• Sonuç bulunamadı

“… Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): Zarar vermek de zarara

mukabele etmek de yoktur, dedi.”232

“Ebû Humeyd es-Sâidî’nin bildiridiğine göre, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Kişinin, haksız yere kardeşinin malını alması helal değildir. Çünkü Allah, müslümanın malını diğer bir müslümanın (haksız yere)

almasını haram kılmıştır.”233

“…“Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), hanımlarından birisinin (Hz. Aişe (r.a.)) yanında bulunuyordu. Müminlerin annelerinden biri (Efendimize) içerisinde yemekler olan bir tencere gönderdi. Hz. Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve sellem) odasında bulunduğu hanımı, tencereye eliyle vurarak kırdı.” İbnü’l- Müsenna rivayetinde şöyle der: “-Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) parçaları aldı, birbirine birleştirdi ve içerisine yemeği toplamaya başladı. Aynı zamanda da: “Anneniz kıskandı” diyordu.” İbnü’l-Müsenna; şunları ilave etti: “Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) “Yeyiniz” dedi. Onlar da, Hz. Aişe, evindeki çanağı getirinceye kadar yediler.”” Müsedded’in hadisinin lafzına göre ise: Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) “Yeyiniz” dedi ve onlar yeyip bitirinceye kadar yemeği getiren hizmetçiyi ve çanağı alıkoydu. Sağlam çanağı hizmetçiye verdi ve kırık olanı evinde bıraktı.”234

Âbi’l-Lahm’ın azatlısı Umeyr der ki: “Efendilerimle beraber hicret için yola çıkıp Medine’ye yaklaştığımızda, onlar Medine’ye girdiler ve beni geride bıraktılar. Şiddetli bir açlığa maruz kaldığım sırada Medine’den çıkan bazıları: “Medine’ye girsen ve bahçelerinden hurma toplayıp yesen” dediler. Bunun üzerine bir bahçeye

231 el-Enbiya 21/78-79. 232 Muvatta’, Akdıye, 31.

233 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 5, 425. 234 Ebû Davud, Büyû’, 89; Buhârî, Mezâlim, 34.

girip bir salkım hurma kopardım. Bahçe sahibi geldi ve beni Resûlullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) götürüp olanları anlattı. Benim üzerimde iki giysi vardı. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) bana: “Bunların hangisi daha güzel?” diye sorunca, bu giysilerden birine işaret ettim. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)

“Bunu al ve diğer giysiyi bahçenin sahibine ver” deyip beni serbest bıraktı.”235

“…İste sizin kanlarınız, mallarınız (Muhammed demiş ki: Zannederim) ve ırzlarınız, şu ayınızda, şu beldenizde, şu gününüzün hürmeti gibi birbirinize haramdır. Yakında Rabbinize kavuşacaksınız; o da size amellerinizden suâl edecek. Sakın benden sonra birbirinizin boyunlarını vuran küffâra (veya sapıklar olmaya)

dönmeyin!...”236

“…Her kim zulüm yolu ile bir karış yer alırsa, Allah onu kıyamet gününde

yedi kat yer (in dibin) den itibaren boynuna dolar…”237

“Mahled (b.Hıfâf) el-Gıfârî şöyle der: Benim başkaları ile ortak bir kölem vardı. Ortakların biri yokken köleyi çalıştırdım; bana bir miktar gelir getirdi. Bulunmayan ortak, kendi hissesinden dolayı beni bir kadıya şikâyet etti. Kadı, geliri vermemi emretti. Urve b. Zübeyr'e gelip hâdiseyi anlattım. Urve de kadıya gidip; Hz.Âişe (r.a.)'den naklen Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'ın; "Menfaat,

sorumluluk karşılığındadır" buyurduğunu haber verdi.”238

“Semüre (r.a), Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "El, aldığı malı ödeyinceye kadar ondan sorumludur.” Sonra Hasen

unuttu ve: "O eminindir, kendisine sorumluluk yoktur." dedi.”239

“Abdullah b. Safvân'ın, ailesinden (bazı) kişilerin rivayet ettiğine göre; Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Ya Safvân! Sende silah var mı?" dedi. Safvân: Ariyet olarak mı, gasb olarak mı (istiyorsun)? dedi. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem): "Hayır (gasb olarak değil), ariyet olarak." dedi. Bunun

235 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 5, 223. 236 Müslim, Kâsâme, 29, 30.

