• Sonuç bulunamadı

Petersburg Ermeni Komitesi Ermeni meselesinin yeniden ortaya atılması fikrinin İstanbul’daki Ermeni idareciler tarafından nasıl değerlendirildiğini öğrenmek amacıyla Aralık 1912 yılında üyelerinden ikisini İstanbul’a gönderir. Üyeler İstanbul’da yaptıkları görüşmeler sonucu komiteye şu raporu sunarlar: ” Ermeni sorunu hakkında pek mukaddes Katoğikos Rusya’ya resmen müracaatta bulunarak sorumluluğu yüklenince; Milli İdare Heyeti, Karma Meclis huzurunda resmen araya girmemeyi ve konuyu görünüşte kendisinden uzak tutmayı uygun bulmuştur. Ancak Milli İdare Heyeti bunu yapmakla beraber vaziyetten haber almayı,

birlikte çalışmayı ve Katoğikos’un müracaatlarını yaptığı devletlerle olan konuları kısmen idare etmeyi şart görmüştür 180.”

I.Dünya Savaşı için seferberlik başladığı sırada Eçmiyazin Katoğikosu V.Kevork Sürenyan ile Kafkas Genel Valisi Vronzof-Daşkof arasında Ruslar’ın Babıaliye ıslahat yaptırması ve Ermenilerinde hareketlerini kayıtsız şartsız Rusya’nın arzusu doğrultusunda ayarlaması yönünde bir pazarlık olur. Katoğikos Çarı Ermenilerin hamisi olarak kutsadıktan sonra Ermenilerin madden ve manen Ruslara yardım etme zorunda olduklarına dair bir emirname-i ruhani yayınlar. Bundan sonra Osmanlı devletinden kaçan Ermeniler ya Rus ordusuna katılır ya da sınır bölgelerinde gönüllü birlikler oluşturarak Müslüman köylerine saldırır181.

Yine Rus Büyük Elçisinin tavsiyesi ile, Patrikhane ile Ermeni Dernekleri ve Komiteleri aralarındaki anlaşmazlıkları gidererek birleşirler182.Justin

McCarthy’e göre Ermeni ayaklanmacıların eylemleri, Ermeni Kilisesi ile olan bağlantıları sayesinde geniş ölçüde yayılma alanı buluyordu. Patriklik ile Katoğikosluk’un etki ettiği alanın iç içe olması bun yayılmada etkili olmuş, Kilise sayesinde komiteciler Rusya ile rahatlıkla ilişki kurma imkanı bulmuşlardır. İngiliz, Rus ve Fransız konsolosları bu komitecilerin akıl hocalığını yapmışlardır.

En önemli konulardaki görüşmeler Rus konsolosluğunda

yapılmaktaydı. 180Kılıç, D; a.g.e, s.88 181Ölmez, A; s.124 182 Kılıç, D; a.g.e, s.89

Nitekim Şubat 1868 tarihli bir yazıya göre Rusya’nın Erzurum Konsolosu Osmanlı Devleti aleyhine yaptığı entrikalarına Erzurum Ermeni Piskoposu Harantion Efendi’yi alet etmiştir. Katoğikos Nerses’in ölümü sonrası ,yerine Matteos atanmadan önce, İstanbul Patriği’nin Katoğikosluğa vekalet ettiği dönemde Van Piskoposu İknadios ile Piskopos Dadyan ve Karabet Efendilerin Rus Elçisi huzurunda Ermeni Kilisesi’nin Ortodoks Kilisesi ile birleşmesi için anlaşma imzalamışlardır. Sadece İmzacı tarafların kendi menfaatine dayanarak imzaladıklarına inanılan bu anlaşmada en çok İstanbul Patriği ile Başkatibi Harontion’un parmağı bulunmaktaydı, hatta Harontion’a bunun için Rus Hükümetinden yaşadığı sürece ödenmek üzere maaş bile bağlanmıştı. Matteos’un vefatına kadar ilgili anlaşma ortaya çıkarılmamış ve uygulamaya konulmamıştır. Ancak O’nun ölümünden sonra Nerses’in Başkatibi ve Kudüs Katiplerinden Karakin Muradyan tarafından açıklanmıştır.

