• Sonuç bulunamadı

SARMAŞIK AYA DİMİTRİ KİLİSESİ VE ÇAN KULESİ

6. BELGELER IŞIĞINDA RUM CEMAATİ TAMİRLERİ

6.1. RUM CEMAATİ KİLİSELERİNE DAİR TAMİR BELGELERİ

6.1.2. SARMAŞIK AYA DİMİTRİ KİLİSESİ VE ÇAN KULESİ

Edirnekapı Sarmaşık mahallesinde yer alan Rum kilisesinin Gedeon’a göre Fatih dönemine ait bir fermanı bulunmaktadır. Ancak fermanın Patrikhane yangınında yok olduğu ifade edilmektedir. Kerameus’a göre 1604’te kilise Paterakis listesinde ve 1669’da Smith listesinde yer almıştır. Müller ise 17. Yüzyılda kilisenin keşişlere ait olduğundan söz etmiştir.115

1730’da kilise yanmış durumda olan on kiliseden biri olarak kaydedilir ve yeniden inşası belirtilmiştir. Bu dönemde kelise Hacı Muhiddin mahallesine konumlandırılmıştır.11618. yüzyılda ise Patrik Samuel çalışmasında kilise Dimitrios

Sarmaşık olarak adlandırılmıştır. 18. Yüzyılın sonunda ise Hovhannes tarafından Edirnekapısı Sarmaşık mahallesinde konumlandırılmıştır.

Kilise Zafer Karaca’nın aktardığına göre kitabesinde yer alan ifadelerden anlaşıldığı üzere 1834’te yeniden inşa edilmiştir.

“ Gelecek kuşaklarımızın, babalarımızın ilahi şarkılarını terennüm ederek onların geleceklerine çobanlık yapabilmeleri için, imkanlar dahilinde Mirovlitos’a yapılan bağışlarla senin adına inşa edildi bu yeni ev. (20 Nisan 1834)”117

115 Zafer Karaca; İstanbul'da Tanzimat Öncesi Rum Ortodoks Kiliseleri, Yapı Kredi Kültür Yayınları,

İstanbul, 2008, s380.

116Ahmet Refik Paşa; a.g.e., 1988, s118.

117Zafer Karaca, İstanbul'da Tanzimat Öncesi Rum Ortodoks Kiliseleri, Yapı Kredi Kültür Yayınları,

69

Yapının inşasında devşirme malzeme kullanılmıştır. Bunlardan biri İ.Ö. II. Yüzyıla tarihlenirken diğeri Studios Manastırında da bulunan V. Yüzyıla tarihlenen malzemedir. Kilise yüksek duvarlar ile çevrili bir avlu içerisinde doğuya yakın bir şekilde konumlandırılmıştır. Güneydoğu kısmından avluya girilmekle birlikte Evangelia Aleksandru’nu kuzeydoğudan bulunan ve kapatılan bir giriş olduğunu ifade etmektedir.118Günümüzde avluda kilise bekçilerinin kaldığı yapı birimleri yer

almaktadır.

Sıvalı, kaba yontu taş olan kilise doğu batı ekseninde üç nefli bazilikal plan şemasındadır. Üst örtüsü ise kırma çatılıdır. Dikdörtgen planlı narteks düz çatı, ana naos ise beşik tonoz yan kısımlarda düz çatı ile kapanmıştır. Kilisenin dikdörtgen planı yarım yuvarlak apsis ile devam ettirilmiştir. Yapının neflerini beşer kare sütun ayırmaktadır. Sütun başlıkları ahşap malzemedendir. Beşik tonozda ise İsa ( Pantokrator) tasviri görülmektedir. Yapının süsleme detayları dikkate alındığında dönemin etkisiyle neo-klasik ve bazı kısımlarda (ikonostasion ve despot koltukları) barok – rokoko etkisi görülmektedir. 119

