• Sonuç bulunamadı

Güzel tasvir edersin hâl u hattı dilberi amma Füsun-u işveye geldikte ey behzad neylersin

En baĢta Ģunun söylenmesi gerekir ki, Seyahatname‟den anlaĢılacak Ģey aktarılan bilgideki gerçeklik payının öneminden ziyade toplumsal hafızanın Evliya‟nın sistematiğini belirlediği ve belli Ģekillerde Evliya‟nın toplumsal havsalalara kazanımlar sağladığıdır. Sosyal menkıbeler ve çağın insanlık tarihiyle ilgili tahayyülleri Seyahatname‟nin sosyolojik durumunu belirleyen önemli unsurlardandır. Aydınlanma felsefesinin oluĢturduğu objektif algılama biçimi toplumun hikaye üreten bir yapıda olduğunu gizlemektedir. Theodor Adorno ve Mark Horkheimer, Aydınlanma‟nın Diyelaktiği adlı kitaplarında Aydınlanma‟nın mitolojiye dönüĢ sebeplerini yine Aydınlanma‟nın kendi içinde aramaktadır (2010; 13). Aydınlanma felsefesinin pozitivist doğa görüĢü kendi mahiyetinde barındırdığı bu menkıbe unsurlarını ve mitolojik karakterini gizlese de bunun tekrar açığa çıkması kaçınılmazdır. Hayatın menkıbe üretmesi kaçınılmazdır. Menkıbe yaĢayan bir

olgudur. Toplum içre her tanede ayrı dünyaların barındığı ve ayrı durumların çizdiği menkıbeler toplumsal haritanın bir parçasıdır. Menkıbe parçalarında var edilen hükümler veya kıyaslar o toplumun kimliğiyle Ģekillenir. Bu yönde toplumu menkıbelerinden okumak mümkündür. Hikâyeler, anlatılar, öyküler ve bunların mit anlatısına varan boyutları toplumsal karakteri anlayabilmemiz için açılan büyük pencerelerdir.

“Evliya Çelebi seyyahlık kariyerinin sonunda ortaya koyduğu Seyahatname ile bir zihin dünyasını özellikle de din telakkisi noktasında baĢarılı bir biçimde yansıtmıĢtır. Bu yönüyle Türkçe kültür dünyasında entelektüel anlamda Seyahatname‟nin hâlâ bütün boyutlarıyla okunabildiğini, özümsenebildiğini ve anlamlandırılabildiğini söylemek mümkün değildir. Seyahatname‟nin olağanüstülüklerle bezeli kerametli dünyasının ortaya konarak eleĢtirel bir bakıĢla değerlendirilmesi, anlamı ve sonuçları bakımından ilginç bir tartıĢmanın açılmasına, onun episteme‟sine yeni ıĢık tutabilir. Çünkü Evliya Çelebi‟nin Seyahatname‟yi yazmasının üzerinden geçen zaman içinde çok Ģey olmasına karĢın, bugünkü zihin hali ile Evliya‟nın zihin dünyasını kıyasladığımızda en derin noktada; menkıbevi anlatımın temel karakterinin değiĢmediğini görüyoruz.” (Öz, 2011; 154).

Seyahatname‟de sunulan kurgusal yapı tutarlılığı ve ispatı önemseyen bir hal içindedir. Eserin tümü göz önüne alındığında parçalar arası bir bağ söz konusudur. Evliya Çelebi kendine özgü ispat yöntemleri geliĢtirmiĢtir. Bu eserin kendi içindeki bütünlüğüdür. Mesela, Seyahatname‟de anlatıldığına göre, Makedonya kralı Yanevan, deniz gibi kafir iĢçileriyle Tuna Nehri‟nin Temmuz ayında az aktığı yere gelip Ġstanbul ve Tuna‟nın hendese ilmi üzere yüksekliğini alıp Tuna kıyısında Feth-i Ġslam kalesi yakınında Severin ve Siverin kalelerine yakın yerin yer seviyesini yüksek bulup o yerde Tuna kıyısını kazdı. Hendekler kazılarak Demirkapı‟dan girip ta Ġstanbul içre Yenibahçe‟den Aksaray Mahallesi‟nden akıp Ġstiridyekapısı ki hala Langakapısıdır, o yerde Tuna nehri Akdeniz‟e ulaĢtı. O sırada Kudus‟ten gelen Vezodon kral Amcası Yanvan krala iĢi nice ettin diye sorar. Yanevan gururlanıp, böbürlenip Tuna‟yı avrat saçı gibi Makedonya içinden hala akmakta olduğunu

