• Sonuç bulunamadı

G- TÜRK ASKERİ GÖNDERİLEN AVRUPA CEPHELERİ

6- Sağlık Durumu

Çalışmamızın bu kısmında Askerî Mecmua’da yayınlanmış olan çalışmalarda sağlık durumu ile ilgili olarak verilen bilgileri değerlendirmeye çalışacağız. Askerî Mecmua’da sağlık durumunu ele almış olan tek çalışma Emekli Doktor Tümgeneral Tevfik Sağlam tarafından yazılmış olan “Büyük Harpte Kafkas Cephesindeki Sıhhi Vaziyete Dair Bir Tetkik” isimli çalışmadır. Söz konusu çalışma ile Birinci Dünya Savaşı sırasında Kafkas Cephesindeki sağlık durumu hakkında fikir sahibi olmak mümkün olmaktadır. Fakat diğer cepheler ile ilgili çalışmalarda bu konu tam anlamı ile değerlendirilmediği gibi sırf bu konu ile ilgili olarak yapılmış bir çalışma da mevcut değildir. Bu nedenle Birinci Dünya Savaşı sırasındaki sağlık durumunu öncelikle Kafkas Cephesinden başlayarak değerlendirmeye çalışacağız.

359 Muzaffer,a.g.e., s. 10,18.

Tevfik Sağlam’ın yazısından yararlanarak Birinci Dünya Savaşı’nın ilk dönemlerindeki sağlık durumu hakkında bir takım bilgilere ulaşmak mümkündür. Yazar’a göre; Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na seferberlikten üç ay sonra girmesi, sağlık teşkilatında bazı eksiklerin giderilmesi ve hazırlıkların tamamlanması açısından yararlı olmuştur. Bu devrede orduların sağlık teşkilatları bir takım sağlık malzemelerini tamamlamışlardır. Ayrıca sağlık alanında bazı tatbikatlar yapılmıştır. Çiçek, tifo, kolera ve bazı yerlerde dizanteri aşılarının düzenli bir şekilde yapılması mümkün olmuştur. Savaşın başlangıcında ortaya çıkan bazı salgın hastalıklar bu konuda uyanık olunmasını sağlamıştır.

Kafkas Cephesinin yol ve ulaşım durumunun diğer cephelere nazaran daha güç olması yukarıda sözü edilen hazırlıkların bu cephede tam olarak yapılamamasına neden olmuştur.

Çünkü diğer cephelerde hem sağlık alanında hem de diğer alanlarda hazırlık için harcanan süre Kafkas Cephesinde askerîn toplanması için harcanmıştır. Tevfik Sağlam’ın yazısında Kafkas Cephesindeki birliklerin sağlık teşkilatları hakkında bazı bilgiler vermiştir. Buna göre; Her tümende bir sıhhiye bölüğü, her kolorduda üç seyyar hastane bulunmakta idi. Sınır taburları ve seyyar jandarma taburlarının ise birliklerindeki sağlık teşkilatı dışında teşkilatları yok idi. Erzurum’da 900 ve 1950 yataklı olmak üzere iki hastane hizmet vermekte idi. Seyyar hastanelerde 1800, cephe gerisinde ise 2850 yatak bulunmakta idi. Ancak yukarıda sözü edilen hastane kapasitelerinin 190 bin kişilik bir ordunun ihtiyacını karşılayabilecek seviyede olmadığı görülmektedir360. Kafkas Cephesindeki ecza depolarının Erzurum’da bulunduğu görülmektedir. Bu dönemde Erzurum’da Mevki-i Müstahkem, IX. ve XI. Kolordular ecza depoları olmak üzere üç ecza deposu bulunmakta idi. Birliklerin sağlık malzemesinin yeter derecede olduğu görülmektedir. Seferberlik sırasında her birlik, etrafındaki hastaneden ya da ecza deposundan ihtiyacını mümkün olduğu kadar sağlamıştır.

Tevfik Sağlam, İstanbul’dan Kafkas Cephesine gönderilen ecza malzemesinin genellikle ihtiyacı karşılayacak derecede olduğunu ifade etmektedir. Bu sevkiyatta en çok yerinde temini mümkün olmayan ecza malzemeleri tercih edilmiştir. Ancak yazar, Cephedeki menzil teşkilatının iyi işlemiyor olmasının, sağlık malzemesinin istenilen yerlere zamanında ulaştırılamamasına neden olduğunu belirtmiştir. Bu durum sağlık malzemelerinden, en fazla ihtiyaç duyulduğu zamanlarda yararlanılamaması sonucunu doğurmuştur361.

