• Sonuç bulunamadı

2. KONYA ŞEHRİ’NİN COĞRAFYASI

2.3. Konya Şehri’nin Ekonomik Özellikleri

2.3.2. Sanayi ve Madencilik

2.3.2.1. Konya Sanayisinin Türkiye Genel Sanayisi İçindeki Yeri

Kentsel gelişimde en önemli özellik olan sanayi, önceki dönemlerde Türkiye’de sanayi bölgeleri olarak gösterilen Marmara, Ege ve Doğu Akdeniz’de gelişmiş iken, son 20–30 yıl içinde Eskişehir, Kayseri, Afyon, Konya vb. kentlerde sanayide önemli hale gelmiş ve “Noktasal bir sanayi alanı” oluşturmuşlardır. Konya Kenti’nde sanayi kolları kıyaslama yapılabilecek Eskişehir, Kayseri gibi kentlerin sanayilerine benzer. Farklılıklar ise coğrafi şartlara bağlı olarak ortaya çıkmıştır.

DPT raporuna göre; Konya il genelinde sırasıyla,

-“Başka yerlerde sınıflandırılmamış makine ve techizat imalatı”17, -“Motorlu kara taşıtı”,

-“Römork ve yarı römork imalatı”, -“Ana metal sanayi”,

-“Gıda ve içecek imalatı” sektörleri ön plana çıkmıştır. Bu ürünlerde özel sektör verimliliğinde Türkiye ortalamasının altında olmasına rağmen, ihracat yapabilecek durumda kaliteli ürünler de çıkartılabilmektedir (DPT, 2006-b). Söz konusu rapor, imalat ve ihracat rakamlarına dayalı olarak ortaya koyulmuş ve en önemli sanayi kolu ilk sıraya yerleştirilmiştir. Bu sanayi çeşitlerinin bulunması Türkiye'de üstün olduğu anlamına gelmez. Sadece o kentte bu türden sanayilerin diğerlerine göre daha fazla olduğunu gösterir. Konya sanayisinin sektörel dağılımı Tablo 2.18’de gösterilmiştir.

Tablo 2.18: Konya Sanayisinin Sektörel Dağılımı

% 1 Maden, Kimya, Cam ve İlaç Sanayi 5,9 2 İnşaat Müt. Hizm., Beton Mamulleri 6,0

3 Gıda Sanayi 3,3

4 Şeker ve Şekerli Maddeler Sanayi 4,0

5 Un İmalat Sanayi 4,0

6 Yem, Yem Katkı Maddeleri Sanayi 2,8

7 Ambalaj Sanayi 4,4

8 Tekstil, Konfeksiyon, Triko, İplik ve Halı Sanayi 4,1 9 Deri, Plastik, Kauçuk Mamulleri ve Ayakkabı San. 6,4 10 Ağaç, Mobilya, Kağıt Üretim ve Basım Sanayi 4,0

11 Döküm Sanayi 6,6

12 Metal Eşya, Demir, Sac, Tel, Çivi, Cıvata Sanayi 6,4 13 Elektrik Mak. ve Malz. Isıtma, Soğutma Sanayi. 6,1 14 Tarım Alet ve Makineleri Sanayi 5,1 15 Sondaj Makineleri Sulama ve Ekipmanları Sanayi 4,0 16 Endüstri Makineleri ve Ekipmanları Sanayi 4,9 17 Değirmen, Yem Fabrikası ve Gıda Makineleri San. 3,9 18 Hidrolik Makineleri, Ekipmanlar ve Asansör San. 3,5 19 Motor İç Aksamaları ve Dişli Sanayi 5,2 20 Oto Aktarma Organ, Parça, Fren Ekipman Sanayi 4,9 21 Oto Dış Aksamı, Damper, Karasör ve Kabin San. 4,7

Toplam 100.0

Kaynak: Maç, 2007

17 Özellikle Konya sanayisine özgü olan ve diğer yerlerde üretim sınıflandırılmamış makineler

kastedilmektedir. Bunlar; Bazı tarım ve ormancılık makineleri, elektriksiz ev aletleri, gıda ve içecek işleyen makineler, pompa, kompresör imalatı vs.dir.