söyleyince Allah‟ın emriyle Tuna nehri geldiği yollardan geri dönüp aktığı yolları harap eder. Büyük ve Küçük çekmece göllerinin oluĢumu böyledir. Bu göllerde bulunan balıkların Tuna nehrinin karakteristik özelliklerini taĢımaktadır. (E. Çelebi, 2011a; 16). Bu hikâyenin Tuna ile Çekmece gölleri arasında bağ kurularak ispatlanması iyi bir örnek teĢkil etmektedir. Bunun gibi diğer konularda da Evliya, ince eleyip sık dokur. “ĠĢitmek nasıl görmek gibi olur?” diyerek görme fiilinin ispat sistematiğinde ne derece önemli olduğunu söyleyerek bizzat yaĢamadığı ve görmediği olayları aktarırken sorumluluğu üzerinden atar.

Bir de tarihsel bütünlüğe denk düĢecek bir yanı vardır. Eserde geçen olaylar bizzat yaĢanılan yahut gerçekle alakalı hayal edilen tasvirlerle açıklanır. Eserin kurgusu içinde bir hayatın ürünü olan bilgi yığınları bulunmaktadır. Evliya Çelebi gördüğü ve ilgisini çektiği hemen hemen her Ģeyi eserine aktarmaya özen göstermiĢtir. Lokmanın ve hırkanın kapsadığı bu parçalar envai çeĢittir. Her biri farklı bilgi türlerini temsil etmektedir. Seyahatname‟nin bu geniĢ bilgi yığını değerlendirildiğinde Evliya‟nın kendine özgü bilgi dizme biçimi ansiklopedik bilgiye benzetilebilir. Ancak öne sürülen ilmi dünyaların çok farklı bir sistematiği vardır. Ansiklopedi yunan asıllı bir kelimedir. Bütün ilimleri kucaklayan eğitim manasındadır. Yunanlılarla Romalılar, her okuryazar insanın, hayata atılmadan veya belli bir konu üzerinde derinleĢmeye baĢlamadan önce sahip olması gereken genel bilgilerin tümüne ansiklopedi demiĢler (Meriç, 2010; 21). Ansiklopedi kelimesinin bu ilk manası Seyahatname‟de duran bilgilerle alakalı bir Ģeyi hatırlatmaktadır: Seyahatname‟de geçen bilgilerin içeriğide böylesine bir genellik taĢır. Evliya Çelebi verdiği bilgileri aktarırken hükme varmada tedirgindir. Abideleri ve anıları görür ve yaĢar, bulunduğu yerden göçer, tekrar baĢka materyaller peĢine düĢer. Tıpkı mekânların sosyolojik manaları gibi bilgilerin de sosyolojik imkânları vardır. Bilginin inĢasıyla mekânların inĢası üzerine konuĢulan Ģeyler insan aklının sınırlarındadır. Ve inĢa sistematiği birbirine benzemektedir. Bunun için Seyahatname‟deki bütün bilgi Ģekilleri okunmaya ve yorumlanmaya muhtaçtır. Sosyolojik değeri de burada Ģekillenmektedir.

Seyahatname‟nin sosyolojisi nerede durmaktadır? Sosyoloji, analiz ve hüküm arasında çaprazlama kıpırdayan bir toplumsal meseleler dünyasını açıklama yahut tasvir etme giriĢimidir. Analizin sonuçlarına varan yerde hükmün kaçınılmazlığı veya gereksizliği arasında bir yerde Ģekillenir. Sosyoloji bir ansiklopedik bilgi yığını olamaz Ģüphesiz. Ama ansiklopedik bilginin mahiyetinden ve sunduğu imkânlardan yararlanabilir.

