• Sonuç bulunamadı

Selçuk Ağanoğlu Görüşme

Nihan Kahya: Urfa Kültür yönünden kendini tanıtabiliyor mu? Yeterli mi? Teşvik var mı? Selçuk Ağanoğlu: Tabiki teşvik var. Mesela Karacadağ Kalkınma Ajansı var. Eski turizm destekli, el sanatları destekli aynı zamanda Kobilere yönelik şeyler ve başka proje ofisleri de var. Ama beni ilgilendiren kısmın kültür ve turizm olduğu için söylüyorum. Yani biz buralardan proje hazırlıyoruz. Eski Urfa evlerinin restorasyonunu yapıyoruz. Orjinaline sadık kalmak şartıyla.

N.K: Sizin Genelde destek verdiğiniz projeler restorasyon ağırlıklı mı?

S.A: Biz Şurkav alarak folklöründen tut sözlü edebiyat, yazılı edebiyat, eski yapıların onarılması, hizmete açılması bunun yanında Urfalı sanatçıların çıkarmış olduğu eserlerinin yok olmasını önlemek için çalışıyoruz. Mesela geleneksel el sanatları merkezinin kurulmasının sebeplerinden biri bu. Burada gördüğün on mesleğin sekizi yaşamıyor. Mesela cülha ustamız son ustası. Yani işi yapan son ustası. Yaşayan çok ta.. Hepsi yaşlanmış, yorulmuş, kimseye öğretmemiş veya kimse öğrenmek istemiyor. Şimdi biz ustamızın üç çocuğuna öğrettik. Kendisi öğretti daha doğrusu. Bunlar yaşayacak, öğretecek. Bizim amacımız da bu zaten. Şurkav’ın misyonu bu vizyonu da bu.

N.K: Bu el sanatları kurslarına ne zaman başladınız? S.A: 2010 yılında başladık.

N.K: Bu sene açmayı planladığınız el sanatları kursu var mı?

S.A: Alçıdan urfa’ya ait urfa figürleri var. Alçının üstüne sentetik kaplayacağız. Aynı zamanda ebruyu Urfa taşına yapacağız. Merkezimiz olarak turistlerimize yönelik burasını satış merkezi yapacağız. Aynı zamanda burada hem gezecekler, hem alışveriş merkezi yapacaklar hem kahvaltı veya öğlen yemeği. Burayı tamamıyla turizme kazandıracağız. Gelen turistlerin çoğu ürünleri görüyor. Bunu kim yaptı nasıl yaptı ne nerede yapıldı gibi sorulduğu zaman buraya gelmek istiyorlar ama vakitleri olmuyor. Biz o rehberlerle konuştuk burayı programın içine dahil edecekler. Buradan başlayacaklar gezmeye Urfa’yı.

N.K: Yaptığınız çalışmalarla Urfa’nın dışına açılmayı planlıyor musunuz?

S.A: Tabi şuan internet sitemiz var onun üstünde hem tanıtım hem de satış yapıyoruz. İstanbul’da EMİT fuarı var mesela biz her sene katılıyoruz. İzmir, Antalya fuarında da tanıtım yapıyoruz. Alışveriş te oluyor ama istediğimiz gibi değil

N.K: Yaptığınız Sanatlarda farklı tasarımlar (aksesuar, giyim eşyalar vs.) yapmayı düşünüyor musunuz?

S.A: El sanatlarında en büyük sorun yapmak değil satabilmek. Mesela ustamız içeride yapıyor. On çeşit ürünümüz varsa bunun üçü tutuluyor. Biz resmi bir kurum olduğumuz için şirketin zarar etmemesi için bazı ürünleri üretmiyoruz. Sipariş üstüne üretim yapıyoruz. Devamlı giden ürünleri seri bir şekilde üretmeye çalışıyoruz. Çin işleri bizi öldürüyor. Biz mesela el dokuma hışvari yapıp 50 liraya satıyoruz. Bunun aynısını Suriye’den getiriyorlar 5 lira. Fabrika işi. İşin meraklısı para veriyor. Mesela bugün bir mağazaya git el dokuma bir gömlek 1000 lira ama aynı işi makine yapsa 100 lira. Biz geleneksellikten fazla ayrılamıyoruz. Bizim amacımız hem el sanatını hem de geleneksel ürünleri yaşatmak. Biz halı üretiyoruz halıları satamıyoruz. Biz hem öğretiyoruz hem de ücret veriyoruz. O zaman senin dokuduğun halının maliyeti artıyor. Ben istediğim fiyata satamıyorum. Ben gidiyorum bir seccadeyi üretiyorum 135 liradan başlıyor 250 liraya kadar çıkıyor günlük ücreti. Ama halı firması gidip Çin’de yaptırıyor 30 liraya mal ediyor. Üstüne de 20 lira kar koyup 50 liraya satıyor. Şimdi benim malım mı tercih edilir onun malı mı tercih edilir? Biz ayrıca bayanlara meslek öğretmek istiyoruz. En büyük sorunlarımızdan biri de İşkur ve Sodes projeleri. İşkur’un kursunda gelen kursiyere günlük 20 lira ücret ödeniyor. Bizim kurslarımızda biz ücret ödemiyoruz kursiyerlere. Bizi tercih etmiyorlar.

179

N.K: El sanatlarını sizden başka teşvik eden kurum/kuruluş var mı?

S.A: Var kişisel olarak. Ama onların amacı aslında çantacılık. Projeyi hazırlıyor, proje parasını alıyor birkaç tane şey göstermelik yapıyor parayı kullanmıyor geri kalanı cebe atıyor. Kurum yok bizde valiliğe bağlıyız zaten. Valilik dese biz yapmıyoruz bu işi belediye bizi sahiplenir. 2006 yılında Kültür Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığının ortak çıkardığı bir genelge var. Her şehrin geleneksel el sanatlarına unutulmaya yüz tutmuş ölmüş veya ölmek üzere olan el sanatlarını yaşatmak zorundasınız diyor. Bundan dolayı sahipsiz kalmaz burası. Bir kurumun mutlaka bu misyonu yüklenmesi lazım. N.K: Bence el sanatlarını endüstrileştirme çok önemli. millet bazen farklı bir şey bekliyor tasarım olarak.

S.A: Hollanda’dan stilistler geldi ve bizim geleneksel el sanatlarımızı şapkaya giysiye vs. uyarladılar. Kendi tasarladıkları elbisenin üstünde keçeden ve kürkten kullandılar. %100 değil. Zaten milletin düştüğü yanlışlık o. Sen keçeden %100 gömlek yapamazsın kullanışlı olmaz.

N.K: Aslında bir endüstriye tasarımcı ile çalışmak lazım belki de.

S.A: Bunun üstüne çalışmalarımız var fakat bürokrasiyi fazla aşamıyoruz. Şimdi ben bir keçe tasarımcısı buldum. Belgesi yok kurs açamıyor. Valilik zaten buna maaş veremiyor çünkü öyle bir istihdamı yok. O bayan belge alıp keçe tasarımı yapacak. Bizim de ustalarımızın hayal gücü var ama gelenekselliği bırakamıyoruz. Biz gazi üniversitesiyle envanter çalışması yaptık. Burada ürettiğimiz kumaşlardan elbise yaptı defile yaptılar sonra onları sattılar Ankara’da. El sanatları ile ilgili sempozyum yaptık.

180

Ek 12 Ramazan Baylan Görüşme (Şanlıurfa Koruma Kurulu, Sanat Tarihçisi,

Benzer Belgeler