• Sonuç bulunamadı

2.3 Sanat Eğitimi

2.3.5. Sanat Eğitimi Politikaları

Siyasi ekonomik güçlerin altındadır eğitim sistemi. Sanat eğitiminin geliĢiminde, devletin eğitimde kullanılan sanat çeĢitlerini resmen tanıması ve politik yapısı etkili olmaktadır. Sanatın yönetimi 19. yüzyılın baĢlarında Avrupa toplumlarında etkilerinin farkına varılmaya baĢlanan sanat eğitimi ve pedagojisi alanları, tarihsel geliĢim içinde bazı sanat ve kültür politikalarına göre düzenlenmeye çalıĢılmıĢtır. Batıdaki bu geliĢmelerin, toplumsal değiĢmeler, kültürel, bilimsel ve teknolojik geliĢmelerin yanında siyasal geliĢmelerden de etkilendiği ve farklı sanat eğitimi politikaları sergilendiği görülür (Erbay, 1997).

Eğitimde sanatı, bir iĢ, eğlence ya da oyun gibi görmek ve göstermek son derece tehlikeli ve yıkıcı sonuçlara neden olabilir. (Akkaya, 2005)

36

M. Kemal Atatürk cumhuriyeti kurarken kültür ve sanat sorunlarına da büyük yer vermiĢ, devletin görevleri içinde bu konularla uğraĢmayı da katmıĢ, sanata ilgiyi devlet politikası haline getirmiĢtir. Atatürk‘ün çok çağdaĢ bir görüĢle sanat ve eğitim sorunlarına yaklaĢımı ile sanat öğretim veren modern kurumlar peĢ peĢe ve hızlı bir geliĢmeyle açılmıĢtır. Örgün eğitimde 1925 yılından baĢlayarak resim, eliĢi, müzik, derslerinin gelmesi ve yaygın eğitimde de 1932‘de açılmaya baĢlayan Halkevleri, yaygın anlamda bir sanat eğitimi hareketini baĢlatmıĢtır (San, 2003).

Cumhuriyetin kuruluĢundan günümüze ilköğretimde yer yer taslak olan programlar dıĢında 1926, 1936, 1948, 1968 programları olmak üzere belirli dört program uygulanmaya konmuĢtur (Arslan, 2007).

1981‘den sonra farklı farklı derslere ait programlar yayımlanmıĢtır. 2004 yılında da program tekrardan gözden geçirilerek, kapsamlıca düzenlenmiĢtir. Bilim ve teknolojideki hızlı geliĢmeler eğitim sistemini etkilemekle beraber eğitim programlarının da tekrardan yapılandırılmasın zorunlu hale getirmiĢtir. Programda araĢtıran, sorgulayan, öğrenmeyi öğrenen, yaratıcı ve eleĢtirel düĢünen kiĢilerin yetiĢmesi esas alınmıĢtır.

Kültür politikası kavramı Türkiye'ye 1960‘lı yıllarda irdelenmeye baĢlanmıĢ, 1971 yılında Kültür Bakanlığının kurulması ile devlet seviyesinde sanatın yapılaĢması Kültür Bakanlığı Düzeyinde teĢkilatlanmıĢtır (Tanilli, 2007).

Eğitimde çağdaĢlığın metodu, araĢtıracak, inceleyecek, uygulayacak, gerekli tüm bilgiye ve donanıma ulaĢma yollarını öğrenecek ve sorgulayacak yaratıcı ve aktif bir öğrenci tipi yetiĢtirmeyi hedeflemektedir (Akkaya, 2005).

Bireylere çağdaĢ denebilmesi için bireylerde bulunacak özellikler, özgür düĢünme, bağımsız karar verebilme ve davranabilme, iĢbirliği kurabilme, üstünlük alabilme, yaratıcılık, kendi gereksinimlerine duyarlı olma, baĢkalarının ihtiyaçlarına duyarlı olma, etkili iletiĢimde bulunma, toplumsal dayanıĢma, yardım etme ve yardım alma, gibi nitelikler sadece hedeflenen bir eğitimle mümkün olacaktır (Önder, 2006).