“Doğası gereği sosyoloji, “kapatma” ve “dondurma” iĢi için özellikle uygun değildir. Sosyoloji gündelik hayat deneyiminin devamı olarak yapılan bir yorum, öteki yorumlardan beslenen ve ardından onları besleyen bir yorumdur. Sosyoloji, edebiyat, sanat ve felsefe gibi insan deneyiminin yorumuyla ilgilenen öteki söylemlerle rekabete girmez, kuvvetleri paylaĢır. Sosyolojik düĢünmek, en azından, herhangi bir yorumun ayrıcalığına ve kusursuzluğuna olan güveni zayıflatır. Deneyimlerin, hayat biçimlerinin çoğulluğunu öne çıkarır; her birinin kendi baĢına bir kendilik, kendine özgü bir mantığı olan bir dünya olduğunu gösterirken, aynı zamanda görünüĢte kendine yettiği ve eksiğinin olmadığı yalanını gözler önüne serer” (Bauman, 2010; 256).

Meselelerin kendi baĢına karakter kazanması sosyolojinin en baĢta kabul ettiği gerçektir. Farklı disiplinlerin de bakıĢ yönleriyle kendine özgün bir yol çizer sosyoloji. Bütün olguların baĢka olgular arasındaki iliĢkisi girift ve çok çeĢitli açılımlara sahiptir. ĠĢte Seyahatname‟nin kapsamı kendine özgü bir sosyolojik anlam içerir. Felsefe, edebiyat ve sanat gibi, Seyahatname‟nin ilmi mahiyeti de sosyolojiyi besler. ġüphesiz kusursuz bir sosyolojik yorum yapılamaz. Ancak meselelerin karakterine vakıf olabilmek için Seyahatname pencerelerini kullanmak gerekir.

Evliya Çelebi‟nin son sözleri Seyahatname‟nin sosyolojisini yapmaya baĢlamada bir çerçeve çizmektedir. Çünkü burada bahsedilenler bir hayatı karĢılamaktadır. Seyahatin özetini sunması açısından bu itiraflar önemlidir:

“Bu pek kusurlu hakir bu müsveddemizin bitmesi zamanına kadar yedi iklimi gezip dolaĢtığımız 51 sene olmuĢ idi. Çok gezmekten dolayı köĢemize çekilip halktan uzakta çeĢitli tarih kitapları okumak nasip olmamıĢ idi ve bir

kimsenin baĢından geçen hikâyelerini, maceralarını ve bir yazarın yazılarını görüp Seyahatname‟mize kaydetmemiĢtik. Ama Mısır ülkesinde üstadımız ġeyh Ali ġümürlisî hazretlerinden dinlediğimiz tefsirlerden ve hadislerden mahalle münsaip ayet-i kerime ve hadis-i Ģerifleri izn-i Ģerifleri ile yazdık.” (E. Çelebi, 2011b; 1115).

Burada temel argümanlar; yedi iklimin 51 sene gezilmesi, okumaktan çok gezme üzerine kurulmuĢ bir yaĢam, daha fazla hikâye anlatmaya heves ve ġeyh Ali ġümürlisî‟nin yardımıyla çizdiği oluĢturulan bir metin iskeleti olarak belirlenebilir. Hayat, heves ve seyahatname. Seyahat hayatı boyunca gezdiği ve gördüğü yerleri Mısır‟da yazdığını buradan çıkarabiliriz. Bir kenara çekilme isteği ve Mısır‟da bir tarikata derviĢ oluĢu, Evliya‟nın son zamanlarında Mısır‟da olduğunu düĢündürmektedir. Evliya metinde bazı yerleri boĢ bırakmıĢtır. Kendi Ģablonunda yazılması gereken ama hatırlayamadığı anılardır çoğu. Seyyahın; seyahat iĢtiyakı, ilim öğrenmeye hevesi ve hatta yerleĢme duygusu arasında türlü duygusal karĢtlıklar yaĢadığı görülmektedir. Bütün bunlar göz önüne alındığında bir çerçeve çizilmektedir. Evliya‟nın hayatı gezmek, sefere çıkmak, ulaklık yapmak, keĢif yapmak ve yaĢadığı bu maceraları yazmak ile geçmiĢtir. Yazarken kendi açısına ve ilgisine denk düĢen meseleleri ve yapıları eksiksiz anlatmaya çalıĢmıĢtır.

