• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: ÖRGÜTSEL SİNİZM

2.1. Örgütsel Sinizm Kavramı

2.1.1. Sinizm Kavramı

Sinizm, son yıllarda özellikle de örgütsel davranış alanı içerisinde dikkat çeken bir konu haline gelmiştir. Sinizm kavramının kökeni Antik Yunan dönemine dayanmakla birlikte kelimenin ‘köpek gibi’ anlamına gelen ‘kuvikos’ sözcüğünden geldiği düşünülmektedir. Sinizmin ilk temsilcisi ise Sokrates’in izinden giden Antisthenes’tir. Antishenes zenginler arasında görkemli bir hayat sürerken birden bire doğaya dönmüş, doğaya uygun olarak yaşamaya başlamış ve dünyevi bütün zevklerden vazgeçmiştir. Sokrates’ten öğrendiği öğretileri herkese anlatabilmek için köleler gibi giyinmeye başlamıştır. Bu şekilde işgörenlerin mutluluğa erişebileceklerini ve tam bir bağımsızlık kazanabileceklerini düşünmüştür. Fakat sinizmin en bilindik temsilcisi Sinoplu Diyojen’dir (Yüksel, 2015: 8).

Alanyazın incelendiğinde sinizm kavramına ilişkin çeşitli tanımların olduğu görülmektedir. Oxford İngilizce sözlüğünde (1989) sinizm, “insanın güdüm ve

eylemlerinin iyiliğine, samimiyetine inanmama eğilimi” olarak tanımlanmakta ve bunun “aşağılama ve kusur bulma” ile ifade edildiği belirtilmektedir (Brandes, 1997: 8). Türk

Dil Kurumu Türkçe sözlüğünde ise sinizm kelimesi, “kinizm” kelimesinin eş anlamlısı olarak gösterilmektedir ve şu şekilde açıklanmaktadır: ”(TDK, 2016). “İnsanın erdem

ve mutluluğa, hiçbir değere bağlı olmadan bütün gereksinmelerden sıyrılarak kendi kendine erişebileceğini savunan Antisthenes'in öğretisi, kinizm”.

Sinizm, dile getirilmeyen düşüncelerle ilgili yaşanılan hayal kırıklığı ya da olumsuz görüşlere bağlı olan olayları tanımlayan bir durum olmakla birlikte küçük görme, öfke, utanç ve sıkıntı gibi olumsuz duyguları ortaya çıkaran bir kavramdır. Ayrıca sinizm, örgüt içerisinde yer alan birçok işgörenin paylaştığı kuşku olarak tanımlanmaktadır (Mete, 2013: 476). Bu bağlamda sinizmin tutumlarla ilgili bir kavram olduğu görülmektedir. Andersson (1996: 1396-1397) ise işgörenin diğer işgörenleri sevmemesi

ya da diğer işgörenlere güvenmemesi şeklinde ortaya çıkan bir tutum olan sinizmi, modern yaşamda belirli örgütlerin işgörenlerin yüksek beklentilerini karşılayamaması sonucu yaşadıkları hayal kırıklığı olduğunu belirtmektedir.

Tokgöz ve Yılmaz (2008: 285) sinizmi, "insanların gizli hedefleri ya da açığa çıkmamış

amaçları hakkında kötümser, hayal kırıklığına dayanarak olayları açıklama tutumu; kendi çıkarlarını koruyarak bunları artırmak için başkalarıyla ilgilenme ve işleri idare etme eğilimi” olarak tanımlamaktadır. Balıkçıoğlu’na (2013: 4) göre sinizm

işgörenlerin yaşadıkları olayları negatif bir bakış açısı ile değerlendirmeleri ve olumsuz bir bakış açısına sahip olmalarıdır. Sinizm durumunda işgörenler kendi çıkarlarını korumak ya da arttırmak adına diğer işgörenleri kullanmaktadır.

Sinizm felsefesini benimseyen işgörenlere ise “kinik” ya da “sinik” denilmektedir. Kinikler hiçbir kurala, nezaket ve ahlak kurallarına saygı göstermemektedir. Bunun yanında tek düze ve yoksul bir hayat sürmektedir. Bu şekilde işgörenlerin mutluluğa erişebileceklerini ve tam bir bağımsızlık kazanabileceklerini düşünmektedir (Yüksel, 2015: 8). Sinizmin temelinde insanın kendi kendine dayandırılması yatmaktadır. Bu felsefeye göre bilge bir kişi erdemli, kendi kendine yetebilen bir kişidir. Sinikler ise toplum içerisinde kendilerini özgür sayarak başkalarının ne dediğini önemsememektedir. Ayrıca, toplum içerisinde yer alan alışkanlıklara ve yasalara bağlanmadan yaşamlarını sürdürmektedir (Gökberk, 2002: 50). Bakker ise (2007: 123) sinik işgörenlerin samimiyete ve iyiliğe inanmadıklarını, aşağılama ve hata bulma eğilimi gösterdiklerini, eleştirel tutum ve davranışlar sergilediklerini belirtmektedir. Ayrıca sinik işgörenlerin sohbetlerinde süslü cümleler yerine net cümleler kurdukları, bilinen örnek ve benzetmelerden yararlandıkları ve biraz ciddi fakat şakacı bir tavır takındıkları görülmektedir (Doğaç, 2018: 5).

