• Sonuç bulunamadı

FİRDEVSÎ-İ RUMÎ’NİN HAYATI, EDEBÎ ŞAHSİYETİ VE ESERLERİ

1.2. EDEBÎ ŞAHSİYETİ

1.3.1. Süleymân-nâme

Süleymân-nâme, Hz. Süleymân hakkında söylenilen bütün dinî, efsanevî hikâyelerin bir araya toplandığı ve Uzun Firdevsî’ye asıl ününü kazandıran en hacimli eseridir. “Firdevsî’nin en tanınmış eseri kendi ifadesiyle Süleymân-nâme-i Kebîr’dir. Firdevsî’ye uzun sanını kazandıran bu eser, yazarın Kıssanâme-i Süleymân Aleyhisselâm adlı düz yazı başka bir eserinden ayırt edebilmek için çoğu bu adla anılır” ( Güleç, 1994: 5).

Cilt ve meclis sayılarında birçok farklı rivâyet olsa da günümüze 81. ciltlik büyük bir külliyât kalmıştır. Bu eserin içinde felsefe, hendese, ilm-i nücûm ve hekimliğe dâir bilgiler bulunur. Bu bakımdan ansiklopedik bir eser mahiyeti de taşır. Eserin büyük bir kısmı mensurdur. Manzum bölümler başta ve sonda bulunurken, her hikâye bitiminde de konuya uygun olarak manzum metinler yer alır. Ancak manzum kısımlar eserin çok az bir bölümünü oluşturur (Erdem, 2005:1).

Köprülüye göre Süleymân-nâme-i Kebîr; bütün dinî söylentileri, hikâyeleri bir araya toplayan, ayrıca felsefe, hendese ilm-i nücûm ve hekimliğe ait bilgileri de içeren ansiklopedik bir eserdir (Köprülü,1995: 649).

Firdevsî-i Rûmî, Süleymân-nâme muhtasârında Süleymân-nâme kitabının hikâyesini şöyle nakletmiştir: “Yıldırım Bâyezîd Han’a Mevlânâ Ahmedî gelip tevârihden eline geçen miktarı cem idüp, İskender-nâme sûretine getirüp güzel söz ve beyitlerle süslemiştir. Şöyle kim ol miktar sözde medh-i mukadder uygun değildir, 360 mücelled kitab yazmak onun gücünün sınırlarını aştı, bu kadar çok yazmaktan çekindi ve özet yoluna başvurdu ki esma-i hüsnâ adedince 99 cilde temam eyle denilmişti. Mevlânâ dahi 120 cilde ancak tamam idelüm deyüp başım gözüm üstüne dedi ancak yazamadı.

Buna karşılık bu hakîr-i nâ-sevâb Firdevsî, taht-ı Kostantiniyye’de başlayıp altmış sekiz cildini temam eyledüm” (Biçer, 2005: 50). Müellif devamla daha evvel

II.Murad’ın Ahmedî, Şeyhî, Şeyhoğlu ve Ahmedî Dâî’ye teklif ettiği halde böyle bir eser yazamadıklarını ilâve etmiştir. Yalnızca meclisde bulunan Serezli Sadî 3500 beyitlik bir Süleymân-nâme yazabilmiş ki, bu benim eserim yanında denizden bir damla hükmünde idi.” diyerek, Sadî’nin eserini küçümsemekte ve kendi eserini övmektedir (Biçer, 2005: 51).

Firdevsî, Süleymân-nâme-i Kebîr’i ömrünün uzun bir devresini geçirdiği Balıkesir’de bulunuyor iken yazmaya başlamış. Bu ise yaklaşık bir tarih olarak II. Mehmed’in hükümdârlığı dönemine rastlamaktadır. Hükümdârın ölümüne kadar eserin 7 cüzünü tamamlamıştır (Olgun ve Parmaksızoğlu, 1980: XIII). Usta’ya göre II. Bâyezîd’in böyle bir eserin yazılmasını uygun görmesi yine aynı eserden yola çıkılarak örnek gösterilebilir. Buna göre:

“Söyledüm asan kelam emleĥ saħun

Kim ķabūl itdi melik-devr-i kūhun” (Usta,1995:4) dizesiyle bu durumu belirtmektedir.

Usta’nın Kutb-nâme’den aktardığına göre gerek II. Mehmed gerekse II. Bâyezîd eserin yazılması için teşvik edici olmuşlar hatta müsveddelerini temize çektirmek için ücretlerini bizzat ödedikleri kâtipler görevlendirmişlerdir (Usta, 1995: 4).

