• Sonuç bulunamadı

Semantik Alan/Semantic Field ve Odak Kelime/Focus Word

1.2. Semantik-Anlambilim

1.2.4. Semantik/Anlambilimin Önemli Kavramları

1.2.4.3. Semantik Alan/Semantic Field ve Odak Kelime/Focus Word

Alman dilbilimci Trier tarafından ortaya atılan, Türkçede “Kavram alanı, dil alanı, sözcük alanı” Ģeklinde de karĢımıza çıkabilen bu kurama göre; kavramlar zihinde birbirlerinden soyutlanmıĢ, ayrı ayrı tasarımlar olmayıp, bir mozaik misali birbirleriyle sınırlandıkları için, birbirlerini etkileyen alanlar oluĢtururlar. Türkçeden örnek verilecek olursa: incinmek, kırılmak, darılmak, gücenmek, küsmek kelimeleri yakın anlamlarıyla birlikte bir alan oluĢtururlar.(Aksan, 2016: 54-55)

Trier‟den sonra semantik alan üzerine çalıĢmalar yürüten dilcilerden Weisberger‟e göre dil, dünyayı söze dönüĢtürme olayıdır. Ġnsanlar, birbiriyle sınırlanmıĢ bütünler olan kavram alanları halindeki dil ögelerinden oluĢan bir dil ara dünyasında yaĢarlar. Semantik alan, bu dil ara dünyasının bir kesitidir ve burada

vurgulanan gerçek, insanın dünyayı ana dilinin penceresinden tanıdığı ve kavram alanlarının o dile özgün olduğudur. (Gezgin, 2015: 433)

Stephen Ullmann, dilde kendine özgü bir ayrıma dayalı olarak meydan gelen, sıkıca kaynaĢmıĢ sözcük dağarcıklarından (lexical fields) ve bu kavram alanlarının toplum için gelecek kuĢaklara bir dünya görüĢü, değerler düzeni ve yaĢam felsefesi sağlama ve yansıtma imkânı olduğundan bahseder. Bu anlamda her dilin kendine özgü kavram alanları oluĢuna dair örnekler sıralar. Örneğin, Kızılderili kabilesi Novaho‟da gri ve kahverengi ile mavi ve yeĢil için tek bir kavram varken; siyah için, biri gece karanlığını diğeri bunun dıĢında kalan nesnelerin karanlığını ifade eden iki farklı kavram vardır. Macarcada 19. yüzyılın birinci yarısına kadar kız ve erkek kardeĢ için ayrı kelimeler yoktu. (Ullmann, 1978: 361)

Bir dilin kelime hazinesi, o dile ait kelimelerin basit anlamda, her hangi bir iliĢkisel bağ kurulmaksızın, geliĢi güzel bir araya gelmesinden ibaret değildir. Aksine kelimeler, aralarında çoklu iliĢkiler içerisinde bir araya geldikleri ve büyük ölçüde kesiĢtikleri alanlar, sektörler oluĢtururlar. Kendi aralarındaki iliĢkiler nedeniyle bir araya gelen bu kelime sahalarına, “semantik alan” diyebiliriz. (Izutsu, 2012: 54-55) Kur‟an‟la birlikte Arap dili, cahiliye dönemi kelimelerinin yepyeni semantik değerler edindiği kavramsal sistem haline geldi. Izutsu, bu noktadan sonra iĢinin, semantik alanların her birinin nasıl yapılandırıldığının ayrıntılarını araĢtırmak ve birbirlerine bağlı unsurların oluĢturduğu son derece karmaĢık bir bütünün içerisinden bir tanesini nasıl çıkarıp gelebileceğini incelemek olduğunu söyler. (Izutsu, 2012: 57) Semantik çalıĢması yapan kiĢinin öncelikli görevlerinden birisi, semantik alanların kendi içlerine meydana geliĢ biçimlerini tespit etmek ve kendi içinde anlamlı bütün oluĢturan bu yapıdan en doğru anlamı çıkarmanın imkânını araĢtırmaktır. OluĢturulan semantik alanın tahlilini yaparken, merkez kavram yani odak kelime/Focus Word ve onun anlaĢılmasında anahtar rol üstlenen anahtar terimler arasında semantik analize dayalı metodolojik bir süreç takip edilmelidir. (Kasapoğlu, 2013: 146-147)

