• Sonuç bulunamadı

Sağlık turizmi, tedavi olmak amacıyla kaplıcalara veya sağlık kuruluşlarına seyahat eden bireylerin fiziksel iyilik halini geliştirmek için veya diş tedavisi, organ nakli, fizik tedavi ve rehabilitasyon, cerrahi operasyonlar vb. gereksinimi olanlarla birlikte uluslararası hasta potansiyelinin kullanılarak sağlık merkezlerinin büyümesine olanak sağlayan bir turizm türüdür (Edinsel ve Adıgüzel, 2014: 170). Sağlık turizmi, sağlıklı yaşam ürünleri, uygun altyapı, tesisler ile doğal ve sağlıklı kaynaklara sahip yerlerdeki bir dizi turizm deneyimini kapsar (Pearce vd. 2010: 143). Sağlık turizmi kapsamında pek çok uygulamalar mevcut olsa da öne çıkan dört sağlık turizmi türü mevcuttur. Medikal turizm de termal turizmle birlikte sağlık turizmi içerisinde en yaygın tercih edilen kısmı oluşturmaktadır. Buna göre sağlık turizmi türleri şu şekilde sıralanabilir:

1- Termal Turizm

2- SPA Ve Wellnes Turizmi 3- Yaşlı Ve Engelli Turizmi 4- Medikal Turizm

2.1.1. Termal (Kaplıca) Turizm

Termal (Kaplıca) turizm kavramı; mineralli su banyoları, içmeler, inhalasyon ve çamur banyolarının yanında, fizik tedavi ve rehabilitasyon, diyet, egzersiz, iklim kürü gibi tedavileri içinde barındıran turizm hareketi olarak

tanımlanmaktadır (Çiçek ve Avderen, 2013: 27). Bu turizm kapsamında hizmet veren yerler, “kaplıca tedavi merkezi” ya da “termal kür merkezi” olarak isimlendirilmektedir. Kaplıca turizmi kapsamında gerçekleştirilen tedavilerse dağ veya deniz havasının şifa verici etkisinden yararlanmanın amaçlandığı klimatizm, yerel meyve-sebzelerle hazırlanan kürlerle uygulanan üvalizm ve en eski tedavi yöntemini oluşturan ılıca, kaplıca ve içmelerin tedavi amaçlı kullanımını içeren termalizmdir (Özsarı ve Karatana, 2013: 139).

Türkiye’deki termal turizm uygulamalarıysa şu şekilde sıralanabilir:

a) Kür; İyileşmeyi sağlamak için tedavi etkeninin belli miktarda, düzenli aralıklarla, belirli bir süre tekrarlanarak uygulanması ile yapılan tedavi yöntemidir.

b) Kaplıca tedavisi; Toprak, yer altı ve yerüstü kaynaklı madensel sular, gazlar, çamurlar ve iklim koşulları kullanılarak yapılan tedavi yöntemidir. Kaplıca tedavisi hastanın vücudu, içinde sıcak mineralli su, gaz veya çamur bulunan küvet, özel kabin veya havuzlara daldırılarak yapılmaktadır.

c) Balneoterapi; doğada var olan termal sular, çamurlar ve şifalı gazların tedavi olarak içilmesi, banyo yapılması ve solunması ile kür tarzında yapılan tedavi yöntemidir.

d) İnhalasyon Uygulamaları; sıcak mineralli suların damlacık haline getirilip su zerreciklerinin solunması ile yapılan tedavi yöntemidir.

e) İçme Kürleri; içilebilen doğal mineralli sular ile kaplıcalarda ya da yaşanılan yerlerde yapılan içme kürüdür.

f) Peloidterapi; jeolojik ve/veya biyolojik olaylar sonucu meydana gelen organik ve/veya inorganik maddeler olan çamurların Balneoterapi yöntemi olarak kullanılmasıdır.

g) Klimaterapi; hava sıcaklığının, nemin, rüzgâr şiddetinin ve hızının, güneş ışınları ile benzeri iklimsel faktörlerin sistemli ve doz olarak verildiği kür

yöntemidir.

h) Hidroterapi; sıcak mineralli sular ile yapılan duş, yıkama ve dökme gibi tedavi uygulamalarıdır.

ı) Talassoterapi; koruyucu ve tedavi edici olarak sıcak sular ile yapılan duş, yıkama ve dökme gibi uygulamaları kapsamaktadır.

i) Fizik tedavi ve rehabilitasyon; kaplıca tedavisinde egzersiz, masaj ve elektro terapi ve diğer yöntemlerin kullanılmasıdır.

j) Medikal tedavi; kaplıca tedavisi sırasında bireye sistemik ve lokal olarak uygulanan tedavi yöntemidir.

k) Destek uygulamalar; sağlığın koruması adına yapılan eğitimler, sağlıklı beslenme, günlük aktivitelerin düzenlenmesi, psikolojik destek ve davranış değişikliği oluşturarak sağlıklı yaşam adına farkındalık oluşturmak için yapılan uygulamalardır (Subaşı ve Toktaş, 2015: 113; Toktaş, 2015: 125, 129; Özbek, 2011: 30, 71; Özsarı ve Karatana, 2013: 139).