Tevfik Sağlam’ın yazısında verilen bilgiler, Kafkas Cephesinde Türk askerînin yaşadığı ortamın son derece sağlıksız olduğunu göstermektedir. Bölgede salgın hastalıkların giderek artması da başka bir sorundur. Bu dönemde Anadolu’nun her tarafında lekeli humma,

360 Tevfik Sağlam, a.g.m., s. 488-489.

361 Tevfik Sağlam, a.g.m., s. 490-491.

hummai racia, tifo, dizanteri gibi salgın hastalıklar görülmüştür. özellikle lekeli humma Kafkas Cephesinde görülen en büyük afet olarak ifade edilmiştir. Tifo ve koleraya karşı aşılama faaliyetine girişilmiştir. Bu amaçla III. Orduya 83 bin kişilik çiçek aşısı, 220 kilo kolera aşısı, 165 kilo da tifo aşısı gönderilmiştir. Fakat gönderilmiş olan aşıların bir kısmı bölgeye ulaştırılamamıştır. Ulaştırılanların ise tamamının kullanılmadığı belirtilmektedir362.

Kafkas Cephesinde gerçekleşen Sarıkamış muharebeleri sırasındaki sağlık durumu hakkında ise yine aynı çalışmada bir takım bilgiler yer almaktadır. Yazar, Sarıkamış harekâtındaki kayıpların çok büyük olduğunu belirtmektedir. Uzun ve son derece güç olan yürüyüş sırsında ve muharebelerde birçok asker ve subay ölmüştür. Şiddetli soğuk donma olaylarını arttırmıştır. Bu yüzden pek çok asker, el ve ayakları donarak sonradan ölmüş, yada sakat kalmıştır. Bu muharebe sırasında çok sayıda esir verildiği ve sağ kalarak geri dönenlerin son derece bitkin olduğu belirtilmiştir. Yazar, Bunların en ufak bir tesirle hasta olduklarını, küçük bir hastalığa tutulanların da öldüğünü ifade etmiştir. Bu şartlarda salgınlar da çabuk yayılmıştır363 .

Albay Baki tarafından kaleme alınmış olan “Meydan Muharebeleri”364 isimli çalışmada Kafkas Cephesinde Sarıkamış muharebeleri sırasındaki sağlık durumu ele alınmıştır. Albay Baki, Sarıkamış harbinden sonra tifüs salgınının orduyu istila ettiğini ve harbe henüz giren insanları erittiğini belirtmiştir. Tümenlerin mevcudu erimiş ve 800’e kadar inmiştir. Bu durumu ciddi meydan muharebelerinin kaybedilmesinin tek sebebi olarak görmektedir.

Devamlı yağmurlar, fırtınalar, III. Ordu’ya mensup donanımsız askerleri kış muharebelerinde acınacak bir hale getirmiştir. Açlık, susuzluk, hastalık, dermansızlık ve uykusuzluğun verdiği kudretsizlik bir cephe oluşturulmasına bile engel olmuştur.

Tevfik Sağlam, Aralık 1915 tarihine ait bazı rakamlara çalışmasında yer vermiştir. Bu rakamlara göre Aralık 1915 tarihinde hastanelerin durumu şu şekildedir:

Hastalıktan Giriş 3773

Lekeli humma Kara humma Dizanteri Humma-i racia Yılanak Tetanoz

Musab 357 255 205 167 56 10

Ölüm 138 125 107 72 42 10

Yaralı olarak Hastaneye Giriş 99101 Ölüm 3169

Tablo 5: Aralık 1915 tarihli rakamlara göre Kafkas Cephesi’ndeki hastanelerin durumu.

362 Tevfik Sağlam, a.g.m., s. 492-493.

363 Tevfik Sağlam, a.g.m., s. 498.

364 Baki, a.g.m., s. 1069.

Kafkas Cephesindeki sağlık durumunu en iyi ifade eden ise III. Ordu Sağlık Başkanı’nın (Sıhhiye Reisi) yazmış olduğu raporudur. Tevfik Sağlam’ın yazısında yer vermiş olduğu raporda; Ordunun bir ayda neredeyse yarısının hasta düştüğü ve hastalıkların