Semantik alanları tahlil ederken çok yararı görülen odak kelime/focus word; geniĢ kelime hazinesi içerisinde nispeten bağımsız ve ayrı bir kavramsal sahayı temsil eden semantik alanı iĢaret eden ve onun sınırlarını belirleyen özel öneme haiz anahtar kelimedir. Bir anlamda, anlamsal örüntü oluĢturduğu bir alt sistem niteliği

taĢıyan anahtar kelimelerin kendisi etrafında örgütlendiği, bu sayede diğer kelimelerden ayrıĢtığı, Aristo‟cu anlamda bir arche‟dir. (Izutsu, 2012: 57-58)

Kabul edilmeli ki, Kur‟ânî dünya görüĢünde önemli yer tutan her biri ayrı öneme haiz anahtar kelimeler, önemli dini kavramlar oldukları için, bir arada semantik alan oluĢturdukları adaylar arasından hangisinin “odak” kabul edileceğine kesin bir karar vermek zordur. Ancak “odak kelime” kavramının esnek bir terim olduğu ve mecburen böyle olması gerektiği hususu, böyle bir kavramın metodolojik yararını görmemizi engellemediği gibi durumu daha az sıkıntılı hale getirmektedir. (Izutsu, 2012: 58) Izutsu, “odak kelime” kavramına, “iman-âmene ve mü‟min” gibi aynı kökten türeyen, Kur‟an‟da ve Ġslam düĢüncesinde çok önemli role haiz ve kendine has bir alanı yönettiği hususunda kimsenin itiraz etmeyeceği “iman” kavramını örnek verir. Etrafında kümelenen anahtar kelimelerle birlikte hepsinin anlamlı bir semantik/kavramsal alan oluĢturduklarını belirtir ve Ģu Ģekilde Ģematize eder.

ġekil 1. 2: “Odak Kelime/Focus Word” Ġman odak kavramı ve çevresindeki anahtar terimler. (Izutsu, 2012: s. 59)

Odak kelimenin tespitinin (ki bu tarz semantik tanımlar uzun çalıĢmaların ürünüdür), kavramları doğru anlama, kavrama örnek olanı ve olmayanı tespit etme noktasında Izutsu‟nun atıfta bulunduğu yararlarına kanıt olması açısından bir örnek

Pozitif Negatif

daha verelim istiyoruz. Kur‟ânî anlam dünyası ve Ġslam düĢüncesinde önemli bir yere sahip “ ََُىَد” kökünden türeyen “Hikmet” kavramını semantik bir analize tabi tutarsak:

ُوبذٌا - Ḥâkim: Zulme engel olan.

خّىذٌّا – Maḥkeme: Zulme engel olunan yer. ُ١ىذٌا - Ḥekîm: Hastalığa engel olan.

ُىذٌا - Ḥakem: Kuralsızlığa engel olan.

ُ١ىذزٌا - Taḥkîm: Yıkılmaya, çökmeye engel olan. َبىذزعلاا - Ġstiḥkâm: DüĢmanın ilerlemesine engel olan. خِٛىذٌا - Ḥükümet: AnarĢi ve kanunsuzluğa engel olan. ُ١ىذٌا - Ḥakîm: Sapık fikir ve inançlara engel olan. خّىذٌا – Ḥikmet: Dalâlete engel olan bilgi.

