• Sonuç bulunamadı

Sözcük anlamında donatan, donamak fiilinden bir terim olarak bir “gemiyi teçhiz eden (yani donatan) kimse”ye denir. Diğer denizci milletlerin dillerinde; “Reeder, armateur veya armatore” sözcükleri de aynı anlamda kullanılır. Roma hukukunda denizde bir gemi ile kazanç sağlamaya çalışan kimse için “exercitor navis” deyimi kulanılırdı.

Türk Ticaret Kanununa göre; “ gemisini deniz ticaretinde kullanan gemi sahibi” donatandır. 101 Bundan başka “kendisinin olmayan bir gemiyi kendi adına deniz ticaretinde bizzat veya kaptan marifetiyle kullanan kimse, 3. Kişilerle olan ilişkilerinde donatan sayılır.” Ticaret kanunundaki bu tanıma göre; donatan sıfatı şu unsurların varlığına bağlıdır:

1.Donatan önce, deniz ticaretinde yani denizde kazanç elde etme amacına tahsis edilen bir geminin maliki olmalıdır. Böylece her donatan zorunlu olarak geminin malikidir, fakat her gemi malikinin mutlaka donatan olması söz konusu değildir. Örneğin; geminin maliki gemisini bir başka kişiye kiraya verir ve gemiyi kiralayan bu gemiyi kendi adına deniz ticaretinde kullanırsa; geminin maliki değil, kiralayan sıfatı ile kanunun tanımladığı şekli ile donatan sayılır.

2. Gemi, sahibi (maliki) tarafından deniz ticaretine tahsis edilmiş olmalıdır. Geminin deniz ticaretine sürekli bir şekilde tahsis edilmiş olması zorunlu değildir; yani gemi, maliki tarafından bir sefer için dahi deniz ticaretine tahsis edilmiş olsa, o geminin maliki donatan sayılır. Bundan başka; gemi bizzat malik tarafından veya

61 malik nam ve hesabına deniz ticaretinde kullanılmalıdır. Örneğin; kira ilişkisini içerir şekildeki çarter sözleşmelerinde kiracının donatan sıfatını almaması koşuluyla, gemi maliki donatandır. Böylece donatan kavramı için gemi mülkiyeti ve geminin deniz ticaretine tahsisi (yani sermaye ile girişimin tek elde bulunması) gibi iki esaslı unsurun varlığı zorunludur.

3.Gemi mülkiyetinin bir gerçek ya da tüzel kişiliğe (ticaret şirketine) ait olması, donatan sıfatının belirlenmesinde herhangi bir önem taşımamaktadır. Yani donatan gerçek bir kişi olabileceği gibi, tüzel kişi (ticaret şirketi) de olabilir; yeter ki donatan için zorunlu unsurlar (gemi mülkiyeti ve geminin deniz ticaretine tahsisi) var olsun.

4.TTK 946. Maddesinin 2. Fıkrası hükmü ile donatan kavramı genişletilmiş bulunmaktadır. Buna göre; donatan sadece gemisini deniz ticaretinde kullanan gemi sahibi malik) değil, kendisinin olmayan bir gemiyi kendi adına bizzat veya bir kaptan aracılığı ile deniz ticaretinde kullanan kimse de, üçüncü kişilerle olan ilişkilerinde donatan sayılır. Kanun koyucu, donatan kavramını genişleten bu hükümle; özellikle deniz ticaretinde rastlanan şu hallerde pratik bir çözüm aramaktadır. Örneğin; bir kimsenin ayni bir hakka ( intifa hakında) dayanarak mülkiyeti diğer bir kişiye ait bir gemiyi deniz ticaretinde kullanmakta olması ya da bir kira akdine dayanarak gemiyi deniz ticaretine tahsis etmiş bulunması halleri bu pratik çözümün öngörüldüğü hallerdir. Zaman çarterinde gemi, malik tarafından diğer bir firmaya kiraya verilir ve kiralayan firma, gemiyi kendi nam ve hesabına deniz ticaretinde kullanır. Geminin maliki olmadığı halde kendi nam ve hesabına deniz ticaretinde kullanan bu firma, kanunun söz geçen hükmüne göre donatan sayılır.

