• Sonuç bulunamadı

Sözlü Vasiyetnamenin Düzenlenmesine Tanık Olarak Katılacak Kişilerde Aranan

2.2. SÖZLÜ VASİYETNAMENİN ŞEKLİ ŞARTLARI

2.2.2. Sözlü Vasiyetnamenin Düzenlenmesine Tanık Olarak Katılacak Kişilerde Aranan

Sözlü vasiyetnameye tanık sıfatıyla katılabilecek olan kişilere ilişkin düzenleme şu şekildedir:“Resmî vasiyetname düzenlenmesinde okuryazar olma

koşulu dışında, tanıklara ilişkin yasaklar, sözlü vasiyetteki tanıklar için de geçerlidir (TMK. m. 539/3 hükmünde).” Düzenlemede okuryazar olma şartı hariç tutularak,

resmi vasiyetnamenin düzenlenmesine tanık olarak katılabilecek kişiler açısından aranan şartlar aranmıştır256.

Tanıkların özellikleri belirlenirken resmi vasiyetnameye tanık olarak katılabilecek kişilere ilişkin düzenlemeye atıf yapılmıştır. Bu nedenle Düzenlemeye Katılma Yasağı başlığı altında kaleme alınan düzenleme257 incelenmelidir. Hüküm

aynen şu şekildedir: “Fiil ehliyeti bulunmayanlar, bir ceza mahkemesi kararıyla

256 743. s. MK döneminde m. 486/2’de yer alan sözlü vasiyetnameye tanık olarak katılabilecek kişiler

açısından düzenleme şu şekildeydi: “ Resmi vasiyetlere şehadet için mevzu ehliyet şartları, işbu

şahitler hakkında da caridir.” Görüldüğü gibi yeni düzenleme, eski düzenlemeden ayrılarak, sözlü

vasiyetnameye tanık olarak katılabilecekler açısından okur yazar olmak şartını aramamaktadır. Söz konusu değişikliğin nedeni madde gerekçesinde şu şekilde ifade edilmiştir: “ Maddenin üçüncü fıkrasında, “tanıkların okuryazar olma koşulu”na yer verilmemiştir. Yani tanıkların okuryazar olması koşulunun sözlü vasiyette zorunlu olması uygun görülmemiştir. Çünkü ülkemizde okuryazar insan sayısı ve özellikle sözlü vasiyetin olağanüstü koşullarda yapılabilen bir vasiyet olduğu göz önünde tutularak bir de tanıkların “okur yazar” olması koşulu arandığında bu vasiyetin hemen hemen hiçbir zaman yapılaması gibi bir sonuç doğmaktadır. Bunun önlenmesi ve vasiyete işlerlik kazandırılabilmesi amacıyla bu yönde bir değişikli yapılmıştır. Öte yandan tanıkların okur yazar olması önemli görülmemiştir. Zira tanıklar vasiyetçinin son arzularını her durumda mahkemeye ulaştırmakla yükümlü bulunmaktadırlar. Bu durumda bunların okur yazar olmaları çok önemli bir etki göstermemektedihttps://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem21/yil01/ss723_Madde_Gerekceleri_3.pdfr (Erişim Tarihi: 17.06.2016).”

257 Söz konusu hüküm 743 s. MK.’nın 483. maddesine karşılık gelmektedir. Eski yasadaki düzenleme şu

şekildeydi: “Medeni hakları kullanmak selahiyetini haiz olmıyanlar veya bir ceza mahkemesince

siyasi ve medeni haklardan iskatına karar verilenler veya okuma ve yazma bilmiyenlerle vasiyetçinin karı veya kocası, usul ve füruu, erkek ve kızkardeşleri ve bu kimselerden her birinin karı ve kocası resmi bir memur veya şahit sıfatı ile, vasiyetname tanzimine iştirak edemezler.” Görüldüğü gibi söz

konusu hüküm tek fıkradan oluşmakta ve yasak sadece ilk fıkrada sayılanlar açısından geçerli gibi görünmekteydi. Buna rağmen resmi vasiyetnamenin geçersizliğini düzenleyen madde hükmünde ise yeni düzenlemede ve kaynak metinde yer alan şekline uygun olarak ikinci fıkrada geçen kişilerin varlığı halinde yapılacak resmi vasiyetnamenin geçersizliği düzenlenmişti. Kaynak metinde yer almasına rağmen ikinci fıkrada yer alan düzenlemenin Kanuna alınmamasının nedeni gerekçede şu sözlerle açıklanmıştır: “Kaynak İsviçre Medeni Kanununun 503 üncü maddesinde ikinci bir fıkra ile bir kısıtlamaya daha yer verilmiş iken bu fıkra yürürlükteki Kanuna alınmamıştır. Bu fıkra vasiyetnameyi düzenleyen resmi memura ve tanıklara, bunların üstsoy ve altsoy kan hısımlarına, kardeşlerine ve bu kişilerin eşlerine vasiyetname ile kazandırmada bulunulmasını yasaklamaktadır. Bu hükmün yürürlükteki kanunda yer almamasının bir unutkanlık sonucu olduğu, yürürlükteki Kanunun 500 üncü maddesinin ikinci fıkrasında müeyyideyi düzenleyen bir hükme yer verilmiş olmasından anlaşılmaktadırhttps://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem21/yil01/ss723_Madde_Gerekceleri_3.pdf (Erişim Tarihi: 17.06.2016).”

