• Sonuç bulunamadı

Veri Zarflama Analizi yöntem olarak, seçilen girdi-çıktı bileşimine ve kullanılan verilere karşı çok duyarlıdır. Dolayısıyla, uygulamada kullanılacak girdi ve çıktılar belirlenirken özenli davranmak önemlidir. Bunun dışında, girdi ve çıktıların birbiriyle ilişkili olması gereklidir. Çünkü Veri Zarflama Analizinde etkinlik ölçülürken, benzer karar birimlerinin analize dahil edilmesi ve bu karar birimlerinin homojen yapıda olması beklenmektedir (Ayhan, 2017: 109). Girdi ve çıktıların olabildiğince doğru belirlenmeye çalışılmasındaki temel amaç, üretim sürecinin en iyi biçimde analize dahil edilebilmesidir (Kılıçkaplan ve Karpat, 2004: 7). Ayrıca girdi ve çıktıların benzer yapıda ve homojen olup olmaması çalışma sonucunu ve etkinlik skorlarını etkileyebilmektedir. Literatürde hem genel anlamda VZA’nın girdi çıktı belirlenmesi sürecine ilişkin olarak hem de sigorta sektörünün kendine özgü özelliklerinin ortaya koyduğu kıstaslarla girdi ve çıktıların belirlenmesine dair bazı yaklaşımlar geliştirilmiştir. Çalışmanın bu kısmında sigorta özelinde, etkinlik analizlerinde kullanılacak girdi ve çıktıların neler olduğu ve hangi yaklaşımlarla belirlendiği üzerinde durulacaktır.

83

3.3.1.Sigortacılıkta Girdilerin Belirlenmesine Yönelik Yaklaşımlar

Sigorta sektörü için temel girdiler emek (işgücü), sabit varlıklar(fiziksel sermaye) ve sermaye(finansal sermaye)dir (Cummins, Turchetti ve Weiss, 1996: 18). Bu temel girdiler sigorta sektörü için aynı zamanda üretim faktörleridir.

Sigortacılık sektöründe de diğer tüm hizmet sektörlerinde olduğu gibi emek önemli bir girdidir. Genellikle, acente sayısı, personel sayısı ve broker sayısı ile ifade edilmektedir.

Sabit varlıklar, literatürde yardımcı girdiler olarak da yer almaktadır (Cummins, Turchetti ve Weiss, 1996). Sabit varlıklar emek dışında kalan bütün fiziksel teçhizatları kapsamaktadır. Buna göre sigorta şirketlerinin sahip olduğu, demirbaşlar ve gayrimenkuller bu kapsamda yer almaktadır.

Sigorta şirketlerinin özsermayesinin, beklenmedik hasar ödemelerini karşılayabilmek için ve aynı zamanda yasal zorunluluk olarak güçlü olması gerekir. Özsermaye, sigortanın riski birleştirme ve üstlenme fonksiyonunu gerçekleştirebilmesi adına önemli bir girdidir. Sermayenin diğer bir alt başlığı, sigortalılardan alınan fonlardır. Bu fonlar, sigorta şirketlerinin aracılık fonksiyonunu açıklamada girdi olarak kullanılmaktadır (Turgutlu, Kök ve Kasman, 2006).

Ayrıca sigorta şirketleri kendi çalışma ilkeleri özelinde, teminat sağlama yoluyla topladıkları fonları yatırımlarda kullanırken, likidite ve güvence prensiplerine diğer yatırımlara oranla daha çok dikkat etmek zorundadırlar. Diğer finansal kuruluşlardan farklı olarak sigorta şirketleri topladıkları fonları ilk olarak güvenlik ilkesini, ikinci olarak da likidite ve karlılık ilkelerini dikkate alarak yatırıma yönlendirmektedir. Ayrıca fonları yönlendirdiği yatırımlardaki risklerin dengeli dağılmış olması ilkesini de göz önünde bulundururlar (Kılıçkaplan ve Baştürk, 2004: 72). Bu nedenle sigorta şirketlerinin girdilerini belirleme sürecine, sektör için hayati önem taşıyan güven ve likidite kavramları da dahil edilebilir.

84

3.3.2.Sigortacılıkta Çıktıların Belirlenmesine Yönelik Yaklaşımlar

Literatürde sigorta şirketlerinin çıktılarının belirlenmesine dair birbirinden farklı yaklaşımlar mevcuttur. Gardner ve Grace (1993), prim üretimini çıktı olarak belirlemişlerdir. Ancak Yuengert (1993) çalışmasında primlerin sigortacılık hasılatını oluşturduğu dolayısıyla prim gelirlerinin girdi olması gerektiğini belirtmiştir. Çıktı olarak da prim üretimi yerine rezerv artış seviyelerinin kullanılmasını önermiştir. Ancak, Greene ve Segal (2004), rezervlerin çıktı olarak kullanılmasına olumlu bakmamışlardır. Çünkü, rezervler sürekli artış eğilimi göstermektedir. Rezervlerin artış seviyesine yeni poliçeler katkı sunmaktadır. Ancak, diğer yandan önceden yapılmış poliçelerde rezervleri artırıyor olabilir. Bu sebeple, rezervlere yapılan eklemelerin çıktı olarak kullanılması güvenli olmayabilir.