% 84’ünün adi; başka bir ifade ile basit hastalıklardan oluştuğu ve bu durumun, ordunun sağlık şartlarının son derece bozuk olduğunu gösterdiği ifade edilmiştir. Sağlık durumunun bu halde bulunmasının sebebi olarak, askerîn aylardan beri eksik gıda alması, dışarıdaki kötü şartlara karşı noksan donanıma sahip olmaları, askerin her türlü temiz hava imkânlarından ve ışıktan mahrum yerlerde barınmak zorunda olması gibi hususlar gösterilmiştir. Orduda, askere yeteri kadar kalori ve mevadı albominiye vermek gerekliliğinin henüz düşünülmediği belirtilerek, “Askerin noksan istihkaka tahammülünü görenler bu halin uzun süre devam edeceğini sanmışlardır” denilmektedir. Fakat bu şekilde ayda birkaç kilo kaybeden bir askerin birkaç ay sonra nezleye tutulacak olsa birkaç günde öldüğü ifade edilmiştir. Raporda, orduyu tahrip eden derdin hastalıklar değil, askerin aylardan beri mahrumiyet ve açlık içinde kalması olduğu ortaya koyulmuştur. Bunun önlenmesinin ise askerin aylarca mükemmel, hatta normalden daha fazla gıda ile beslenmesine, iyi bakılmasına bağlı olduğu görüşü savunulmuştur. Fakat bunun sağlanmasının muhtemel olmadığına kanaat getirilmiştir365. Bu bilgiler Kafkas Cephesindeki sağlık şartlarının ne kadar kötü ve önü alınamaz bir halde olduğunu göstermektedir.

Kafkas Cephesi kadar ayrıntılı olmamakla birlikte Irak Cephesi hakkında yazılmış olan makalelerde de ordunun sağlık durumu hakkında bazı bilgiler bulmak mümkündür.

Tümgeneral İsmail Berkuk, “Irak’ta Garraf Muharebeleri”366 isimli çalışmasında, Irak’ta bulunan Türk askerinin Ocak 1916 tarihindeki psikolojik durumunu ve sağlık şartlarını anlatmıştır. Yazar, askerin 23 gündür sürekli topçu ateşi altında gece ve gündüz siper kazmakla, keşif ve emniyet hizmetleri ile meşgul olduğunu belirtmiştir. Cephedeki bütün askerin alarm vaziyetinde düşmanın taarruzunu beklemesinin, askerin, fiziki ve psikolojik sağlığı üzerinde büyük etkisi olduğunu düşünmektedir. Bununla birlikte tahammül edilmesi zor şartlarda bile Garraf mevziinde bulunan dört taburdan yani 2000 kişiden yalnız 7 er viziteye çıkmış ve bunlardan 2 ere istirahat verilmiştir. Ayrıca hafif yaralılar hastaneye gitmek istememişlerdir. Yazar, bunun ancak harika olarak nitelendirilebileceğini ve on sene bir çok cephelerde çarpışmış olan Türk ordusunun böylesine fedakâr insanlardan oluştuğunu ifade etmiştir.

365 Tevfik Sağlam, a.g.m., s. 503-504.

366İsmail Berkuk, “Irak’ta Garraf Muharebeleri”, s. 300.

Irak Cephesinde de diğer cephelerde olduğu gibi bir takım salgın hastalıkların ortaya çıktığı görülmektedir. 1918 Ekiminde Musul üzerine yürüyen İngiliz kuvvetlerine ait II.

Süvari Tugayı, bölgedeki Türk kuvvetlerinin gerisine giderek Türklerin geri çekilme yolunu tutmaya çalışmışlardır. Söz konusu tugay, sıcakların çok yüksek olduğu dönemi Fırat kenarındaki Şıhcih mevkiinde geçirmişlerdir. Bu sırada orta şiddette sarı infalanza hastalığı ortaya çıkmıştır. Bu durum cephe hattına yürümekte olan birlikler arasında ortaya çıkmıştır367. Bunun yanı sıra Irak’ta Diyale vadisinde harekât düzenlemekte olan Rus Kuvve-i SeferKuvve-iye Kolordusu askerlerKuvve-i arasında da kolera salgını baş göstermKuvve-iştKuvve-ir368.

Asir (Yemen) Cephesinde ise tümen doktorlarından başka doktor bulunmadığı belirtilmektedir. Tugay merkezi olan Ebha şehrindeki hastanede Türk askerlerin ve Şöke adı verilen yerli gönüllü askerlerin tedavilerinin yapılmaya çalışıldığını görmekteyiz. Bunun yanı sıra bölgedeki Türk askerlerinin yalnızca muharebede yaralanmış askerlerin tedavileri ile meşgul olmadıkları görülür. Erkek çocukların sünnet edilmesinde ve bir takım yaraların tedavi edilmesinde çok ilkel ve zararlı yöntemler uygulamakta olan Asir halkı, Türk doktorları tarafından tedavi edilmiş ve bir takım fennî metotlar tanıtılmıştır.

Sağlık durumu konusunda Süveyş Kanalı ve Romanya Cepheleri ile ilgili çalışmalarda her hangi bir bilgiye rastlanmamıştır.