Yazarın adı gibi Süleymân-nâme’nin cilt ve meclis sayısı hakkında da çeşitli çelişkiler vardır. Latîfi, tezkiresinde eserin 360 cüz; Hasan Çelebi, tezkiresinde 380 cüz; Kâtip Çelebi Keşfü’z-Zünûn’da 330 cüz; Bursalı Tahir Bey ise Osmanlı Müellifleri adlı eserinde 366 cüz olduğunu belirtmişlerdir. Vasfi Mahir ise eserin cüz sayısını yıldaki gün sayılarına bağlı olarak 366 olarak belirtmiştir. Genç, bu durumu müellifin kendinden kaynaklanan bir durum olarak göstermekte mücellet cilt ve meclis kelimelerini yazarın sistemli bir şekilde kullanmayışına bağlamaktadır (Genç, 1995:13). Eserin cilt ve meclisleriyle ilgili elimizde yeterli bir bilgi bulunmamasına rağmen Genç’in yaptığı değerlendirme tarafımızdan da akla yatkın bulunmaktadır.

Buna göre: “ Her cildin sonunda cilt numarası belirtilirken eserin toplam kaç mücelledden oluşacağı konusunda çoğunluk arzeden 366 rakamı karşımıza çıkmaktadır. Elde bulunan son cilt olan 81. Ciltte ise 99 mücelledden bahsedilmektedir ki bu akla daha uygun gelen bir rakamdır (Genç, 1995: 13). Yine Genç’e göre eserin kaç meclisten oluşacağının ifâde edildiği durumlarda 1830,1835,1836,1838 gibi farklı meclis rakamlarıyla karşılaşılmaktadır. Her ciltte 5 meclis bulunduğu ve 366 mücelled olduğu düşünüldüğünde, 1830 sayısıyla

karşılaşılmaktadır; ciltlerde beş meclis yerine nadiren daha fazla meclis kullanıldığı gözönüne alındığında ise 1836 sayısının yanlış olmayacağı düşünülmektedir (Genç, 1995: 14).

Döneminde nesir alanında birçok eser ortaya koymuş olan Firdevsî, Süleymân-nâme adlı eserini kendi ifadesiyle “Süleymân-nâme’nin te’lifine “kırk yıldır çalışub 360 cild itmek sevdasıyla ne kadar kim gayret-i istiğmali kitâblar varsa onları cümle içine alırım, söz uzunolduğı sebebden kimesnenin îtibârı yokdur. Kitap yazmaktan murâd oldur kimâleme yayılup okunup dinlene bu kaçan ola kim kişi 360 pâre kitâbı yazup yahut yazdurup idine…”(Rûmî, a.g.e:122) diyerek eseri kırk yıllık bir çalışmanın ürünü olarak birçok kitabı derleyip kendi yetiştiği muhitin anlatıları ve kitaplardan edindiği bilgileri derç etmek suretiyle eseri oluşturduğunu belirtmektedir.

Eserlerde yazarın, Tevrât, İncil, Zebûr ve Kur’ân-ı Kerîm’den yararlanmakla kalmayıp peygâmber kıssaları, târîh kitapları (bu konuda en büyük kaynağı Taberî’dir), fen ve gizli ilimlere sahip kaynaklar gibi birçok kaynaktan istifâde edip Süleymân-nâme gibi hacimli bir eseri ortaya koyduğu görülmektedir. Babür’ün de belirttiği gibi: “Süleymân-nâme‟nin tüm ciltleri bulunup Latin harflerine aktarılmadıkça Firdevsî ve Süleymân-nâme hakkındaki bilgiler yetersiz ve çelişkili kalacaktır. Bu hacimli eser ilim âlemine bir an önce kazandırılmalıdır (Babür, 2013:4). Tezin inceleme kısmı, Firdevsî’nin Süleymân-nâme adlı eserinin 67-68. ciltleri’ni kapsadığı için gereksiz söz tekrarlarına düşmemek adına Süleymân-nâme’nin diğer muhteva şekil özelliklerine tezin inceleme kısmında detaylı bir şekilde değinilecektir.

1.3.1.1. Süleymân-nâme’nin Nüshaları ve Kayıtlı Olduğu Kütüphaneler1

Uzun Firdevsî’nin hayatının büyük bir kısmında oluşturduğu Süleymân-nâme adlı eserinin tespit edilebildiği kadarıyla yurt içi ve yurt dışı olmak üzere pek çok kütüphanede nüshaları bulunmaktadır. Eserin tespit edilmiş nüshaları şu şekildedir:

1. cilt Gotha, numara 111

1Bu kısım Ata çatıkkaş, Mehmed Erdem, Yaşar Şimşek Yusuf Babür vd. çalışmalarından yararlanılarak oluşturulmuştur.

2. cilt Gotha, numara 111; Süleymâniye, Hacı MustafaEfendi, numara 4863,

3. cilt Vaticano-Turco, numara 28; Süleymâniye, Hacı Mustafa Efendi, numara 4863

4. cilt Vaticano-Turco, numara 28; Süleymâniye, HacıMustafa Efendi, numara 4863 5. cilt Vaticano-Turco, numara 28; Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, hazine 1525, Harekeli nesih, 21 satır,1544’de kopya edilmiş

6-13. cilt Topkapı Müzesi Kütüphânesi H. 1525 14. cilt Topkapı Müzesi Kütüphânesi H. 1526