OkumuĢ (2011; 285-286), Evliya Çelebi‟nin gözlem tekniğini sosyolog edası Ģeklinde tasvir ediyor. Gözlem tekniğinin Evliya‟nın sosyolojik okuma biçiminin en önemli özelliklerinden biri olduğu savını ileri sürüyor. Seyahatname‟nin mülakat tekniği kullanılarak da biçimlendiğini söylüyor. Evliya Çelebi Seyahatname‟nin birçok yerinde karĢılaĢtığı olgulara sebepler bulmaya çalıĢmıĢtır. Mesela, insanların yüzlerinin güzelliğini ve parlaklığını Ģehrin havasının ve suyunun güzel olduğuna bağlar çok yerde. Diyarbakır‟da cerrahlığın geliĢimini kavga ve savaĢın çokluğuyla ilintilendirir (Akt. OkumuĢ, 2011; 286). Evliya‟nın bilgi edinmek için yaptığı görüĢmelere mülakat demek ne derece doğrudur? Seyahatname‟nin bahsettiği olay ve olgularda en ince ayrıntıya kadar girerken çeĢitli insanlarla görüĢmeler yaptığı gerçektir. Ancak, bir sosyolojik yöntem kullanıldığı düĢünülemez. Onun kendine has görme ve resmetme biçimleri vardır. Bu biçimleri anlatan Ģey Evliya‟nın seyahat

metodolojisidir. Seyahat metodunu öğrenmenin sağlayacağı yarar ise, bir biri ardınca duran sosyal hadiselerin hem yatay hem dikey seyrini anlamlandırabilmektir. Seyahatname‟nin sunduğu büyük Osmanlı sosyal, mimari, iktisadi ya da askeri yapılarının 17. yüzyıl Ģekliyle bir silsile içinde kopup gelen günümüz yapıları arasındaki iliĢkiyi kavramak, ilmi bir çaba olarak görülmektedir. Hem bilginin hem yapının arkeolojisini yapılarak anlamlar üretilmelidir. Foucault‟nun bilginin arkeolojisi kavramıyla bakıldığında (Foucault, 1999), Seyahatname‟nin ilmi boyutlarını bu arkeolojik yöntemle değerlendirilerek sosyolojik okumanın derinlilerine dalınabilir. Seyahatname‟nin sosyolojisi onun bilgi hazinesinden beslenmekle yapılır.

Sosyo-ekonomik yön, idari yön, askeri yön vs. toplumsal yapının parçalarıdır. Evliya Çelebi‟nin verdiği bilgiler bu parçaların okunması ve bir resme koyulması için sunulan tablolardır. 17. yüzyıl Osmanlısının ipuçlarıdır. Bir olgunun açıklaması yapılacağı sırada bu tarihsel yönlerin sunumu kullanılmalıdır. Sözgelimi telefon bir iletiĢim ve haberleĢme aracı olarak toplumda bir yerinin olduğu kabul edilmektedir. Evrende bir yerin dolması için bir yerin boĢalmasının gerek olduğu bir kuraldır. Bir olgunun dejenere oluĢu veya iĢlevini kaybetmesi sonucu insanın ihtiyacını karĢılayacak nitelikte baĢka bir olgu yeniden üretilir. Yeniden üretilen her Ģeyde eskinin suretleri bulunmaktadır. Telefon imgesinin sembolik manası ele alınırsa aynı mananın, mesela, mektup kültünde de olduğu söylenebilir. Öyle ki bunu seyahatname olgusunun durumuna da uyarlayabiliriz. Modern gezi hikâyeleri artık kitle iletiĢim araçları vasıtasıyla aktarılmaktadır. Kamera aracının çok kullanıldığı bugünkü durum seyahatnamelerin geleneksel yapıda ne kadar etkin olduğuna benzetilebilir. Hatta özde aynı biçimdedirler.

