• Sonuç bulunamadı

Aleksandr Dugin ve Rus Jeopolitiği: Avrasyacı Yaklaşım

1.3. Jeopolitik Teoriler

1.3.2. Yeni Jeopolitik Dönem

1.3.2.3. Aleksandr Dugin ve Rus Jeopolitiği: Avrasyacı Yaklaşım

Avrasyacılık yeni bir kavram değildir. XIX. Yüzyılda ve XX. Yüzyılın ilk çeyreğinde Bolşevik ihtilalinden kaçan Rus seçkinleri arasında taraflar bulmuş bir Rus milli jeopolitik görüşüdür. Avrasyacılık düşüncesinin ana değerleri Rus tarihinin ve devlet geleneğinin derinliklerinde olmuştur. Avrasyacılık Rus kültürüne sadece Avrupa medeniyetinin tamamlayıcı bir unsuru olarak bakmaktadır. Rus medeniyeti Batı ve bir dereceye kadar Doğu medeniyetlerinin ortak bir ürünüdür. Bu bakımdan Rus halkı ne Avrupa ne de Asyalı halklar içinde mütalaa edilmelidir. Rusya halkı tamamıyla Avrasyalı etnik bir halktır. Özellikle 90’lı yılların ortalarından sonra Avrasyacılık ideolojisinin yeniden canlanmasının ardında Rusya’nın Sovyetlerin çöküşü ertesinde geliştirmeye çalıştığı dış politikasındaki değişiklik yatmaktadır. Yeni Avrasyacılığın ortaya çıkışına zemin hazırlayan diğer önemli gelişme ekonomik problemlerin kazandığı önemdir. Batılı ittifaklardan yüz çevirip doğulu ittifaklarına yönelişin güçlü itici gücü Asya’nın ekonomik alandaki atılımlarından Rusya’nın fayda sağlaması, bu bölgede üzerinden dünya pazarlarına açılmak istemesidir. Rusya Avrasya’da güçlü oyun alanları açmanın peşindedir. Batılı değerler sistemi karşı eleştirel tavra sahip olsalar da, kapitalist ekonomik reformların gerçekleştirilme ve ülkenin hızlı bir şekilde modernleştirilme zorunluluğunu yadsımamaktadır. Yeni Avrasyacılıkta Rusya’nın Avrasya büyük gücü olarak ortaya çıkması yolundaki jeopolitik düşüncelerin merkezi konuma sahip oldukları söylenebilir. Avrasya

bölgesinin hegemon gücü konumunu elde etmek bu düşüncenin temelini oluşturur. Dugin’e göre “Yeni Avrasyacılık” temellerini Rusya’nın siyasi geçmişinden diğer yandan da modern toplum gerçeklerinden almaktadır. Avrasyacı model bir devlet, halk ve kültür olarak Rusya’yı bağımsız bir medeniyet olarak görür.85

1.3.2.3.1.Jeopolitik Model ve Rusya

Her şeyden önce belirtilmesi gereken, Aleksandr Dugin’in küresel ölçekli diplomasi ve uluslararası ilişkilere ve özelde de Rus siyasetine bakış açısını belirleyen temel paradigma jeopolitik yaklaşımdır. Dugin’in anladığı manada jeopolitik, insanlığı mekân (coğrafya) faktörüyle karşılıklı ilişkisi bağlamında inceleyen ve bu suretle tarihselci (historicist) modernitenin Batı merkezli zaman algısını reddederek, kürenin her bir noktasında, mekânın içsel ilişkiye uygunluklarını yansıtan kendine özgü zamanı olduğu varsayımına dayanıyor. Her bir medeniyetin değerler sistemini tanımlamaya ve onun mantığını idrak etmeye dönük bir anlayış olan jeopolitik, ya da mekân felsefesi denen bu yaklaşım- Dugin’e göre, post-modern çağın öncelikli enstrümanı olma iddiasındadır.86

Đbn-i Haldun’un tarih felsefesiyle de paralellik arz eden bu yaklaşımda,

Avrupa merkezli tarih yazımı yerine, Avrasya merkezli bir yaklaşım sergilenirken, daha özelde ise tarihin coğrafya ekseni diye sunulan Rusya, geleceğin de belirleyici gücü olarak ele alınmaktadır. Amerika’nın Atlantikçi jeopolitiğine yaslanan Yeni Dünya Düzeni’nin karşısına, Rusya’nın başını çektiği Đmparatorluk Avrasya’sını koymayı öngörüyor. Yani jeopolitik yöntemin deniz merkezli modelinin bugünkü temsilcisi olan ABD’nin Atlantikçi küreselleşmesinin önünün kesilmesi, Dugin tarafından, tarihin bu noktada gelecek adına Rusya’ya yüklediği Avrasyacı jeopolitik bir misyon olarak tartışılıyor.