Şehirdeki imalat sanayi sektörü Türkiye içindeki işyeri sayısı açısından payı 1980– 1997 arasında % 1,7’den, % 2,18’e çıkmıştır (DPT, 2000-a). Çoğunluğu kentte olmak üzere il genelinde 80’e yakın sektörde faaliyet bulunmakta ve 106 ülkeye ihracat yapılmaktadır. Yıllık ihracat 1 milyar doları geçmiştir. (Diken, 2007).

Kentte bulunan özel sektöre ait kuruluşların büyük çoğunluğu “Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi (KOBİ)” sınıfındandır. KOBİ’ler, işletmelerinin kolay olmasının yanında teknolojik gelişmelerde geride kalan bir özelliğe sahiptir. KOBİ’ler devlet tarafından destek alan sanayi grubunun içindedir.

KOSGEB; küçük ve orta ölçekli sanayi işletmelerinin teknolojik yeniliklere süratle uyumlarını sağlamak, rekabet güçlerini yükseltmek ve ekonomiye katkılarını ve etkinliklerini artırmak amacıyla 3624 sayılı Kanunla 20 Nisan 1990 tarihinde kurulmuştur (DPT, 2000-a).

Kentte bulunan sanayi sektörleri gıda sanayisi, metal ve metale dayanan sanayisi kolları, tarım aletleri, otomotiv yan sanayisi, tekstil, ayakkabı sanayisi ve madene dayalı sanayi kollarıdır. DPT’nın yaptığı çalışmalara göre; Konya'da da var olan bazı temel sanayi kollarının Türkiye’deki yığınlaşmaları ve Konya sanayisi içindeki önemi şu şekilde ortaya koyulmuştur:

Deri sektörü; İstanbul, İzmir, Tekirdağ ve Gaziantep bölgelerinde Türkiye

ortalamasının üstünde yoğunlaşırken, Balıkesir, Manisa, Konya, Ankara, Kocaeli ve Bursa ikinci derecede yoğunluğu olan bölgeler haline gelmiştir.

Motorlu kara taşıtı, römork ve yarı römork imalatı sektörü Bursa bölgesinde büyük

farkla yoğunlaşan bu sanayi kolunu, sırasıyla Kocaeli, Konya, İzmir ve Kırıkkale bölgeleri takip etmektedir. Sektörün Konya'da dördüncü sırada yığınlaştığı görülmektedir. Bursa, Kocaeli, Konya bölgelerinin ekonomisi açısından sektör, sektör açısından da bu bölgeler önem arz etmektedir.

Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat imalatı; Sektör Ankara ve Konya

bölgesinde birinci, derecede yığınlaşmıştır.

Makine ve teçhizatı hariç; fabrikasyon metal ürünleri sektöründe birinci derecede

Ankara ve Kocaeli bölgesinde, ikinci derecede Kayseri, Kırıkkale, Konya, Antalya ve Adana bölgelerinde, üçüncü derecede ise Şanlıurfa, Kastamonu, Aydın, Mardin, Erzurum, Van ve Ağrı bölgelerinde yığınlaşmıştır.

Ana metal sanayisi sektöründe Yığınlaşma katsayısına göre sektör birinci derecede

Zonguldak, Hatay, Kocaeli ve Konya bölgesinde, ikinci derecede Ankara, Kırıkkale, Samsun bölgelerinde yığınlaşmıştır. Ayrıca bu sektör çeşitliliği en yüksek olan ikinci sektördür. Yığınlaşma katsayısına göre sektör birinci derecede Trabzon, Konya, Balıkesir, Samsun ve Şanlıurfa bölgesinde, ikinci derecede Gaziantep, Adana, Manisa, Malatya, Kırıkkale ve Kastamonu bölgelerinde, üçüncü derecede Antalya, Ağrı, Erzurum, Van ve Mardin bölgelerinde yığınlaşmıştır.

