• Sonuç bulunamadı

2.3 Sanat Eğitimi

2.3.10 Sanat Eğitimi, Çevre ve Kültür ĠliĢkisi

Bireyin içinde bulunduğu, oluĢturduğu ortam olarak tanımlanabilecek çevre, canlı varlıklar ve insan olayları üzerinde dolaylı ya da dolaysız bir etkide bulunabilecek fiziksel, kimyasal, biyolojik ve toplumsal etkenler bütünüdür. Çok geniĢ bir alanı kapsayan çevre

75

için daha basit ve genel bir tanım yapmak gerekirse çevre, canlı ve cansız varlıkların etkileĢimleridir diyebiliriz. (Hamamcı, 1998; akt: Tuzlak, 2004, s. 29).

ĠĢbir‘e (1991, s. 90) göre ise çevre: ―Toplumun ve kiĢilerin hayatlarını etkileyen dıĢ Ģartların bütünüdür.‖

Ġnsanoğlu hayata gözünü ilk açtığı andan itibaren kendisini bir çevrenin içinde bulmakta, yaĢamını devam ettirdiği sürece de çevreyle iliĢki kurmak zorundadır. Bireyin çevresinden biri olan görsel çevre, bütün iĢitsel izlenimlerin toplamı olarak irdelendiğinde, bireye geliĢimi için malzeme sağlamakta ve kiĢisel geliĢimini doğrudan etkilemektedir.

KiĢinin yaĢamını daimi ettirdiği çevre fiziki, kültürel, toplumsal vb. açıdan pek çok özelliğe sahiptir. Kültürel ve toplumsal çevreden ayrılması mümkün olmayan sanat ise fiziki çevrede fark edilmektedir. Fiziksel çevrenin estetik açıdan geliĢmiĢ, sanat eserleri ile bezenmiĢ yapılarla donatılması insanı sanat hakkında eğitirken, sanata yabancılaĢmayı yok eder ve insanın görsel zenginlik kazanmasını sağlar. Bulunduğu çevreden etkilenerek yaratacağı ortama Ģekil veren sanat eserleri, sanatsal ürünler vb. yapılar ürettiği imge ve simgeler aracılığıyla toplum ile sanat arasında bir bağ kurulmasını sağlarlar. Ancak kurulan iliĢki kiĢide benimsetilemezse kalıcılığını kaybeder. Çünkü bireyin içinde yaĢadığı, okuduğu, çalıĢtığı yani günlük yaĢantısını devam ettirdiği çevre, bireye zamanla sıradan gelmeye baĢlayarak var olan özelliğini kaybeder ve kendisini geliĢtirebileceği, deneyim ve görsel donanım sahibi olacağı ortam olmaktan çıkar. Fakat birey için çevre, geliĢiminde önemli bir kaynak olduğunu fark edip, bir anlam kazandığında önemli olmaya baĢlar. Bu da bireyin bilinçlendirilmesi, yani eğitimle sağlanabilir.

Bireyin çevreyle olan iliĢkisi öğrenme temeline dayanmakta ve okul yaĢantısıyla eğitime dönüĢmektedir. Duyular ile algılanan çevreye ve çevre ile kurulacak bağlara bir anlam vermenin en güzel yolu ise sanattır. San‘a (1985, s. 17) göre: ―Eğer görmek istiyorsak, gözümüz ve zihnimiz beraber çalıĢmalıdır.‖ Bireyin sanatı anlayabilmesi ve estetik bakıĢ açısı kazanabilmesi için çevredekileri sadece görmesi yeterli değildir; bunları zihninde yorumlayarak, benimseyebilmesi gerekir. Bunun için bireyin sanat eğitimi görmeye ihtiyacı vardır. Çünkü sanat eğitimi alan birey çevresine daha farklı bakmayı, baktığında daha farklı Ģeyler görmeyi öğrenir. Böylece birey içinde yaĢadığı çevredeki tarihi ve/veya sanatsal değeri olan özel yapıları fark eder ve bu yapılara farklı bir anlam vermeye baĢlar. Etrafta uygulanan sanatın, sanatsal yapılarla donatılmıĢ çevrenin ve sanatsal - tarihi çevrelerin önemi ile bunun kiĢinin geliĢimine olan artısının sadece belli bir kesim

76

tarafından değil, tüm toplum üyeleri tarafından anlaĢılması amaçlanıyorsa eğitim içerisinde sanat eğitimine daha çok önem ve yer verilmesi gerekir(Tuzlak, 2004, s.69). Çünkü sanat eğitiminin amaçları arasında toplumun tüm kesiminin, sanat ile çevre iliĢkisini kurması, bu konuda bilgilendirilmesi bu konuda duyarlı, olumlu ve estetik davranıĢ geliĢtirmesi yer almaktadır.

