• Sonuç bulunamadı

B. XX Yüzyılda Azerbaycan Edebiyatı

1.3. Refail Oğuztürk Dağlı’nın Eserleri

1.3.1. Kitapları

1.3.1.1. Sızan Hakikatler

Sızan Hakikatler, Oğuztürk’ün ilk kitabı olup eserleri içerisinde hacim olarak en büyük ve en geniş olanıdır. Kitabın ilk baskısı 2002, ikinci baskısı ise 2015 yılında yapılmıştır. Elimizde bulunan ve üzerinde çalıştığımız kitap, 2015 baskısı olup Bakü’de Hazar Üniversitesi Neşriyatında 544 sayfa olarak neşredilmiştir. Kitabın içinde bir tarihî poema, beş şiir ve sekiz gazel (gazel başlığı altında şiir) yer alır.

Kitap, tarihî bir poema olan Sızan Hakikatler ile başlar. Zaten eser, içinde yer alan bu poemadan adını alır. Kitabın en başında eser ile ilgili kısa bir bilgi verilir. Devamında Müellifinden bölümü vardır. Bu bölümde Oğuztürk, kitap ile ilgili değerlendirmeler yapar, kitabı tanıtır ve kitabın yazılma nedenini açıklar.

Sızan Hakikatler poeması Allah adı ile başlar. Poemanın başında Allah adı ile başlayan nazım şeklinde ve klasik mesnevi tertibine uygun olarak yazılmış, şairin Allah’ı övdüğü ve Allah’ın hikmetlerini anlattığı bir bölüm vardır. Bu bölümün devamında şair, poemanın yazılma sebebini anlatır. Şair, kitabın başında yaptığı konuşmada kitabın ve poemanın yazılma nedeni anlatırken, bu bölümde ise poemanın yazılma nedenini şiirsel bir dille ifade eder. Bu bölümlerden sonra Sızan Hakikatler Oğuznamesi başlar. Sızan Hakikatler poeması, aslında bir Oğuzname’dir. Çünkü bu poemada tamamıyla Oğuz

Türklerinin tarih sahnesine çıkışı ve baştan sona Oğuz Türklerinin Osmanlı Devleti’ne kadar olan tarihi şiirsel bir dille anlatılır. Bundan dolayı bu poema, Azerbaycan edebiyatında önemli bir yere sahip olan bir Oğuzname’dir. Bu Oğuzname’yi yazmakla şair, 21. yüzyılda Oğuzname yazma geleneğini canlı ve somut bir şekilde devam ettirmeye çalışır. Bunda başarılı olmuş ve yazdığı Oğuzname Azerbaycan edebiyatında önemli yankılar uyandırmıştır. Bu eser, zulmet karanlığını yaran ilk sabah ışıklarına veyahut dağların koynundan sızarak gelen, gittikçe karşısı alınmayan bir sele çevrilen saf bir çeşmeye benzer. Oğuztürk, bundan dolayı eseri Sızan Hakikatler olarak adlandırmıştır.

Sızan Hakikatler Oğuznamesi, toplamda 12 bölümden meydana gelir. Bu bölümlerde kendi içinde daha alt bölümlere ve başlıklara ayrılır. Poemayı oluşturan bu bölümleri şu şekilde sıralayabiliriz: ‘’Selçuk Boyunun İkiye Bölünmesi, Arslan Boyu Horasan’da, Selçuk Boyu Horasan’da, Yenilmez Arslan Boyu, Batıdan Doğuya Kervan, Büyük İnsan Davud Çağrı Bey, Arslan Boyuna Özel Görev-Emir, Dağlıların Sayad- Hızı’ya Geri Dönüşü, Büyük Selçuklu Devletinin Sultanı Muhammed Tuğrul, Sultan Muhammed Alp Arslan, Arslan’ın Erkeği Dişisi Olmaz, İslam Ordusunun Mükemmel Galibiyeti.’’ Görüldüğü gibi Sızan Hakikatler Oğuznamesi, tam 12 bölümden oluşur ve Oğuzların baştan sona kadar tarihini anlatır. Poemanın sonunda ise İzahlar-Açıklamalar adında kişi, yer vb. şeyler hakkında bilgi veren 259 maddelik bir bölüm vardır. Ayrıca kitabın sekinzinci bölümünde ‘’Turan Danışır, Soruş’’, son bölümü olan on ikinci bölümünde ise ‘’Hak Tanrım ve Gece Bir Aypara Yardı Zülmeti’’ adında dört şiir bulunur. Bu şiirler, bulundukları bölümün konularıyla ilgili oldukları için buraya alınmıştır. Bu on iki bölümün dokuzu Sızan Hakikatler ile başlar. Yani dokuz bölümün başında Sızan Hakikatler adında şiirler vardır. Şair, konuya giriş mahiyetindeki bu bölümlerde Allah’tan, Allah’ın hikmetlerinden, Kur’an-ı Kerim’den, dinî değerlerden, cennet ve cehennemden, kıyamet ve mahşer gününden, yaratılıştan, nefisten bahseder ve insanlara çok önemli dinî öğütler ve öğretiler tebliğ eder. Şairin söyledikleri, bu dünyada birer hakikattir. Bundan dolayı insan, bu sızan hakikatlerden payına düşeni almalıdır. Şair, zaten kitaba bu yüzden Sızan Hakikatler ismini vermiştir. Oğuztürk, insanların bilmediği, bilip de görmezlikten geldiği veya kabul etmediği, Allah tarafından emredilen ve biz insanlara Kur’an-ı Kerim’de anlatılan hakikatleri anlatır ve insanları ebedi kurtuluşa çağırır.

