• Sonuç bulunamadı

2.4. Ġlgili AraĢtırmalar

2.4.3. Sınıf Bağlılığı Ġle Ġlgili Yurt Ġçinde Yapılan AraĢtırmalar

UlaĢ Karaahmetoğlu, Kaçan Softa, Kör ve Karagözoğlu (2017) tarafından yapılan araĢtırma, üniversite öğrencilerinin arkadaĢ bağlılıklarını bazı değiĢkenler bakımından incelemeyi amaçlamaktadır. AraĢtırmanın örneklemini üniversite birinci sınıfta eğitim görmekte olan toplam 519 öğrenci oluĢturmaktadır. Verileri, “ArkadaĢ Bağlılık Ölçeği” ile toplanan çalıĢma neticesinde, akademik birim, aile yapısı, kardeĢ sayısı, anne-baba mesleği ve eğitim durumu, öğrenci geliri ile arkadaĢ bağlılığı arasında anlamlı fark tespit edilmiĢtir. Bununla birlikte öğrencilerin arkadaĢ bağlılığı ile cinsiyetleri, yaĢları, aile iliĢkileri arasında anlamlı farklılık tespit edilmemiĢtir.

Atila ve Dönmez (2017) tarafından yapılmıĢ olan çalıĢmanın amacı, Eğitim Fakültesi öğrencilerinin sınıfa bağlılık düzeylerini tespit etmek ve bazı değiĢkenlere göre sınıf bağlılığı düzeyinin fark oluĢturup oluĢturmadığını incelemektir. ÇalıĢmanın bağımsız değiĢkenleri, öğrencilerin bölümleri, cinsiyetleri, sınıf düzeyleri, aileyle birlikte yaĢayıp yaĢamama durumları, aile aylık gelir düzeyleridir. ÇalıĢmanın bağımlı değiĢkeni, öğrencilerin sınıf bağlılığı düzeyleridir. Betimsel tarama yöntemiyle yapılan bu araĢtırma evreni, 2016-2017 eğitim-öğretim yılında Ġnönü Üniversitesi Eğitim

Fakültesinde öğrenim görmekte olan öğrencilerden oluĢmaktadır. ÇalıĢmaya Ġnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenim görmekte olan 402 öğrenci katılmıĢtır. AraĢtırmada üniversite öğrencilerinin sınıf bağlılık düzeyini belirlemek için “Sınıf Bağlılık Ölçeği” kullanılmıĢtır. AraĢtırma bulgularına göre, sınıf bağlılığı puanları bölüm ve sınıf düzeyi değiĢkenlerine göre anlamlı düzeyde farklılaĢmaktadır. Öğrencilerin sınıf bağlılığı puanları aile gelir düzeyi, cinsiyet, aileyle beraber yaĢama durumuna göre anlamlı düzeyde farklılaĢmamaktadır.

Dönmez ve DemirtaĢ (2017) çalıĢmalarında lise öğrencilerinin sınıf bağlılığına sınıf düzeyi, lise türü, cinsiyet, sınıf tekrarı ve devamsızlık gibi bağımsız değiĢkenlerin etkisini incelemiĢlerdir. ÇalıĢmanın örneklemi Adıyaman il merkezi ve Kâhta ilçelerinde 8 tane lisenin 9., 10. ve 11. sınıflarında öğrenim gören 970 tane öğrenciden oluĢmaktadır. ÇalıĢmada, tek faktörlü yapının yer aldığı 14 maddelik “Sınıf Bağlılık Ölçeği” kullanılmıĢtır. ÇalıĢmada ulaĢılan sonuçlara göre, yetenekle veya puan üstünlüğüyle öğrenci alan liselerin sınıf bağlılığına bir etkisi olmadığı ifade edilebilir. Sınıf düzeyi, cinsiyet ve akademik baĢarının sınıf bağlılığında anlamlı farklılık yaratmadığı ifade edilebilir.

Ocak ve diğerleri (2016) tarafından yapılmıĢ olan araĢtırmanın amacı, çalıĢanların iĢ tatmini ve örgütsel bağlılık üzerine psikolojik sermayenin alt boyutları olan özyeterlilik, iyimserlik, umut ve psikolojik dayanıklılığın etkisini tespit etmektir. Bu amaçla Bosna‟da çalıĢan 215 Bosnalı öğretmenden toplanan veriler ile yapılan analiz sonucunda örgütsel psikolojik sermayenin iyimserlik alt boyutunun iĢ tatmini ve örgütsel bağlılık üstünde pozitif etkilerinin olduğu bulgulanmıĢtır.