61

kamu hizmetinden yasaklılar, okuryazar olmayanlar, mirasbırakanın eşi, üstsoy ve altsoy kan hısımları, kardeşleri ve bu kişilerin eşleri, resmi vasiyetnamenin düzenlenmesine memur veya tanık olarak katılamazlar.

Resmi vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan memura ve tanıklara, bunların üstsoy ve altsoy kan hısımlarına, kardeşlerine ve bu kişilerin eşlerine o vasiyetname ile kazandırmada bulunulamaz(TMK. m. 536).”

Kanun vasiyetnamenin düzenlenmesine tanık olarak katılabilecek kişileri düzenlerken olumsuz bir tanımlama yoluna gitmiş ve kimlerin tanık olamayacağını saymıştır258. Yani düzenlemede yer alan yasakları bünyesinde barındırmayan

kişilerin tanıklığı kabul edilecektir. Doktrinde düzenlemede yer alan yasağın tanık olarak katılacak bazı kişiler açısından mutlak yasak; bazı kişiler açısından ise nispi yasak olduğundan bahsedilmektedir259. Bu açıdan fiil ehliyetine sahip olmayan kişiler, bir ceza mahkemesi kararıyla kamu hizmetinden yasaklılar için yasak mutlak niteliktedir ve bu kişiler hiçbir sözlü vasiyetnameye tanık sıfatıyla katılamazlar260.

Bu kişilerin tanıklığı altında düzenlenmiş olan vasiyetname sanki tanıksız yapılmış bir vasiyetname hükmündedir261. Ancak maddede sayılan, mirasbırakanın eşi, üst soy

ve alt soy kan hısımları, kardeşleri ve bunların eşleri sadece belirli bir vasiyetnameye tanık olarak katılamayıp başka kimselerin düzenleyeceği vasiyetnamelere tanık olarak katılabileceklerinden, yasak bu kişiler açısından nispi niteliklidir262. Alt soy ve

üst soy için geçerli tanık olamama durumu söz konusu hısımlığın her derecesi açısından geçerli olduğundan kişinin mirasbırakanın alt ve üst soyu olması yeterlidir, her hangi bir dereceden sonra bu yasak kalkmamaktadır263.

Maddede vasiyetnameye tanık olarak katılamayacak kişiler düzenlenirken söz konusu yasağın kapsamında evlatlığa yer verilmemiştir oysa vasiyetnamenin yapılmasına tanık olarak katılma yasağı mirasçılığa değil de hısımlığa dayandırılan bir yasak olduğundan yasak evlatlığı ve onun eşini de kapsamaktadır264. Bu açıdan

258 Kocayusufpaşaoğlu, a.g.e., s. 158.

259 Köprülü, a.g.e., s. 134-135; Gönensay ve Birsen, a.g.e., s. 101-102; Dural ve Öz, a.g.e., s. 64. 260 Köprülü, a.g.e., s. 134-135; Gönensay ve Birsen, a.g.e., s. 101-102; Dural ve Öz, a.g.e., s. 64. 261 Dural ve Öz, a.g.e., s. 64.

262 Köprülü, a.g.e., s. 134-135; Gönensay ve Birsen, a.g.e., s. 101-102; Dural ve Öz, a.g.e., s. 64. 263 Dural ve Öz, a.g.e., s. 64.

62

evlatlığın eşinin resmi vasiyetnamenin düzenlenmesine tanık olarak katılamayacağına ilişkin Yargıtay kararı da bu düşünceyi desteklemektedir265. Resmi

vasiyetname ve sözlü vasiyetnameye tanık olarak katılamayacak kişiler, okuryazar olma durumu dışında, aynı niteliklere sahip olmak zorunda olduğundan evlatlık ve evlatlığın eşi de sözlü vasiyetnameye tanık olarak katılamayacaktır.

