiği söylenemez.

Siyasal katılım, çağdaş, özgürlükçü ve demokratik sistemlerin olmazsa olmaz koşuludur ve diğer özgürlüklerin kullanımı için gerekli bir üst özgürlüktür. Her yurttaşın eşit olarak bu özgürlükten yararlanabilmesi ve siyasal yaşamın her düzeyinde demokratik katılımın sağlanabilmesi için gerekli tüm koşullar sağlanabilmelidir394 .

Türkiye'de kadının siyasal katılımı, tüm dünyada olduğu gibi kadının değişen rol ve statüsüyle ve bununla ilişkili olarak da kadın hareketiyle tarihsel bir paralellik içinde bulunmaktadır395. Türk toplumunda kadınlarla ilgili sorunlar, Tanzimat Dönemi’nde tartışılmaya başlanmış ve batılılaşma sürecine giren Osmanlı Devleti’nde kadınlara bazı haklar verilmiştir. Ancak Türk kadınına, esaslı siyasi ve sosyal hakların Cumhuriyet Dönemi’nde verildiğini görüyoruz396 . Türk kadını siyasi haklarını almak için ciddi bir çaba harcamamıştır ama Türk kadını Kurtuluş Savaşı’nda vatan müdafaasında ön safhada yer almış; tarlada, cephede her yerde kendini göstermiş, vatanın kurtuluşuna çaba harcamıştır.

Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti, Anadolu’da (Sivas’ta) ilk kurulan derneklerdendir. Bu cemiyet kadınlar arasında; mitingler, toplantılar, düzenlemeler ve gösteriler yapmak, padişaha, hükümete, İçişleri Bakanlığı’na, telgraflar çekmek, İtilaf Devletleri Temsilcilerine, devlet başkanlarının eşlerine protesto telgrafları çekmek, basınla irtibatı, Heyet-i Temsiliye ile yazışmaları, Osmanlı Ayan ve Mebusan Meclisine telgraflar göndermek, Heyet-i Temsiliye Başkanı Mustafa Kemal Paşa ile yazışmalara, yardım faaliyetleri, şubelerinin faaliyetleri olmak üzere birçok alanda faaliyette bulunmuşlardır.

393 Gökkaya, s.169. 394 Talaslı, s.27. 395

Yaraman, Ayşegül,“Türkiye’de Kadınların Siyasal Temsili ve Basın Gündemi”, 20.Yüzyılın Sonunda Kadınlar ve Gelecek Konferansı, Haz.Oya Çitçi, TODAİE Yayınları, Ankara 1998,s.433.

396

10 Aralık 1919 günü Kastamonu’da yapılan miting, çok sayıda kadının yer aldığı ilk toplu hareket olmasından dolayı önemlidir.

1915-1923 yılları arasında kurulmuş olan kadın dernekleri vardır. Bunlar diğer ülkelerde olduğu gibi bir siyasal hak isteme yönünden örgütlenerek mücadeleye girmemiştir397 . Cumhuriyet Halk Fırkası kurulmadan önce, feminist kadınlar 16 Haziran 1923 tarihinde “ Kadınlar Halk Fırkasını” kurarak Cumhuriyet döneminin ilk siyasal oluşumunu meydana getirmişlerdir. Fırka temelde sosyal, ekonomik ve politik alanda kadın hakları için mücadele etmeyi hedef olarak seçmiştir. Fakat tüzüğü çok sert bulunan fırkaya resmi izin verilmemiştir. Bundan dolayı, daha ılımlı bir tüzükle partiyi ikame edecek bir dernek kurmuşlardır398.

TBMM’nin 3 Nisan 1923 tarihli oturumunda, daha önceki düzenleme olan her 50.000 erkek nüfus için seçilen bir milletvekilinin hesabında, Kurtuluş Savaşında çok sayıda erkeğin ölmüş olması nedeniyle, bu sayının 50.000’den, 20.000’e indirilmesini ve kadınların da hesaba katılmasını milletvekili Tunalı Hilmi Bey savunurken, meclis bu girişime çok sert tepki göstermiştir.

Kadınlara siyasi haklar, aşamalı olarak verilmiştir. İlk aşama, 1930 yılında çıkarılan Belediye Kanunu ile kadınlara da belediye seçimlerinde oy kullanma ve belediye meclislerine üye seçebilme hakkının verilmesidir. İkinci aşama ise 1933 yılında Köy Kanunu’nda yapılan değişikliklerle, köylerde kadınlara da muhtar olma ve ihtiyar meclisine üye seçilme hakkı tanınmıştır. Bu süreç, 5 Aralık 1934’de kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı verilerek; Türkiye, dünyada kadınlara seçme ve seçilme hakkını veren ilk ülkeler arasında yer almıştır399 . 1934 tarihinde kadınlara seçme ve seçilme hakkını veren kanunda, yirmi iki yaşını bitiren kadın, erkek her Türk mebus seçmek hakkına haizdir ve otuz yaşını bitiren kadın, erkek her Türk mebus seçilebilir şeklinde düzenlenmiştir.