Düşünsel bir miras olarak Avrasyacı jeopolitik, Rus tarihinin her döneminde kendini belli formlarda hissettirmiş, Çar Büyük Petro ile süregelen Rus modernleşmesinin ve Sovyet dönemi enternasyonalizminin de itici gücü olmuştu. Dugin’e göre Rusya, ne Doğulu ne de Batılı olan ve üçüncü bir bağımsız yön ve

85 Tezkan, Dünden Bugüne Jeopolitik, ss. 210-213.

86 E. YALINKILIÇLI, “Tarihin Coğrafya Ekseni: Yeni Avrasyacılık mı ? Yeni Avrusyacılık mı ?”,

alanı, yani tarihin coğrafya eksenini temsil ettiğinden, onun Avrasyacı jeopolitiğinin özgünlüğüne sarılması, 21. yüzyılda Rus devleti ve halkının var olma mücadelesinin yegâne gerçekliğini oluşturur. Çok büyük bir kıtasal mekânı işgal eden Avrasya, kadim medeniyetlerin beşiği, bilinen eski meskun (ekümen) dünyanın birikimine sahip ve bu özellikleriyle de bugünün küresel dünyasına meydan okuyacak bir jeopolitik düzlemi temsil ediyor. Dugin Rusya’yı, egemenliği ve bağımsızlığı bu devasa mekânsal kütle ile özdeş olan, dolayısıyla Avrasya kıtasının anakarasını (Heartland) oluşturan tarihsel bir güç olarak görüyor.

Avrasya, kendi içinde potansiyel Avrasyacı güçleri de barındırıyor ama Dugin’e göre bu güçlerin hiçbiri Avrasya jeopolitiğini kendi lehlerine kullanma yetisini Rusya olmadan başaramaz. Bu noktada tarihin Rusya’ya yüklediği misyonun yerine getirilebilmesini Dugin, yani Anglo-Saxon Atlantikçi küreselleşmenin alaşağı edilmesini, Rusya (Heartland) ile diğer Avrasyacı kıyı güçlerin (Rimland) işbirliği yapması şartına bağlıyor. Dolayısıyla Rusya kendi sınırları dâhilinde Sovyet sonrası entegrasyonunu sağlıklı bir şekilde gerçekleştirip, Çarlık ve Sovyet dönemlerinde yapılan hatalardan arındırılmış bir real-politik açılım olan “Yeni Avrasyacılık” fikrini Rimland ülkelerine benimsetmek zorundadır. Avrasyacı görüşe göre Rusya uluslar arası siyasette kendisine değer verilen ve bağımsız siyasi bir realite olarak ancak çok kutuplu bir dünyada varlığını sürdürebilir. Tek kutuplu sistemde küreselleşmenin verdiği tahribatla Rusya bağımsızlığını ve özgünlüğünü yitireceğine inanılmaktadır. Rusya için jeopolitik unsurlar dört kategoriye ayrılmaktadır. Birinci kısımda güçlü bölgesel oluşumlar yani ülke veya ülke grupları bulunur. Bu ülkeler Rusya için hayati öneme sahip bazı şeylere sahiptir ve Rusya’da bu ülkeler için vazgeçilmeyecek bazı şeylere sahiptir. Avrupa Birliği, Đran, Hindistan bu grupta bulunmaktadır. Çok kutuplu sistemde bu ülkeler ile kuracağı ittifak sayesinde dünya düzenine ait projeyi gerçekleştirme imkânına sahip olacaktır. Đkinci grupta ise çok kutuplulukla ilgilenen ama Rusya’ya pek yakın durmayan ülkeler bulunur. Bu ülkeler Çin, Pakistan ve Arap ülkeleridir. Üçüncü kategorideki ülkeler yeteri kadar jeopolitik

potansiyel taşımayan üçüncü Dünya ülkeleridir. Dördüncü kategoride bulunan ülkeler ise ABD’nin doğrudan kontrolü altında bulunan ülkelerdir.87

Benzer Belgeler