Bilindiği gibi Oğuzlar, Türklerin en kalabalık boylarından biridir. Bugün Türk dünyasının Güney-Batı bölgesinde, Ceyhun nehrinden Balkanlara kadar uzanan çok geniş bir coğrafyada yaşayan Oğuzlar, yaklaşık olarak yüz yirmi milyonluk bir nüfusa sahiptir (Buran vd., 2014: 9). Oğuzlar, günümüze kadar birçok devlet kurmuş ve kurdukları devletlerle halen daha varlıklarını güçlü bir şekilde devam ettirmektedir. Refail Oğuztürk Dağlı da bir Oğuz Türkü olduğundan böyle bir eseri yazmayı kendine vazife edinmiş ve ortaya hacim olarak çok geniş ve Oğuzların tarihini şiirsel bir dille anlatan önemli bir eser koymuştur. Eser tamamen tarihî gerçeklere, ilmî araştırmalara ve incelemelere dayanır. Şair, yaptığı ilmî araştırma ve incelemeler sonucunda bu poemayı kaleme almıştır. Bu durum, sadece bu eser için geçerli değildir. Şair her eserini, kitabını, poemasını ilmî araştırmalar neticesinde yazar. Bu durum, aynı zamanda şairin sahip olduğu araştırmacı ve tarihçi yönünü ortaya koyar.

Kitapta tarihî gerçeklere dayanan yazar, alçakgönüllülükle şunu söyler: ‘’Hayatı anlayıp, kendimi bildikten sonra soyumun nereden, hangi mekândan geldiğini araştırmaya çalıştım.’’ Ayrıca, ‘’Yurdumun tarihi şaşırttı beni, Bildiğim bu tarih ak bir yalandır.’’ diyen şair, aslında kitabı neden yazdığını açıkça izah eder. Sovyet yönetimi altında olan Azerbaycan’da, Sovyet rejimi, tarihi baştan sona değiştirmiş ve ortaya gerçek tarihle ilgisi olmayan tamamen suni bir tarih ve tarih anlayışı çıkarmıştır. Bu durumu Oğuztürk, Hızı-Siyazen Bölgesinin Tarihi adlı araştırma kitabında iyi bir şekilde anlatır. Yazar, Sovyet yönetiminin Azerbaycan Türklerini millî köklerinden, tarihinden, dilinden, dininden ve kültüründen nasıl ayırdığını ifade eder. Yine bu dönemde yer adlarının nasıl değiştirildiğine, insanların kimlik belgelerinden Türk kelimesinin nasıl çıkarıldığına da dikkatleri çeker. Oğuztürk’ün yazdığı birçok tarihî poemanın konusuna, yirmi yıl etraflı ve derin bir araştırmanın sonucunda yazdığı Hızı-Siyazen Bölgesinin Tarihi adlı eserinde rastlamak mümkündür. Örneğin, Sızan Hakikatler poemasında Oğuz Türklerinin teşekkülünü ve tarihini şiirsel bir dille anlatan şair, Hızı-Siyazen Bölgesinin Tarihi adlı eserinde ise Oğuz Türklerinin tarihini çeşitli kaynaklar göstererek ilmî şekilde anlatır.

Yazar, kitapta klasik edebiyat örneklerinde olduğu gibi Tanrı ve varlık ile ilgili ibretli felsefi fikirler söyleyerek, okuyucusuna dünyanın gelip geçici olduğundan söz edip, iyi amel sahibi olmayı tavsiye eder. Vatana, toprağa, bayrağa ve anaya olan sevgi ve bağlılık Oğuztürk’ün kaleminde kendine mahsus bir tarzda özünü bulur. Şair, en güzel insani değerlerin, hikmetin, aklın, erdemin, hünerin sadece ve sadece irsi karakter taşıdığını belirtir. Toplumda ve ailede güzel ve iyi evlat terbiye etmeyi tavsiye eden şair,

