• Sonuç bulunamadı

Samuel P Huntington ve Medeniyetler Çatışması

1.3. Jeopolitik Teoriler

1.3.2. Yeni Jeopolitik Dönem

1.3.2.1. Samuel P Huntington ve Medeniyetler Çatışması

“Batı için temel sorun Đslamcı Köktencilik değildir. Bu sorun bizzat

Đslam’dır; başka bir değişle halkı kültürlerinin üstünlüğü ve güçlerinin azlığını takıntı

haline getirmiş farklı bir medeniyettir. Đslam’ın sorunu ise Batıdır; halkı kültürlerinin evrenselliğine inanmış ve azalmakta olsa bile üstün güçlerinin, kendilerine bu kültürü dünyaya yayma yükümlülüğü dayattığına inanan faklı bir medeniyettir. Bunlar Đslam ile Batı arasındaki çatışmayı körükleyen temel bileşendir.”72

Sovyetler Birliği’nin dünya siyaset sahnesinden çekilmesinden sonra meydana gelen jeopolitik boşlukta en tutarlı, iddialı ve o nispette tartışmalara sebep olan yeni dünyanın düzenlenmesi ile ilgili jeopolitik görüş, Samuel P. Huntington’un “Medeniyetler Çatışması” tezidir. Huntington tezinde: Dünya siyaseti yeni bir safhaya giriyor ve entelektüeller daha başkalarıyla birlikte bu durum karşısında, tarihin sonu, milli devletler arasında geleneksel rekabetlerin geri dönüşü, globalizm ve tribalizm pistonların çekişmesi yüzünden milli devletlerin gerilemesi türünden görüşlerin her biri doğmakta olan realitenin muhtelif yönlerini yakalıyor. Bununla beraber onların tamamı muhtemelen gelecek yıllarda global politikanın alacağı vaziyetin hayati ve gerçekten merkezi bir yönünü gözden kaçırıyorlar. Benim faraziyem şudur ki, bu yeni dünyada mücadelenin esas kaynağı öncelikle ideolojik ve ekonomik olmayacak. Beşeriyet arasındaki büyük bölünmeler ve hakim mücadele kaynağı kültürel olacak. Milli devletler dünyadaki hadiselerin yine en güçlü aktörleri

72 S. P. HUNTĐNGTON, Medeniyetler Çatışması, (Derleyen, M. YILMAZ), Ankara:Vadi Yayınları, 2002, s. 22.

olacaklar. Fakat asıl mücadeleler farklı medeniyetlere mensup grup ve milletler arasında olacaklar. Medeniyetler çatışması global politikaya hakim olacak medeniyetler arası fay hatları geleceğin muharebe alanlarını teşkil edecek. Medeniyetler arasındaki mücadele modern dünyadaki mücadelenin evriminde nihai safha olacak.73” Görüldüğü üzere Huntington’un tezi, klasik dönem jeopolitikçilerinin, mesela Mackinder, Mahan veya Spykman’ın tezleri ile örtüşmemekte olduğu gibi yeryüzündeki belirli bir coğrafya üzerindeki hâkimiyet mücadelesi esasına dayanmamaktadır. Dünya Soğuk Savaş esnasında, birinci ikinci üçüncü Dünyalara bölünmüştü. Bu bölünmeler artık münasebetsiz düşüyor. Şimdiki halde ülkeleri, siyasi ve iktisadi sistemleri veya ekonomik gelişme seviyeleriyle alakalı terimlerle değil, bunun yerine kültürel ve medeniyetleriyle ilgili terimlerle gruplandırmak çok daha manidardır.74 Huntington’a göre medeniyet: kültürel bir varlıktır. Bir medeniyet insanların kendilerini diğer türlerden ayıran yönünden başka onların sahip olduğu en yüksek kültürel gruplaşma ve en geniş kültürel kimlik seviyesidir. Medeniyet hem dil, tarih, din, adetler, müesseseler gibi ortak objektif unsurlar vasıtasıyla ve hem de insanların sübjektif olarak kendi kendilerini teşhis etmeleri suretiyle tarif edilir. Đnsanlar çeşitli kimlik seviyelerine sahiptirler. Kişinin mensup olduğu medeniyet onunla kendisini kuvvetle teşhis ettiği en geniş kimlik seviyesidir. Đnsanlar kimliklerini yeniden tanımlayabilirler ve bunun neticesinde medeniyetlerin kompozisyonu ve sınırları değişir. Huntington dünyayı sekiz medeniyet çevresine ayırıyor. Bunlar: Batı, Konfiçyus, Japon, Đslam, Slav-Ortodoks, Latin Amerika, Hint ve Afrika’dır. Huntington medeniyetlerin neden çatışacağını ise

şöyle ifade etmektedir: Medeniyet kimliği gelecekte gittikçe artan bir şekilde

ehemmiyet kazanacak ve dünya büyük ölçüde, belli başlı sekiz medeniyet arasındaki etkileşimle şekillenecektir. Geleceğin en mühim mücadeleleri, bu medeniyetlerin birini diğerinden ayıran kültürel fay kırıkları boyunca meydana gelecektir. Çünkü:

• medeniyetler arasındaki farklar sadece hakiki değil esaslıdır. Asırların ürünüdür. Kısa zamanda zail olmayacaktır. Asırlar boyunca en uzun ve şiddetli mücadeleleri medeniyetler arasındaki farklılıklar husule getirmiştir .