15-20. cilt Topkapı Müzesi Kütüphânesi 1527 21-23. cilt Üniversite Kütüphânesi

T.M. 9884

24. cilt Üniversite Kütüphânesi T.Y. 9884 25. cilt Üniversite Kütüphânesi T.Y. 9884 26-29. cilt Üniversite Kütüphenesi T.Y. 9884

30-36. cilt Topkapı Müzesi Kütüphânesi 1528 37-42. cilt Topkapı Müzesi Kütüphânesi H. 1529

43-48. cilt Topkapı Müzesi Kütüphânesi H. 1530

49-54. cilt Topkapı Müzesi Kütüphânesi H. 1532 55 60. cilt Topkapı Müzesi

Kütüphânesi H. 1533

61-66. cilt Topkapı Müzesi Kütüphânesi H. 1534 67-71. cilt Topkapı müzesi

Kütüphânesi K. 892

72. cilt G.Ü. Edeb. Fak. Kitaplığı 4000

73. cilt Topkapı Müzesi Kütüphânesi H. 1536

74-76. cilt Topkapı Müzesi Kütüphânesi H. 1231 77-80. cilt Topkapı Müzesi

Kütüphânesi H. 1537

81. cilt Fâtih Millet Kütüphânesi T. 317

82. cilt Bulunamamıştır.

Gotha, nr. 111 (357 yk.), 208 (253 yk.), 242 (48 yk.), (bk. Pertsch, W) Vaticano-Turco, nr. 28, 183 yk. XVI. yüzyıl

Macaristan İlimler Akademisi, Török F. 1-2-3-4-5-6-7-8-9-10-11-12-13-14 Bibl. Nationale, II supl. 1293 (bk. Blochet, E.)

Uppsala, nr. 196 (Tonberg s.119)

Berlin, nr. 470, 49 yk. (bk. Pertsch, W. s. 457)

1.3.1.2. Süleymân-nâme Üzerine Yapılan Çalışmalar2

Süleymân-nâme’nin yukarıda sayılan ciltleri üzerine pek çok araştırmacı tarafından çalışma yapılmıştır. Bu çalışmaların çoğu daha çok eserin dil hususiyetlerine yöneliktir. Eserin muhtevasına yönelik özelliklerinin incelenmesi ise dil hususiyetlerinin yanında ikici planda kalmıştır. Eserin her bir cildinde; Türk örf, âdet gelenek, görenek ve Türk anlatı geleneğine bağlı hikâyelerin varlığı düşünüldüğünde, eserin içeriğinin detaylı bir şekilde incelenmesinin çok önemli olduğu kanaatindeyiz.

Eserde bulunan dil hususiyetlerinin Eski Anadolu Türkçesi metin çalışmaları için bir

2Yök’ün ulusal tez merkezinden alınan sonuçlardır.

hayli önemli olduğu yadsınamaz; fakat eserde bulunan mitoloji, esatir ve sâir anlatıların her bir ciltte farklılık göstermesi eserin içerik bakımından araştırılmasınyönünde büyük bir önem kazanmaktadır. Aşağıda, eserin daha çok dil ve şekil hususiyetlerine yönelik çalışmalar verilmiştir:

M. Ata Çatıkkaş; Süleymân-nâme-i Kebîr,72. cilt (gramer, sentaks, metin), 1979

Asuman Akay; Firdevsî Süleymân-nâme (44. cilt) metin ve fiiller üzerine bir deneme, 1990

Hamdi Güleç; Firdevsî-i Rûmî'nin Süleymân-nâme'si 42. Cilt, Dasitan-ı Ceng-i Aheng-i Efrâsiyâb-ı Türk üzerinde bir metin incelemesi, 1994

Halil İbrâhîm Usta; Firdevsî-i Rûmî, Süleymân-nâme-i Kebîr (İnceleme-metin- sözlük), 1995

Gülnaz Genç; Firdevsî-i Rûmî Süleymân-nâme (25 ve 26 ciltler), 1995

Mustafa Aksoy; Uzun Firdevsî'nin Süleymân-nâme'sinde destan unsurları (2 cilt), 2000

İlhama Jafarova; Firdevsî-i Rûmî`nin Süleymân-nâme yazmasının (81. cilt, 54b-82a, 28 yk.) yayını ve üzerinde dil incelemeleri, 2003

Sezer Özyaşamış Şakar; Firdevsî-i Rûmî'nin Süleymân-nâme yazması'nın (81. cilt, 28 yk.) bilimsel yayını ve üzerinde dil incelemeleri, 2003

Şimşek Yaşar; Firdevsî-i Rûmî, Süleymân-nâme-i Kebîr (76. Cilt) Giriş, Ses Bilgisi, Tenkitli Metin, Sözlük, 2013

Biçer Bekir; Firdevsî-i Rûmî ve Tarihçiliği, 2005

Erdem M. Dursun, Kitâb-ı Kıssa-nâme-i Süleymân Aleyhisselâm Üzerine Söz Dizimi Çalışması, 2005.

Babür Yusuf, Firdevsî-i Rûmî Süleymân-nâme-i Kebîr (6-7. Ciltler/ İnceleme- Transkripsiyonlu Metin), 2013.

Benzer Belgeler