237 Müslim, Müsâkât, 137. 238 Ebû Davud, Büyû’, 71. 239 Ebû Davud, Büyû’, 88.

üzerine Safvân, otuzla kırk arası silahı ariyet olarak verdi. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Huneyn savaşını yaptı. Müşrikler hezimete uğrayınca, Safvân'ın zırhlan toplandı, ama onlardan bazıları kayboldu. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Safvân'a: "Biz senin zırhlarından bazılarını kaybettik. Sana bedellerini ödeyelim mi?"dedi. Safvân: Hayır ya Rasulullah, çünkü bugün kalbimde o gün olmayan şeyler var, dedi. Ebû Dâvûd: "Safvân, zırhları müslüman olmadan önce

ariyet olarak vermişti, sonra müslüman oldu" dedi.”240

“Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), şöyle buyurdu, demiştir: “Bir mal hıfz edilmek üzere kimin yanma emaneten bırakılırsa o kimse üzerine tazminat

yükleme yoktur.””241

Saîd b. Zeyd’in işittiğine göre, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem): “Kim bir karış arazi hususunda bile haksızlık yaparsa, bu arazi yedi kat yerin

dibinden itibaren onun boynuna dolanır.” buyurmuştur.242 Bu hadis, taşınmazlarında

haksız fiile konu olabileceğini ve kişilerin bu fiillerinden dolayı sorumlu olduklarını göstermektedir.

Peygamber Efendimiz (salallahu aleyhi ve selem) davet edildiği bir yemekte kendisine ikram edilen koyun eti için “Bu, bir koyun etidir. Bana hak olmayan bir yolla alındığını haber vermektedir” demiştir. Ardından koyunun aslında hangi amaç için alınması gerektiği ortaya çıkmış ve Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) o koyunun etlerinin bu amaç doğrultusunda kullanılması gerektiğini emretmiştir.243

C- MECELLE’NİN KÜLLİ KAİDELERİ KAPSAMINDA KUSUR SORUMLULUĞU

Kusur sorumluluğu ile ilgili incelenecek diğer deliller, Kur’an ve Sünnet ile şekillenmiş olan fıkhi kaideler olacaktır. Bu fıkhi kaideler de Mecelle’nin Kavaid-i

240 Ebû Davud, Büyû’, 88. 241 İbn Mâce, Sadaka, 6.

242 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 1, 189.

Külliye kısmında düzenlenmiş şekliyle ele alınacaktır ve yukarıda belirttiğimiz üzere, “Sorumluluk Fikrinin Hukuki Dayanakları” başlığı altında, açıklanmış oldukları için burada sadece, ilgili kaideler belirtilmekle yetinilecek, açıklama yapılmayacaktır. Bu kaideler şu şekilde belirtilebilir:

“Zarar ve mukabele bi’z-zarar yoktur.”244

“Zarar izâle olunur.”245

“Bir fiilin hükmü fâline muzâf kılınır ve mücbir olmadıkça âmirine muzâf

kılınmaz.”246

“Mübâşir müteammid olmasa da zâmin olur.”247

“Mütesebbib müteammid olmadıkça zâmin olmaz.”248

II- KUSUR SORUMLULUĞUNUN UNSURLARI

Bir kişinin kusurlu ve hukuka aykırı bir hareketle akit dışında diğer bir kişiye vermiş olduğu zarar nedeniyle ortaya çıkan sorumluluk türüne kusur sorumluluğu denir. Akit dışı olması nedeniyle sadece belirli bir alacaklıya karşı değil, herkese karşı uyulması gerekli olan bir hukuki görevin ihlalinden bahsedilir bu sorumluluk türünde.249 Kusur sorumluluğunun unsurları, fiil, zarar, uygun illiyet bağı, kusur ve hukuka aykırılık olarak tasnif edilir.250

Kusur sorumluluğu haksız fiil kavramıyla da adlandırılır. Haksız fiil kavramındaki haksız kelimesi hukuka aykırılığı ifade etmektedir. Dolayısıyla haksız fiilden doğan sorumluluk bir başka ifadeyle hukuka aykırı fiilden doğan sorumluluk demektir.251 Haksız fiil, dar anlamıyla kusur sorumluluğu ile eş anlamlıyken, geniş

244 Mecelle, m. 19. 245 Mecelle, m. 20. 246 Mecelle, m. 89. 247 Mecelle, m. 92. 248 Mecelle, m. 93.

249 Ayan, Borçlar Hukuku, s. 247. 250 Eren, Borçlar Genel, s. 516. 251 Kılıçoğlu, Borçlar Genel, s. 290.

anlamıyla kusursuz sorumluluk hallerini de içine alır.252 Bu çalışmada haksız fiil dar

anlamıyla ele alınacak ve daha çok kusur sorumluluğu olarak adlandırılacaktır. Kusur sorumluluğu İslâm hukukunda hem mübâşeret halinde hem de tesebbüb halinde ortaya çıkabilir. Bu nedenle kusur sorumluluğunun unsurlarını işlerken bu bölümde tesebbüb sorumluluğunu da göz önüne alarak, mübâşeret halinde ortaya çıkan kusur sorumluluğu esas alınacak ve tesebbüb halinde ortaya çıkan sorumluluk türleri sonraki bölümde ayrıca ele alınacaktır.

Modern hukukta kusur sorumluluğu tüm unsurlarını kapsayıcı olarak, şu şekilde düzenleme altına alınmıştır: “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de,

bu zararı gidermekle yükümlüdür.”253