• Sonuç bulunamadı

2.1.5. Yerel Halk Turizm İlişkisi

2.1.5.4. Sürdürülebilirlik Anlayışının Kent ile Buluşması (Cittaslow)

Yalnızca kar sağlama temelinde gelişen turizm faaliyetlerinin; çevreye, topluma ve ekonomik düzene duyarsız kalması, turistik çekim unsuru olarak kullanılan birçok değerin aşırı kullanımdan kaynaklı tahrip olmasına ve gelecek kuşaklara aktarılamamasına sebep olmaktadır. Turizmin düzensiz gelişiminin etkileri kent boyutunda da hissedilmektedir. Elbette ki kentlerde yaşanan değişimler yalnızca turizm temelli değildir. Küreselleşmenin ve postmodernizm anlayışının çeşitli mekansal ölçeklerde kendini göstermesi de bu değişime sebep olmuştur (Kaypak, 2013). Yaşanan gelişmeler, küresel güçlerin kendi çıkarları doğrultusunda meydana gelen siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel değişimleri kapsayan yeni bir dünya düzeni olarak da adlandırabileceğimiz bir dönemi ortaya çıkarmıştır (Doyuran, 2013). Tüm bu oluşumlar sonucunda kentlerin kendi kimliklerini yitirip, neredeyse birbirinin aynısı olmaya başladığını söylemek mümkündür. Bundan dolayı kentlerin kaybolmaya yüz tutmuş kendine özgü yapısını korumaya çalışması ve zamanın büyük problemlerinden biri olan homojenleşmenin önüne geçme çabası gündeme gelmektedir.

Toplumların yaşam kalitesini arttırmak, kültürel kimliği korumak, yerel değerlerin kaybolmasını önlemek amacıyla uluslararası anlamda birtakım girişimler mevcuttur. Kent ölçeğinde bu değerleri korumayı amaçlayan girişimlerden biri de Cittaslow (Yavaş / Sakin Şehir) hareketidir. 1999 yılında Greve in Chianti belediye başkanı Paolo Saturnini’nin vizyonu doğrultusunda ortaya çıkmıştır. Daha sonra bu görüş; Bra (Francesco Guida), Orvieto (Stefano Cimicchi) ve Positano (Domenico Marrone) belediye başkanları ve Slow Food başkanı Carlo Petrini tarafından benimsenmiştir (Cittaslow Türkiye, 2019).

Cittaslow hareketi temelinin, 1986 yılında yine İtalya’da doğmuş olan, geleneksel ve yerel yiyeceklerin ekim, yetiştirilme ve pişirilme teknikleri de dahil olmak üzere tüm aşamalarında korunmasını amaçlayan Slow Food (Yavaş Yemek) hareketine dayandığı söylenebilir (Andrews, 2008). Slow Food hareketinin kullanmış

60

olduğu salyangoz simgesinin, Cittaslow simgesi olarak da kullanılıyor olması bu iki hareketin birbiriyle ilişkisini ortaya koymaktadır.

Her iki girişim de belirli bir felsefeye dayanmaktadır. Slow food hareketi günümüzün hızlı yaşam biçimine bir tepki olarak doğmuştur ve iyi, temiz ve adil yiyecek olmak üzere birbirine bağlı üç ilke tarafından tanımlanan bir gıda kavramına ulaşmayı hedefler. Cittaslow felsefesi ise, kısaca kentlerin kendi temel özelliklerine sahip çıkmayı, farklı bir kalkınma modeli ortaya koymalarını ve hayatın yaşanılası bir hızda ilerlemesini savunmaktadır. Her iki felsefede de hızlı olandan yavaş olana doğru yönelim vardır. Burada hızlı ile anlatılmak istenen; endüstriyel, standartlaşmış, homojenize, sürdürülemez, düşük kaliteli ve yerel tarihe ve kültüre duyarsız olan her şeydir. Yavaş ise; özgün, özelleştirilmiş, kökleşmiş, sürdürülebilir, otantik, yüksek kaliteli ve yerel tarihe ve kültüre duyarlı olanı vurgulamaktadır. Yavaşlık, modern hayatın getirdiği hızlı yaşam tarzına karşı bireylerin gündelik hayatlarındaki deneyimlerini daha özenli ve daha dikkatli yaşamalarını savunmaktadır (Mayer ve Knox, 2006: 325; Pink, 2007: 64).

