• Sonuç bulunamadı

2.1.1. Sermaye Yapısı Teorilerinin İşletmeler Açısından Önemi

İşletmelerde finans kavramı genel olarak üç alana ayrılmaktadır; sermaye bütçelemesi, sermaye yapısı ve çalışma sermayesidir. Sermaye yapısı incelenirken işletmelerin özellikleri ve kurumsal yönetim gibi şirketlere has olan finansal özellikler dikkate alınmalıdır (Büyükşalvarcı ve Abdioğlu, 2010:64). Bu nedenle sermaye yapısı teorileri işletmelere özgü kaynak bileşimlerini ve finansal değişkenleri incelemektedir.

Sermaye yapısı, işletmelerin finansal kaynaklarının öz kaynak ve yabancı kaynak arasındaki oransal dağılımını ve işletmelerin faaliyetini devam ettirebildiği finansal yapıyı ifade eder (Kısakürek ve Aydın, 2013:102). Kaynak bileşimlerinde borç veya öz kaynak oranı işletmelerin büyüklüğüne, çalışma alanına ve faaliyet gösterdiği sektöre göre zaman içinde farklılıklar göstermekle birlikte, bu oran her işletmeye özgü olarak oluşturulmaktadır (Kabakçı, 2008:168). Her işletme için farklı kaynak bileşimleri söz konusu olması nedeni ile kaynak bileşimleri detaylı olarak ele alınması gereken stratejik bir kavramdır. Bu stratejik kavramı temel olarak inceleyen çalışmalara da ‘sermaye yapısı teorileri’ ismi verilmektedir. Sermaye yapısı teorileri, işletmeler açısından kesin olabilecek nitelikte kaynak bileşimlerini veremeyecek olup işletmelerin kendileri için uygun olan borç ve öz kaynak oranını belirlemelerine yardımcı olacaktır.

İşletmelerin sermaye yapılarını açıklamaya çalışan kuramsal ve deneysel teoriler; kaynak maliyetleri, işletme değeri ve yatırım kararları gibi unsurların sermaye yapısı ile olan ilişkileri üzerine yoğunlaşmışlardır. Çalışmalarda temel olarak üzerinde durulan kıstas, işletmeler için en uygun sermaye yapılarının ortaya konulmasıdır.

38

Her ne kadar işletmeler için optimal sermaye yapısı oluşturulmak istense de bu, tam olarak işletmelere uyarlanamamıştır. Bunun nedeni ise bir işletmenin koşullarının diğer işletmelerle aynı olmamasıdır. Aynı sektörde ve büyüklükteki işletmelerin finansal koşulları dahi birbiri ile farklılık gösterebilmektedir. Bu nedenle sermaye yapısı teorileri, işletmelerin tam olarak optimal sermaye yapısını sağlayamamaktadır (Güler, 2010:355). İşletmelerde optimal sermaye yapısının oluşturulabilmesi için etkin bir finansal yönetime ihtiyaç vardır. Finansal yönetimin temel amacı, firmaların bugünkü değerini hissedarlar açısından maksimum yapabilmek adına, firmanın mevcut hisse senetlerinin ve piyasa değerinin maksimum düzeye çıkarılmasıdır. Firmalar, bu amaca ulaşmak için piyasa değeri, kârlılık, hisse başına kâr, fiyat/kazanç oranı vb. oranları en ince ayrıntısına kadar irdeleyerek firmanın piyasa değerini maksimum yapma hedefini gerçekleştirmek isterler. Bunun sonucu olarak; sermaye yapısı teorileri sadece, işletmelerin optimal sermaye yapısının oluşturulabilmesi için işletme değerini etkileyen finansal bileşenlerin seçiminin nasıl olacağı konusunda, işletmelere yol gösterici bir konum edinmektedirler (Korkmaz ve Karaca, 2013:169).

2.1.2. Sermaye Yapısı Teorilerinin Tarihsel Gelişimi

Gelişen ve hızlanan dinamik çevre, işletmelerin risk ve sermaye yönetimine olan ihtiyaçlarını artırmıştır. Globalleşen işletme dünyası, finans yöneticilerinin ve araştırmacılarının sermaye yönetimi için her geçen gün matematiksel modellere daha fazla yönelmesine neden olmuştur. İşletmelerin sermaye yönetiminin her geçen gün farklı bir şekil alması da sermaye yapısı teorileri ile desteklenmiştir. Bunun sonucu olarak sermaye yapısı teorileri de her geçen gün gelişmiştir (Toraman, 2008:54).