Hikmet odak kavramı çerçevesinde, yalnız onunla aynı kökten türeyen ve her biri anahtar terim hüviyeti taĢıyan bu kısa semantik analiz sonucu, yukarıda da görüldüğü üzere kötülüğe, yanlıĢa ve dalâlete engel olma anlamı ön plana çıkmaktadır. Bundan hareketle, Hikmet: “Hakikat dıĢı olan ve kiĢiyi dalâlete sevk eden her Ģeyi, engelleyen bilgi veya iksir.” Ģeklinde tanımlanmaktadır. (Gezgin, 2015: 441)

Nitekim Ebu‟l-Ḥuseyn Aḥmed b. Fârîs‟e (ö. 395/1004) ait Mu„cem‟u- Meḳâyîsi‟l-Luġa gibi ilk dönem sözlüklerde, “ُىد - Ḥakeme” fiilinin, “engel olma” anlamına vurgu vardır. Ebu‟l Fâris, “ُىد - Ḥakeme” fiili için: engel olma anlamını verir ve en baĢta zulme engel olma manasına atıfta bulunur. Daha sonra da “Hikmet” kavramını; “ُىد - Ḥakeme” fiilinin engel olma anlamına kıyasla, cehalete engel olan bilgi Ģeklinde tanımlar. “ ُغٌَّْْٕا ََُٛ٘ٚ ُْىُذٌا َهٌِر ُيََّٚأ َٚ ،ُغٌّْْٕاَُٛ٘ َٚ ٌذِداَٚ ًٌْطَا ُُ١ٌِّْاَٚ ُفبَىٌْاَٚ ُءبَذٌا :ُىد ٍُُِّْظٌا َِٓػ” (Mîḳâtî, Mi„ṣarânî, ed-DendeĢî, 2007: 223)

“Odak kelime/Focus word” kavramını değerlendirdiğimiz bu bölümde, değinmemiz gereken bir diğer önemli husus da, Kur‟ân‟i dünya görüĢünün ve ona bağlı olarak ortaya çıkan bütün Ġslami ilimlerin tümünün teosantrik (Allah merkezli) olduğudur. Bunun anlamı ise, Kur‟an merkezli bütün ana kavramların, odak kelimelerin en tepesinde “Allah” lafzı vardır. Ana kavramların hiç biri, Allah kavramından bağımsız var olamaz. (Izutsu, 2011: 63)

Izutsu, Kur‟an‟ın indiği dönem ve cahiliye dönemi kelime hazinelerini karĢılaĢtırırken, ilk fark edilecek hususu Ģöyle dile getirir: “Ġlki (Kur‟an dönemi kelime hazinesi) en üstte yer alan odak kelime olarak Allah kelimesine sahiptir ve bu terim, kelime hazinesi içerisindeki tek bir özel semantik alanın değil, bütün semantik alanları yani onun altında kalan daha küçük kavramsal sistemlerin tamamını kapsayan bütün bir kelime hazinesinin üzerinde yer alırken, cahiliye döneminde kullanılan kelimelerin oluĢturduğu sistemin böyle bir üst odak kelimesi yoktur.”(Izutsu, 2012: s. 75)

“Kur‟an‟a GiriĢ” adlı eserinde W.M. Watt da; Ayet, el-Mesânî, Kur‟an, Kitap, Tenzîl, Zikr, Furkân gibi Kur‟an‟a ait isimler ve terimleri semantik açıdan ele alır ve: Her Ģeye kadir olan, yaratıcı güç olarak Allah doktrininin Kur‟an‟da merkezi bir yer tuttuğunu söyler.(Watt, 2000: 143-149)

Semantik analizin dini kavramların öğretiminde sağlayacağı katkıyı incelemeye ve ölçümlemeye çalıĢtığımız bu araĢtırmaya örnek olması açısından anahtar dini kavramlardan “Rabb” üzerine yapılabilecek bir semantik analiz çalıĢmasında, “Rabb kavramının anlamsal bağ içerdiği diğer anahtar terimlerle birlikte oluĢturduğu semantik alanı nasıl belirleyebiliriz?” sorusuna cevap vermeye çalıĢalım.