Finansal hizmet sektörlerinde çıktıların belirlenmesi konusundaki görüşler konunun soyut kalması nedeniyle birbirinden ayrışmalar göstermektedir. Ancak bu konudaki görüşler genel olarak 3 başlık altında yoğunlaşmaktadır. Bu yaklaşımlar; varlık (aktif) ya da aracılık yaklaşımı, kullanıcı maliyet yaklaşımı ve katma değer yaklaşımıdır (Cummins, Turchetti ve Weiss, 1996: 16).

3.3.2.1.Varlık Yaklaşımı

Sigorta şirketleri, sigortalılara verdikleri teminat karşılığında elde ettikleri fonları bazı finansal varlıklara yönlendirmektedirler. Sigorta şirketleri bu yolla sigortalılara finansal aracılık hizmeti sunmaktadırlar (Cummins, Rubio-Misas ve Weiss, 2004: 3130).

Varlık yaklaşımında finansal hizmet veren işletmeler, karar birimlerinden aldıkları fonları finansal varlıklara yönlendirir ve geçen süre içinde elde ettikleri kazançları tekrar karar birimlerine dağıtır. Bu yaklaşımın eksik yönü ise, sigorta şirketlerinin finansal aracılık dışında üstlendiği farklı hizmetlerini yansıtmamasıdır. Bu yönüyle, varlık yaklaşımı sigorta şirketlerinin çıktılarının belirlenmesi sürecini tam olarak karşılamayabilir (Cummins, Turchetti ve Weiss, 1996: 16-17).

Aslında aracılık yaklaşımı daha çok hayat branşında faaliyette bulunan şirketler için önemlidir. Çünkü hayat sigortasında aracılık rolü işlevsel olarak kullanılmaktadır. Hayat dışı branşlar da ise, ortaya çıkabilecek hasarın zamanında karşılanamaması

85

maliyeti yükseltebilir. Dolayısıyla fonların aracılıkta kullanılması işlevselliği hayat branşına oranla daha düşük olabilmektedir (Cummins, Turchetti ve Weiss, 1996: 16- 17).

3.3.2.2.Kullanıcı Maliyet Yaklaşımı

Kullanıcı maliyet yaklaşımında, finansal ürünün işletmenin gelirlerine sunduğu katkı göz önünde bulundurularak girdi ya da çıktı olduğunun anlaşılmasına çalışılmaktadır. Bu yaklaşıma göre, fırsat maliyeti ve ürün gelirlerine dair bilgiler tam olarak bilinebilirse, finansal varlıktan kazanılanların, fırsat maliyetine oranla fazla olması halinde o varlık çıktı olarak alınabilir. Yine finansal varlığın borçlarının yüklediği maliyetler, fırsat maliyetine oranla daha az ise o varlık çıktı olarak kullanılabilir. Aksi halde söz konusu varlık girdi olarak kullanılmaktadır (Cummins, Turchetti ve Weiss, 1996: 17).

Kullanıcı maliyeti yaklaşımı, sigorta şirketleri için kullanılması uygun olmayan bir yaklaşım olarak görülmektedir. Çünkü pratikte fırsat maliyeti ve ürün gelirlerine dair tam bilgilere ulaşmak zordur. Ayrıca, sigorta şirketleri hasar ödeme, aracılık, risk üstlenme vb. birçok hizmeti sunmaktadır. Bu hizmetlerin fırsat maliyetini tahmin etmek mümkün olamayabilir (Cummins, Tennyson ve Weiss, 1998: 325-357).

3.3.2.3.Katma Değer Yaklaşımı

Katma değer yaklaşımı, aktifte ya da pasifte yer alan herhangi bir kalemin çıktı olarak kullanılmasının ölçütü, o kalemin bir değer yaratması olarak belirlenmiştir. Bu yaklaşıma göre, aktif ya da pasifte yer alan kalemlerden herhangi biri eğer bir değer yaratıyorsa çıktı olarak kullanılabilir (Cummins, Turchetti ve Weiss 1996: 17).

Sigorta şirketleri, risk havuzlama ve risk üstlenme, sigorta kayıpları ile ilgili reel finansal hizmetler ve finansal aracılık olarak üç temel hizmeti sağlamaktadır. Sigorta şirketleri sayılan bu hizmetleri gerçekleştirirken, bir katma değer yaratmaktadır. Dolayısıyla finansal alanda yapılan çalışmalarda çıktı belirlenmesinde sıkça kullanılan bu yaklaşım sigortacılık sektöründe de yaygın olarak kullanılmaktadır (Cummins, Tennyson ve Weiss, 1998: 325-357).

86