Sermaye yapısı, finans yöneticileri için bir anlamda kontrol paneli görevini üstlenmektedir. Finans yöneticileri, hissedarlar ve diğer gruplar adına varlıkları ne şekilde finanse edebileceklerini kontrol paneli sayesinde değerlendirebilmektedir. Bu nedenle sermaye yapısına ilişkin teoriler zamanla modern hale gelmiş ve geliştirilmiştir (Akkaya, 2008:2; Demirkan, 2009:679). İşletmelerin sermaye yapısına ilişkin ilk modern teorik çalışmaların başlangıcını, Modigliani ve Miller’in 1958 yılında yayımladıkları çalışma teşkil etmiş olup, firmaların sermaye yapısı kararlarına ilişkin teorik çerçevede Modigliani & Miller yaklaşımı temel alınmıştır.

39

Sermaye yapısına ilişkin ilk olarak, klasik yaklaşımlar olan; net gelir yaklaşımı, net faaliyet geliri yaklaşımı, geleneksel yaklaşım teorileri ortaya çıkarılmış daha sonraları Modigliani&Miller (M&M) yaklaşımı ve M&M yaklaşımının kurumlar ve gelir vergileri gibi yaklaşımları dikkate alınarak diğer modeller geliştirilmiş ve oluşturulmuştur (Sayılgan ve Uysal, 2011:103). Bu temel yaklaşımlar baz alınarak, finansal hiyerarşi teorisi (pecking order theory) ve denge teorisi (trade off theory) sermaye yapısı kararları ile firma değeri ilişkisini açıklamada yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır (Yılgör ve Yücel, 2007:2; Akkaya, 2008:2; Fırtaoğlu, 2005:5).

Şirketlerin sermaye yapısı ile ilgili savunulan görüşlerde, tam rekabet koşullarında ve aksaksız olarak çalışan mali piyasalar sayesinde, şirketlerin finansman ihtiyaçları için kullanabilecekleri kaynakların maliyetleri arasında bir fark olmamaktadır. Böylece kendi kaynakları yeterli olmayan şirketler rahatlıkla mali piyasadan borçlanabilmekte veya yeni sermaye bulabilmektedir. Sermaye yapısında meydana gelecek değişikliklerin bu nedenle şirketin değerini etkileyici önemi olmamaktadır (Fırtaoğlu, 2005:5).

İşletmelerin sermaye yapısı ve sermaye teorileri ile ilgili yerli ve yabancı birçok araştırma yapılmıştır. Hızla değişen ve gelişen ekonomi alanında, işletme sahipleri ve yöneticiler her geçen gün en iyisi olabilmek için çalışmaktadırlar. Yapılan bu çalışmalar sonucunda da birçok alanda gelişmeler yaşanmıştır. Yöneticiler ve hissedarlar her geçen gün daha fazla gelişmek ve büyümek için yoğun çaba sarf etmelerine karşın, büyümeyi destekleyecek finansman sıkıntısı ile karşılaşmaktadırlar.

Globalleşen dünyada bütün işletmelerin amacı, maddi getirilerini daha ileri bir noktaya taşımak olduğu için finansman sıkıntısı genele yayılmış durumdadır. Bu gelişmeler ışığında yöneticiler, finansman kararlarını etkileyen sermaye yapısı teorilerini daha fazla incelemiş ve araştırmışlardır. Fakat işletmeler için henüz, hangi sermaye yapısı teorisinin daha iyi olduğu konusunda kesin bir görüş belirtilememiştir. Bunun sebebi ise ulusal ve uluslararası alanda faaliyet yürüten işletmelerin finans ve pazar koşullarının aynı olmamasıdır.

40

Genel olarak işletmelerde sermaye yapısı teorileri şunlardan oluşmaktadır:

 Sermaye Yapısına İlişkin Klasik Yaklaşımlar,

 Modigliani ve Miller Modeli,

 Miller Modeli,

 Ödünleşme Teorisi,

 Finansman Hiyerarşisi Teorisi,

 Temsilcilik Sorunu Teorisi,

 Piyasa Zamanlaması Teorisi,

 Sinyal Teorisi.