SONUÇ

Seyahat ani bakıĢ süreçlerini içerir. Kaygı ve heyecan; tiksinti ve lezzet; sevinç ve öfke duygularının karĢı karĢıya geliĢinin sürekliliğidir. Seyahatin öznesi yani seyahat eden kiĢi, seyahat nesnesiyle arasında sınırlı kontaklar kurar. Yolun imkanı veya bedenin imkanı Ģeklinde tasvir edeceğimiz bu sınır seyahat sürecinin tüm noktalarını biçimlendirici mahiyet taĢır. Tarih boyunca insanlar seyahat etmiĢtir. ġekillerin ve araçların değiĢtiği dünyada seyahate olan ihtiyacın özü değiĢmemektedir. Rehavet, macera, tutku, sefahat, dinlenme, din, ticaret gibi çeĢitli amaçların merkezinde seyahat eden insan, seyahat etme iĢini ayrı bir yerde tutar. Ġnsanlar ya konar ya göçer bir mahiyette yaĢarlar. Konmak ve göçmek insanlığın Ģekillenmesine vesile olmaktadır. Seyahat ise konan insana yabancı bakıĢı sağlayan göçer vaziyetten de farklı bir hareketlenme durumudur.

Seyahat eden özneye türlü isimler verilmektedir. Tezde seyahat tiplerine belli ölçüde değinilmiĢtir. Avcı, hacı, tüccar, turist, kâĢif, gezgin, flaneur tiplerinin yanı sıra, aslında hepsinin üstünde duran seyyahlık mesleğine geniĢ yer ayrılmıĢtır. Her seyahat eden seyyah olamaz. Seyahat iĢinin tüm incelikleriyle icra edilmesi seyyahın yapabileceği bir Ģeydir. Seyyahın ustalığı ise bakmak ve görmek meziyetleriyle bütünleĢmiĢtir. Seyyah kendi dairesinde bir sınır çizer. Dikey fotoğraflar çeker. Bir mekânı anlatıĢında mekân ve anlam üzerine tefekkür nöbetlerine vesile olabilir. Kendi de mekânı düĢünürken önceden tasarladığı taslağa göre dikkat çekici yönler arar. Buldukları, keĢfettiği yahut daha önce karĢılaĢtığı olgular veya nesneler olabilir. Seyyah eser yazar; en azından anlatı üretir. Ustalığının en dikkat çekici yönü budur.

Seyahatnameler yaĢanılan asırdan gelen haberlerdir. Tıpkı sabah haberlerinde farklı bir ülkede doğan üç ayaklı bebeğe ĢaĢırdığımız gibi seyahatnamenin getirdiği ilginç bir hadisenin bizi etkilemesini engelleyemeyiz. George Simmel‟in teklif ettiği “form” kavramı burada çok manidar duruyor. Haber olgusunun belli bir formu vardır. Tarih buyunca insanoğlu belli Ģekillerde bu formu ayakta tutmuĢtur. Günümüzde de seyahatname manasının içerdiği form daha modern biçimlerde ve teknik boyutun içerdiği Ģekillerde ortaya çıkmaktadır; seyahatin haber aktarımı bu çağın biçimine göre Ģekillenmektedir. BBC belgeselleri, yolculuk yazıları, matbaa

hatta sinema kültürü bu çerçevede değerlendirilebilir. Seyahatnamenin muhatabı çoğunlukla seyahat etmeyen öznedir. BaĢka yerleri görme ihtiyacı bir metin algısı ile de tatmin edilebilmektedir. Seyahat anlatısı insanın acayibe ve muayyene duyduğu merakı gideren metinlerdir.

