• Sonuç bulunamadı

HANYALI NÛRÎ OSMAN‟IN SÂKÎ-NÂMESĠ The Sâkî-nâme of Hanyalı Nûrî Osman

B. Sâkî-nâme

2. Sâkî-nâme‟nin Muhteva Özellikler

Sâkî-nâme türü genellikle Ģarabın övüldüğü Ģiirlerdir. Hanyalı Nûrî ise Ģiirine saki övgüsüyle baĢlanmıĢtır. Sâkî hakkında söz söylemiĢ Ģairleri kurmaca bir meclis etrafında toplayarak her birine sâkînin bir özelliğini söyletmektedir. Bilindiği gibi meclislerde genellikle irfan sahipleri bulunur. Konu sâkî ve onun özellikleri olunca Hanyalı Nûrî, meclisine bu konunun uzmanlarını yani Ģairleri dâhil etmiĢtir.

Hanyalı Nûrî, sâkîye hitap ederek kaleme aldığı Ģiirinde sâkî- nâmelerde bulunan unsurları tasavvufî olarak iĢlemiĢtir28

. Bu unsurlar aĢağıda Hanyalı Nûrî‟nin yüklediği anlam ifadeleriyle ayrı ayrı değerlendirilecektir. Diğer taraftan Ģair “zühd, kalender, kevser, ashâb-ı hayret, uzlet-niĢîn, vahdet-güzîn, Kâf-ı kanaat vd.” tasavvufî ifadelere de sıkça yer vermiĢtir. Özellikle ikinci ve on ikinci bentlerde mutasavvıfların hâlleri, altıncı bentte dünyanın vefasızlığı, geçici olduğu ele alınmıĢtır.

a. ġahıslar 1. Sâkî

Su veren, sulayan, içki sunan anlamlarına gelen sâkî, tasavvufî olarak bütün feyz ve sevginin kaynağı olan Allah‟ı bazen de o feyzi müride ulaĢtıran mürĢid-i kâmili karĢılamaktadır. Hanyalı Nûrî‟nin sâkî- nâmesinde iĢlediği sâkî; mürĢid-i kâmil, bazı bentlerde de Ģeyhin yanında hizmet eden müritlerden biridir. Zira Ģair, sâkîye öğüt verir. Meclistekilerin mürĢide öğüt vermesi gelenekle uyuĢmamaktadır.

Hanyalı Nûrî, Ģiirinin tüm bentlerine “sâkî” kelimesiyle baĢlamaktadır. Tüm bentlerde sâkîye seslenmekte, ondan istekte bulunmaktadır. “Ġnayet et, münevver et, söndür, yetiĢ, tegafül eyleme, getir Ģarabı, sabuhu sun, gözet, etme yeter nihan, yeter” kelimeleriyle sâkîden genellikle yardım isteyen Ģair bazen de “dünyanın vefası yok ” diyerek sâkîye öğüt vermektedir.

Sâkî olmazsa âlem âĢığa dar gelir. (XIII. Bent) Genç olduğu için tecrübesizdir. Dünya, felek ise vefasız ve aldatıcıdır. Bu sebeple Ģair, feleğin özelliklerini anlatarak sâkîye dikkatli olmasını söyler. (VI. Bent)

27

Aydın, age, 2009, s. 68-69.

28

173 a. Vücut özellikleri

Güzelliğiyle dillere destandır. ġairler arasında onun güzelliğini anlatan gazelhanlar vardır. (X. Bent)

BaĢkalarını sarhoĢ eden sâkînin kendisi de mestanedir. (II. Bent) Yüzü temizdir, güneĢ gibi parlaktır. Nuruyla meclisi aydınlatır. (XIII. Bent) Yanağı lal-gûn yani kırmızı renklidir. (I. Bent)

Dudağı mezedir. Aynı zamanda Ģeker gibi tatlıdır ve buradan Ģerbet verir. (V., XV. ve III. Bentler) Burada dudağın Ģeklî güzelliğinden çok oradan çıkan sözlerin tatlılığından ve kıymetinden söz edilmektedir.