Cevizci (2002: 610-611) sinik işgörenlerin savundukları bazı görüşleri şu şekilde sıralamaktadır:

• Bağımsız bir karakter, dünya zevklerinden kaçınma ve kendine yeterli olma durumu en ideal durumdur.

• Mutluluğu getiren erdem bilgeliktedir. Bu nedenle, yaşamın temel gereksinim ve hazları karşısında kayıtsız kalınmalıdır. Amaçlara erişmek için hazdan kaçınılmalıdır.

• Hiçbir şey için endişelenmemeli ve hiçbir şeye aldırış edilmemelidir.

• Ahlaki bir hedefi olmayan bir bilim ya da bilimsel araştırmanın herhangi bir değeri yoktur. Ahlaka götürmeyen bilgi küçümsenmeyi hak eder.

• Benimsenmiş olunan ahlaka götürme konusunda insanın önünde iki önemli engel vardır: Bunlar; insanın kendi doğasına aykırı olan yönetim biçimleri ile insanın mutlu olmasına engel olan geleneksel kültürdür.

• Bireyci olanlar toplum karşısında özgürdürler.

• Ana düşünce doğaya dönmek ve doğal yaşamaktır. Görüldüğü gibi, sinikler, sosyal değerlere karşı duydukları güvensizlik hissini mizahi bir usulle eleştirip bunu bir yaşam biçimine dönüştüren işgörenlerdir.

Sinik işgörenler insan varlığının en önemli özelliğinin erdem olduğunu düşünmektedir ve işgörenlerin ancak öz-kontrol ile bu davranışı kazanabilecekleri belirtilmektedir. Modern sinik, bütün insanların bencillikle motive olduğuna inanan ve genel görüş açısı olumsuz ve küçümseyici olan işgören şeklinde tanımlanmaktadır. Sinik bir işgören ise örgüt yararına yapılan bütün işleri zorlaştırmaktadır. Bunun sonucunda ilgisizlik, yabancılaşma, umutsuzluk, hayal kırıklığı ve duygusal bir çöküş yaşamaktadır. Ayrıca, siniklik düzeyi yüksek olan işgörenler güvensizlik, endişe, kaygı, öfke ve hatta depresyon duygularını yaşamaktadır (Işık, 2014: 133). Genel sinizm ise işgörenin yaşama bakış açısının bir sonucudur. Genel sinizm neredeyse toplumsal yaşamın her alanında karşılaşılan olaylara yönelik olumsuz bir tavır sergileyen bir kişilik özelliği olarak ifade edilmektedir (Kart, 2015: 75)

Özcan (2013: 25) çalışmasında sinik işgörenlerin genel özelliklerini şu şekilde ifade etmektedir:

• Sinizm belirli bir iş ya da meslekle sınırlı olmayıp her alanda ortaya çıkabilecek bir kavramdır.

• Sinizm, inanç, duygu ve davranışları kapsayan bir yapıdır.

• Sinizm, nesnel olarak geçerli ya da doğruluğu kanıtlanmış olabilir ya da olmayabilir fakat öznel olarak sinik işgörenler için geçerlidir.

• Sinizm bazı durumlarda işgörenler ve örgütler için işlevsel olabilmektedir. • Sinik işgörenler, başkaları tarafından daha az kullanılmaktadırlar.

• Sinik işgörenler, kişisel çıkarlara ve hileye karşı eğilimini kontrol etme görevini üstlenmektedir.

Genel olarak bakıldığında sinizmde otoriteye güvenmeme ve insanların ikiyüzlü olduğunu düşünme vardır. Bundan dolayı sinizm işgörenin davranışlarını ve yargılarını olumsuz şekilde etkilemektedir. Buna karşın sinizm yaş ayrımcılığı ve yalnızlıkla ilişkiliyken yaşamdan tatmin olma, iş doyumu ve özsaygı kavramları ile olumsuz ilişkilidir (Leung, Li ve Zhou, 2012: 3). Yapılan bu tanımlardan anlaşılacağı üzere sinizm işgörenlerin hareketleri ile ilgili çoğunlukla olumsuz olayları yansıtan, doğuştan olan ve net bir kişilik özelliğini içermektedir. İşgörenlerin toplumsal hayata ilişkin sinik tutumlarının işle ilgili sinik tutumları ile benzerlik gösterdiği, bundan dolayı sinizmin sadece toplumsal etkisinin değil örgütler üzerinde de etkili olduğu görülmektedir (Doğaç, 2018: 11).

Benzer Belgeler