Dünyada kadına seçim hakkını ilk kez, Amerika Birleşik Devletleri’nin Wyoming Eyaleti 1868’de tanımıştır. Bunu ise 1893 Yeni Zelanda, 1902 Avustralya, 1906 Finlandiya, 1913 Norveç, 1915 Danimarka ve İzlanda izlemiştir400. 1925

397

Elgin, Neriman, Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı Tanıyan 5.12.1934 Tarihli ve 2598 Sayılı Kanun ve TBMM Tutanakları, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1985, s.5.

398

Çaha, s.116-117.

399

Duroğlu, s.2.

400

yılında, kadına oy hakkı tanıyan Macaristan, kadınların 30 yaşın üzerinde, üç çocuklu ve yüksekokul mezunu olması koşullarını aramıştır401. Bu kervana en son katılan ülkeler Fransa 1945, İtalya 1948, Japonya 1950,Yunanistan 1952 ve İsviçre 1971 tarihinde kadınlara siyasal haklarını veren ülkeler olmuştur.

Türkiye’de parlamentoda, 1935 yılında kadın vekil sayısı 18 olup meclisteki oranı %4,6 iken; bu oran 2007 genel seçimlerinde 48 kadın milletvekili kadın sayısı ile %8,7 dir 402.

Anayasamızın 68. maddesinin 6. fıkrasında yer alan, “siyasal partilerin kadın kolu kuramayacaklarına ilişkin yasak 23.07.1995 tarih ve 4121 sayılı yasa ile kaldırılmış; böylece siyasal partilere, kadınlar için ek bir katılma alanı açma fırsatı vermiştir403 . Türkiye'de 1995 yılında Anayasa'da yapılan değişiklikler arasında siyasî partilerin kadın kolları, gençlik kolları kurmalarını yasaklayan hükümler kaldırılmıştır. Meclis'te Partiler arası Komisyon'da “uyum yasaları” çerçevesinde ele alınan Siyasî Partiler Kanunu'nda yapılması öngörülen bir değişiklikle kadın ve gençlik kollarının kurulmasına yeniden olanak tanınmaktadır404.

Yerel yönetimde de kadınların oranı, erkeklere nazaran oldukça düşüktür. Belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği ve il genel meclis üyeliği gibi yerel yönetim pozisyonlarında kadınlar, erkeklerin oldukça gerisinde kalmaktadır.

29 Mart 2009 Yerel Seçimlerinde, 44 kadın il belediye başkanlıklarına, 321 kadın da ilçe ve belde belediye başkanlıklarına aday gösterilmiştir. Seçim sonuçlarına göre, iki kadın il belediye başkanı olmuştur. Belediye meclis ve il genel meclis üyeliğine seçilen kadın sayısı ve toplum içindeki oranı, İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü tarafından henüz açıklanmamıştır.

Birçok ülkede uygulanan kota sistemi, kadınların siyasal yaşamdaki katılım düzeyini önemli oranlara yükseltmiştir. Ülkemizde, cinsiyet kotası uygulamasını ve Tercüme Müdürlüğü Araştırma Servisi, Ankara 2000, s.12.

401

Kadıoğlu, Süheyla, 20.Yüzyıl ve Kadın Batı Ülkelerinde Kadın Hareketleri, Gri Yayınevi, İstanbul 2005, s.122.

402

Gökkaya, s.168.

403

T.C Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Türkiye’de Kadının Durumu, s.26.

404

Türk, Hikmet Sami, Türkiye’de ve Dünyada İnsan Hakları, İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu Yayınları, Ankara 1998, s.140.

zorunlu kılan yasal düzenleme yapılmamıştır. Ancak, bazı partilerde kota sistemi uygulanmaktadır. Bu partilerin bazıları, yalnızca yönetim birimleri seçimlerinde, bazıları ise hem yönetim birimleri seçimleri hem de adayların belirlenmesi sürecinde bu uygulamaya yer vermişlerdir. Siyasi yapılanmalar, eşitlikçi görüntüyü sağlamak adına, kadınlara siyasete katılma çağrısında bulunmaktadır. Ancak kadın katılımı, partilerin tali kol ya da servislerinde, partiyi taşıyan ayaklar olmaktan öteye gidememiştir. Bugün birçok siyasi partide kadınlar yetki ve karar mekanizmalarında sembolik sayıdadır405.

TBMM’de ilk kadın bakan 1971’de kurulan 1. Nihat Erim Hükümeti’nde Sağlık ve Yardım Bakanlığı yapan Türkan Akyol’dur406. Türkiye’nin ilk ve tek kadın başbakanı ise 1993-1996 yılları arasında görev yapan Tansu Çiller olmuştur407 .

Türk kadını 1930’lu yıllarda birçok batı ülkesinden çok daha önce elde ettiği haklara rağmen siyasal yaşamda yeterince etkin bir konuma gelememiştir. Günümüzde gerek siyasi parti yönetimlerinde, gerekse parlamentoda ve yerel yönetimlerde kadınlar adeta sembolik oranlarda yer almaktadır408 .