2.1.2. SPA ve Wellness Turizmi

“Salus per aquam” teriminin baş harflerinden oluşan SPA, sudan gelen iyilik/ sağlık anlamına gelmektedir. 19. yüzyılın başlarında suyun sıcak ve soğuk olarak içilmesi, akıtılması, püskürtülmesi, damlatılması ve duş yapılması gibi farklı şekillerde kullanılması sonucunda, insan bedeninde ferahlama iyileşme ve su yoluyla kazanılan sağlık nedeniyle tamamlayıcı tedavi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Suyun iyileştirici özelliği eski uygarlıklar tarafından da bilinmektedir. Asya geleneklerinde maden suları ve kaplıcalarda toplumsal banyo yapma görülmektedir. Özellikle Çin, Hindistan, Kore ve Japonya’da, gevşeme ve temizlik için uzun bir banyo yapma tarihi bulunmaktadır (Özsarı ve Karatana, 2013:139).

Wellness ise “akıl, vücut, ruh ve ilişkilerde iyi ve zinde olmayı” ifade etmektedir (Özsarı ve Karatana, 2013:140). Wellness turizmi ise bireylerin kişisel

sağlığını ve esenliğini korumak için ülkelerinde mevcut olmayan özgün, otantik ve konuma dayalı iklimsel terapileri arayan aktiviteleri, proaktif bir yaklaşımla yani hastalıktan korunma, bedeni zinde tutma ve sağlıklı yaşam için başka ülkelere yapılan seyahatlerdir (Johnston vd., 2011: 105). Bir diğer tanıma göre Wellness turizmi; fiziksel sağlık, güzellik veya uzun ömür için bir arayış, bilinç veya ruhsal farkındalığın artırılması için topluluk, doğa veya ilahi gizemle bağlantı sağlayan bütünsel bir seyahat biçimidir. Bu kapsamda, insanın kendisini ruhen, bedenen ve zihnen iyi ve sağlıklı hissetmesini sağlayan her türlü masaj, küvet ve cilt bakımları, çamur ve yosun banyoları, thalasso terapi gibi doğayla ve doğal ürünlerle yapılan vücut bakımları wellness kapsamına girmektedir. Dünyada hızlı bir gelişme gösteren SPA, resort ve otel komplekslerinde yer almaya başlamışken, Türkiye’de yeni yeni gelişmeye başlayan bir sektördür (Özsarı ve Karatana, 2013: 140).

2.1.3. Yaşlı ve Engelli Turizmi

Yaşlı ve engelli turizmi; 65 yaş üstü turistler ile engelli turistlerin bakımı ve rehabilitasyonu amacıyla bakım evleri, klinik konuk evleri veya geriatri tedavi merkezlerinde eğitimli personel eliyle gerçekleştirilen uygulamalardır (Aydın vd., 2011: 6). Günümüzde sağlık alanındaki gelişmeler, büyük hız kazanan teknoloji ve ekonomik gelişmeler nedeniyle dünya nüfusu giderek yaşlanmaktadır. Özellikle Avrupa ülkelerinde doğumun azalması buna bağlı olarak yaşlı nüfusun genç nüfusa göre oranın artması, yaşlı turizminin gelişmesine neden olmaktadır. Birleşmiş Milletler ve Dünya Yaşlanma Örgütü verilerine göre şu an 600 milyon civarında olduğu belirtilen 65 yaş ve üstü bireylerin sayısının, 2050 yılında 2 milyarı bulacağı öngörülmektedir. Dolayısıyla yaşlanan dünya nüfusuna bağlı olarak yaşlı ve engelli turizmi giderek önem kazanacaktır. Tüm dünya kültürel ve sağlık turizmi

kapsamında giderek gelişirken engelliler bu turizmden yeterince

faydalanamamaktadır (Aydın, 2014: 17; Zengingönül vd., 2012: 13).

2.1.4. Medikal (Tıbbi) Turizm

Medikal turizm; insanların tıbbi tedavi hizmeti alabilmek için bulundukları ülkeden başka bir ülkeye yapmış oldukları seyahatlerdir. Diğer bir deyişle, bireylerin

almak istedikleri tıbbi tedavilerin, kendi ülkelerinde var olmayışı veya var olsa bile sigorta kapsamında olmayışı ya da alacakları tıbbi tedavilerin ülkelerinde yüksek maliyetlere sebep olması gibi nedenler ile bireylerin daha ucuz ve kaliteli sağlık hizmetine ulaşabilmek için başka ülkelere seyahat etmelerine medikal turizm denilmektedir (Can vd., 2014: 74).

Benzer Belgeler