• Sonuç bulunamadı

İş sözleşmeleri işçi ile işveren arasındaki iş ilişkilerinin düzenlenmesi bakımından en önemli kaynak metinlerdir. Aynı zamanda birer özel hukuk sözleşmesi olan iş sözleşmeleri ile genel ve soyut niteliğe haiz çalışma süresine ilişkin yasal hükümlerin işçiler bakımından uygulanması için gerekli somut düzenlemeler haline getirmektedir. Bu anlamda iş sözleşmeleri çalışma süreleri bakımından önemli birer kaynak niteliği taşırlar.

Gemi adamları bakımından oluşabilecek muhtemel uyuşmazlıklarda, uyuşmazlıkların çözümünde var ise gemi adamının işveren ile yapmış olduğu sözleşmeler öncelikli olarak uygulanacaktır. Bu sözleşmeler; gemi adamı ile işveren arasında imzalanmış bireysel sözleşmeler olabileceği gibi ticari birlikler veya işveren birlikleri tarafından hazırlanmış veya ilgili devlet tarafından tanzim edilmiş matbu toplu iş sözleşmesi şeklinde de olabilir.

Sözleşmenin taraflarına bakıldığında; sözleşmenin işveren tarafının doğrudan donatan olabileceği gibi donatan adına hareket eden acentesinin olabileceğini söylemek mümkündür. 206

İş sözleşmelerinin yanı sıra; “işyeri iç yönetmelikleri” ve “işyeri uygulamaları” da çalışma süresinin düzenlendiği kaynaklar arasında yer alır.

146 Hukuksal olarak, bir “özel hukuk düzenleyici işlemi” şeklinde nitelenebilecek olan iç yönetmelikler, iş hukukunun ikincil, yardımcı mahiyette kaynağını oluşturan, genel iş koşullarını içeren, işverence hazırlanmış bir metindir.207 İşyeri iç yönetmeliklerinde çalışma süreleri de işin düzenlenmesi amacıyla yer alan hükümler arasında düzenlenebilir.

4857 sayılı kanunun 22. Maddesi hükmü ile de “personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar..” denmek suretiyle iş ilişkisinin ve çalışma koşullarının iç yönetmeliklerde yer alan hükümler aracılığı ile düzenlenmesi mümkün kılınmıştır. 854 sayılı Deniz İş Kanununda açık bir hüküm bulunmasa da aynı yorumu gemi adamları için de yapmak mümkündür. Buna göre; deniz iş kanunu çerçevesinde hazırlanmış yönetmelik veya talimatlar kaynak niteliğinde sayılmalıdır.

İşyeri uygulamaları ise, kanuni ve akdi bir zorunluluk olmaksızın işveren tarafından işyerinde uygulanagelen ve genel iş koşullarına ilişkin fiili davranışlar bütünüdür.208 Bir uygulamanın işyeri uygulaması olarak kabulü için bu uygulamanın genel, tekrarlanagelen ve hesaplanabilir mahiyette olması ve buna riayet edilmesinin de bir hukuksal zorunluluk/yükümlülük olduğu yönünde bir genel inancın bulunması gereklidir.209

Çalışma sürelerine ilişkin düzenlemelerin de işyeri uygulaması haline dönüşmesi dolayısıyla iş sözleşmesinin eki niteliğinde akdi kaynak hükmünde olmaları söz konusu olabilir. Örneğin, işyerindeki iş başlangıç ve bitiş saatlerinin uzun yıllardır 09.00 ile 17.30 olarak uygulanması, ara dinlenmesinin 12.00 ile 13.00 saatleri arasında verilmesi, bir işyeri uygulaması olarak kendinden önceki hukuk kaynaklarına aykırı olmamak kaydıyla iş sözleşmesinin eki niteliğinde, çalışma sürelerine kaynaklık eder. Ancak yukarıda da değinildiği üzere; iş hukuku kaynakları içinde hiyerarşik olarak en altta yer alan işyeri uygulamaları, nispi emredici mahiyetteki kanun hükümleriyle toplu iş sözleşmeleri hükümlerine göre daha işçi

207 Mollamahmutoğlu, s.56. 208 Mollamahmutoğlu, s.59. 209 Mollamahmutoğlu,ss 59-60.

147 lehine hükümlere haiz olmaları halinde iş sözleşmesi hükmüne dönüşerek hukuken geçerli bir çalışma şartı niteliği kazanabilirler.210