Sağlam (2016) tarafından yapılan araĢtırmada, ortaokul öğrencilerinin okula bağlılık düzeyleri ile Ģiddet eğilimleri arasındaki iliĢkinin belirlenmesi amaçlanmıĢtır. Ayrıca öğrencilerin okula bağlılık düzeyleri ile Ģiddet eğilimlerinin kardeĢ sayısına, cinsiyete, ailenin aylık gelir düzeyine, sınıf düzeyine, babanın eğitim düzeyine, annenin eğitim düzeyine, anne ve babanın birliktelik durumuna, yerleĢim yerine ve günlük internet kullanım süresine göre farklılaĢıp farklılaĢmadığı incelenmektedir. AraĢtırmanın örneklemi Buca ilçesinde eğitim gören ortaokul öğrencilerinden seçilen 197 kız 203 erkek olmak üzere toplam 400 öğrenciden oluĢturmaktadır. Veriler “ġiddet Eğilim Ölçeği” ile “Öğrencinin Okula Bağlılığı Ölçeği” kullanılarak toplanmıĢtır. AraĢtırma bulgularında, öğrencilerin okula bağlılıkları azaldıkça Ģiddet eğilim düzeylerinin arttığı tespit edilmiĢtir. Bununla beraber, öğrencilerin Ģiddet eğilim

düzeyleri ile okula bağlılık düzeylerinin; aylık gelir düzeyine, anne eğitim düzeyine, kardeĢ sayısına ve anne baba birliktelik durumuna göre farklılaĢmadığı bulgulanmıĢtır. Okula bağlılık düzeyleri bakımından kız öğrencilerin, babası lisansüstü mezunu olan öğrencilerin okula bağlılık düzeyleri daha yüksek olarak saptanmıĢtır. Ayrıca 8. sınıf öğrencilerinin, yerleĢim yeri köy olan öğrencilerin, günlük 0-29 dakika internet kullanan öğrencilerin okula bağlılık düzeyleri daha düĢük olarak bulgulanmıĢtır.

Turgut‟un (2015) yaptığı çalıĢmada, ergenlerin psikolojik sağlamlık düzeylerinin, önemli yaĢam olayları yaĢama, cinsiyet, okul bağlılığı ve algılanan sosyal destek bakımından incelenmesi amaçlanmıĢtır. Bu bağlamda, ergenlerin psikolojik sağlamlık düzeyleri, cinsiyet, sınıf düzeyleri, önemli yaĢam olayları yaĢayıp yaĢamamaları ve anne-baba eğitim düzeyi değiĢkenleri açısından incelenmiĢtir. AraĢtırmada ayrıca, ergenlerin okul içsel bağlılık, okul ortamı bağlılık ve öğretmen bağlılık düzeyleri, cinsiyet ve sınıf düzeylerine göre incelenmiĢtir. Son olarak, ergenlerin psikolojik sağlamlık düzeylerinin, cinsiyet, önemli yaĢam olayları yaĢayıp yaĢamama, okul bağlılığı ve algılanan sosyal destek değiĢkenleri tarafından yordanması araĢtırılmıĢtır. ÇalıĢmanın örneklemi Afyonkarahisar il merkezinde yer alan liselerde eğitim görmekte olan 533 kız, 489 erkek toplam 1022 öğrenciden oluĢmaktadır. AraĢtırmanın verileri, “Ergen Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği”, “Algılanan Sosyal Destek Ölçeği”, “Okul Bağlılığı Ölçeği” ve “KiĢisel Bilgi Formu” ile elde edilen bulgularda, kızların psikolojik sağlamlık düzeylerinin daha yüksek olduğu; önemli yaĢam olayları yaĢamıĢ olan ergenlerin psikolojik dayanıklılıklarının düĢük olduğu; ergenlerin psikolojik dayanıklılıklarının, baba ve anne eğitim düzeyine göre farklılaĢmadığı tespit edilmiĢtir. Ergenlerin okul bağlılık düzeyleri incelendiğinde, kızların okul içsel bağlılık puanlarının yüksek olduğu; dokuzuncu ve onuncu sınıftaki kızların okul ortamı bağlılığının daha yüksek düzeyde olduğu; dokuzuncu ve onuncu sınıf öğrencisi kızların daha yüksek öğretmen bağlılığı puanları olduğu anlaĢılmıĢtır. Sonuç itibariyle, okul bağlılığının ve algılanan sosyal desteğin, ergenlerde psikolojik dayanıklılığın anlamlı yordayıcıları olduğu bulunmuĢtur.

