• Sonuç bulunamadı

1.4. Sermaye Sahipliğinin Türleri

1.4.4. Dağınık (Geniş Tabanlı Sermaye) Sahiplik Yapısı

Dağınık sahiplik yapısını, birçok yatırımcının yatırım yapmak ve getiri kazanmak amacıyla birden fazla şirketin küçük hisselerine sahip olması olarak tanımlayabiliriz (Ayrıçay ve Kalkan, 2013:155). Dağınık sermaye yapısı ismi üzere anlaşıldığı gibi bir işletmenin hisselerinin farklı kişiler tarafından alınması koşuluyla, birçok kişinin işletmede hak sahipliği elde etmesidir. Bir başka ifade ile dağınık sermaye yapısı; işletmelerde hissedarların küçük oranda yatırımlarının bulunması ve bunun sonucu olarak etkin bir sermaye grubunun mevcut olmamasıdır. Dağınık sahiplik yapısına sahip işletmelerin hisselerinin geniş olarak dağılmış olması, normal bir hissedarın modern şirketlerdeki yönetimsel performansı denetlemek için kullanmış olduğu kontrol gücünü kullanmayacağı anlamına gelmektedir. Hissedarlar işletmelerde kontrol gücünü yeterince kullanamayacağı için kendi kaynakları üzerindeki kontrolünü kaybetmekle karşı karşıya kalabilirler. İşletme yönetimi sahipleri tarafından üstlenilmiş olsaydı, yöneticiler işletmelerin mevcut kaynaklarının kullanımı konusunda daha özgür davranabilir ve en azından işletme kaynaklarının kullanımının, sahiplik çıkarları doğrultusunda olmasına daha çok yoğunlaşırlar (Demsetz, 1983:375).

Geniş tabanlı sermaye sahipliği bulunan işletmelerin, hisselerinin ait olduğu kişilerden çok üst düzey yöneticiler, işletmelerde en yetkili şahıslar olmaktadır. En yetkili kişi olan yöneticiler, tüm hissedarların ya da çoğunluğun onayını alarak yetkilendirilen kişilerdir. Bunun nedeni; dağınık sahiplik yapısına sahip işletmelerde hâkim ortak bulunmadığı için işletmelerin yöneticileri, bir nevi hâkim ortak rolünü üstlenmekte olup, aynı zamanda tüm hissedarlara da her konuda aynı derecede mesafeli olmak zorundadır. Bir işletmenin sermaye yapısındaki yoğunlaşma ne kadar yüksek olursa, bu oluşuma ters orantılı şekilde işletmelerdeki hâkim ortak sayısı azalacaktır.

Dağınık sermaye yapısı bulunan işletmelerde yöneticiler en yetkili kişiler oldukları için kontrol ve sahiplik yapısı arasında çıkar çatışmaları oluşabilmektedir. Hissedarlar, işletmelerde hak sahibi olsalar da diğer sahiplik yapılarında olduğu kadar yönetim üzerinde çok fazla kontrol gücüne sahip değildirler. İşletme yönetimi de tamamen yöneticiler kontrolünde olduğundan, bazı yöneticiler bu durumu hissedarların lehine değil de kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaktadırlar. Bu durum da hissedarlar ile yöneticiler arasında çıkar çatışmasını doğurmaktadır.

