• Sonuç bulunamadı

2.3 Sanat Eğitimi

2.3.3. Sanat Eğitimini Etkileyen Faktörler

2.3.3.1. Sanat Eğitimi ve Siyasal Yapı

Devletin uyguladığı politika, izlediği felsefe devletin eğitim sisteminin de tamamlayıcısı ve belirleyicisidir. Eğitim sistemleri devletin birer dalıdır ve devletin istediği ferdi ve toplumu biçimlendirecek, oluĢturacak kuramlardır. (Carel, 1977, s. 86) Bundan dolayı görünenlerin arkasında neler olduğunu araĢtırmak ve durumu etkileyen sosyal ve siyasi güçleri incelemek gerekir; çünkü temel aldıkları felsefeler açık bir Ģekilde ifade edilmiĢ veya ifade edilmemiĢ de olsa eğitim sistemleri, ait oldukları Ģehrin sosyal ve siyasi temellerini yansıtırlar (Brownw, 1974, s. 1).

21

Eğitim sistemlerinin, ülkenin ananevi karakteri ve toplumsal düzenleri, siyasi sistemleri ile bağlantılı ve de bu iki etkenle sınırlı olan bürokratik bir yoluĢumu vardır (Doğan, 1999, s. 49).

Eğitim sistemlerinin hedeflerinde, kiĢiye, siyasi, ideolojik ve ekonomik güçlere verilen önem seviyesi, siyasal sistemlere göre değiĢiklikler göstermesine rağmen tüm politik sistemlerde eğitim politik bir araç olarak kullanılmaktadır (Gökçe, 1999, s. 8).

Politik sistemde eğitimle alakalı hedefler politik sistemin güç ihtiyaçlarına göre düzenlenmekte ve gerçekleĢtirilmesi yönünde faaliyetlerde bulunulmaktadır. Diğer taraftan eğitim sisteminin hedefleri, ulusal ve evrensel boyuttaki kıymetleri yansıtarak bu kıymetlerin paylaĢılması ve gerçekleĢtirilmesi yönündeki emekleri arttırmaktadır (Gökçe, 1999, s. 8).

Politik sistem güç ihtiyaçlarına göre düzenlenen eğitim, politik sistemlerin farklı yönlerde geliĢme göstermesiyle birlikte farklılaĢabilmektedir. Böylece eğitim politik ideolojilerin egemenliği altında kalmıĢtır (Brownw, 1974, s. 1).

Eğitim sistemleri toplumsal ve politik iradelerin etkisi altındadır ve bir eğitim sistemini kapsayan politik atmosfer, o eğitim sisteminin geliĢmesinde rol oynayan en güçlü etkenlerden biridir. Eğitim kendiliğinden toplumsal bir değiĢmeye neden olamaz. Eğitim ait olduğu toplumun politik ve toplumsal yönelimlerini takip etmek zorundadır. Hiçbir hükümet ihtilali nasihat eden veya hatta çevrenin temel politik görüĢü hakkında yıkıcı eleĢtiriye karĢı hoĢgörülü davranan bir eğitim sistemine müsaade etmez. Bununla birlikte eğitim aydınlatma aracılığıyla isyancılar yaratabilir (Brownw, 1974, s. 16).

Bu nedenle bir milletin eğitim felsefesinden bahsedilmesi, o milletin politik sistemini de kapsayan politik bir kurguyu içerir. Fakat bu politik kurgu ile eğitim felsefesi bir değildir. Eğitim felsefesinin oluĢturulmasında politik sistem bir köprüdür. Bu köprünün, eğitim felsefesi oluĢturulurken faal bir biçimde koordine edilmesi gerekir. Bu etkililikten Ģu sonuç çıkarılabilir: Politik sistemler insanların refah ve huzurunu sağlamaya dönük uzlaĢtırıcı bir hüviyet taĢımalıdır. Bu niteliğe sahip olmayan politik sistemler, her zaman tartıĢmaya müsait, manipüle edilebilir bir suret sergileyecektir. Eğer politik sistem böyle bir nitelik taĢırsa, eğitim felsefelerinin istikrarlı ve hareketli bir niteliğe sahip olması zorlaĢır. Bu durumda da, maziyi ele alan, günümüz için verimlilik oluĢturan, geleceğe dönük açılımları ve öngörüleri olan bir eğitim felsefesi düĢünülemez (Yapıcı, 2006).

22

Politik sistemlerin eğitim yolu ile mevcudiyetlerini sürdüklerine iliĢkin algıları, devletin ve çıkar gruplarının eğitme olan alakasını da etkilemektedir. Bu nedenle politik bir sistemde eğitim, insanların kendilerini ispat etmek hedefiyle bilgi ve hüner kazanmalarını sağlama yerine devlet ve çıkar gruplarınca politik bir araç olarak görülmekte ve hedefleri devlete politik, ideolojik ve ekonomik güç sağlayacak Ģekilde düzenlenmekte ya da bu boyuta hâkim grup tarafından yönlendirilmeye itilmektedir (Gökçe,1999, s. 15).