Türkiye’de bölgesel çeşitliliği en yüksek olan sektör ağaç sektörüdür. Yığınlaşma katsayılarına bakıldığında da hemen hemen bütün bölgelerde katsayıların birbirine yakın değerler aldığı görülmektedir. Ancak, yine de bir gruplama yapılacak olursa; Kocaeli, Antalya, Trabzon, Kastamonu ve Balıkesir bölgelerinin birinci, Manisa, Zonguldak, Samsun, Adana, Hatay bölgesinin ikinci, Aydın, Konya, Kırıkkale, Malatya, Erzurum, Ağrı, Van, Şanlıurfa ve Mardin bölgelerinin üçüncü derecede yığınlaştığı görülmektedir. Sektörlerin yığınlaştığı bölgeler ise İstanbul-Kocaeli-Ankara hattı ile İzmir’den Konya’ya kadar uzanan hattır (Elvan ve diğerleri, 2005, ).

2.3.2.2. Konya Şehri’nde Sanayi Çeşitleri

Gıda sanayisi; Konya İli’nin geniş arazisi olması, ilde tarım sektörünün ön planda olması, tarımsal ürünleri işleme ve pazarlama yönünden önemli bir alan olmuştur.

Şeker fabrikalarının kuruluş yeri seçiminde şekerpancarı yetiştirilecek tarım alanlarının bulunması ve karayolu ile demiryolu ulaşımına uygun olması temeldir (Özçağlar, 1993). Şeker fabrikalarının yan ürünlerinden olan hayvan küspesi hayvancılığı artıran bir unsurdur.

Hinterlandı geniş ve türkiyenin buğday ambarı olarak bilinen İlde buğdaya dayalı gıda sanayisi gelişmiştir. İlde bulunan un sanayisinin % 70’i Konya Kenti’ndedir.

1924’lerde Türkiye’de başlayan “Bisküvi Sanayi”, 1980’lerde Konya, Kayseri ve Eskişehir gibi sanayileşmiş Anadolu kentlerinde de açılmaya başlamış ve ülkemiz ihracata yönelmiştir. Büyük tesislerde ambalaj ve paket halinde satılırken, küçük ölçekli kuruluşlarda, en çok kutu ile satılan dökme malların yer aldığı, ucuz fiyat ve düşük kalite ile çalışmakta olup, teknolojik yenileme henüz tam anlamıyla sağlanamamıştır. Özellikle son yıllarda bu kategorideki firmalarda ambalajlı çeşitler, üretimde ağırlık kazanmaya başlamıştır. Her biri 500 kişiden daha az personel istihdam eden küçük ölçekli firmaların bazıları hem modernleşme hem de ihracat çabası içerisindedir Bisküvi sektöründe hammadde fiyatlarında istikrarsızlık yaşanması ürünün fiyatını da etkilemektedir. Ürünlerin raf ömürlerinin kısa olması ve hacimli oluşları nedeniyle çok büyük kapasiteli depolara ihtiyaç duyulması yüzünden önemli bir stoklama yapılmamaktadır. Üretim, talep ve satış durumlarına göre düşürülmekte veya durdurulmaktadır. Bisküvi, önceleri lüks bir tüketim maddesi olarak kabul edilirken, bugün artık herkesin tüketebileceği bir gıda haline gelmiştir. Ancak, ülkemizde 3–5 kg olan kişi başına bisküvi tüketiminin, Avrupa’da 13–15 kg olduğu dikkate alındığında, iç piyasada tüketicinin taleplerine ulaşmanın ya da bisküviye bir ihtiyaç yaratmanın da önemi ortaya çıkmaktadır. Nitekim, hedef tüketicilerin taleplerinin karşılanmasına yönelik olarak, şeker hastaları için diyet bisküvileri, çocuklar için mama bisküvileri, özel kahvaltılık bisküviler, besleyici ve zayıflatıcı özellikte kepekli, yulaflı veya çavdarlı bisküviler gibi, üretimde çok değişik çeşitlemeye gidilmektedir.