2.Toplu İş Sözleşmesi

Toplu iş sözleşmesi işçi ve işverene tanınmış anayasal bir haktır.211 Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 2. Maddesi ile toplu iş sözleşmesi, “Toplu iş sözleşmesi, hizmet akdinin yapılması, muhtevası ve sona ermesi ile ilgili hususları düzenlemek üzere içi sendikası ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren arasında yapılan sözleşmedir.212 Toplu iş sözleşmeleri, tarafların karşılıklı hak ve borçlarını, sözleşmenin uygulanmasını ve denetimini, uyuşmazlıkların çözümü için başvurulacak yolları düzenleyen hükümleri de ihtiva edebilir.”213

Bu düzenlemelerden anlaşıldığı üzere toplu iş sözleşmesi ile işçi ile işveren arasındaki iş ilişkisini doğrudan düzenleyen normatif hükümler ve ayrıca taraflara hak ve yükümlülükler getiren hükümler içerebilmektedir. Bu yönüyle işçinin çalışma süresi ve buna bağlı olarak hak edeceği ücreti belirleyici nitelikteki hükümlerin toplu iş sözleşmesinde yer alması ve dolayısı ile toplu iş sözleşmelerinin çalışma süreleri bakımından sözleşmesel bir hukuk kaynağı olabileceğini söylemek mümkündür. Yukarıda da değindiğimiz üzere; toplu iş sözleşmesi, normatif ve borç doğurucu nitelikte hükümler içermektedir. Çalışma süresine ilişkin toplu iş sözleşmesi hükümlerinin, bu anlamda iş ilişkisine doğrudan etki eder mahiyette olduğu ve normatif hükümlerden sayılması gerektiği kanaatindeyiz.

Toplu iş sözleşmelerinde yer alan çalışma süresine ilişkin hükümlerin içeriği ile ilgili bazı değerlendirmeler yapmak mümkündür. Buna göre; toplu iş sözleşmesi içindeki çalışma sürelerine ilişkin hükümler,

210 Mollamahmutoğlu s.61; Süzek, s. 64. 211 Anayasa 53/1 .maddesi. 212 TİSGLK 1. Maddenin 1. Fıkrası. 213 TİSGLK 1. Maddenin 2. Fıkrası.

148 • Toplu iş sözleşmesinde düzenlenmiş olan ücretin belirlenmesinde rol oynar.

Mesela, toplu iş sözleşmesi ile getirilen çalışma süresine ilişkin düzenlemeler fazla saatlerle çalışmanın ölçütü olabilir. Çalışma süresi doğrudan ücretin belirleyicisi olmanın yanı sıra; haftalık çalışma süresinin belirlenmiş olması halinde işverenin ödeyeceği fazla çalışma ücretini de belirleyecektir. Haftalık çalışma süresinin 35 saat olarak belirlendiği bir toplu iş sözleşmesinde, işçi bu süreyi aşan çalışması için kanunda yazılı zamlı ücrete hak kazanacaktır. • Belirli bir dönemde yapılan çalışmaların azami süresini belirler. Tolu iş

sözleşmesinde belirlenmiş olan çalışma süresinin “azami çalışma süresi” ni belirlediği şeklinde yorumlamak mümkündür. Bu durumda; “çalışma süresi haftalık 35 saattir” şeklinde bir toplu iş sözleşmesi hükmü “ çalışma süresi haftalık 35 saati aşamaz” şeklinde yorumlanacaktır. İşçinin iş sözleşmesi kapsamında yapmakla yükümlü olduğu iş görme borcunun kapsamını ve sınırlarını belirler. Toplu iş sözleşmelerindeki çalışma süresine ilişkin hükümlerinin genel mahiyeti itibari ile işçinin toplu iş sözleşmesi kapsamındaki iş görme borcuna ilişkin olduğu ve işçinin yapmakla yükümlü olduğu işin kapsamını belirleyici içeriğe sahip olduğunu söylemek mümkündür.

yukarıda belirlenen içeriğe sahip olduğu söylenebilir.214 Bununla birlikte işçi ve işveren bu hükümlerin içeriğini belirlemede serbest olup, içeriğin tespiti yorum yolu ile yapılabilir. 215

Tüm bunların yanı sıra; toplu iş sözleşmeleri ile çalışma sürelerinin düzenlenmesi ve düzenlenen hükümlerin yorumlanması sırasında hükümlerin “işçi lehine şart ilkesini” ihlal edecek mahiyette olmamasına özen gösterilmesi gerektiği de kaçınılmaz bir gerçektir.