30

Kontrol grubu ile hissedarlar arasındaki bu çatışma hissedarlara farklı maliyetleri yüklemektedir. Hissedarlar, işletme çıkarlarını olumsuz etkileyecek şekilde davranan ya da bu ihtimali bulunan yöneticiler için bir denetleme ya da faaliyet takibinde bulunacaklardır. Bu da hissedarlar için bazı maliyetleri doğuracaktır. Söz konusu bu temsilcilik maliyetlerine ek olarak olumsuz faaliyetleri bulunan ve işletmedeki konumuna son verilmesi gereken yöneticilerin işletmeden ayrılmaları, yine işletme için belirli bir maliyet oluşturmaktadır. Aynı şekilde işletmeden ayrılan yöneticilerin yerine yenilerinin alınmaları ve işletme adına verimli hale getirilmeleri de (eğitim vs.) bu maliyetlere ek olarak ortaya çıkmaktadır. Dağınık, diğer bir ifadeyle geniş tabanlı sermaye yapısında amaç; çok sayıda küçük paylı ortağın olmasıyla ortaya çıkan profesyonel yöneticilerin, tüm hissedarlara yönelik olarak azınlıkları da içeren objektif şekilde yönetim işlevlerini gerçekleştirmelerinin sağlanmasıdır (Tanrıöven ve Aksoy, 2010:217). İşletmelerde dağınık sahiplik yapısına ve yönetim ilişkisine olan ilgi son yıllarda büyük önem kazanmıştır. Bu öneme binaen, dağınık sahiplik yapısına sahip işletmeler daha çok irdelenmiş ve bunun sonucu olarak işletmelerdeki yönetici grubun, hissedarların servetleri üzerindeki fırsatçılık mekanizmaları büyük ölçüde azaltılmıştır (Daily, Dalton ve Rajagopalan, 2003:151).

La Porta ve diğerlerine (1999:475) göre dağınık sermaye yapısına sahip işletmelerde, hissedarlar % 10’dan fazla oy hakkına sahip değildir. Şirketlerin kontrolünü tanımlamak için, genelde oyların yüzde 10'dan fazlası bütün hissedarlara aittir. Şirket kontrolü için yüzde 10 oy kullanımı önemli bir eşik sağlar ve çoğu ülkede bu oran daha da düşüktür. Ancak genellikle oy kullanım hakkının yüzde 10 olarak açıklanması mülkiyet hisseleri açısından zorunludur. Birçok ülkede, şirketlerde oy hakkının yüzde 10'dan daha küçük olduğuna ilişkin bazı bilgiler olmasına karşın, daha çok hissedarların yüzde 10 kontrol hakkına sahip olması işletmelerin istikrarı için gereklidir.

1.4.4.1. Ulusal ve Uluslararası Alanda Dağınık Sahiplik Yapısı

Dağınık sermaye yapısına sahip işletmeler, genel olarak gelişmiş ekonomilerde etkin olarak görülmektedir. Gelişmiş ekonomiye sahip ülkelerde, hissedarlar sahip oldukları hisselerin kendilerine sürekli bir getiri sağlamasını amaçlamaktadırlar (Yılgör ve Yücel, 2012:43). Bu nedenle, ekonomik ve siyasi olarak istikrarlı bir ülke koşullarının bulunması gerekmektedir.

31

Dağınık sahiplik yapısının yoğun olarak bulunduğu gelişmiş ekonomilere sahip ülkelerde, işletmelerin tüm işlemlerinde şeffaflık ön plandadır ve işletmelerin kontrolüne ilişkin kurallar katı olup sonuç verecek şekildedir. Aynı zamanda bu işletmeler, güçlü piyasaları bulunan ülkelerde yoğun olarak kurulmuştur (Coffee, 2001:41).

King ve Santor (2008:2424) ABD'de faaliyet gösteren işletmelerin sahiplik yapılarını incelemişler ve dağınık sahiplik yapısı bulunan işletmelerin yabancı kaynaklarının diğer işletmelerden fazla olduğunu gözlemlemişlerdir. Ayrıca dağınık sahiplik yapısı bulunan işletmelerin ve yöneticilerinin performansının aile şirketlerinden daha yüksek olduğunu da gözlemlemişlerdir. Kanada’da yapılan bir araştırmaya göre; aile şirketlerinin finansal kaldıracı ve aktif sermaye oranı, dağınık sahiplik yapısı bulunan işletmelere oranla daha yüksek seviyededir. Ancak dağınık sermaye yapısı bulunan işletmelerde Tobin’s Q oranı ile ölçülen firma değerinin, aile işletmelerinde belirli bir farkla daha üstün olduğu tespit edilmiştir (King ve Santor, 2007:5).