oğul ve kızlarımızın giyimlerine dikkat etmelerine, manevi ve ahlaki değerlerin öğretilmesine büyük önem verir. Beşeri fikirlerin işlendiği poemada şair, halkı birliğe, sadakate ve kahramanlığa davet eder. İnsanlar arasında birliği bozmaya, nifak sokmaya çalışan kimselerin niyetine ve fikirlerine poemada ciddi bir şekilde değinilir. Düşman, Türk’ü Türk ile karşı karşıya getirerek, bu millet üzerinde sadece galibiyet elde etmeye çalışır. Tarihte büyük devletler ve ordular kuran, kendine ait bir alfabesi olan Türk milletinin yürütülen bilinçli siyaset sonucunda tayfa tayfa bölündüğünü kaydeden şair, bütün savaşlarda galibiyet ve zafer kazandığımızı vurgular. Parçala ve hüküm sür siyasetiyle Türk milleti; Özbek, Kırgız, Kazak, Türkmen, Bulgar ve Azeri gibi halkalara dönüştürülmüştür. Böyle bir siyasetin ağır sonuçları doğal olarak dinimize de etkisini gösterir. Mukaddes mescitler, camiler ve kutsal yerler sökülerek, ayetlerimiz hurafe ve gerici diye adlandırılmıştır. Böylelikle bütün Türk topraklarını bir korku bürümüştür.

Tarihe ışık tutmak amacıyla yazılan poemada şair, önceki asrın başlarında meydana gelen siyasi gelişmelere ve bu gelişmelerin sonucuna dikkatleri yönelterek, okuyucusuna olayların özünü gösterir. Daima savaşan ve mücadele eden, bir kahramanlık sembolüne dönüşen Türk’ün azametini şair, kaleminde özel bir muhabbetle tasvir eder. Oğuztürk, insanın tarihini unuta unuta küçüldüğünü ve yok olduğunu dile getirir.

Sızan Hakikatler Oğuznamesi, Selçuklu aşiretinin kurulması, Oğuz boyunun Selçuk boyu ve Arslan boyu (Kara Dağlı/ Dağlı) şeklinde ikiye ayrılması, Arslan Yabgu’yu hile yaparak hapsetmiş Sultan Mahmud Gaznevi’ye karşı mücadeleye başlanması, uzun süren mücadele sonucunda büyük arazilerin idare altına alınması, Büyük Selçuklu Devleti’nin kurulması, bütün İslam dünyası için büyük tehlike olan Bizans Devleti’ne karşı cihat tarihinden, siyasi çekişmelerden, meydan savaşlarından bahseden, klasik şiir ruhunda kaleme alınmış bir eserdir. Refail Oğuztürk Dağlı, Sızan Hakikatler Oğuznamesini büyük Türk milletinin şanlı tarihinin sayfalarından biri olan 26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferine ve Azerbaycan’ın ilmî, siyasi, iktisadi ilerlemesinde ve millî, medeni değerlerin öğrenilmesi, iyileştirilmesi ve dünya âlemine sunulmasında önemli hizmetleri olan Mehriban Hanım Aliyeva’nın doğum gününe ithaf etmiştir. Bütün bunların yanında Oğuztürk, geleneksel olarak bu eseri de uzun süren derin ve etraflı bir ilmî inceleme işinin sonucunda yazmıştır.

Refail Oğuztürk Dağlı, Sızan Hakikatler Oğuznamesini yazmasındaki asıl amacını kitabın yazardan kısmındaki şu sözleriyle ifade eder: ‘’Aydın odur ki; Çar Rusya’nın ve