Gemi adamlarının haklarını korumak bakımından ulusal ve uluslararası sendika ve federasyonlar bulunmaktadır. Bu kuruluşlar gemi adamları ile ilgili olarak

214 Buncher Herbert,” Tarifliche Arbeitszeitbestimmungen und Günstigkeitsprinzip”, DB, Heft 34,

1990, ss. 1715-1723.

149 toplu iş sözleşmesi ve bireysel iş sözleşmesi formları tanzim etmekte ve üyelerine bu matbu sözleşmeler kapsamında bazı hak ve yükümlülükler tanımaktadır.

Bunlar arasında gemi adamları bakımından dünya çapında koruma sağlayan Uluslararası Taşımacılık İşleri Federasyonu (ITF-International Transport Workers’ Federation önemli bir yer tutmaktadır. ITF, ulaştırma sektöründe 135’i aşkın ülkede 5 milyon dolayında üyesi olan 600’den fazla işçi sendikasından oluşan bir federasyondur. 1896 yılında kurulmuş olan federasyon, sekiz farklı işkolu temelinde örgütlenmiştir. Bunlar; denizyolu, demiryolu ve karayolu taşımacılığı, sivil havacılık, limanlar, iç sularda seyrüsefer, balıkçılık ve turistik hizmetlerdir.

ITF, ulaştırma işçilerini dünya çapında temsil eder ve onların hak ve çıkarlarını küresel kampanyalar aracılığı ile savunur. ITF’in denizcilik sektöründeki faaliyetlerinin başında; gemilerin ulusal yasaların ve ulusal sendikaların denetiminden kaçınmak için kolay bayrak uygulamasına geçmesine karşı dünya çapında denizciler ve liman işçileri sendikaları tarafından yürütülen kampanya gelir. Bu kampanyanın iki yönü vardır; siyasi olarak ITF, hükümetlerle ve uluslararası kuruluşlarla, bir geminin sahibi ile ulusal aidiyeti arasında “gerçek bir bağ” oluşturulması için mücadele ederken, sektörel olarak; ITF sendikaları, bütün kolay bayrak gemilerinde kabul edilebilir asgari ücretler ve standart çalışma süreleri ile sosyal standartlar sağlamak için mücadele etmektedir.216

ITF, bu amaçlarla çeşitli sözleşme formları oluşturmuştur. Bunlar;

- Toplu İş Sözleşmesi (Collective Bargaining Agreement CBA): Bu sözleşmeler gemi sahibi ile gemi adamlarını temsil eden sendika, kuruluş veya bir grup arasında yapılır. Birlik Sözleşmesi olarak da anılır. Bu tip sözleşmeler genelde gemi adamları için ücret ve çalışma koşullarını belirli bir gemi veya belirli bir işverene özgüleyerek belirler.

- Gemi Mürettebatı Ücret Sözleşmesi ( Total Crew Cost Agreement TCC): Bu sözleşmeler ITF tarafından onaylanmış sözleşmeler olmakla birbirlerinden

150 farklı olabilmektedir. Bu sözleşmelerde belirlenen ücretler genelde ITF standart sözleşmelerine göre daha düşüktür.

- ITF Standart Sözleşmesi (ITF Standart Agreement) : Bu sözleşmeler ITF faaliyetleri doğrultusunda hazırlanmış olan standart sözleşmelerdir. TCC hükümlerinden daha lehe hükümler içerir.

ITF, dünya çapında gemi adamlarının haklarını korumak için çalışmalar yapmakta, çeşitli kampanyalar düzenleyerek gemi adamlarını hakları konusunda bilgilendirmeye çalışmaktadır. Yine bu amaçla pek çok tavsiye niteliğinde yayınlar oluşturmaktadır. ITF ‘in bu tavsiye niteliğindeki çalışmaları hukuken bağlayıcı olmasa da imza altına alınmış olan sözleşme hükümleri gemi adamları ile ilgili uyuşmazlıklarda bağlayıcı olacağından yargılama sırasında dikkate alınmalıdır.

Benzer Belgeler