Piskopos Harontion bununla da kalmayıp katıldığı toplantılarda ve konuşmalarında Rusya’ya olan muhabbet ve eğilimini göstermekten geri kalmamış, Muş, Erzurum ve Arapgir’de ileri gelen birkaç Ermeniye Rus Pasaportu verilmesi için aracı olmuştur. Harotion’un ikamet ettiği Erzurum’un Rusya ile olan sınırında bulunan birkaç Kürt aşireti reisiyle Osmanlı Devleti aleyhine münasebetleri de vardı. İlgili yazıda bu şahsın Erzurum

Piskoposluğunda bulunmasının Kevork’un Katoğikosluk makamında

bulunmasından daha tehlikeli olduğu belirtilmiştir. Yine aynı yazıda Mayıs 1886 yılında yapılacak Katoğikos seçimine katılacak olan temsilcilerin Rus taraftarları arasından olmaması için Piskoposun Erzurum’dan uzaklaştırılması tavsiye edilmiştir.

Rus Devleti yaptığı hizmetlerden dolayı Katoğikos vasıtası ile Harontion Efendiye birinci rütbeden “Sainte Anne Nişanı” göndermiştir 183.

Bu konuda verilebilecek örneklerden bir tanesi de Erzurum Valisi Rauf Paşa’nın 24 Şubat 1900 tarihli “Rus Konsolosluğu ikinci Maslahatgüzarı Prjevalsjiy’nin mezhep değiştirmek isteyen Ermenilere , Ortodoks mezhebini seçmeleri halinde vergilerinin Rus Hükümeti tarafından karşılanacağı yönünde vaadlerde bulunduğunu” belirten telgrafıdır 184.

Yine Ermeni hastalarını tedavi amacı ile Bitlis’e gelen Doktor Zavriyev Petersburg ve Bakü’ye çektiği gizli telgraflarda Muş’a gitmek üzere para istemiş, bunun üzerine İstanbul’daki Rus elçiliğine kendisine verilmek üzere 33.000 bin Frank gönderilmiştir. Zavriyev, Rus Konsolosu ile birlikte Bitlis’in Hantara Manastırı Piskoposu Baron Agop’la görüşerek, Manastırda bulunan on iki yetimin sayısının masrafları Rusya tarafında verilmek üzere yüzelliye çıkartmak istediklerini belirtmiş, ancak yetimhanenin Rusyalı bir yönetici tarafından idare edilmesini şart koşmuşlardır. Mektep olmayan köylerde Ermeniler tarafından mektep açılması halinde yardım edeceklerini, ancak bu mektepleri kendi seçecekleri kişilerle idare etmek istediklerini, Ermenilerin para talep etmeleri halinde bunun verileceğini, kiliselerde çan çalınmasını istediklerini ve bu işler hakkında sefarete bildirilecek sonuca kadar doktorun burada kalacağını söylemişlerdir.185

183 Bkz, E K-5 184 Bkz, E K-6 185 Bkz, E K-7

Ermeni komitelerini Osmanlı topraklarında himaye eden Rusya, kendi topraklarındaki komitecileri idama mahkum ettirmiş ve sınırlarını Ermeni çetelerine kapatmıştır.

Konsolosların işbirlikçisi olan papazlar bile Rusya’ya girebilmeleri için Çardan müsaade almak zorundaydılar. Bu papazlar Rusya’ya başlarında Rus kalpağı olacak şekilde ve hiçbir Ermeni ile görüşmemek şartıyla girebiliyorlardı. Öyle ki Ruslar bu papazları kendi ülkelerinde barındırmayıp düşman olarak gördükleri ülkelerin topraklarına salıyorlardı 186.

Bu gelişmeler üzerine Osmanlı Hükümeti bağımsızlığına gölge düşüren olaylara bir son vermek amacı ile İstanbul Ermeni Patrikhanesi ile Eçmiyazin Katoğikosluğu arasındaki ayrılığı resmiyete dökmek için 10 Ağustos 1916 tarihinde bir kararname yayındı. Kararname ile iki kilise arasındaki her türlü ilişki 1828-29 Osmanlı –Rus Savaşı sonrasında olduğu gibi tekrar yasaklandı. Ayrıca Sis ve Ahdamar Katoğikoslukları birleştirilerek Kudüs’e nakil edildi ve İstanbul Patrikhane’si’ de ruhani olarak buraya bağlandı.