“Kur‟ânî terminolojide Rab, gerçek sahip, yaratan, doğruyu gösteren, rızık veren, bu fiillere ve bütün her Ģeye gücü yeten; neticede kulluk edilmeye yegâne hak sahibi olan Yüce Varlık‟tır. Tevhid ilkesi çerçevesinde örgütlenen bu semantik alan, Hz. Ġbrahim‟in (a.s.) Rabbini tarif ettiği Ģu ayetlerde açıkça müĢahede edilmektedir: “ ِٓ١ِمْغَ٠َٚ ُِِّٟٕؼْطُ٠ َُٛ٘ ِٞزٌَّاَٚ ِٓ٠ِذَْٙ٠ ََُٛٙف َِٟٕمٍََخ ِٞزٌَّا َٓ١ٌَِّبَؼٌْا َّةَس َّلاِإ ٌِّٟ ٌُّٚذَػ َُُِّْٙٔئَف ” (77)“ġüphesiz, âlemlerin Rabbi müstesna, onlar benim düĢmanımdır.” (78)“O, beni yaratan (Hâlık) ve bana doğru yolu gösterendir. (Hâdî)” (79)“O, beni yediren ve içirendir. (Râzık)”. Ayrıca, Allah‟a ait isimlerden olması hasebiyle “Rabb” kavramının Esmâ-i Hüsnâ ile bağlantılı olması normaldir. Ancak bu isimlerden özellikle bazıları ile tıpkı örnek verdiğimiz ayette olduğu gibi aynı örüntüde yer aldığı belli baĢlıcaları; Melik, Hâlık, Hâdî, Râzık, Kâdir, Ma„bûd isimleridir. Yine masdar olan “terbiye” kavramı, masdardan menkul ism-i fâil formunda olan Rab kavramı aynı kökten türemiĢlerdir.

“Rab” ve “terbiye” aynı semantik alana dâhil olan kelimelerdir ki, “Rab” kavramının öğretiminde “terbiye” kavramına değinilmesi gerekmektedir. (Temizer, 2013: 52-60)

Konuya, eğitim bilimleri açısından bakıldığında; araĢtırmanın I. bölümünün ilk konu baĢlığını teĢkil eden “Kavram” olgusunu ele alırken, tanıma dayalı bir kavramın öğrenci tarafından kazanıldığının göstergesi olarak: “Öğrenci kavrama örnek olan ve olmayanları tasnif eder.” (CoĢkun, 2011: 81) bilgisine yer verilmiĢti. Bu nedenle din öğretimi süreçlerinde kazandırılmak istenen kavramların, aynı semantik alanda yer alan ve birbirlerinin öğrenimine katkı sunacakların belirlenmesi önem arz etmektedir. Hatırlanacağı gibi; kavram öğrenmenin temelde ayırt etmeyi öğrenme olduğunu aktarmıĢtık: Kavramlar, aralarında benzerlikler ve pek çok farklılık bulunan nesneleri ortak ve farklı özellikleri esas alınarak kategorize eden zihinsel tasarımlar olarak karĢımıza çıkar ve esasen kavram öğrenme; ayırt etmeyi öğrenmedir. (Arı, Üre, Yılmaz, 1998:135) Bu durumda aynı semantik/kavramsal alanda yer alan kavramların birleĢtikleri ve ayrıldıkları yönleri tespit etmek, tam öğrenme için önem arz etmektedir. Örneğin; merkezinde “adalet” kavramının yer aldığı aĢağıdaki Ģemada, aynı kavramsal alanda yer alan hangi dini kavramın öğretimini üstlenecek olursanız olun, öğretim sürecinde aynı semantik/kavram alanda yer alan bu kelimelerin aralarında oluĢturdukları anlam iliĢkilerine değinmek, kavramların doğru ve kavram karmaĢasına mahal vermeyecek Ģekilde öğretilmesine katkı sunacaktır. „ADÂLET ُخٌَاَذَؼٌْا ،ُيْذَؼٌا Ẓulüm ٍُُُّْظٌا Ümmeten Veseṭan ًبطَعَٚ ًخَُِّأ Ġ„tidâl ُياَذِزْػلاِا Ḳısṭ ُؾْغِمٌا Mîzân ُْاَض١ٌِّا Ṣıdḳ ُقْذِّظٌا Ḥikmet ُخَّْىِذٌْا Ḥaḳḳ,Ḥuḳûḳ قٛمد ،ُّكَذٌْا

ġekil 1. 3: Adalet kavramının semantik alanı. TDV Ġslam Ansiklopedisi “Adalet” maddesi esas alınarak hazırlanmıĢtır.

(Çağırıcı, http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c01/c010419.pdf, 20.07.2018)