(Bilgin, 2006). Ülkemizde bisküvi sanayi İstanbul’da başlamıştır. Hammadde açısından en uygun kent olan Konya'da yukarıdaki sebeplere ilaveten, ulaşım imkânlarının kıt olması da etkili olmuştur. Yurt dışından getirilmesi gereken hammadde, katkı maddeleri, yurt dışına satış açısından en uygun yer olarak İstanbul bu sektörde yakın dönemlere kadar aslan payını kapmıştır. Ayrıca 20–30 yıl öncesine kadar geleneksel ev üretimini gıdaların çok olması da mahalli üretim düzeyini düşüren sebepler arasındadır.

Tekstil sanayisi; 2001 yılında 500 atölye ile faaliyet yaparken daha sonra ekonomik kriz ile birlikte 100 atölyeye düşmüştür. Kentteki tekstil sektörü bu tarihten sonra, Türkiye’ye göre girdileri daha düşük ve işgücü sekizde bir olan ucuz Çin mallarına karşı rekabet edememiştir. Genellikle iç piyasaya yönelik satış yapan sektörde ihracat kısmen yapılmaktadır. Yoğun emek istediği için, özellikle kadınların da çalıştığı tekstil sektörü işsizliği önleme açısından önemli bir kuruluştur. Yerli sanayiye dayalı olan, Avrupa’ya göre işgücü ucuz, kaliteli girdileri olan sektörde hammaddeye yakın olmasına rağmen, işgücü niteliğinin yeterli olmaması, iş hacminin daralması nedeniyle sektör azalma noktasına gelmiştir (Afşar, 2007).

Ayakkabı sanayisi; İstanbul ve diğer Marmara kentleri, Ege bölgesi Konya ve Gaziantep’te yoğunlaşmıştır.

Ayakkabı imalat sektörü kentin rekabet gücü yüksek olan sanayi kollarından birisidir. Hayvancılığa dayalı hammaddesi olması, bu sektörü kentte geliştirmiştir. Çoğunluğu küçük işletme şeklinde olan ve 5 kişiyi aşmayan çalışanlardan oluşan imalat tesisleri, modern sanayi üretimi bilgisinden yoksundur.

Yaklaşık 10.000 kişinin istihdam edildiği sektörde 339 firma faaliyet göstermekte, yılda ortalama 15.000.000 çift ayakkabı üretilmekte ve Türkiye üretiminin %15’i karşılanmaktadır. KOSGEB’e göre kentin önde gelen üç sanayi sektöründen bir tanesidir.

Eğitim eksikliği, aile kuruluşları şeklinde olması sektörün profesyonelleşmesini engellemektedir (Kılınç, 2007).

Tarım Alet ve Makinaları Sanayisi, tarımsal üretimin tohum, gübre, su v.b. girdileri arasında yer alan ve uygulanan üretim teknolojisinin düzeyi oranında önemi artan tarımsal mekanizasyon girdisi için gerekli güç kaynağı, makine ve ekipmanların Üretildiği bir sektördür. Tarım sektörü, Tarım Alet ve Makineleri İmalat Sanayisi sektörünce üretilen ürünlerin pazarı durumundadır. Dolayesiyle tarım sektöründe ortaya çıkan olumlu ya da olumsuz gelişmeler doğrudan bu sektöre yansımakta, bu sektördeki olgular da dolaylı biçimde tarım sektörünü etkilemektedir. Bir başka deyişle anılan iki sektör bir sebep-sonuç İlişkisi içindedir. Bu nedenle sektörün, tarım sektörü dikkate alınmaksızın, bağımsız olarak irdelenmesi ve planlanması düşünülemez; tarım sektörü için belirlenen hedefler Bu sektöre ilişkin plan çalışmalarında temel alınmak durumundadır (DPT, 2001).

1998 yılı tarım alet ve makineleri istihdamının 1.001 kişi ve üzeri istihdam eden iller Ankara (2.053 kişi), İstanbul (3.129 kişi) ve Konya (2.010 kişi) dir (DPT, 2001).

