• Sonuç bulunamadı

Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları ve Beslenme ile İlgili Algı ve Tutumlar Sağlıklı yaşam biçimi, bireyin sağlığını etkileyebilecek davranışlarını kontrol

edebilmesi, günlük aktiviteleri yaparken kendi sağlığına uygun davranışları tercih etmesi olarak tanımlanmıştır (88). Bu davranışları tutum haline dönüştüren birey, sağlıklı olma durumunu sürdürebilir ve sağlığını daha iyi bir seviyeye getirebilir.

Sağlıklı yaşam biçimi davranışlarının tanımlanmasında Pender (89) tarafından oluşturulan sağlığı geliştirme modelinde yer alan temel kavramlar ve ilkeler yol gösterici olmuştur.

Sağlıklı yaşam biçimi davranışları; beslenme alışkanlığı, kendini gerçekleştirme, sağlık sorumluluğu, egzersiz alışkanlığı, kişilerarası destek ve stres yönetimine yönelik değerlendirmelerin bir bütünü olarak ortaya konmaktadır (90).

2.9.1. Kendini gerçekleştirme

Kendini gerçekleştirme insanın temel amaçlarından birisidir. Bireyler yaşamları boyunca amaçlarını gerçekleştirmek, potansiyelini ortaya çıkartmak, kişisel tatmin, kişisel başarı gibi birçok duruma gereksinim duyabilmektedir (91).

Maslow’a (92) göre kendini gerçekleştiren bireylerin en belirgin özellikleri, gerçeği olduğu gibi algılayabilmek, içten geldiği gibi davranmak, problem çözme yeteneğine sahip olmak, bağımsız olmak, yaratıcı olmak ve sosyal sorunlara duyarlı olmaktır. Maslow’a göre olanak sağlandığında her insan kendini gerçekleştirme aşamasına ulaşabilir.

2.9.2. Sağlık Sorumluluğu

Sağlık sorumluluğu, bireyin kendi sağlığına yönelik koruyucu ve sağlığı geliştirici davranışları ve gerektiğinde değişikliklerini yapabilmesidir. Sağlık sorumluluğu kişinin sağlığına ne derece katkı sağladığını belirler. Bireyin sağlığına ilişkin alabileceği sorumluluk düzeyi; vücudunu tanıması ve gerektiğinde sağlık kuruluşuna veya hekime başvurması, düzenli tetkiklerini ve kontrollerini yaptırması, kendini sağlıkla ilgili konularda yenilemesi, ilgili yayınları takip etmesi, sağlığıyla ilgili değişikliklerde gerekli önlemleri alması ile belirlenir (93).

Dünya Sağlık Örgütü ile Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan ‘Çok Sektörlü Sağlık Sorumluluğu İşbirliği 2023’ hedefinde bahsedilen öz bakımın sağlanması için; bireylerin kendi sağlığını koruma ve geliştirme konusunda sorumluluk sahibi olması ve bu sorumluluğun gereklerini yerine getirebilmesi amaçlanmıştır. Bunun için

kamusal/toplumsal destek ve kontrol sistemlerine kolayca ulaşabilen bireylerden oluşan bir topluma ulaşılması hedeflenmiştir (94).

Tokuç ve Berberoğlu’nun (95) yaptığı araştırmada, sağlık sorumluluğunun yaş ve çalışma yılı ile birlikte arttığı tespit edilmiştir. Arslan ve Ceviz’in (96) araştırmasında ise çalışan kadınların sağlık sorumluluğunun çalışmayanlara göre daha yüksek bulunmuştur.

Sağlık sorumluluğu ile sağlığın geliştirilmesi arasında güçlü bir ilişki vardır. Sağlığın geliştirilmesi için çaba sarf eden kişi sorumluluklarının farkındadır. Kişilerin kendi sağlıklarına yönelik sorumluluk alabileceği bilgi ve sosyal desteğin sunulması, kişilerin sağlık arama davranışı ve farkındalığın gelişmesi için sağlık profesyonellerine, sivil toplum örgütlerine ve politika yapıcılara oldukça fazla görevler düşmektedir (97).

2.9.3. Beslenme

Beslenme ve sağlık birlikte iç içe olan kavramlardır. Yeterli ve dengeli beslenme sağlandığında büyüme, gelişme ve hücre onarımı, yenilenmesi gerçekleşir, bağışıklık sistemi güçlenir, vücut sıcaklığı düzenlenir, gerekli mineraller sağlanır ve sıvı dengesi korunur. Bu şekilde bireylerin kronik hastalık riski azalır (1).