73 Ibid.

• dünya gittikçe daha küçük bir yer haline geliyor. Farklı medeniyetlerin insanları arsındaki etkileşimler gittikçe artıyor. Bu artış hem medeniyet şuurunu artırırken hem de medeniyetlerin arasındaki ayrılıkların fark edilmesini sağlıyor.

• Dünya çapındaki sosyal değişme ve ekonomik modernleşme, insanları çok eski yerel kimliklerden koparmakta. Bunlar aynı zamanda bir kimlik kaynağı olarak milli devletleri zayıflatıyor. Bu dönemde fundamentalist etkiler devreye giriyor. Bu tür hareketler tüm medeniyetlerde ortaya çıkabilir.

• Batı kudretin zirvesinde olmasına rağmen Batılı olmayan medeniyetlerde ecdat fenomenine dönüş ortaya çıkıyor.

• Kültürel hususiyetlerin ve farkların uyuşma ve ayrışmaları daha kolaydır. Din insanlar arsındaki ayrımı daha derin ve keskin yapar.

• Ekonomik bölgecilik artıyor. Bölgecilik medeniyet şuurunu artırıyor.75

Đnsan kimliklerini etnik ve dini terimlerle tanımladıkça farklı din ve etnik

yapılara mensup insanlarla kendileri arasında birbirlerine karşı bir biz ve onlar ilişkisinin var olduğunu muhtemelen göreceklerdir. Eski Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa’da ideolojik olarak tanımlanan devletlerin sona ermesi geleneksel etnik kimlik ve husumetlerin öne alınmasına izin veriyor. Batının kendi liberalizm ve demokrasi değerlerini evrensel değerler olarak öne çıkarmak askeri üstünlüğünü sürdürmek ve ekonomik menfaatlerini artırmak için sarf ettiği çabalar diğer medeniyetlerden aksi yönde mukabeleler gelmesine neden oluyor. Đdeoloji temelinde ittifaklar kurmak ve destek sağlayabilmek imkanı git gide azaldıkça, hükümetler ve gruplar sürekli artan bir şekilde ortak din ve medeniyet kimliğine müracaat etmek suretiyle destek sağlayacaktı. Medeniyetler çatışması böylelikle iki seviyede ortaya çıkar: Mikro seviyede, mücavir gruplar, medeniyetler arasındaki fay kırıkları boyunca toprak ve birbirleri üzerinde kontrol kurmak için çok kere şiddetli biçimde mücadele ederler. Makro seviyede ise; farklı medeniyetlere mensup devletler izafi bir askeri ve ekonomik üstünlük uğruna rekabet ederler milletler arası müesseseler ve üçüncü taraflar üzerinde kontrol kurmak için mücadeleye girişir ve kendi hususi

75 Ibid., ss. 25-29.

politik ve dini değerlerini rekabetçi bir anlayışla öne çıkarır.76Avrasya kıtasında, etnik temizlik deki aşırılıkta hulasa edilen etnik çatışmanın çoğalması, bütünüyle tesadüf değil. Bu çatışma en sık ve en şiddetli biçimde farklı medeniyetlere mensup gruplar arasında meydana gelmiştir. Bir medeniyete mensup grup veya devletler farklı medeniyetten bir milletle savaşa girdiklerinde tabii olarak kendi medeniyetlerin diğer üyelerinden yardım bulmaya gayret ederler. Akraba Ülke sendromu diye isimlendirilen bu duruma Soğuk Savaş sonrasında sıkça rastlanılmıştır. Medeniyetlerin farklı mekanlarda da ayrılmasına neden olmuştur. Jeopolitik görüşler, uluslararası siyasi ortamın nasıl ve hangi dinamiklerin etkisiyle şekillendirildiğini açıklamak ve anlamak ihtiyacından ortaya çıkmaktadır. Jeopolitik somut bilgilerin siyasi olarak yorumlanmasıdır. Ama Huntington, kültür ve medeniyet gibi soyut verilerden ve bunların somut görüntülerimden hareket ederek dünyayı yorumlamaktadır.

Benzer Belgeler