Tarım iş makineleri için imalat merkezleri büyüklük sırasına göre İstanbul (91.967); Bursa (55.005); Manisa (48.821), Aydın (48.279), Konya (46.047); Ankara (40.804), Balıkesir (24.867) ve İzmir (24.331 adet) illeridir. 2003 yılında ülke genelinde 1.494.065 kapasiteli olan tarım makineleri, 357.635 üretim yapılmıştır. 1998 verileriyle büyüklük sırasına göre illerin durumu Tablo 2.19’da gösterilmiştir (DPT, 2001).

Tablo 2.19: Türkiye'de Tarım İş Makineleri İmalatı

İLLER ÜRETİM (Adet) %

İSTANBUL 91.967 24,2 BURSA 55.005 14,5 MANİSA 48.821 12,8 AYDIN 48.279 12,7 KONYA 40.047 12,1 ANKARA 40.804 10,7 BALIKESİR 24.867 6,5 İZMİR 24.331 6,4 TOPLAM 380.121 100,0 Kaynak:(DPT, 2001)

Ülkemizde Tarım Alet ve Makineleri üreten kuruluşlar az sayıda orta ölçekli kuruluş dışında son derece küçük işletmelerdir. Konya, İzmir, Aydın, Bursa, Balıkesir, Manisa ve Tekirdağ sektördeki firma adedi bakımından illerimiz arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Birkaç orta-büyük ölçekli kuruluş dışında araştırma, geliştirme ve uygulama yapacak yeterli düzeyde nitelikli eleman ve ekipmanı olmayan kuruluşlardır (Çakır, 2005).

Konya’da otomotiv sektörü, ihracatın önünü açan lokomotif bir sektör ve sanayinin itici gücüdür. Sanayi üretiminin önemli bir kısmını otomotiv yedek parçası oluşturmakta, 80 değişik alanda üretim yapılmaktadır. Dört organize sanayi bölgesinin yer aldığı Konya’da yüksek teknolojiye sahip birçok fabrika vardır. Konya’da otomotiv yan sanayide faaliyet gösteren yaklaşık 1000 firma bulunmakta ve bunlardan 300–350 tanesi uluslar arası rekabet pazarlarında ihracat yapan ve teknolojik olarak ileri firmalara yönelik üretim yapan firmalardır. Halen yan sanayide 185 yabancı ortaklık bulunduğu otomotiv yan sanayisi ihracatının % 70’ini AB ülkelerine yapmaktadır. Konya otomotiv yan sanayisi, ülkemizde imal edilen taşıt araçları için gerekli olan parçaların % 80’ini karşılayabilecek düzeye gelmiş bulunmaktadır. Firmaların büyük bir bölümü otomotivde dünya devlerine parça verebilmekte ve % 30’u uluslar arası pazarlarda kabul gören ve ihracat için sahip olunması zorunlu olan kalite belgelerine sahiptir. Yurt dışından ithal edilen hammaddelere kendi ürünlerini de ekleyerek üretim yapan ve % 64,1’inin ihracat yaptığı otomotiv yan sanayinde, 2005 yılının 10 aylık döneminde, 200 milyon dolarlık ihracat yapılmıştır. Konya’nın ihracatının % 54’ü Avrupa ülkelerine, kalanını ise Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkeleri ile Çin’e yapılmaktadır. Sektördeki firmaların kaliteye verdikleri önemin artması nedeniyle Konya yedek parça sektöründeki konumunu her geçen gün güçlenmektedir. Özelleştirilmesinin ardından 750 çalışanıyla yıllık üretimi 350 traktörden, 260 çalışanı ile ayda 450 traktöre çıkan TÜMOSAN’ın Konya’da bulunması da Konya için ayrıca avantaj sağlamaktadır (Turan, 2006 ).