Acı sözler söylediği için ağzı tuzluğa benzemektedir. (X. Bent) BakıĢları sarhoĢ gibidir, mahmurdur. Bir bakıĢıyla hayret sahiplerini mest eder. (III. Bent)

Gamzesi fitneci ve kan dökücüdür. (X. Bent)

Siyah zülüflerinin sevdası, siyahlığı âĢığın gönlüne sıkıntı ve ıstırap verir. (V. Bent)

Aslında sâkînin her uzvu çok değerlidir. Onun incik kemiği bile gümüĢ kadar güzel ve kıymetlidir. (III. Bent)

b. Görevleri

Sâkî; piyaleleri doldurur. Meclistekilere mey verir. O istemezse ondan ayak almak pehlivanlık ister, zordur. (I. ve V. Bentler)

Sunduğu Ģarapla meclistekilerin aklını fikrini alır, onları sarhoĢ eder. (VII. Bent)

Asıl görevi mey sunarak sarhoĢ etmek olan sâkî bazen de sarhoĢluktan ayakta duramayan ve hasta olanlara yardım eder. (IV. Bent)

Mecliste ney çalar. (VII. Bent)

Bir Ģeyler anlatarak meclistekileri meĢgul eder. Mecliste aĢka, badeye dair Ģiirler okur bazen de Kevser sâkîsinin hâlini nakleder. (II. ve III. Bentler) Buradaki “Kevser sâkîsi” ile hikmet, ilim, Kur'an, tevhit, ilm-i ledün, marifetullah anlamlarına gelen “Kevser”i sunan Hz. Muhammet veya mürĢid-i kâmil kastedilmektedir.

Sâkî, meclise layık olmayanları içeri almaz. Münkirlerin, dıĢ görünüĢe ve Ģekle önem veren zahitlerin meclis içinde yaĢananlardan, âĢıkların hâllerinden haberdar olmasını engeller. (XII. Bent)

Bir görevi de âĢığı vuslata erdirmemek, mutsuz ederek kederler içerisinde bırakmaktır. (V. Bent)

2. Sevgili

ġiirde sâkî aynı zamanda sevgilidir. Yukarıda sâkîye ait olarak zikredilen vasıflar ve görevler sevgili için de geçerlidir. Hanyalı Nûrî, IX. ve XI. bentlerde sevgili ile sâkîyi birbirinden ayırmıĢtır. Sâkîye hitap ederek ondan sevgilinin ne olduğunu sormaktadır. Sevgiliyle ilgili olarak burada verilen bilgiler Ģunlardır:

Hanyalı Nûrî Osman’ın Sâkî-Nâmesi

.

174

Sevgili, sâkî ile âĢığın kurduğu tuzağa düĢmesi beklenen, korkmuĢ, ürkmüĢ, çekingen bir ahudur. (IX. Bent)

Sevgilinin dudağı gonca, yanağı güldür. (XI. Bent)

ÂĢıkların gönülleri sevgilinin yanağının zikriyle coĢar. ÂĢıkların bu tespihinden melekler sessiz kalır. Burada âĢıkların hem sayıca çokluğu hem de yaptıkları zikrin çokluğu anlaĢılmaktadır. (XI. Bent)

3. ÂĢık

Klasik edebiyatımızda çoğulu olan uĢĢak veya âĢıkîn kelimeleriyle de yer alan âĢık, aynı zamanda Ģairin kendisidir. Tasavvufî olarak Allah‟ı çok seven, onu hakkıyla tanımaya çalıĢan müridi, saliki karĢılamaktadır.

ÂĢık aĢüftedir, aĢkından çıldırmıĢtır. (I. Bent)

ÂĢıkların gönlü, devamlı cevreden sevgilinin cefasından, gamzesinden, bakıĢından yaralıdır. Bu sebeple âĢıklar için ecel merhametli, Ģefkatli, sevimli ve güler yüzlüdür. (X. Bent)

Sâkî olmayınca âĢığa âlem dar gelir. ÂĢık, sâkîsiz iĢret edemez, safa süremez. (XIII. Bent)

Devamlı ağladığı için artık âĢıkta gözyaĢı kalmamıĢtır. Gözlerinden sadece kan gelir. (XIII. Bent)

Ehil olmayanların, münkirlerin bezme girmesi âĢıklar için afettir, beladır. (XII. Bent)

4. Zahit

Zahit, dünyaya rağbet etmeyen, kendini tamamen ahirete adayan, mala mülke önem vermeyen anlamlarındadır. Fakat bilindiği gibi divan Ģiirimizde bu anlamlarının dıĢında kullanılmaktadır. Divan Ģiirinde zahit ham sofu, dinin özünden habersiz, Ģekilci ve zahire bakan kiĢidir. ÂĢık veya arif olmadığı için hakiki aĢkı bilmemektedir.

Zahitler, iĢret meclisinde bulunanlara karĢı kin beslerler. (II. Bent) Münkir ve soğuk tabiatlı oldukları için onların varlığı bezme ağırlık, kasvet verir. (XII. Bent)

5. Muğbeçe

Muğbeçe, Mecusi çocuğu demektir. Fakat divan edebiyatında mürit, iĢret meclisinde sâkîlik yapan güzel anlamlarında kullanılmaktadır.