Kavramlar çerçevesinde Evliya Çelebi Seyahatnamesini değerlendirilmektedir. Öncelikle seyahat sınırlarına denk düĢen bir Evliya Çelebi‟nin zihin dünyası değerlendirmesi yapılmıĢtır. Seyahati biçimlendiren köĢe taĢlarına değinilmiĢtir. Seyahatname‟de sıklıkla geçen ve belli hadiseler karĢısında Evliya‟nın söylediği temel mısralara uzanarak oradan seyahatin kapsamı yakalanmaya çalıĢılmıĢtır. Ġktidar münasebeti, cedde saygı, rüya tabirlerinin hayata bağı, tılsımların simge gücüne atıf gibi vasıfların açıklaması yapılmıĢtır. Seyyahlık mesleğinin icra eden önemli figürlerden olan Evliya Çelebi‟nin zihin sistematiği Seyahatname‟nin verdiği ipuçlarından çıkarılmaya çalıĢılmıĢtır. Çerçeveyi oluĢturup Seyahatname konularının sistematiği için bir Ģablon hazırlanmıĢtır. Bu Ģablona göre Seyahatname‟deki olaylar, olgular, mekânlar ve kavramlar değerlendirilmiĢtir.

Evliya Çelebi‟nin seyahat metodolojisi baĢlığı altında aslında seyyahın genel hayatında duran sistematik ele alınmıĢtır. Bakma ve görme biçimini etkileyen bu hayat sistematiğinde çok çeĢitli argümanlar bulunmaktadır. Neyi sevdiği, neden nefret ettiği, neye ilgi duyduğu gibi temel sorular Seyahatname rehberliği vasıtasıyla verilen cevaplar seyahate bir hayat sınırı çizmektedir. Seyyah gördüklerinin yanı sıra iĢittiklerini de yazmıĢtır. Ortaya bazı temel bilgilerin yer aldığı geniĢ çaplı bir metin çıkmaktadır. Mesela, Seyahatname‟de geçen tıbbı argümanlar ele alınırsa lokma meselesinin topluma bakan tarafları netleĢebilir. Sosyoloji, hayat devamlılığını sağlayan ve hastalık gibi bir fenomeni etkileyen tıbbın ilmi hazinesine itina ile yaklaĢmalıdır. Tıbbın geliĢim aĢamaları ve toplumdan topluma değiĢen hekim olgusuna güvenin alengirli yapısı incelenmesi gereken bir meseledir. Evliya Çelebi Viyana Ģehrinde karĢılaĢtığı cerrahlardan çok etkilenir ve birkaç ameliyat vakasını aktarır. Ecnebi memleketlerinde oluĢan maddi geliĢime karĢı övgü tutumu içindedir. Osmanlı toplumsal yapıyla batı arasındaki teknik farkın arttığı sürecini gören ilk eserlerdendir Seyahatname.

Seyahatnamenin her imgesi sosyolojik değer arz eder. Bir kervansarayın varlığı, aklımızda tarihin ticaretle ilgili yanlarına ıĢık tutabilir. Ticaret ve iktisat meselesinin geliĢiminde sosyal melekelerin iç içe duruĢu görülebilir. Kervanlarla günümüz ticaret gemileri ve taĢıma araçları arasında sadece nicelik farkı vardır. Bu farkların mana deryalarını açıklamak sosyolojik bir yandır. Seyahatname‟nin her çeĢit bilgisinin toplumsal karakter analizi için değer sağladığı görülmelidir.