Sağlık profesyonellerinin sağlıklı yaşam biçimi davranışları ve iş yaşam kaliteleri arasındaki ilişkiyi ölçmek amacıyla yapılan bir çalışmada, beslenmeyle ilşkili sağlıklı yaşam biçimi davranışları arttıkça veya azaldıkça, aynı doğrultuda iş yaşam kaliteleri de artmakta veya azalmakta olduğu saptanmıştır (98). Tayvan’da yapılan bir çalışmada halk sağlığı dersi alan 42 hemşirelik öğrencisi ile ders öncesi ve sonrası sağlıklı yaşam biçimi davranışlarını değerlendirilmiştir. Öğrencilerin ders sonrasında öncesine kıyasla beslenme ve fiziksel aktivite davranışlarında önemli değişiklikler olduğu belirlenmiştir (99). Başka bir araştırmada, 122 kişilik adolesan grubuna verilen 8 haftalık beslenme ve stresle baş etme konulu eğitimin ardından sağlıklı yaşam biçimi davranışlarına bakılmıştır. İlk eğitimden 4 hafta sonra yapılan pekiştirme eğitiminde konular tekarar edilmiştir. Eğitimden önce ve 6 ay sonra yapılan sağlıklı yaşam biçimi davranışları ölçeğinde beslenme ile ilgili sorularda eğitim sonrasında anlamlı bir artış tespit edilmiştir (100). Ayrıca yapılan birçok çalışmada

kadınların erkeklere göre beslenmeye daha çok önem gösterdikleri tespit edilmiştir (101,102).

Beslenme algısı ve beslenmeyle ilgili tutumlar bireyin beslenme ile ilgili terminolojiyi anlama yeteneğinin yanı sıra kişinin yeme davranışına ilişkin tutumlarını (duygular, motivasyonlar, algılar ve bilişsel inançlar) ilgilendirir. Beslenmeye ilişkin algı ve tutumlar birçok faktörden etkilenir. Örneğin öğrenim seviyesinin artması daha iyi bir beslenme bilinci ile ilişkilendirilmiştir. Cinsiyet beslenme bilgi düzeyinde bir başka ayırıcı faktördür ve birçok çalışmada kadınların erkeklerden daha yüksek beslenme bilgisine sahip oldukları gösterilmişken tam tersi sonuçlarda mevcuttur. Yaş, sigara ve alkol tüketimi gibi yaşam tarzı faktörleri de beslenme bilgi durumu ve tutumu ile ilgilidir (103).

2.9.4. Egzersiz

Türkiye’de 2004 yılında 7 ilde 15.468 bireyle yürütülen ‘Sağlıklı Beslenelim, Kalbimizi Koruyalım (SBKK)’ araştırmasında bireylerin fiziksel aktivite alışkanlıkları sorgulanmış ve şehirde yaşayanların sadece %3.9’inin toplamda ise %3.5’inin düzenli fiziksel aktivite yaptıkları tespit edilmiştir (104). TBSA 2010 sonuçlarına göre ise 12 yaş ve üzeri bireylerin %71.9’u hareketsiz yaşamakta, %9.1’i ise yetersiz düzeyde fiziksel aktivite yapmaktadır (25).

İşyerlerinde, çalışanların sağlığını geliştirme etkinlikleri arasında fiziksel aktivitenin arttırılmasına yönelik uygulamalar önem taşımaktadır. Yapılacak çalışmalar arasında; çalışanların fiziksel aktivitenin önemi konusunda bilinçlendirilmesi, fiziksel aktiviteyi özendiren kampanyalar, çalışma saatleri ve molaların egzersiz yapmaya olanak sağlayacak şekilde düzenlenmesi, işyerlerinde veya yakınında bulunan spor salonlarının kullanımının sağlanması yer almaktadır (105).

Bilinçli ve düzenli egzersiz yapan bireylerin sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürdürdükleri çalışmalarda belirtilmektedir.

Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları Ölçeği (SYBDÖ) ile yapılan birçok çalışmanın sonuçlarında egzersiz alt ölçek puanı sıralamanın en altında kalmaktadır (106-108).

2.9.5. Stres yönetimi

Stres kişisel farklılıklar ve psikolojik süreçlerin çevresel ve toplumsal etkenlere karşı uyum sağlama davranışıdır. Birey üzerinde psikolojik ve fiziksel baskı yaratan herhangi bir etkenin organizmaya yansımasının sonucu olarak ortaya çıkar. Stres yönetimi, kişiyi baskı altında bırakan psikolojik stresle karşı karşıya kaldığında uygun baş etme yöntemleri kullanarak stresin en aza indirilmesini sağlayan bir süreç olarak ifade edilmektedir (109).

Her insanın stres faktörleri farklı olduğu gibi strese karşı verilen yanıtlarda farklıdır. Stres kontrolü kişiye özgü ve kişinin içindedir. Stresle başa çıkma yöntemleri olarak; geveşeme teknikleri, beden egzersizleri, gerilime neden olan durumlardan zuak durma, sosyal faaliyetlere katılma, zihinsel düzenleme ve dönüşüm, davranış değişikliği ve inanç sayılabilmektedir (110).

2.9.6. Kişilerarası destek

Kişilerarası destek, bireylerin birbirleriyle olan ilişkileri sonucunda ortaya çıkan ve sağlığı geliştirmede rol oynayan bir kavramdır. Kişilerarası ilişkilerde destek veren kişi veya kişiler, herhangi bir şarta bağlanmadan, anlayışlı bir yaklaşımla ve güven verici davranışları ile iletişimin ve desteğin yerine ulaşmasını sağlarlar (111).

Sağlığı geliştirme modelinde ekonomik düzeyin artması ile olumlu sağlık davranışlarına sahip olma seviyesinin arttığı belirtilmiştir (112). Ulla ve Pérez’in (113) çalışmasında da statü, yaş ve sosyo-ekonomik düzeyin sağlığı geliştirmede kişilerarası destek durumunu etkilediği belirtilmiştir.