Devam eden evlilikte eşler arasında tanıklık yasağı söz konusudur. Ancak yasağın biten evlilikteki eski eşler açısından devam edip etmeyeceği ise TMK’da açıkça düzenlenmemiştir. Bu bakımdan açıkça evlilik devam ettiği sürece vasiyetnamenin yapılmasına tanık olarak katılma yasağı söz konusu olacağından evliliğin boşanma ya da iptal ile sona ermesi halinde söz konusu yasak ortadan kalkacaktır266. Bununla beraber evlilik sona erdikten sonra bile, evlilik dolayısıyla

kurulmuş kayın hısımlığı devam edecektir. Böylece eşlerden birinin yaptığı vasiyetnameye katılması yasak olan kan hısımları, diğer eşin aynı dereceden kayın hısımı olacağından bu kişiler biten evlilikteki eşin vasiyetnamesine tanık olarak katılamayacaktır267. Örnek vermek gerekirse; M’nin kardeşinin eşi, evlilik sona ermiş

olsa dahi, M’nin düzenleyeceği vasiyetnameye tanık olarak katılamaz. Çünkü kurulmuş kayın hısımlığı TMK. 18/f.2 gereği evliliğin bitmesinden sonra da ortadan kalkmayacaktır.

Düzenlemede yer alan yasağın nedeni ortaya çıkabilecek suiistimalleri268, şahitlerin tarafsızlığının kaybolmasını269 ve vasiyetnameye katılması yasak olan bu

yakınların vasiyetin içeriğini öğrenmesini önlemektir270.

Sayılanlardan başka yasak sebebi olmadığından şahitler yerli, yabancı, kadın, erkek olabilir271. Bunun yanı sıra gösterilen yasaklar dar yorumlanmalıdır. Bu açıdan

265 Y. 2.HD., 30.1.1973, 7895/419 sayılı kararında evlatlığın eşinin, evlat edinenin düzenlediği resmi

vasiyetnameye tanık olarak katılamayacağını şu şekilde ifade etmiştir: “Evlâtlık, evlât edinenin nesebi sahih füruu sayılır (M.K. 257). O halde evlatlığın koca veya karısı evlât edinenin düzenlediği vasiyetnamede tanıklık yapamaz (M.K. 483). Bu hüküm mutlak olup vasiyetin, füruun leh veya aleyhinde olması gibi bir kayda bağlı tutulmamıştır.” http://www.kazanci.com (Erişim Tarihi: 24.02.2016)

266 Sona ermiş evlilikte eşler açısından birbirinin yaptığı resmi vasiyetnameye tanık olarak katılma yasağı

ortadan kalkmaktadır. Ancak, NK. 76/b.2’ye göre, noterin re’sen düzenleyeceği resmi senetler açısından evlilik sona ermiş olsa bile yasak devam etmektedir (Dural ve Öz, a.g.e., s. 80).

267 Dural ve Öz, a.g.e., s. 80. 268 Kılıçoğlu, Miras, s. 112. 269 Belgesay, a.g.e., s. 76. 270 Berki, a.g.e., s. 76.

63

mirasbırakan ile arasında hizmet ilişkisi bulunanlarla, mirasbırakanın nişanlısının, vasiyetnamenin yapılmasına katılmasına bir engel yoktur272. Ancak işin icabı gereği

sağır bir kimsenin, mirasbırakanın ve tanık olarak katılacak sağır bir kimsenin işaret diline hâkim olması durumu hariç olmak üzere, şahit olabilmesi mümkün olmamalıdır273.

Vasiyetnamenin düzenlenmesine katılabilse de, kendilerine kazandırmada bulunulamayacak kişilerin durumu ise şu şekilde düzenlenmiştir: “ Resmi

vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan memura ve tanıklara, bunların üstsoy ve altsoy kan hısımlarına, kardeşlerine ve bu kişilerin eşlerine o vasiyetname ile kazandırmada bulunulamaz (TMK. m. 536/f. 2).” Bu düzenleme ile aslında

vasiyetnameye katılması yasak olmayan kişilere yapılacak kazandırmaların geçersiz olacağı hükme bağlanmıştır. Sözlü vasiyetname açısından hüküm incelenecek olursa; sözlü vasiyetnamenin düzenlenmesine katılacak olan tanıklara, herhangi bir derece sınırlaması olmaksızın tanıkların üstsoy ve altsoy kan hısımlarına, kardeşlerine ve bu kişilerin eşlerine yani tanıkların eşine, tanıkların üstsoy ve altsoylarının ve kardeşlerinin eşlerine herhangi bir kazandırmada bulunulamayacaktır. Maddede yasaklanan kişiler lehine yapılmış kazandırmaların bulunduğu sözlü vasiyetnamelerde ise vasiyetnamenin tamamı değil sadece bu kişiler lehine yapılan kazandırmalar iptal edilecektir274.

2.2.3. Tanıklar İle Mirasbırakan Arasında Kurulan Hukuki İlişkinin