Hâkim sınıf siyasi düĢüncelerini empoze ettirirken, böylece kendi ereklerini, kendi çıkarlarını ve kendi toplum tanımını, toplumun tümüne ideolojik olarak benimsettirir. Hâkim sınıfın bu ideolojisi, toplumun hâkim kültür modellerini etkiler ve onu temsil eden sistemleri (hukuk, ahlak, sanat, din, felsefe gibi) Ģekillendirir. Öyleyse eğitim, açık Ģekilleri ile ya da edim modelleri yoluyla idealler, siyasi düĢünceler, özellikle hâkim sınıfın siyasi düĢüncelerini aktardığından için siyasi bir olgudur (Chorlot, 1978, s. 109-110).

Siyaset, devlet erki düzeyindir ve bu erke sahip olmak için yapılan savaĢım ve gerilimler tüm kültürü etkileyen derin çatıĢmalardır. Siyaset, idealist bir görünüm içinde Ģöyle kavramsallaĢtırılabilir: hayalleri ıĢığı altında, toplumsal hakikati değiĢtirme emeğidir. Her durumda siyaset, zıt idealler içinde olmak üzere, güç iliĢkilerini ifade eder. Bazı edim modellerin ve ideallerin toplumsal hâkimiyeti, baĢka bir program üzerinde siyasi sahada kendini gösteren aynı güç iliĢkilerini anlatır. (Charlot, 1978, s. 106).

Eğitimin siyasi olma durumu o eğitimin uygulandığı kültürü ve uygulayan siyasi yetkiyi dikkate almamızı gerektirir. Eğitimin kendisi siyasi bir olguysa siyasi geliĢmelerden etkilenmemesi imkânsızdır. Yani her bir siyasi geliĢme eğitim programlarına yansır. Siyasilik tavrın düĢünce Ģekli, ya da izlediği metot eğitime aktarılır ve eğitim kendi siyasiliği içerisinde siyasi gücünde bir uygulayıcısıdır. Ülkeler siyasi güçlerle yönetilmektedirler. Ülkelerin siyasi bir duruĢları vardır ve bu siyasi duruĢları o devletin hem kendi iç yönetimi hem dıĢ iliĢkileri karĢısında aldığı tavrı da gösterir. Devletin izlediği siyasi tutum toplumsal bir süreç ve sonuçları toplumu etkileyecek, toplumu Ģekillendirecek olan eğitimi de içine alır ve eğitimi de etkiler. Bir ülkenin eğitim sistemi, o ülkenin izlediği siyaseti hem de nasıl bir toplumsal yapısının var olduğunu ve nasıl bir toplumsal yapı istediğinin bir tarifidir. Bu nedenle toplumsal ve siyasi hareketler eğitimi her yönden etkilemektedirler. Eğitim bu toplumsal hareketlerin doğurduğu sonuçlar beklentileri varmak istedikleri amaç ve insan doğrultusunda biçimlenmektedir (Charlot, 1978, s. 111- 112).

23

Okul yalnızca siyasi bir anlamı olan bir eğitimi yaydığına göre, siyasi bir rol oynar. Bu nedenle toplumsal gruplar ve toplumsal sınıflar okulu kendi ereklerine, kendi çıkarlarına göre ve kendi düĢüncelerini yayacak bir amaç yapmayı araĢtırırlar.

Politika bir yerde taraflı olmaktır. Ve bu taraflılık propagandasını yapmaktır. Propaganda ise, ya bir parti, ya din, ya da bir millet için yapılır. Oysa eğitim, daha çok evrensel doğrular peĢindedir. Taraf tutmak, eĢitlik, ve adalet ilklerinin önemli derecede zedelemektedir: Taraf tutmak, kiĢinin ya da bir grubun çıkarını, insanlığın çıkarlarından önce tutması ve ona değiĢmesi demektir. Bu da, zannediyorum, ne geleneksel eğitim, ne de çağdaĢ eğitme uygun düĢen bir tutumdur. Çünkü kesinlikle, insan doğasına aykırıdır (Turgut, 1989, s. 110).

Bu nedenle eğitim politikadan kesinlikle uzaklaĢtırılmalıdır. Hele bu politika güncel, kısa vadeli çıkarlara ve kısır tartıĢmalara neden oluyorsa, bu tür politikaların eğitme, dolayısıyla insana verdiği zarar korkunç boyutlara ulaĢabilir. Hele kültür sürekli değiĢiyorsa eğitilme ilgili kurumlar bu değiĢimlerin etkisinde kalabiliyorsa, o zaman iĢin içinden çıkılmaz demektir (Turgut, 1989, s. 110).

Özellikle eğitim kurumlarını politikadan uzaklaĢtırmaya, bir hükümet politikası olarak değil, bir devlet politikası olarak bakmak gerekmektedir. GeliĢmekte olan ülkelerde hükümetler sürekli değiĢmekte, hükümetleri oluĢturan bakanlar, daha da sık değiĢmekte, buna bağlı olarak hiçbir kurum geleneğini oluĢturmadan değiĢmektedir. Kurumların geleneklerinin olması, insan ve topluma, karakteri kazandırmasında çok önemli rol oynamaktadır. Bir ülkenin ve toplumun geliĢimi, kurumların sağlamlığına bağlıdır. Kurumları oturmamıĢ bir ülkede herhangi bir geliĢme mümkün olmadığı gibi, o ülkede sürekli toplumsal sarsıntıların olması da normaldir (Turgut, 1989, s. 111)

Bu nedenle bir ülke ilk önce kendi milletini kendi toplumsal değerlerini ve dinamiklerini iyi bilmeli, nasıl bir toplum beklentisi içinde olduğunu nasıl bir toplum amaçladığını belirlemelidir.