Bu tez Seyahatname‟ye iĢaret niteliği taĢımaktadır. Bu denli geniĢ ve yığınlaĢmıĢ bilgilerin sistematik bir Ģekilde ele alınması zordur. Ancak eserin her bilgisi değerlidir. Bunun için bilginin arkaik pencereleri herhangi bir meseleye bakıĢ yönüyle perspektifler sunmaktadır. Mesela, Doğu Anadolu‟da aĢiret yapılarının daha iyi analiz edilebilmesi için Seyahatname‟nin sağladığı bilgi tutanakları ve çerçeveleri büyük önem arz etmektedir. Günümüz meselelerinin bir kimliği vardır. Bu kimliğin oluĢmasında tarihsel bir yön bulunmaktadır. Olguların arkaik gidiĢatına doğru olacak eğilimlerin devamlılığında tarihsel kaynakların rolü büyüktür. ĠĢte Seyahatname‟nin aktardıkları sosyolojik analiz için pencereler sunmaktadır.

KAYNAKÇA

Adorno, Theodor- Horkheimer, Mark (2010), Aydınlanma‟nın Diyalektiği, (Çeviren: Nihat Ülner-Elif Öztarhan Karadoğan), Ġstanbul, Kabalcı Yayınları.

Alver, Köksal (2004), “Kalabalıkların Adamı Ya Da Aylak/ Flaneur Üzerine”, Edebiyat Sosyolojisi Ġncelemeleri, Editör: Köksal Alver, Hece Yayınları, s. 323-336.

Alver, Köksal (2007), Siteril Hayatlar, Ankara: Hece Yayınları.

Alver, Köksal (2011), “Tebdil-i Mekan: Seyahatin Anlamı Üzerine”, Hece Dergisi, (Gezi Özel Sayısı), S. 174/175/176, Haziran-Ağustos.

Alver, Köksal (2012), “Bir Kenti KeĢfetmek”, Kent Sosyolojisi, Editör: Köksal Alver. Ankara: Hece Yayınları, s. 475-496.

Asiltürk, Baki (KıĢ 2008-2009), “Kültürlerin Tanınması ve Seyahatnameler”, Kültür Dergisi, (Seyyahlar ve Seyahatnameler Özel Sayısı), S. 13, s. 4-7

Bacque-Grammont, Jean-Louis (2011), “Osmanlı Seyyahı Evliya Çelebi‟nin Bir Teması Üzerine Çevre, Merkez ve Sebep Sonuç ĠliĢkileri”, (Hazırlayan: M. Sabri Öz). Evliya Çelebi KonuĢmaları/ Yazılar içinde, Yapı Kredi Yayınları, s. 62-80.

Bauman, Zygmunt (2010), Sosyolojik DüĢünmek, Çeviren: Abdullah Yılmaz, Ġstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Çağan, Kenan (2011), “Seyahatten Turizme Bir Devinim Hikayesi”, Hece Dergisi (Gezi Özel Sayısı), S. 174/175/176, Haziran-Ağustos.

Dankoff, Robert (2010), Seyyah-ı Alem Evliya Çelebi‟nin Dünyaya BakıĢı, Çeviren: Müfit Günay, Ġstanbul, Yapı Kredi Y.

De Botton, Alian (2011), Seyahat Sanatı, Çeviren: Ahu Sıla Bayer, Ġstanbul: Sel Yayıncılık.

Demiralp, Oğuz (2009), “Mahzen Yolcusu”, Cogito Dergisi, S. 59, s. 61-66.

Develi, Hayati (2011), “Evliya Çelebi Seyahatnamesi‟nin Verilerine Göre 17. yüzyıl Yunanistan‟ında Dilsel Dağılım”, (Hazırlayan: M. Sabri Öz), Evliya Çelebi KonuĢmaları/ Yazılar içinde, Yapı Kredi Yayınları, s. 160-170.

Duman, Musa (2011), “Evliya Çelebi Yalancı mıydı?” (Hazırlayan: M. Sabri Öz), Evliya Çelebi KonuĢmaları/ Yazılar Ġçinde, Yapı Kredi Yayınları, s. 171-187. Evliya Çelebi (2010a), Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi: Bağdat-

Basra- Bitlis- Diyarbakır- Isfahan- Malatya- Mardin- Musul- Tebriz- Van, 4. Kitap, Haz. Seyit Ali Kahraman-Yücel Dağlı, Ġstanbul: Yapı Kredi Y.