Cittaslow felsefesi, ilgili hareketin web sitesinde şu sözlerle aktarılmaktadır (Cittaslow Türkiye, 2019):

“Küreselleşmenin etkisiyle şehirler hızlı çalışılan, hızlı yaşanılan ve üretmekten çok tüketen, kendi kendine yetmeyen yaşam alanları haline gelmiştir. Kentler, kuruluş amaçları olan insanların bir arada güven içinde yaşadıkları yerler olmaktan çıkmış, insanların daha hızlı hareket etmeleri ve daha hızlı çalışmaları için tasarlanan mekanlara dönüşmüştür. İnsanların birbirlerinin sıcaklığına sığındıkları, sosyalleştikleri, el emeklerini birbirlerine sundukları sosyal korunaklar olmaktan gittikçe uzaklaşan kentler, insanların tüketim için yaşadıkları sahneler halini almıştır. Yaşamın hızlanması sonucu insanlar daha hızlı yemek yemek, daha hızlı alışveriş yapmak, gidecekleri yere daha hızlı varmak için belli bir tempo içinde koşturup durmaktadırlar. Bu yaşam tarzı bakkallar, manav, terzi gibi küçük esnaf yerine AVM’leri, çocuklarımızın oyun oynayacağı alanlar yerine otoparkları, daha çok park ve yeşil alan yerine geniş otoyolları hayatımıza sokmuştur. İnsanın en önemli değeri olan kısıtlı yaşamını sağlıksız yiyecekler, hava kirliliği, trafik, yalnızlık ve tüketimle harcaması modern yaşamın vazgeçilmezi olarak sunulmuştur.”

Cittaslow hareketi sahip olduğu 72 kriter ile dünyada 30 ülkede nüfusu 50.000’den az olan 262 kenti ağına dahil etmiştir. Üye olmak isteyen kentlerin, Cittaslow birliğinin; kentsel, toplumsal, çevresel, kültürel konularda hazırlamış olduğu kriterlerden en az 50 ve üzerinde puan alması gerekmektedir (Cittaslow Türkiye, 2019). Kriterler yedi ana başlık altında toplanmaktadır. Bunlar “çevre politikaları, altyapı politikaları, kentsel yaşam kalitesi politikaları, tarımsal, turistik,

61

esnaf ve sanatkarlara dair politikalar, misafirperverlik, farkındalık ve eğitim için planlar, sosyal uyum ve ortaklıklar” dır. Türkiye’de 2009 yılında ile defa Seferihisar bu harekete dahil olmuştur. Çizelge 2’de de görüldüğü üzere Türkiye’de Seferihisar’la birlikte toplam 17 kent Cittaslow unvanı almıştır.

Çizelge 2: Türkiye’de Bulunan Cittaslow Kentler

Sıra İlçe Şehir Yıl

1 Seferihisar İzmir 2009 2 Akyaka Muğla 2011 3 Yenipazar Aydın 2011 4 Gökçeada Çanakkale 2011 5 Taraklı Sakarya 2011 6 Perşembe Ordu 2012 7 Yalvaç Isparta 2012 8 Vize Kırklareli 2012 9 Halfeti Şanlıurfa 2013 10 Şavşat Artvin 2015 11 Uzundere Erzurum 2016 12 Eğirdir Isparta 2017 13 Göynük Bolu 2017 14 Gerze Sinop 2017 15 Mudurnu Bolu 2018 16 Ahlat Bitlis 2019 17 Köyceğiz Muğla 2019

Kaynak: Cittaslow International, http://www.cittaslow.org/

Cittaslow hareketi, doğrudan turizm odaklı veya kentin turizm destinasyonu olmasını hedefleyen bir anlayışta değildir (Yurtseven ve Kaya, 2011: 93). Ancak bu harekete üye olan kentlere Cittaslow anlayışı ile birlikte dolaylı olarak turizmde rekabet gücü kazandırılması ve sürdürülebilirliği destekleyici bir yol haritası sunulmaktadır (Yıldırım ve Karaahmet, 2013: 15). Bu hareketin amaçlarından biri yerel kültürü ve yaşam biçimini yeniden keşfetmektir. Bu amaç doğrultusunda Cittaslow hareketinin var olmasını sağlayan gücün politika ve siyasilerden çok toplumsal bir güç olduğu söylenebilir. Hareketin uygulayıcıları olarak siyasileri değil, toplumu oluşturan bireyler ve sosyal ilişkiler gösterilebilir (Knox, 2005: 6). Bu noktada yerel halkın Cittaslow hareketi için oldukça önemli bir unsur olduğu ortaya çıkmaktadır.

62