5.Yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; donatan sıfatı için bulunması gereken unsurlar; geminin denizde kazanç amacıyla (deniz ticaretine) tahsisi ve malik veya malik olmayan bir kişi tarafından kendi nam ve hesabına deniz ticaretinde kullanılmasıdır. Bu takdirde malik olsun ya da olmasın, gemiyi deniz ticaretinde kullanan kimse, üçüncü kişilere karşı donatan hak ve yetkilerine sahip bulunup gemi seferlerinin rizikosu da kendisine ait olacak ve donatanın yerine

62 geçecektir. Yani geminin navlun ve yolcu taşıma sözleşmelerinden doğan alacakları, gemi çatmalarından doğan zarar ve ziyan alacakları ona ait olduğu gibi; geminin kullanma süresi içerisinde yapılan taşıma sözleşmelerinden ve düzenlenen konşimentolardan, gemi adamlarının alacaklarından ve yüke gelen zararlardan doğan tazminat borçlarından doğan sorumluluk da ona aittir.

Donatma iştiraki ise; çeşitli kişilerin bir ticaret şirketi (tüzel kişilik) oluşturmadan, ortaklaşa sahip bulundukları bir gemiyi aralarında yaptıkları bir sözleşme gereğince, oluşan birlik nam ve hesabına deniz ticaretinde kazanç amacı ile kullanmalarıdır.

Ticaret Kanununun 951. Maddesine göre; donatma iştiraki “Birden ziyade şahsı müşterek mülkiyet şeklinde malik oldukları bir gemiyi, aralarında yapmış oldukları akit gereğince, cümlesi nam ve hesabına deniz ticaretinde kullanmaları halinde donatma iştiraki mevcuttur.” Buna göre; bir donatma iştirakinin varlığı için şu unsurların bulunması gereklidir.

1.Birden çok kişinin ortaklaşa malik oldukları bir geminin varlığı. Böylece; donatma iştirakinin konusu ortaklaşa mülkiyet konusu olan gemidir ve dolayısı ile ortaklar arasındaki hukuki ilişkinin dayanağı da gemi üzerindeki müşterek mülkiyet hakkı yani ayni bir haktır. Gemi üzerindeki müşterek mülkiyet (ortaklık) ilişkileri Medeni Kanun hükümlerine tabidir.

2.Gemi üzerindeki ortaklaşa mülkiyet hakkına dayanan ortaklar arasında bir şirket ilişkisi bulunmalıdır. Böylece; sadece birkaç kişinin ortaklaşa mülkiyet şeklinde bir gemiye malik olmaları, bunlar arasında yapılan bir sözleşme gereğince bir şirket ilişkisi kurulmadan donatma iştiraki oluşturmaz. Donatma iştirakinde söz konusu olan bu şirket ilişkisi, hiçbir şekilde bir tüzel kişilik veya bir ticaret şirketi karakterini alamaz. Zira bu takdirde, tüzel kişiliği olan ticaret şirketi tek donatan olur.

63 3.Geminin ortaklarının tümü nam ve hesabına deniz ticaretinde kullanılması. Buna göre geminin, denizde kazanç elde etmek amacına tahsis edilmiş olması; yani geminin “ticaret gemisi” niteliğini taşıması gereklidir. Bundan başka; deniz ticaretine tahsis edilen bu geminin, ortalarının tümü nam ve hesabına deniz ticaretinde kullanılması gereklidir.

Donatma iştiraki niteliği gereği bir ticaret şirketi ve tüzel kişilik olmamakla birlikte, ticaret kanunuda yer alan ve tacirlere uygulanan hükümler gereğince, bir ticaret ünvanı seçmek ve kullanmak işletmeyi ticaret siciline kayıt ettirmek ve ticari defter tutmakla yükümlüdür.

Yukarıda sözü geçen gemi adamı kavramı kapsamına giren gemide fiilen hizmetli olan kişilerle, donatan ve donatma iştiraki arasında yapılan “hizmet sözleşmesi” ile bir iş ilişkisi doğar.