Okullarda verilen eğitim esnasında çevrenin sahip olduğu özellikleri, öğrencinin çevresiyle olan etkileĢimi göz önüne alarak çevre ve sanat eğitimi konusu göz ardı edilmemelidir. Çevre ile bağdaĢtırılan sanat eğitimi kitaptan verilen bilgiden, öğretmenin anlattığı konudan çok daha etkili olacaktır. Çevreleriyle ilgili yaptırılacak çalıĢmalar sayesinde öğrenciler, çevrelerine daha dikkatli olacak, bu sayede çevre bilgileri, algıları geliĢecek ve sanat eğitimi sayesinde çevre bilinci kazanmıĢ olacaktır.

Uygur‘a (1996, s. 17) göre kültür, insanın ortaya çıkardığı, içinde insanın var olduğu tüm gerçeklik demektir. Ġnsanın nasıl düĢündüğü, duyduğu, yaptığı, istediği; kendisine nasıl baktığı, özünü nasıl gördüğü; değerlerini, ülkülerini, isteklerini nasıl düzenlediği ve ortaya çıkardığı teknik, ekonomik, hukuk, estetik, bilim, devlet, yöntem, örgütler, dernekler, kurumlar, okullar, tüm kendilerine ait Ģeylerle birlikte kültürü oluĢturmaktadırlar.

Ġnsanın geliĢim sürecinde, çağlar boyunca ortaya çıkardığı uygarlıkların, sahip olduğu kültürün kendisi ve bir yansıması olan bütün maddi-manevi yapıt ve ürünlerin oluĢturduğu çevreye kültürel çevre denmektedir. Kültürel çevre içerisinde yer alan tarih öncesi ve tarihsel devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili yer üstünde, yeraltında veya su altındaki bütün taĢınır-taĢınmaz varlıkları barındıran maddesel yapıtlar ve ürünler ise kültürel varlıklar olarak nitelendirilmektedirler.

ÇeĢitli uygarlıkların yaĢadıkları dönemlere ait sosyal, ekonomik, mimari vb. özelliklerini taĢıyan kültürel varlıklar ve/veya kalıntıları tarihi çevreleri oluĢtururlar. Ayrıca tarihi çevre kavramı daha çok kentsel sitlerden bahsetmekle birlikte, kırsal, tarihi ve arkeolojik sitler de bu kapsam içinde değerlendirilmektedir (Altun, 2006, s.23). Farklı dönemlerde pek çok medeniyet görmüĢ olan Anadolu toprakları tarihi çevre açısından son derece zengindir ve seçkin anıtlar ve eserlerle (kiliseler, camiler, saraylar, külliyeler, türbe, mezarlıklar vb.) kuĢanan Hasankeyf farklı yaĢam düzeni ve mimarlık geleneğini yansıtan pek çok tarihi çevrelerden biridir.

Öğrencilerin çevresel algılarının geliĢmesi, sanat ile çevre arasında bağ kurması ve öğrencilerde kültürel ve tarihi çevre bilincinin oluĢması için sanat eğitimcileri, eğitim

77

verilecek seviyede ulaĢılacak amaca göre çevre ile ilgili konular seçmelidir. Derste öğrencilere tarihi ve kültürel çevreler ile ilgili araĢtırma, sunum, tarihi ve sanat eserleriyle ilgili iki ve üç boyutlu çalıĢmalar yaptırmalıdır. Ayrıca kültür sanat gezileri düzenleyerek, öğrencilerin tarihi ören yerleri ve müzeleri görmesi ile öğrendiklerini zihninde benimsemelerini sağlamalıdır.

Müzelerde zaman ve mekândan ayrı olarak sergilenen parçalar yerine, ayakta duran, yaĢayan tarihi çevrelerdeki geleneksel konut dokuları, yapıları ve onlara ait öğeleri (kapı, dolap, ocak pencere, tavan, cumbaları vb.) yerinde, özgün konumunda görmek, çevrenin bütünlüğünü kavramak, birçok ayrıntıyı keĢfetmek öğrenciler için çok daha etkileyici olacaktır. Bu özgün veriler, günümüze gelemeyen ve hakkında çok az yazılı bilgi olan yaĢam biçimlerinin anlaĢılmasına, hayal gücüyle canlandırılmasına katkıda bulunmaktadırlar (Ahunbay; 1999, s.116). Tarihi çevreleri incelemek öğrenciye sanat tarihi bilgisi ve eleĢtirel tavır kazandırırken, geçmiĢteki sanatçıların estetik duyarlılığını, teknik çözümleri ve yaratıcılığıyla alakalı ipuçları verir, öğrencinin hayal dünyasını geniĢletir.