• Sonuç bulunamadı

S,M,L,XL 23

Belgede Rem Koolhaas Ve Yapıtları (sayfa 43-46)

4. REM KOOLHAAS’IN KURAMSAL DURUŞU 19

4.2 S,M,L,XL 23

1995’te yayınlanan S,M,L,XL, OMA’nın (Office for Metropolitan Architecture) ilk yirmi yılına ait projelerinin ve günümüz mimarlığı ve toplumu üzerine eleştirel

deneme yazılarının yer aldığı bir kitaptır. Rem Koolhaas ve grafik tasarımcı Bruce Mau’nun işbirliği ile hazırlanan eserde mimari projeler ve deneme yazılarıyla birlikte fotoğraflar, eskizler, sürreel imaj montajları, günlük alıntıları, seyahat notları, masallar ve efsaneler bulunmaktadır (Harvard(b)). 1.300 sayfalık kitap Monacelli Press tarafından yayınlanmıştır.

Kitabın başlığından anlaşılabileceği üzere içerikteki projeler ve deneme yazıları ölçeklerine göre bölümlere ayrılmıştır. Small (küçük) ve Medium (orta) aile ölçeğinden kamuya uzanan bir skalayı işaret ederken, Large (büyük) Koolhaas’ın ‘The Architecture of Bigness’ (büyüklük mimarlığı) olarak tabir ettiklerine odaklanmaktadır. Extra-large bölümü ise kentsel ölçekteki projeleri ve günümüz şehirleri üzerine yapılan çalışmaları ihtiva eder (Harvard(b)). Bu çalışmalar günümüz mimarlığına ışık tutarak küreselleşmenin, ekonominin, bağlamın ve politikanın yıpratıcı etkisini gözler önüne sermektedir. ‘Bigness’ (Büyüklük), ‘Generic Cities’ (Genel Kentler) ve ‘Tabula Rasa’ gibi kavramlar kitapta irdelenen başlıca konulardır. Bunun yanı sıra kitabın başından sonuna kadar sayfa kenarlarında yer alan bir sözlük diğer yazılara eşlik etmektedir. Bu sözlük kelimelerin Koolhaas tarafından yeniden yorumlandığı fikirler, alıntılar ve kavramlar içeren bir yapıdadır. Monacelli Press’in kitap hakkında yorumunda sözlüğün, Zen benzeri tanımlar, kıssalar ve efsaneler ile günümüz mimarlarını alışılagelmiş uygulanmalardan ve umutsuz şehir düzeninden kurtarmayı hedeflemesinden bahsedilmektedir (Amazon(a)).

S,M,L,XL o ana kadar gerçekleşen (çoğunlukla gerçekleşmeyen) projelerle ‘Manhattanizm’in güncel uygulamalarının kanıtlarını sergilemektedir (Wikipedia(a)). Delirious New York kitabında bazı göndermeler yaptığı ‘Bigness’ kavramını bir başlık altında irdelemiştir. Koolhaas ‘Bigness’ kavramına gösterdiği bu ilginin sebebinin toplumun itici güçlerinin neden olduğu ‘yeni iklim’in büyüklüğü ile mimariyi aynı seviyeye getirme çabası olarak belirtmektedir (Heron K., 1996). Tarihi bir merkez etrafında toplanmanın artık önemsizleştiği ‘Tabula Rasa’nın hâkim olduğu yeni düzende ‘Bigness’ mimarisi kabul gören mimarlıktır. ‘Bigness’ kentsel dokunun bir parçası değildir. OMA’nın Euralille projesinde olduğu gibi bu mega strüktürler kendi başlarına birer şehirdirler. Hall Foster’ıın tanımıyla ‘aslında bu Manhattan olmadan bir Manhattanizm’dir’ (Foster H., 2001 ). Büyük binalarda kompozisyon, ölçek, oran ve detayın üzerinde daha önemle durulması gerekmekte,

binaların derinliğinin artmasından dolayı iç ve dış arasındaki ilişkinin zayıflamakta ve binalar kalitelerinden ziyade ölçekleri ile dikkat çekmektedirler (Evans B., 2004). Meral Ekincioğlu ‘Geleceğe Dair Olası Birkaç İpucu’ adlı yazısında Koolhaas’ın ‘Bigness’ kavramı üzerine söylediklerinden alıntı yapacak olursak:

‘Mimar, Büyüklük’te (Bigness), bu kavramı, “Bütünü” yeniden inşa ederek, gerçeği yeniden canlandırmanın, kolektif olanı yeniden keşfetmenin ve maksimum olasılığı kullanılabilir hale getirmenin bir potansiyeli olarak ele alır. Buna göre bina inşa etme, bir noktadan sonra büyük yığınların ötesinde, mimari tavır ile kontrol edilemeyendir. Ancak bu olanaksızlık, parçaların özerkliğine yol açsa da, parçalanma ile aynı şey olmamalı; parçalar, bütün ile birlikte işlemelidir’ (Ekincioğlu M., 2001).

Tüm olumsuzluklarına karşın Koolhaas’a göre ‘Bigness’ geleneksel mimari dilde başarılı olmasa da kendi yarattığı ifade dilinde başarılıdır (Achten H. 1995).