Kilise ile ilgili yapılan arşiv taramasında ulaşılan tamir belgesi 1847 yılına tarihlenmektedir. Belgeye göre kilise Sarmaşık mahallesinde bulunan Rum milletine ait kilise olarak adlandırılmaktadır. Rum halkı tarafından tamiri talep edilmektedir. Kilisenin tamiri istenen kısımlar ise şu şekildedir; kiremitlerinin zamanla kırılıp kötü durumda olduğu, sıvaların harap durumda bulunduğu, bir ay önce çıkan yangında kilisenin avlusunda bulunan papaz ve zangoç odalarının yanmış olduğu ve kilise içinde ayin yapılamayacak durumda olduğu belirtilmiştir. Bu durumda yanan binaların inşası, kilisenin kiremitlerinin tamiratı ve etraf sıvalarının tamiratına ruhsat istenmiştir. Rum patrikliğinden gelen bu talep karşısında Zaptiye Müşirine (Emniyet Müdürü) buyruldu; kiremitlerin ve etraf sıvalarının tamirine ve yanan papaz odalarının eskisi gibi inşasına izin verilmiştir. Ancak yapının orijinal haline herhangi bir ilave olunmamak şartıyla tamiratına ruhsat verilmiştir.

118Evangelia Aleksandru; 19. Yüzyılda İstanbul Rum Ortodoks Kiliseleri, İstanbul teknik

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ( Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 1996, s. 53.

119Evangelia Aleksandru; 19. Yüzyılda İstanbul Rum Ortodoks Kiliseleri, İstanbul teknik

70

1847-48 yılları arasında kayıtlara geçmiş herhangi bir İstanbul yangını yer almamaktadır. Muhtemelen kilisenin avlusunda çıkan bir yangında bazı yapı birimleri kullanılamaz hale gelmiştir.

Belgede herhangi bir uygulama detayına yer verilmemiş ve diğer tamirat belgelerinden farklı olarak keşfi yahut planı istenmemiştir. Ancak yine de yapının asli görüntüsüne bağlı kalınmasına karşı bir tavır göze çarpmaktadır. Yapının tamiratına dair herhangi bir engelleme bulunmaz iken yapıların yeniden inşasında veya ilave yapılar konusunda daha tutucu bir tavır görülmektedir. Edirnekapı Aya Dimitrios Kilisesinde olduğu gibi bugün basit onarım diye adlandırılabilecek uygulamaların izinlerinin ve şartlarının daha kolay olduğu ancak daha kapsamlı tamir çalışmalarında ise yine daha kapsamlı şartların yer alması dikkat çekmektedir.

1886 yılında Edirnekapı Aya Dimitri kilisesi ile ilgili COA’da yer alan DH.MKT.1427- 61-01 (Ek2) kodlu belgede ise kilisede inşa edilen çan kulesinin aslına uygun olmayacak şekilde daha yüksek yapılmasına dairdir. Belgeye göre “memlekette korunmuş ve hala kullanılmaya devam eden çan kulelerinin yıkılmayacağı” ancak yeniden bir çan kulesi inşa edilmesine dair devlet tarafından bir iznin olmadığı vurgulanmaktadır. Aya Dimitri kilisesinde inşa edilen bu çan kulesinin Rum milletini bir araya toplamak adına yapılmadığı herhangi bir gürültüye sebebiyet vermemesi gerektiği ve padişah tarafından bildirilene göre tahta çalmaya devam etmeleri istenmektedir. Bu durum özellikle Müslüman nüfusun yoğun yaşadığı bölgelerde sıklıkla görülmektedir.

Aya Dimitri Kilisesi için istenen izin belgelerinde yapınını onarımı ve yeniden inşa söz konusudur. Yeni inşa edilecek yapıların izinleri “eskisi ile aynı yükseklikte ve aynı genişlikte yapılması şartıyla izin verilmektedir. Aya Dimitri Kilisesi çan kulesinin ruhsatsız inşa edildiğin belirtilerek çan kulesinin eski ölçülerine göre tamir ve inşasının gerçekleştirilmesine dair karar verilmiştir. Özellikle çan kuleleri ile ilgili kısıtlamalar oldukça fazladır ancak bu kısıtlamaların uygulama alanı bulup bulmadığına dair net bir şey söylemek mümkün değildir.

71

Belgede sözü edilen durum 19. Yüzyılın inşa ve tamirat alanına ilişkin alınan kararların temelinin aslında toplumsal kodlara dayandığıdır. Verilen kararların daha çok toplumsal dinamikler ve koşullara göre belirlendiği aşikardır.