Bu iş ilişkisini düzenleyen kurallar öncelikle, Borçlar Kanununun hizmet sözleşmesine ilişkin 313 vd., maddelerinde yer alır. Bu anlamda gemi adamları, işçi nitelikleri bakımından İş Hukukunun kapsamı içindedir. Bu nedenle işçi nitelikleri açısından genel olarak çalışma ilişkilerine 4857 sayılı İş Kanununun uygun hükümleri uygulanır. Fakat gördükleri işlerin ve dolayısı ile özel çalışma koşullarının öteki işçilerinkinden farklı özellikler göstermesi; gemi adamı kavramı içindeki deniz işçilerinin çalışma ilişkilerine, farklı niteliklerine uygun özel kanun hükümlerinin uygulanmasını zorunlu kılmıştır. Fakat 4857 sayılı İş kanunun denetim ve teftişle ilgili hükümleri, Deniz İş Kanununun kapsamına giren hususlarda da uygulanır. 102

Deniz İş Kanunu (DİK) kuralları “ denizlerde, göllerde ve akarsularda Türk bayrağını taşıyan ve yüz ve daha yukarı gros tonilatoluk gemilerde bir hizmet akdiyle çalışan gemi adamlarıyla bunların işverenleri hakkında uygulanır” ( DİK,mad.1,fıkra 1)

64 Bundan başka bir işverene ait gemilerin toplam gros tonilatoları yüz veya daha fazla ise veya bir işveren beş veya daha fazla gemi adamı çalıştırıyorsa, bu durumda dahi gemi adamlarıyla onların işvereni hakkında da Deniz İş Kanunu hükümleri uygulanır. (DİK,mad.1,fıkra 2)

Yine “ sandal, mavna, şat, salapurya gibi deniz vasıtalarında çalışanlarla bunların işverenleri de” Deniz İş Kanununun kapsamı içinde yer almaktadırlar. (DİK,mad.1,fıkra 3). Ayrıca Bakanlar Kurulu kararıyla da ekonomik, sosyal zorunluluklar nedeniyle bu yasanın uygulama alanı, kapsamı dışında kalan gemi adamlarıyla bunların işverenlerine de teşmil edilerek genişletilebilir. (DİK,mad.1,fıkra 4) .

Yasanın uygulanmasında, kapsam yönünde yapılan itirazların karar yeri Çalışma Bakanlığıdır (DİK,mad.1,fıkra 3). Deniz İş Kanunu hükümleri, karşılıklılık koşuluyla aynı hakları tanıyan devletlerin uyruğundaki ve bu kanun kapsamına giren gemilerde çalışan yabancı gemi adamları hakkında da uygulanır (DİK,mad.4).

Deniz İş Kanunu, yabancı bayrağını taşıyan (yani Türk bayrağını taşımayan)

gemilerde çalışan gemi adamları ve bunların işverenleri hakkında uygulanmaz (DİK,mad.1,fıkra 1). Ancak, bu kuralın bir istisnası olarak karşılıklılık koşuluyla

aynı hakları tanıyan devletlerin uyruğundaki ve bu kanun kapsamına giren gemilerde çalışan yabancı gemi adamları hakkında da uygulanır (DİK, mad.4).

Ayrıca TTK.nun deniz ticaretine ilişkin 4 ncü kitabındaki kaptanla işveren (yani Deniz Ticaret Hukuku anlamındaki donatan ve donatma iştiraki ) ile ilişkileri düzenleyen hükümler saklı olup, bu hususlarda Deniz İş Kanunu hükümlerinin uygulaması söz konusu değildir (DİK,mad.3).

Donatan veya donatma iştirakiyle gemi adamları arasında yapılan bir hizmet sözleşmesine dayanır. Deniz İş sözleşmesi belirli bir süre veya belirli bir sefer için yahut süresiz olarak da yapılabilir. Ancak, belirli bir süre için yapılmış iş sözleşmesi bu sürenin bitiminde sona ermekle beraber; gemi sefer halindeyken sona ererse, geminin ilk limana varmasına ve güvence altına alınmasına kadar devam etmiş

65 sayılır. Sözleşme belirli bir süre için yapılmışsa, geminin varış limanında yükünü boşaltmasıyla sona ermiş sayılır. (DİK,mad.7).

