• Sonuç bulunamadı

Sektörel Gelişme Faktörü Olarak Girişimci

3. Girişimcinin Bölgesel ve Sektörel Gelişmelere Etkisi

3.2. Sektörel Gelişme Faktörü Olarak Girişimci

Bir önceki bölümde “Bölgesel Kalkınma Faktörü Olarak Girişimci” konusu incelenmiştir. Elbette, girişimciyi bulunduğu coğrafi alandan ayrı düşünmek ve sağladığı bölgesel etkileri gözardı etmek mümkün değildir. Bununla birlikte, sektörel ve teknolojik gelişmeler coğrafi sınırları aşarak, bizi soyut bir kavrama, ekonomik alana (sektör) taşımaktadır.

Belirli bir mal ya da hizmeti üreten firmaların oluşturduğu topluluğa sektör adı verilmektedir. Ekonomik faaliyetler, tablonun hazırlanış amacına bağlı olarak farklı şekillerde sınıflandırılabilir. Ancak sektörel gelişmeler, milli gelir bileşenleri açısından incelendiğinde üç ana başlıkta toplanabilir. Bunlar; tarım, sanayi ve hizmetler sektörüdür. Bu sektörlerden her birine ilişkin faaliyetlere, farklı coğrafi bölgelerde rastlamak mümkündür. İşte teknik alanla, coğrafi alan arasındaki bu muhtemel ilişkilerin tümü, ekonomik alanı oluşturmaktadır. 81

80 Aynı, s. 234–235.

81 Zeynel Dinler, Bölgesel İktisat, s.83

Ekonomik alanda üretim faktörleri sürekli birikim içindedir. Birikim ve yeniden birikim, kendini sürekli beslemektedir. Bu hareket, yenilikler sürdükçe ileriye doğru gitmekte, böylece ekonomik alan kutuplaşmaktadır. Bu da sektörlerin gücünü pekiştirmektedir.

Girişimciler bir taraftan firma düzeyinde, ürün, üretim ve pazarlama alanlarında yenilikler yoluyla hızlı bir gelişim sürecine girerken, diğer taraftan, ait oldukları sektör içinde örgütlenerek, ulusal ve uluslararası düzeyde isteklerini veya çıkarlarını ortak bir ifadeye dönüştürmektedir. Bunda da başarılı olmaktadırlar. Örneğin Türkiye’de, tekstil sektörü, KDV oranını % 18’den % 8 ‘e düşürmeyi başarmıştır. Seramik sektörü doğalgaz ile LPG arasındaki ÖTV’den kaynaklanan fiyat farkını devletten alabilmiştir.

Girişimciler, yeniliğe olan ilgilerinin doğal sonucu olarak, yeniliğe en duyarlı olan imalat ve hizmetler sektöründe yoğunlaşmıştır. Bu sektörlerin girişimci faaliyetlerinden etkilenerek hem kutuplaştıkları hem de milli geliri artırdıkları söylenebilir. Girişimcinin sektörel etkisi aynı zamanda istihdam düzeyini ve kalitesini de etkilemektedir. Bu önermelerin doğruluğu, 1968–2002 yılları arasında gerçekleşen verilerden yola çıkarak hazırlanan aşağıdaki korelasyon matrisinde de açıkca görülmektedir.

X1

X2

X3

Y1

Y2

Y3

Şekil 2. Ekonomik Alan (Sektör)

Şekil.19 Tam Esnek Olması Durumu

Kaynak: Zeynel Dinler, Bölgesel İktisat s.83

Tablo 2. Korelâsyon Matrisi (Açılan Şirketler)

Tarım İmalat Hizmetler

GSMH -.022 .818 .865

İstihdam -.128 .763 .800

Kaynak: TÜİK verilerinden yararlanarak düzenlenmiştir.

Sektörün uzun dönem dengesi sağlandığında firmaların karlılığı azalarak nominal düzeye iner. 82 Eğer firmalardan biri (girişimci) sektöre canlılık ve yeniden kar sağlayacak bir yenilik gerçekleştirirse, sektördeki diğer firmalar da bunu takip ederek, yeni bir denge oluşuncaya kadar karlarını maksimize edebilirler. Bu da sektör içinde girişimcinin rolünü mikro iktisat teorisi bakımından açıklayan dışsallıktır.

Girişimcinin sektörel gelişmelere etkisini incelerken ister istemez şu tartışma akla gelmektedir; sektörler ulusların mukayeseli üstünlükleri çevresinde mi oluşmaktadır, yoksa ulusları markalaştıran sektörel gelişmeler midir?