Yıldız ve Kutlu‟nun (2015) araĢtırmalarının amacı, ortaokulda erinlerin okula bağlanmaları üstünde sosyal kaygı belirtileriyle depresif belirtilerin yordayıcılığı olup olmadığını belirlemektir. ÇalıĢmanın örneklemini Diyarbakır ili merkez ilçelerinde ilköğretim okullarının 6., 7. ve 8. sınıflarından 242‟si kız ve 208‟i erkek toplam 450 öğrenci oluĢturmaktadır. Elde edilen bulgularda, depresif belirtilerle genel durumlarda

sosyal kaçınma ve huzursuzluk duyma değiĢkenlerinin, okula bağlanmanın anlamlı yordayıcısı olduğu belirlenmiĢtir. Bununla birlikte olumsuz değerlendirme korkusuyla yeni durumlarda sosyal kaçınma ve huzursuzluk duyma değiĢkenlerinin, okula bağlanmanın anlamlı bir yordayıcısı olmadığı belirlenmiĢtir. ÇalıĢma sonucunda, depresif belirtilerle genel durumlarda sosyal kaçınma ve huzursuzluk duymanın, erinlerin okula bağlanmalarında etkili olduğu belirlenmiĢtir.

Kalaycı ve Özdemir (2013) tarafından yapılan çalıĢmada lise öğrencilerinin okul bağlılıkları ile okul yaĢamının niteliğine iliĢkin algıları arasındaki iliĢkiyi belirlemek amaçlanmıĢtır. ÇalıĢma Çankırı ilinde 10 lisede eğitim görmekte olan toplam 410 öğrenciye, “Okul Bağlılığı Ölçeği” ve “Okul YaĢamının Niteliği Ölçeği” uygulanarak yürütülmüĢtür. ÇalıĢmada öğrencilerin okul yaĢamının niteliğine iliĢkin algılarıyla okul bağlılık düzeylerinin orta düzeyde olduğu bununla birlikte okula bağlılık ile okul yaĢamının niteliği arasında orta düzeyde anlamlı bir iliĢki olduğu saptanmıĢtır. AraĢtırmada sonuç itibariyle okul yaĢamı niteliğinin, okul bağlılığının anlamlı yordayıcısı olduğu, okul yaĢamı niteliğinin okul bağlılığı açısından önemli olduğu saptanmıĢtır.

Sarı‟nın (2012) çalıĢmasında amaçlanan, lise öğrencilerinde okul yaĢam kalitesi, arkadaĢlara bağlılık düzeyi ve empatik sınıf atmosferi algısının belirlenmesidir. AraĢtırmada, 9., 10. ve 11. sınıflardan toplam 281 öğrenciye “Lise YaĢam Kalitesi Ölçeği”, “Empatik Sınıf Atmosferi Tutum Ölçeği” ile “ArkadaĢ Bağlılık Ölçeği” uygulanmıĢtır. Elde edilen sonuçlar ıĢığında öğrencilerin empatik sınıf atmosferi algıları ve okul yaĢam kalitesi algılarının orta düzeyde olduğu belirtilmiĢtir. Öğrencilerin arkadaĢ bağlılık puanları ise okul yaĢam kalitesi ile empatik sınıf atmosferi puanlarından fazladır. Öğrencilerin okul yaĢam kalitesi ile empatik sınıf atmosferi algıları arasında okulun sosyo-ekonomik düzeyine ve cinsiyete göre anlamlı farklılık bulunamazken, sınıf düzeyine göre anlamlı farklılık tespit edilmiĢtir. Ayrıca öğrencilerin okul yaĢam kalitesi, empatik sınıf atmosferi ve arkadaĢ bağlılığı arasında anlamlı iliĢki tespit edilmiĢtir. Analiz sonuçlarına göre, empatik sınıf atmosferi ve arkadaĢ bağlılığı okul yaĢam kalitesini anlamlı düzeyde yordamaktadır.