Gemi adamı; deniz iş sözleşmesine göre ( kaptan, gemi subayı, lostromo veya ateşçi olarak) görmekle yükümlü olduğu işi mesleği gereği kendisinden beklenen normal bilgi ve yetenekle uygun özenle görmek zorundadır. Gemi adamlarının bu sorumluluğu, gerek bizzat donatan ve gerekse kusurlu hareketleriyle üçüncü kişilere verdikleri zararları da kapsar. Zira TTK.nun 947. maddesi hükmünce, gemi adamlarının görevlerini yaparken kusurlu davranışlarıyla üçüncü kişilere verdikleri zararlardan esasen donatan sorumludur. Gemi adamlarının yeterliği ve sayısı hakkındaki tüzük hükümlerine göre saptanır. Gemi adamlarının zaman ( iş süresi) yönünden hizmet yükümlülükleri, genel olarak Deniz İş Kanununun 26. Maddesinde saptanmıştır. Buna göre iş süresi; günde sekiz ve hafta da kırk sekiz saat olup, bu süre haftanın iş günlerine eşit olarak bölünerek uygulanmalıdır. İş süresi, gemi adamının iş başında çalıştığı veya vardiya tuttuğu süredir. Donatan veya onun yerine kaptan, gemi adamının vardiyalarıyla yemek ve dinlenme zamanlarını bir çizelge ile belirtmek ve bunu gemi adamlarının görebileceği bir yere asmak zorundadır. (DİK,mad.7).Bununla beraber, bu esaslar değiştirilmemek üzere iş sürelerine ilişkin ayrıntılı hükümlerde düzenlenmektedir.

Gemi adamlarının hakkı olan ücret, onların donatanla yaptıkları sözleşmeyle saptanır. Bununla beraber toplu iş sözleşmeleriyle kararlaştırılmış aynı iş koluna ilişkin ücretin ödenmesi zorunludur. Ücretlerin sözleşmede saptanan zaman, yer ve dönemlerde donatan veya vekili tarafından tam olarak ödenmesi zorunlu olmakla beraber donatan, haklı bir sebep olmaksızın görevini yapmayan gemi adamına bu durumu kanıtlamak şartıyla çalışmadığı süreye ait ödemekle yükümlü değildir. (DİK, mad.29).

Donatan ayrıca gemi adamlarına, yasada öngörülen sürelerden fazla çalışması için; fazla mesainin her saatine ödenecek normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarı %25 oranında arttırılarak bulunacaktır. Miktardan az olmamak kaydıyla fazla

66 çalışma ücreti ödemekle yükümlüdür. Ancak yasanın 28. Maddesinde fazla çalışmadan sayılmayan durumlar dört bent halinde yazılıdır. (DİK, mad.28).

Gemilerin seferde olmaları nedeniyle deniz iş ilişkilerinin özellikleri bakımından, gemi adamlarına ücretlerinin ödenmesi yanında onların yemek ve barınma yerlerinin de işveren (donatan) tarafından sağlanması çok önemli bir zorunluluktur. Zira gemi, gemide çalışanın konutu gibidir. Bu nedenle Deniz İş Kanunu, kapsamına giren ticaret gemilerinde yemek servisi kurulmasını zorunlu kılmıştır. Donatanlar, gemi adamlarını hizmete başladıkları günden hizmetten çıkış anına kadar bedelsiz olarak yemek vermekle yükümlüdürler. Zorunlu sebeplerle bu kuralın uygulanamadığı durumlarda yemek bedelinin para ile karşılanması gerekir (DİK, mad.33).

Aynı suretle donatan; gemi adamlarına hizmete giriş anından hizmetten çıkış tarihine kadar gemideki rütbeleri ve geminin büyüklüğü ile uygun olmak şartıyla bedelsiz barınma yeri sağlamakla yükümlüdür. (DİK, mad.34).

Benzer Belgeler