Kitabın başlıca konularından ‘The Generic City’ bölümünde ise birbirinin aynı kimliksiz şehirler ele alınmıştır. Koolhaas ilerleme, kimlik, mimari, şehir ve caddelerin artık geçmişe ait öğeler olduğunu ileri sürmektedir:

‘Relief ...artık bitti. Bu şehrin hikâyesidir. Şehir artık bitmiştir. Tiyatroyu boşaltabiliriz şimdi...’

Koolhaas için mimarlık ve şehir ‘Bigness’ tarafından silinmiştir (Wikipedia(a)). Meral Ekincioğlu’nun bu konudaki görüşleri de şöyledir:

‘Diğer yandan mimar, yeryüzünde insanların büyük bir çoğunluğunun kimliği yeterince tanımlanamayan (identity-less) kentlerde yaşadığını ve buna dikkat etmek gerektiğinin altını çizmektedir. O, bu durumu ‘genel kent’ (generic city) ya da diğer deyişle kimliksiz, niteliksiz kent olarak ele alır. Bugün dünyada, Asya’da olduğu gibi Amerika’da ve Avrupa’da da rastlanan bu kentler, oysa yeni koşulların buluşu olan yerler olmalıdır. Burada dikkat edilmesi gereken noktaların başında kimliğin nasıl yorumlanacağı (onu korumak, yeniden oluşturmak ya da sömürmek gibi) gelmektedir. Hatta mimar bu metninde havaalanları ile genel kentler arasında bir benzerlik kurar. Çünkü havaalanları da ölçek olarak büyük projelerdir ve farklı yerler arasında bir geçiş noktası oldukları için hem ‘yerel’ hem de ‘küresel’ bir niteliğe sahiptirler’ (Ekincioğlu M., 2001).

Kitapta bahsi geçen diğer bir kavram ise ‘Tabula Rasa’dır. Tabula Rasa’nın kelime anlamı ‘boş levha’dır. Psikolojide ‘insan doğduğunda ilk bilgiyi almadan önceki boş, bilgisiz ve saf beyin durumu’nu tanımlar. Bu terim mimaride geçmişin değerlerine bağlı kalmadan sil baştan bir anlayış içersindeki yapılanmalar için kullanılmaktadır.

Koolhaas Lynne Coke ile yaptığı bir söyleşide şöyle konuşmaktadır:

‘Tabula Rasa efsanesi mimarlık dünyası için oldukça ilginç bir konudur. 1920’lerde ilmi anlamından çok şiirsel ifadesiyle ortaya çıkmıştır. Savaş sonrası dünyada ise durum tersine dönmüş, bir mimarın işleyebileceği cezası en büyük suç olarak görülmüştür’ (Cooke L., 2004).

Kitapta Tabula Rasa bölümünde Avrupa’daki sayılı yeni oluşum bölgelerinden biri olan Paris’in tarihi kent merkezinde yer almayan La Defence bölgesi örneği ele alınmıştır.

Kitap Mimarlık dünyasında yankı uyandırmasına karşın bazı kritiklere de maruz kalmıştır. Martin Filler tarafından yüksek fiyatı, müsrif yayın maliyeti, saldırgan fotoğrafların bir araya getirilmesi, pornografik alıntıları, ucuz reklam illüstrasyonları ve reprodüksiyonları nedeniyle eleştirilmektedir (Filler M.). Henri Achten ise kitabın ancak OMA’nın çalışmaları ve yazıları hakkında genel bir fikir sahibi olmak ve mimari üzerine yeni yaklaşımları görmek için iyi bir kaynak olduğunu, fakat OMA’nın tüm projeleri hakkında detaylı bilgi edinmek veya çalışmalarını anlamak için yeterli veriyi vermediğini belirtmektedir. Bir başka eleştiri konusu ise Koolhaas’ın provakatif düşüncelerini uygunsuzca bir araya getirmesindir (Achten H. 1995).

Koolhaas bu kitabın mimari çalışmalarına olan etkilerinden şöyle bahsetmektedir: ‘....bu kitabı yazıyor olmam, geçen on yılı gözden geçirmemi sağladı ve belki mimarlığımın olmasa da, büromuzdaki çalışma biçimimizin değişmesine neden oldu. Nedeni basit: mimarlığın olağanüstü denilecek kadar çok talepkâr olmasından ve getirdiği tükenilmişlik yüzünden belki fazla ileri gitmiştik. Bence yazı yamak kendimizi sürekli olarak keşfetmemizin yollarından biri...yazı yazarak tatmin olmaya çalışmam, benim için hem bir tür manifesto, hem de bir yükümlülüğün yerine getirilişi’ (Aker C., 1993).

Özetlemek gerekirse S,M,L,XL kalınlığı ve grafikleriyle dikkatleri çeken, Koolhaas’ın şehir ve mimarlık üzerine savlarını deneme yazıları ve oluşturduğu projeleri vasıtasıyla özgün bir kurgu içinde açıklamaya çalıştığı bir kitaptır.

Belgede Rem Koolhaas Ve Yapıtları (sayfa 43-46)