Taş ve toprağa dayalı sanayi kollarından “Çimento ve Hazır Beton Sanayisi” Konya Kenti’nde gelişmiş bir koldur. 1954 yılında hizmete giren Konya Çimento Fabrikası 1993 yılında bir Fransız şirketine satılmıştır. Yaklaşık 130 kişi istihdam edilmektedir. Hazır beton ise, 20. yüzyılın başlarında batılı ülkelerde kullanılmasına rağmen, ülkemize 70’li yıların sonunda girmiş ve 80’li yılların sonunda artış göstermiştir. Türkiye çimento üretiminde Avrupa ve dünyada üst sıralarda yer almasına rağmen, hazır beton üretiminde zayıftır. Gelişmiş ülkelerin beton üretiminin % 50’si hazır betondan sağlanırken ülkemizde bu oran ancak % 30’dur. Hammadde ithalatına ihtiyaç duyulmayan hazır betonda standartlara uygun üretim yapılmaktadır. Bu alanda kentte toplam 5 firmada yaklaşık 130 kişi çalışmaktadır (DPT, 2000-b). Kentin 1950’den sonra büyümesi ve toplu konuta olan ihtiyaç neticesinde, çimento fabrikasının bulunması büyük bir avantaj sağlamıştır. Çimento üretimi ve ihtiyacı, hızlı nüfus artışı sebebiyle devamlı artış göstermektedir.

2.3.2.3. Şehir Çevresinde Madencilik

Konya kent çevresinde önemli maden yatakları da vardır. Bunlar daha önceki dönemlerde kentin uzağında olmalarına rağmen, son yıllarda kent sınırları içine girmiş durumdadırlar. Şehir çevresinde önemli olan madenler; manyezit, kromit, asbest, yapıtaşı ve doğal agrega malzemeleridir.

Madencilik açısından kent çevresinin en önemli madeni şu anda Büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan Meram’daki manyezit yataklarıdır. Rezerv açısından Türkiye’nin (hatta Avrupa’nın) en büyük manyezit yatakları burada bulunmaktadır. Türkiye’nin toplam rezervi 168.616.850 ton iken, Konya (Helvacıbaba) yatağında yaklaşık 50.000.000 ton rezerv bulunmaktadır. Bünyelerinde silis bulunduğu için şu anda işletilememektedir (Ayhan ve Zedef, 1988). Şehir yakınında diğer manyezit zuhurları yine Meram İlçesi’nde bulunan Çayırbağı’ndadır.

Çayırbağı’nda ofiyolitler içinde ekonomik olarak işletilebilen kromit zuhurları da vardır. Yöredeki manyezitler eskiden beri işletilmesi sebebiyle kromun geri planda kalması ve ekonomik işletilebilirliğini kaybetmesi, ayrıca ülkemizde çıkarılan diğer krom madenlerinin üretiminin ön plana çıkması, Çayırbağı kromunun 2. planda kalmasına yol açmıştır (Zedef, 1996).

Dereköy’ün 1,5 km. batısında ve güneydeki Karadiğinderesi köylerinde asbest zuhuru vardır. Kalitesiz ve ekonomik olmaması sebebiyle işletilememektedir. Yazır çevresinde tuğla kiremit hammaddesi olan toprak vardır. Alanın etüdü tam olarak yapılmamıştır. (Çevre ve Orman Bakanlığı, 2005).

Şehir çevresinde inşaat alanında kullanılacak yapıtaşı ve doğal agrega malzemesi elde edilecek işletmeler ve özel şahıslara ait kum, kireç ocakları bulunmaktadır. Konya ve civarının, kum, çakıl ihtiyacının büyük kısmı (% 80) Eğribayat, Divanlar ve Göçü köyü civarındaki ocaklardan temin edilmektedir. Kuzeydeki Horozluhan ve Yazır köyü civarındaki taşocakları kentsel yerleşim içinde kalmıştır. Aşağıpınarbaşı, Sarıcalar, Karaömerler Kozağaç gibi kentin Büyükşehir sınırları içinde veya mücavir alanda da taş, kum ve kireç ocakları bulunmaktadır. Çevre kirliliği özellikle görüntü kirliliği yapan bu tesislerin iskân sahasına yakın olanlar kaldırılmaya çalışılmaktadır.