Evliya Çelebi (2010b), Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi: Podgoriçe- ĠĢtib- Vidin- Peçoy- Budin- Üstürgon- Ciğerdelen- Macaristan- Öziçe- TaĢlıca- Dobra- Venedik- Mostar- Kanije, 6. Kitap, Haz. Seyit Ali Kahraman, Ġstanbul: Yapı Kredi Y.

Evliya Çelebi (2011a), Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi: Ġstanbul, 1. Kitap, Haz. Seyit Ali Kahraman-Yücel Dağlı, Ġstanbul: Yapı Kredi Y.

Evliya Çelebi (2011b), Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi: Mısır- Sudan- HabeĢistan- Somali- Cibuti- Kenya- Tanzanya, 10. Kitap, Haz. Seyit Ali Kahraman, Ġstanbul: Yapı Kredi Y.

Evliya Çelebi, Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi, (Bütün Ciltler), Haz. Seyit Ali Kahraman ve Yücel Dağlı, Ġstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Faroqhi, Suraiya, (2010), Önsöz Yazısı, Seyyah-ı Alem Evliya Çelebi‟nin Dünyaya BakıĢı içinde, Robert Dankoff, Ġstanbul: Yapı Kredi Y.

Foucault, Michel (1999), Bilginin Arkeolojisi, Çeviren: Veli Urhan, Ġstanbul: Birey Yayıncılık.

Göçer, Ali (2011), Dağla FısıldaĢmalar Kentle KonuĢmalar, Hece Dergisi, (Gezi Özel Sayısı), S. 174/175/176, Haziran-Ağustos.

Göle, Münir (2009), Yolculuk Durumu, Ġstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Ġmam Gazali (2007), “MiĢkatü‟l-Envar”, Yol, Bilgi ve Varlık içinde, Çeviren: A. Cüneyt Köksal, Ġstanbul: Sufi Kitap.

Ġnalcık, Halil (2009), “AçılıĢ KonuĢması”, Çağının SıradıĢı Yazarı Evliya Çelebi içinde, (Haz. Nuran Tezcan), Ġstanbul, Y. Kredi Y.

Koca, Osman (KıĢ 2008-2009), “Tematik Açıdan Evliya Çelebi Seyahatnamesi‟nin Kritiği”, Kültür Dergisi, (Seyyahlar ve Seyahatnameler Özel Sayısı), S. 13, s. 16-23.

Küçükkaya, M. Askeri (2005), “Evliya Çelebi‟de Tasavvuf Kültürü”, KeĢkül Dergisi, S.4, s. 32-37.

Lanquar, Robert (1991), Turizm-Seyahat Sosyolojisi, Çeviren: Gülser Öztunalı Kayır, Ankara, ĠletiĢim Yayınları.

Le Breton, David (2008), Yürümeye Övgü, Çeviren: Ġsmail Yerguz, Ġstanbul: Sel Yayıncılık.

Löschburg, Winfried (1998), Seyahatin Kültür Tarihi, (Çeviren: Jasmin Traub), Dost Ankara, Kitapevi Yayınları.

Mardin, ġerif (2010), Ġdeoloji, Ġstanbul: ĠletiĢim Yayınları.

Meriç, Cemil (2010), IĢık Doğudan gelir, Ġstanbul: ĠletiĢim Yayınları.

OkumuĢ, Ejder (2010), “Seyahatname‟yi Okumak ve Anlamak”, Hece Dergisi, S. 174/175/176, Haziran-Ağustos.

Öz, Asım (2011), “Menkıbevi Seyahatname: Seyyah-ı Alem Evliya Çelebi‟nin Zihin Dünyası Üzerine”, TYB Akedemi Dergisi, S. 2, s. 141-154.

Özay, Yılmaz (2009), “Evliya Çelebi‟nin Seyahatnamesinde Ġstanbul‟un Tılsımlarını Hikaye EdiliĢi”, Milli Folklor Dergisi, S. 81, s. 54-63.

Benzer Belgeler