Hanyalı Nûrî, sâkîye seslenerek bir muğbeçe ile ülfet eylediğini söylemektedir. (XIV. Bent)

c. Bezm Ġle Ġlgili Unsurlar 1. Bezm

Bezm âĢıkların iĢret ettiği, sevindiği, mutlu olduğu yerdir. (IV. Bent) Bazen züht ehlinin geliĢiyle bezmin havası ağırlaĢır, âĢıklara sıkıntılı gelir. (XII. Bent)

175 ĠĢret meclisi Ģarabın ıĢığı ile aydınlanır. (II. Bent)

Bezmde meyhaneci ve sâkîye hürmet edilir. (XIV. Bent) 2. Ġçki

Sâkî-nâmede geçen baĢlıca içecekler; mey, bade, arak ve punçtur. Edebiyatımızda Ģarabın rengi sevgilinin yanağıyla benzerlik kurulabilmesi için genellikle kırmızıdır. Hanyalı Nûrî, meyin kırmızılığını yakut-fâm ve lal-gûn diyerek belirtmektedir. (I. Bent)

ġarabın ıĢığı, nuru âĢıklar meclisini aydınlatır. (II. Bent)

Mecliste âĢıklar kadehi elden bırakmaz, devamlı bir Ģeyler içilir. (IX. Bent)

Geceyi içerek geçiren âĢıklar, sabah ayılmak için yine Ģaraba müracaat ederler. (VIII. Bent)

ġarap anlamına gelen bade, ilahî aĢkı karĢılamaktadır. (IX. Bent) Kevser, cennetteki ırmağın adıdır. Sâkî-nâme‟de Ģarap âĢığa can verici, ayrılık ateĢiyle yanan gönlü teskin edici yönüyle Kevser‟e benzetilmiĢtir. (X. Bent)

Hanyalı Nûrî‟nin ismini zikrettiği diğer bir içecek ise araktır. Aynı zamanda ter anlamındaki arak tevriyeli olarak kullanılmaktadır. Sevgilinin yanağındaki terler elmas gibi değerlidir. (I. Bent)

Bir bentte de keyif verici özelliği olan punç adlı bir çeĢit Ģerbet geçmektedir. Punç aynı zamanda harareti giderici özelliğe sahiptir. (III. Bent)

3. Kadeh

Ġçkinin sunulmasında kullanılan bardaktır. Câm, piyale, ayak, sagar gibi değiĢik adlarla anılır.

Kadeh, sâkî tarafından sunulurken tamamen doldurulmalıdır. (I. Bent)

Ayak da denilen kadeh, sâkînin elinde olunca mübarektir. O mübarek ayağı almak ise pehlivanlık ister, zordur. (XV. ve V. Bentler.)

Kadeh, yapılıĢ maddesi cam olduğu için cihanı gösteren bir aynaya teĢbih edilmiĢtir. (VIII. Bent)

Dünyanın geçici lale bahçeleri ancak içilmiĢ bir kadeh kadar değerlidir. ġair burada kadeh ile lale arasında Ģekil bakımından bir benzerlik kurmuĢtur. (VI. Bent)

ġarap ĢiĢesi demek olan mina ise içi yakut gibi değerli kırmızı Ģarapla doludur. (II. Bent)

d. Diğer Unsurlar 1. Dünya

Sâkî-nâmenin VI. bendinin tamamında dünya ele alınmıĢtır. Bu bende göre; felek yayından âĢığa cefa okları atan dünya vefasızdır, bir

Hanyalı Nûrî Osman’ın Sâkî-Nâmesi

.

176

kararda durmaz, bazen sıcak bazen soğuk olur. Aslında kendi de konuk olan dünya kalıcı değildir, geçicidir.

Bir diğer bentte ise; sâkînin güneĢ gibi parlak olan yüzünün dünyayı aydınlattığı belirtilmiĢtir. (XIII. Bent)

2. Yiyecek

Sâkî-nâme‟de mey meclisinde tüketilen yiyeceklere değinilmemiĢtir. Üç bentte yiyecek adı vardır. Bunlar da teĢbih unsuru olarak yer almıĢtır:

ÂĢıkların gönülleri kebap gibidir, aĢk ateĢiyle kızarmıĢtır. (IV. Bent)

Kebabın bir çeĢidi olan büryan da susuzluktan yanan âĢığın benzetilenidir. ġair bu hararetin giderilmesi için sâkîden Kevser Ģarabı istemektedir. (X. Bent)

ÂĢıklar için, mecliste, meze olarak sâkînin dudakları yeterlidir. (V. Bent)