20. yy.da çoğu ürünler –tıpkı onları üreten şirketler gibi- belirgin milliyetlere sahiptiler. Ne kadar uluslararası sınırı geçerse geçsinler, bu ürünlerin menşei asla şüphe götürmemiştir. Ölçek ekonomileri merkezi bir yerleşimi gerekli kıldığından, bu ürünler için harcanan çabanın büyük bölümü bir tek yerde gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte, büyük ölçekli üretime bağımlı olmayan, doğmakta olan yeni değer ekonomisinde pek az ürünün belirgin milliyeti olmaktadır. Ürünler birçok değişik yerde verimli biçimde üretilmekte, bir başka yerdeki müşteri isteklerine uyacak tarzda bir araya getirilmektedir.

83

Örneğin, Amerika’nın ihracat ve ithalatının (değer bakımından) yarıdan fazlası küresel şirketler dâhilindeki bu gibi mal ve hizmetlerin transferinden ibarettir. Bu nedenle, bir ulusun diğer bir ulusa ne ödemiş olduğu tahminden öteye gidememektedir. Bu bakımdan ticaret istatistikleri, kesinlikten uzak, görünürde açıklanamaz düzeltmelere açık rakamlardır. Gerçekte hiç kimse, Amerika (veya başka herhangi ülkenin) dış ticaret dengesinin lehte mi, yoksa aleyhte mi olduğunu, dengenin ne kadar saptığını veya bu dengesizliğin önemini tam olarak bilemez. 84

82 Orhan Türkay, Mikro İktisat Teorisi, (Adım Yayıncılık, 2. Baskı), s. 170.

83 Robert Reich, Küresel Ağlar, (The Work of Nations, New York, Küresel Rekabet, İz Yay.1991) s.53.

84 Aynı, s.56

Bu nedenle, ülkeleri markalaştıran mukayeseli üstünlüklerden çok, sektörel gelişmelerdir.

4. Makro Dengelerin Oluşumunda Girişimcinin Rolü

“Ulusal bilânçolar” olarak da nitelendirilen makro dengeler, genellikle üç başlıkta incelenmektedir. Bunlar; Kaynaklar- Harcamalar Dengesi, Ödemeler Dengesi ve Finansman Dengesi’dir.

Kaynaklar-Harcamalar Dengesi; ulusal ekonominin belirli bir dönemde brüt milli gelirini oluşturan toplam tasarruflar (yatırımlar) ile toplam tüketim harcamalarının eşitliğini ifade etmektedir. Toplam yatırımlar, sabit sermaye yatırımı ve stok değişimlerinin terkibiyle oluşmaktadır. Ulusal ekonomi bu harcamaları, öz kaynakları dışında dış kaynaklarla da karşılayabilmektedir.

Cari işlemler dengesi olarak da bilinen Ödemeler Dengesi; Dış Ticaret Dengesi, Hizmetler Dengesi, Yatırım Getirisi Dengesi ve Cari Transferlerden oluşmaktadır.

Dış Ticaret Dengesi, İhracat ve İthalat arasındaki farkı (Net Altın İthalatı dâhil), Hizmetler Dengesi, Turizm Gelir ve Giderleri arasındaki farkı, Yatırım Geliri Dengesi;

Net Doğrudan Yatırımlar, Net Portföy Yatırımları ve Faiz Gelir- Gider farkını ifade eden Diğer Net Yatırımların ilişkisini, son olarak, Cari Transferler, işçi gelirlerini ifade etmektedir.

Finansman dengesinden söz edildiğin de ise, Bütçe Dengesi anlaşılmaktadır. Bütçe Dengesi; personel giderleri, sosyal güvenlik kurumlarına ödenen primler, mal ve hizmet alımları, faiz giderleri, cari transferler, sermaye giderleri, sermaye transferleri, borç verme ve yedek ödeneklerden oluşan bütçe harcamaları ile Genel ve Katma Bütçe Öz gelirlerinden oluşan bütçe gelirleri arasındaki farkı ifade etmektedir.85

Makro Dengeleri, üç temel faktör; Fiyat, Faiz ve Parite (kur) etkilemektedir.

Fiyatlar genel düzeyi, Mal ve Hizmet Piyasaları ve dolayısıyla, Kaynak ve Harcamalar Dengesi üzerinde belirleyici etki yaratırken, Döviz Piyasaları, Ödemeler Dengesi üzerinde parite (kur) ile etkide bulunur. Finansman Dengesi ise Borç Verilebilir Fonlar Piyasasının yani faiz hadlerinin tesiri altındadır. O halde, faiz, kur ve fiyat dengesi makro

85 DPT, Genel Ekonomik Hedefler ve Yatırımlar, (2006), s.5–11,