Bahsedilen amaçlar doğrultusunda yetiĢtirilen çocukların kendi tarihine, kültürüne ve sanatına yabancılaĢmadan evrensel değerleri de yerine koyabilecek olgunluğa eriĢmeleri gerekmektedir. Bu noktada, eğitim fakülteleri hayatî bir önem taĢırlar. Akkaya‘nın (2005) da vurguladığı gibi 21. yüzyılda sanat eğitiminin nasıl olması gerektiği konusunda da kısaca Ģunları vurgulamak yararlı olacaktır:

37

• Öğrenim gören tüm öğrencilerin sanat eğitimi ve öğretiminden pay alacağı yeni bir sisteme olacaktır. Sanat dersleri, tüm diğer alanlara yayılacak ve yaratıcı bir nesil yetiĢtirilmesinde büyük bir önem kazanacaktır.

• Sanat yoluyla psikolojik teĢhis konularında da bilinçlenerek, psikologlarla iĢbirliği içine girecek olan insanlar sanat eğitimcileridir

• Sanatsal faaliyetler okul öncesi bu yüzden son derece önemli ve kritik bir hal kazanacaktır. Sanat eğitimi, özel öğretim alanında, tıp alanında da son derece önemli bir geliĢme kaydedecektir. Sanat yoluyla tedavi/sağaltım çalıĢmaları geliĢerek devam edecektir.

• Çağımızda, sanat eğitimcilerine, toplum bilimcilerine ve felsefecilere duyulan ihtiyaç katlanarak artacaktır.

• Sanat bilgi çağının, tüm alanlarının bilgi birikimini kendi estetik sürecine katarak, yaratıcı yorumlarını devam ettirecektir

• Sanat eğitimi yolu ile, tarihi, kültürel ve sanatsal mirası korumasını bilen, kendi kimliğinin farkında olan olarak uluslararası piyasanın rekabet koĢullarına da uyum sağlayabilecek yeni nesiller yetiĢtirilmesine çalıĢılacaktır (Eliade, 2003).

• Sanat eğitimcilerinin ve sanat eğitimcisi adaylarının vazgeçilmez araĢtırma, inceleme ve uygulama alanları olarak yepyeni bir iĢlevsellik kazanacak olan müzeler ve müze- eğitim iliĢkisi temel bir rol alacaktır (Akkaya, 1986, s.18).

• Sanat ve sanat kültürü derslerinin saatleri ve imkânları arttırılacaktır.

Yani, okul öncesi baĢta olmak üzere her yaĢ grubuna uygun bir sanat eğitimi, öğrencilerin tüm geliĢim özelliklerini (bedensel, zihinsel, psikolojik vs.) en güzel Ģekilde kavrayabilen sanat eğitimcileri tarafından devam ettirilebilecek ve sanat eğitimcileri bulundukları çevre koĢullarına uygun sanatsal düĢünceler geliĢtirebileceklerdir.

Üstünde düĢünülecek bir diğer önemli nokta da geleceğin okulunun bilgisayar destekli olacağıdır. Bu eğitim biçimi hiç Ģüphesiz, yeni eğitim sisteminin yanı sıra, yeni eğitimci ve uygulayıcı biçiminin ortaya çıkacağını da gösteriyor. Eskiden olduğu gibi, her Ģeye hâkim öğretmen yerine; öğrenmeyi, buluĢ yapmayı, düĢünmeyi, denemeyi öğreten eğitimcilere ihtiyaç duyacağımız gerçeği yadsınamazdır (Gökaydın, 1998).

38

Bu yönden bakarsak eğer, eğitimcilerin çağdaĢ eğitim sistemleri ve bu düzlemde, çağdaĢ teknik geliĢmelerle süslenmeleri, önemi giderek artan bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmaktadır (Gökaydın, 1998).

Sanat eğitimi politikasını, devletin kültür politikalarından bağımsız değerlendirmek imkânsızdır. Eğitim sistemindeki hedefler, kültür politikalarıyla birbirlerini destekleyecek Ģekilde iç içe olmalıdır. Her iki siyasada da, uzun bir dönem için geçerli, devamlılığını koruyacak temel ilke ve amaçların yer alması ve bu temel ilke ve amaçların kolay değiĢtirilemeyecek kadar sağlam olması, uzun sürede tutarlı bir uygulamayı beraberinde getirir (San, 2003).