onun devamı olan Sovyet emperyalizminin ‘’Parçala ve hüküm sür’’ amacı altındaki işgalcilik siyasetine karşı, Azerbaycan halkının bir araya gelmesi, birlik olması, devlet kurması yolundaki gerçekleri gün yüzüne çıkaran, bu yolda çalışan ve gayret edendir. Azerbaycan’ı hem etnik hem de dinî bakımdan Türkiye’den ayırmaya, Batı Azerbaycan topraklarında kurduğu Ermenistan’ı resmileştirmeye ve bu Ermenistan topraklarını zaman zaman genişleterek Azerbaycan’ı Türkiye’den toprak bakımından ayırmaya çalışan Sovyet emperyalizminin tarihi, gerçek tarih değildir. Bu, Sovyet emperyalizminin siyasal amaçlarına hizmet eden bir tarihtir. Sovyet emperyalizmi için zaten böyle bir tarih anlayışı gereklidir. Son zamanlarda halkın kendi öz geçmişine olan merakı daha da artmıştır. Öyle ki hem medeni, hem sosyal, hem de ilmî ve teknik bakımdan ilerleme yolunda yüksek başarı elde etmiş ülkemizin vatandaşı, bugün siyasi arenada baş gösteren hadiseleri anlamak için geçmişini daha derinden öğrenmeye ihtiyaç duymaktadır. Bugün, Azerbaycan tarihinin gerçeklerini emperyalizmin fitnekârlığının lekelerinden temizlemek, halkımız aydınlarının karşısında duran kaçınılmaz ve önemli vazifelerden biridir, belki de birincisidir’’ (Oğuztürk, 2015: 4). Oğuztürk, bu sözleriyle Sızan Hakikatler poemasını neden yazdığını ifade eder. Şair yazdığı eserle gerçek bir tarihi yazar ve ortaya koyar. Çünkü Sovyet rejimi döneminde yazılan hem Azerbaycan Türklerinin tarihi hem genel Türk tarihi yalan ve yanlıştır. Sovyet emperyalizmi tarihî gerçekleri değil, kendilerine göre oluşturdukları sözde gerçekleri yazmıştır. Bundan dolayı Azerbaycan Türkleri, tarihi ile olan bağlarını öğrenmeye muhtaç ve mecbur kalmıştır. Bu görevi Azerbaycan’ın önemli bir şairi, yazarı, tarihçisi ve fikir adamı olan Refail Oğuztürk Dağlı, bir nebze olsun gidermeye çalışmış ve bu alanda olan eksiklikleri doldurmaya gayret etmiştir.

Kitapta Sızan Hakikatler Oğzunamesi’nden ayrı olarak Halkın Seheri adında tarihî bir poema, Vatan Sevgisi, Gönlüm, Qardaş (Kardeş), Olmasın adında dört şiir ve Methet Şair, Yakın Gel, Danış Ey Dil (Söyle Ey Dil), Yaradan Hatırına, Sayad-Hızı, İtmez (Yok Olmaz/ Kaybolmaz), Kısmet ve Sınav, Senden Dilerem adında sekiz de gazel vardır. Bu şiir ve gazeller içinde özellikle Halkın Seheri, Vatan Sevgisi şiirleri ve Sayad-Hızı gazeli önemli bir yere sahiptir. Halkın Seheri adlı tarihî poema, 20 Ocak 1990 tarihinde Ruslar ve her zaman destekledikleri Ermeni çeteleri tarafından Azerbaycan’da yapılan katliamı anlatır. Bu katliamda toplam 132 kişi katledilmiş, 700 kişi ise yaralı kalmıştır (Buran, 2010: 124). Halkın Seheri adlı şiir, aslında küçük hacimli bir poema sayılabilir. Çünkü bu şiir, Yirmi Yanvar ve Şehit adında iki bölümden oluşur. Bundan dolayı bu şiire küçük hacimli bir poema da diyebiliriz. Şair, bu şiiri 20 Yanvar Faciası’na ve bu faciada vatanı,

milleti ve bayrağı uğrunda kahramanca mücadele ederek Hakka yürümüş şehitlere ithaf etmiştir. Şiirde 20 Yanvar Faciası ve bu olayda şehit olan kahramanlar şiirsel bir dille anlatılır ve onların hatıraları yâd edilir. Önemli bir yere sahip olan diğer şiir de Veten / Vatan Sevgisi şiiridir. Bu şiirde şair, vatan sevgisinin ne kadar mukaddes olduğunu şiirsel bir dille anlatır. Yine bu eserde yer alan Sayad-Hızı adlı gazelde şair, asıl ata baba yurdu olan Sayad-Hızı bölgesine karşı hissettiği duyguları terennüm eder. Hızı bölgesi Azerbaycan’da çok eski ve önemli bir yerleşim merkezi olup aynı zamanda şairin de ata baba yurdudur. Bundan dolayı şair, bu gazelde Hızı ile ilgili duygu ve düşüncelerini anlatırken ayrıca Hızı bölgesinin tarihinin çok eskilere gittiğini de ifade eder.

Bakü’ye gittiğimizde röportaj yaparken Oğuztürk’e, ‘’En çok hangi şiirinizi veya poemanızı seviyorsunuz?’’ şeklinde bir soru sordum. Oğuztürk ise şu cevabı verdi: ‘’Zor bir soru oldu. Şu ana kadar öyle bir ayrım hiç yapmadım. Bütün şiirlerim benim için değerli ve ben hepsini seviyorum. Ama özellikle Sızan Hakikatler poeması benim için çok özel. Sızan Hakikatler, benim ilk tarihî poemam ve kitap halinde basılmış ilk şiirim ve eserim. Onun için Sızan Hakikatler poemasını daha çok seviyorum’’ (bk. Birinci Röportaj, 218-266). Görüldüğü gibi şair, eserleri arasında en çok Sızan Hakikatler poemasını sevmektedir. Bu durum, eseri daha da kıymetlendirmekte ve önemli hale getirmektedir.

Benzer Belgeler