Uslu‟nun (2012) yaptığı araĢtırmanın amacı, cinsiyete göre, öğretmen-öğrenci iliĢkisi, aile katılımı ve akran iliĢkisinin ilköğretim 7. ve 8. sınıfta eğitim görmekte olan öğrencilerin, okullarına yönelik aidiyet duygularını yordayıp yordamadığını tespit etmektir. Mersin ili merkez ilçelerindeki ilköğretim okulları arasından 9 tanesi

belirlenmiĢ ve bu okullardaki bütün 7. ve 8. sınıf öğrencilerinden veriler toplanmıĢtır. “Aidiyet Duygusu Alt-Ölçeği”, “Öğretmen-Öğrenci ĠliĢkisi”, “Akran ĠliĢkisi” ile “Aile Katılımı Alt Ölçeği” kullanılarak örneklemden veriler toplanmıĢtır. Yapılan analizler sonucunda öğretmen-öğrenci iliĢkisi, ailenin evde akademik desteği ve ailenin okula katılımı ve akran iliĢkisi öğrencilerin okula aidiyet duygularını anlamlı Ģekilde yordamaktadır. Ayrıca erkek öğrencilerin okula aidiyet duygularında ailenin evde akademik desteği bir etki yaratmamakla birlikte ailenin okula katılımının da kız öğrencilerin okula aidiyeti üzerinde bir etki yaratmadığı tespit edilmiĢtir.

Mengi (2011) tarafından yapılan araĢtırmada; ortaöğretim 10. ve 11. sınıf öğrencilerinin okul bağlılıkları, özyeterlilik inançları ve sosyal destek algıları belirlenmiĢtir. Okula bağlılıklarının sosyal destek algısı ve özyeterlilik inançları ile okul türü, alan adı, cinsiyet, sınıf düzeyi, baĢarı durumu, ailenin ekonomik durumu, anne- babanın çalıĢma ve birlikte olma durumu, kardeĢ sayısı ve doğum sırasına göre anlamlı bir fark gösterip göstermediği de araĢtırılmıĢtır. ÇalıĢma grubu Ġstanbul ili Bakırköy ve Bahçelievler ilçelerindeki liselerde eğitim gören (317 erkek, 306 kız) 623 öğrenciden oluĢmaktadır. AraĢtırmada veri toplama aracı olarak “Okula Bağlılık Ölçeği”, “Algılanan Sosyal Destek Ölçeği” ile “Özyeterlilik Ölçeği” uygulanmıĢtır. AraĢtırma bulgularında; kiĢinin öğretmen, aile ve arkadaĢlarından aldığı sosyal destek ile özyeterlilik inancı yükseldikçe okula bağlılığının da arttığı saptanmıĢtır. Ayrıca kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre, 10. sınıf öğrencilerin 11. sınıf öğrencilerine göre okula bağlılıklarının yüksek olduğu belirlenmiĢtir.

Arastaman‟ın (2009) yapmıĢ olduğu araĢtırmada kamu liselerinde eğitim görmekte olan lise birinci sınıf öğrencilerinin okula bağlılıklarına iliĢkin öğretmen, öğrenci ve yöneticilerin görüĢleri incelenmiĢtir. AraĢtırmanın verileri, Ankara ili merkez ilçelerinde eğitim görmekte olan toplam 408 öğrenciden toplanmıĢtır. Yapılan analizlerde erkek öğrencilerin okula bağlılıkları kız öğrencilere göre düĢük; ailenin gelir durumu ve annesinin eğitim durumu yüksek olan öğrencilerin okula bağlılıkları, annesinin eğitim durumu ve ailesinin gelir durumu daha düĢük durumda olan öğrencilere göre daha düĢük olarak tespit edilmiĢtir. Ayrıca öğrencilerin okul bağlılıkları ile babalarının eğitim durumu arasında anlamlı bir fark bulunamamıĢtır. Son aĢamada öğrencilerin okul bağlılığını azaltan nedenlere iliĢkin olarak da öğretmenlerin ve yöneticilerin, öğretmenden kaynaklı nedenleri, yönetimden kaynaklı nedenlere göre daha yüksek düzeyde algılamakta oldukları saptanmıĢtır.

Can (2008) tarafından yapılan çalıĢma ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin okula bağlılıklarının yaĢ, cinsiyet, ailesinin parçalanmıĢ ya da tam aile olması ve özel okul ya da devlet okuluna devam etmeleri açısından anlamlı düzeyde bir fark gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla yapılmıĢtır. AraĢtırmada, ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin okula bağlılık düzeylerini belirleyebilmek için “Okula Bağlılık Ölçeği” kullanılmıĢtır. AraĢtırma 360 ilköğretim ikinci kademe öğrencisi ile gerçekleĢtirilmiĢtir. Sonuç olarak; kız öğrencilerin okula bağlılık toplam puanlarının erkek öğrencilere göre daha yüksek olduğu görülmüĢtür. Bununla birlikte öğrencilerin okula bağlılıklarının yaĢ, devlet ya da özel okula devam etmeleri ve ailesinin parçalanmıĢ ya da tam aile olmalarına göre anlamlı düzeyde farklılaĢmadığı saptanmıĢtır.